- İzmir
- 11.07.2025 16:49
İzmir’in Halil Rıfat Paşa Caddesi’ndeki tarihi Mektupçu Köşkü, ilgisizlik ve bakımsızlık nedeniyle harabeye dönmüş durumda. Araştırmacı Abdulkadir Hazman, köşkün restore edilmesi gerektiğini belirterek yetkilileri duyarsız kalmakla eleştirdi
İzmir’in Halil Rıfat Paşa Caddesi üzerinde yer alan ve bir dönem Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın da misafiri olduğu tarihi Mektupçu Köşkü, kaderine terk edilmiş durumda. Semte adını vermiş olan ve Osmanlı döneminde vilayetteki yazıcılık yapan mektupçuların misafirhane olarak kullandığı köşk, ayrıca yıllar boyunca posta idaresinin konuk evi olarak kullanıldı. Bugün ise çürümeye yüz tutmuş halde. Kent Gözlemcisi ve Araştırmacı Yazar Abdulkadir Hazman, köşkün sahipsizliğine dikkat çekerek hem yerel yönetimlerin hem de merkezi idarenin ilgisizliğini eleştirdi. Hazman, “Bu tarihi yapı sadece restore edilmekle kalmamalı, halkın da kullanımına açılarak yaşatılmalı” dedi. Bir dönem yangınla harabeye dönen yapı, yıllardır onarılmayı bekliyor…
Mektupçu Köşkü’nün sahipsiz bir şekilde kaldığını ifade eden Hazman, “Bu tarihi yapıya şu ana kadar ne vilayet, ne belediye ne de vakıflar müdürlüğü, Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü (PTT) veya Çamlaraltı Koleji de sahip çıkmıyor. Köşk, bir zamanlar Mustafa Kemal Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın rahatsızlığı döneminde bir süre kaldığı bir yer. Aynı zamanda eskiden Osmanlı döneminde yazıcıların kullandığı bir yer. Posta idaresinin misafirhanesi olarak kullanılmış. Daha sonra Çamlaraltı Koleji’ne geçiyor ve bu dönemde bir yangın meydana geliyor. Hatta bir dönem bahçesi de yazlık sinema olarak kullanıldı. Yangından sonra 1960’lı yıllarda köşk âtıl hale geldi. Restore edilmeye kalkılsa rahatlıkla tekrar edilebilir ve kazandırılabilir. Fakat nedense yapılmıyor ve köşk çok kötü bir durumda” diye aktardı.
Tarihi yapılar konusunda İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yeterli ilgili göstermediğini belirten Hazman, “Tarihi dokunun ve yapıların korunması konusunda İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden umudumu kestim. Hiçbir tarihi yapıya ve dokuya doğru düzgün el atılmıyor. Hangi öneri götürülürse, ‘para yok, bütçe yetersiz’ deniliyor ve orada kalıyor. Bu nedenle artık bir beklentim de kalmadı. Devlet de bunu yapabilir, yani merkezi idare bunu çözebilir. Devlette bütçe sorunu olmadığı için rahatlıkla halledebilir. Bir konuk evi veya başka bir amaç için kullanılabilir” ifadelerini kullandı.
Mektupçu Köşkü’nün Türkiye’de bu amaçla kullanılmış olan ilk köşklerden biri olduğunu dile getiren Hazman, “Mektupçu adı ile anılan bir semt, durak ve köşk var. Adıyla bu kadar anılan ilk köşklerden biri. Bu anlamda çok önemli. Bir durağa ve semte ismini verecek kadar önemli bir köşkün o halde olması can yakıyor. Köşk yanmadan önce ilkokul olarak kullanılıyordu. Çamlaraltı Koleji kiralamıştı. Ancak köşkü tekrar ayağa kaldırabilirlerdi. Masraf etmek istememişler demek ki. Öyle olunca da devletin malı ortada kaldı. Bir an önce köşkün ayağa kaldırılıp İzmir’e kazandırılması gerekiyor. Tarihimize sahip çıkıyoruz diye sürekli konuşuluyor, Türkiye’de bu isimle anılan ilk defa bir mektupçu köşkü var, o da İzmir’de. Bu nedenle bu köşkün ayakta durması ve yaşatılması gerekmez mi? Geçmişin mirasını korumak gerekiyor” dedi.
Tarihi bina ve yapıların yeni nesil kuşaklara aktarılması gerektiğini ifade eden Hazman, “İlkokul ve ortaokul öğrencilerini götürüp tarihi binalarda gezdirmek gerekiyor. Vilayetler arasında önemli yazışmaları yapan memurların misafirhane olarak kullandığı bir köşk. İzmir halkı, İzmir’deki tarihi binaların farkında değil, o bilince sahip de değil. İzmir’de birçok platform var. Baktığımızda hepsi 5, 10, 20 ve 100 bin üyelik platformlar. Ancak hiçbiri yeterli şekilde duyarlı değil. İzmir’de tarihi binalar çok az kaldı. Bu nedenle de korumamız gerekiyor. İzmir’de TARKEM var. İzmir’deki bazı tarihi yapıları restore ettiler ancak kendilerine kiraladılar ya da satın aldılar. Toplum orayı kullanmadığı sürece, topluma mal olmadığı sürece hiçbir şey ifade etmiyor. Bugün TARKEM’in yapmış olduğu onardığı binaları halk nerede kullanıyor? Yani yapılan projeler de net olarak aktarılmıyor kamuoyuna anladığım kadarıyla. Vatandaşın tarihi binalara sahip çıkması, koruması ve kollaması gerekiyor. Devlete yardımcı olması lazım. Belediye tarihi yapıların etrafına bir kafes yapıyor ‘yaklaşmayın, tehlikeli’ diye. Bu bir çözüm değil. Restore edilip, halka açılıp ve işlevsel hale getirilmeli” sözlerine yer verdi.