İzmir uyuşuyor: Madde kullanma yaşı 9’a kadar geriledi

İzmir’de uyuşturucu kullanımında patlama yaşandığını söyleyen Başkan Göksel, bazı mahallelerde maddeye başlama yaşının 9’a kadar düştüğünü, kentin Türkiye genelinde en yüksek risk grubunda yer aldığını vurguladı

  • Oluşturulma Tarihi :
  • Güncelleme Tarihi :
  • Kaynak : SULTAN GÜMÜŞ KAYA
İzmir uyuşuyor: Madde kullanma yaşı 9’a kadar geriledi haberinin görseli

İzmir’de uyuşturucu kullanımı artık münferit bir sorun değil, kentin sosyal dokusunu tehdit eden derin bir kriz haline geldi. Resmi veriler, emniyet raporları ve saha gözlemleri, özellikle metamfetamin başta olmak üzere sentetik maddelerde ürkütücü bir artışa işaret ediyor.

Konuya ilişkin görüşlerine yer verdiğimiz Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği İzmir Şube Başkanı Tufan Fırat Göksel, uyuşturucuya başlama yaşının bazı mahallelerde 9’a kadar gerilediğini belirterek, riskin en yüksek olduğu bölgeleri de sıraladı: “Konak ilçesi ve bu ilçeye bağlı Tepecik, Esentepe, Çimentepe ve Ege mahalleleri İzmir’deki uyuşturucu krizinin merkez üssü konumundadır… Ve gençleri uyuşturucuya iten nedenleri sadece merakla açıklayamayız; bu durum parçalanmış sosyal destek sistemlerinin ve tedavi edilmemiş toplumsal travmaların bir sonucudur.”

tufan fırat göksel

ADETA BİR PATLAMA YAŞANIYOR

İzmir’de son yıllarda uyuşturucu kullanımında maalesef belirgin bir artış gözlemlendiğini kaydeden Göksel, “Resmi makamlar ve saha araştırmaları, kentteki durumun ciddiyetini ‘alarm’ seviyesinde nitelendirmektedir. Bu artışa dair öne çıkan temel bulgular ise şunlardır: Önceki dönem İzmir Valisi'nin 2022 yılında yaptığı açıklamaya göre İzmir, uyuşturucu kullanımı ve risk analizlerinde Türkiye’de birinci sırada yer almaktadır. Bu durum, alınan tedbirlerin henüz sorunu önlemede yeterli seviyeye ulaşamadığını göstermektedir. Kentte özellikle ‘metamfetamin ve captagon’ kullanımında adeta bir patlama yaşandığı belirtilmektedir. 2022 verilerine göre İzmir’de tekil madde kullanımından kaynaklı ölümlerin yüzde 64,5 gibi büyük bir çoğunluğu metamfetamin kaynaklıdır. 2024 yılına ait emniyet raporları, sorunun ölçeğini kanıtlar niteliktedir. Sadece bir yıl içinde İzmir’de 3 binden fazla uyuşturucu operasyonu gerçekleştirilmiş; 1 ton 430 kilogram uyuşturucu madde ile 1 milyondan fazla uyuşturucu hap ele geçirilmiştir. Bu operasyonlar kapsamında 5 binden fazla kişi gözaltına alınmış, yaklaşık 2 bin 500 kişi tutuklanmıştır” bilgisini paylaştı.

yasaklı madde

SOKAK ARALARINDA UYUŞTURUCUYA ERİŞİM

Sosyal açıdan en yıkıcı verilerden birinin, uyuşturucuya başlama yaşının İzmir’in bazı mahallelerinde 9’a kadar gerilemiş olduğunu aktaran Göksel, “Bu durum, çocukların sokak aralarında uyuşturucuya erişiminin ne kadar kolaylaştığını ve riskin derinliğini ortaya koymaktadır. İzmir’deki bu yüksek risk ve kullanım oranları, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın suça sürüklenen ve madde bağımlılığı olan çocuklar için geliştirdiği ‘Güçlendirici Bakım Modeli’nde İzmir’i pilot illerden biri yapmıştır. İzmir uyuşturucu kullanımı açısından hem kullanım yaygınlığı hem de yakalanan madde miktarı bakımından artan bir grafik sergilemektedir. Mevcut tedavi merkezlerinin ve yatak kapasitelerinin (toplamda yaklaşık 41 yatak) bu yoğun talebi karşılamada yetersiz kaldığı da sahadaki en büyük eleştiri konularından biridir” ifadelerini kullandı.

yasaklı madde

KONTROLDEN ÇIKMIŞ BİR SARMAŞIK GİBİ…

İzmir'deki uyuşturucu sorununun, kontrolden çıkmış bir sarmaşık gibi olduğunu söyleyen Göksel, “Eğer her bir kolunu (sosyal, ekonomik ve psikolojik nedenlerini) eş zamanlı olarak budamazsak, sadece görünen kısımları temizlemek tüm şehri sarmasını engellemeye yetmeyecektir. İzmir’deki uyuşturucu sorunu, toplumun her kesimini tehdit etmekle birlikte, belirli yaş grupları ve toplumsal kesimler üzerinde çok daha yıkıcı etkiler göstermektedir. Kaynaklar ışığında bu grupları şu şekilde detaylandırabiliriz: İzmir’in Konak ilçesindeki Tepecik, Esentepe, Çimentepe ve Ege mahalleleri gibi riskli bölgelerinde uyuşturucuya başlama yaşının 9’a kadar gerilediği gözlemlenmektedir. Sokak aralarında çocukların uyuşturucuya erişimi oldukça kolaylaşmıştır… Ergenlik çağındaki gençler; akademik başarısızlık, düşük özgüven, izolasyon ve yalnızlık gibi duygularla başa çıkmak için maddeye sığınabilmektedir. Bu dönemdeki ‘akran baskısı’ ve arkadaş grupları tarafından dışlanma korkusu, gençlerin uyuşturucuyu denemesindeki en büyük itici güçlerden biridir… İzmir'de uyuşturucu kullanımı ve satışının yoğunlaştığı ‘narko-alanlar’ genellikle ekonomik ve sosyal imkanların kısıtlı olduğu bölgelerdir” dedi.

yasaklı madde

TOPLUMSAL BİR YARA

Özellikle Roman vatandaşların yoğun yaşadığı bölgelerde, bireylerin kendilerini devlet tarafından dışlanmış veya ihmal edilmiş hissetmelerinin bu sorunu derinleştirdiğini hatırlatan Göksel, sözlerine şöyle devam etti: “Ailevi sorumlulukların yerine getirilemediği, travmaya maruz kalmış ve suça sürüklenen çocuklar, madde bağımlılığı açısından en yüksek risk grubundadır… Bazı kaynaklarda, bölgedeki uyuşturucu hareketliliğinin artışında son dönemdeki kontrolsüz göçlerin (Afgan ve Suriyeli gruplar gibi) de etkili olduğu iddia edilmektedir… Bağımlılığın kökeninde genellikle çocuklukta yaşanan istismar, taciz, duygusal ihmal veya trajik kayıplar yatmaktadır. Dr. Gabor Maté’ye göre, bağımlılık bir seçim değil, bu travmatik acıları dindirmek için başvurulan bir ‘kendi kendini yatıştırma’ çabasıdır… Ebeveynleri fiziksel olarak yanlarında olsa bile, duygusal olarak mesafeli veya stresli bir ortamda büyüyen çocuklar, oluşan ‘duygusal boşluğu’ doldurmak için ilerleyen yıllarda kimyasal bağımlılıklara yönelebilmektedir… Depresyon, anksiyete ve psikolojik dayanıklılığı düşük olan bireyler, uyuşturucuyu bir ‘baş etme mekanizması’ olarak kullanma eğilimindedir… Özetle; İzmir özelinde uyuşturucu, sadece bireysel bir tercih değil, sosyo-ekonomik yoksunluk ve derin psikolojik yaralarla beslenen toplumsal bir yaradır.”

yasaklı madde

RİSKİN EN YÜKSEK OLDUĞU MAHALLELER

İzmir’de uyuşturucu kullanımı ve ticaretinin yoğunlaştığı bölgeler incelendiğinde, sorunun belirli merkezlerde yoğunlaştığını ve bu bölgelerin ‘alarm’ verdiğini belirten Göksel, “İzmir’de uyuşturucu trafiğinin ve kullanımının en yoğun olduğu merkez ilçe Konak’tır. Konak’ın özellikle sosyo-ekonomik açıdan dezavantajlı olan ‘arka sokakları’, hem kullanım hem de satış noktası olarak öne çıkmaktadır. İl Emniyet Müdürlüğü tarafından 2020 yılında ‘narko alan’ ilan edilen ve riskin en yüksek olduğu mahalleler şunlardır: Tepecik: Hem yetişkin hem de çocuk/ergen madde bağımlılığı tedavi merkezlerinin (AMATEM ve ÇEMATEM) bulunduğu ancak aynı zamanda uyuşturucu satışının merkez önüne kadar sarktığı iddia edilen kritik bir bölgedir… Esentepe: Uyuşturucu kullanım oranının çok yüksek olduğu, ailelerin yoksunluk çeken çocukları için çaresizce çözüm aradığı mahallelerden biridir… Çimentepe: Uyuşturucuya başlama yaşının çok küçük yaşlara (9 yaş civarı) indiği ve sokak aralarında uyuşturucuya erişimin oldukça kolay olduğu belirtilen bir bölgedir… Ege Mahallesi: Amfetamin ve metamfetamin kullanımında belirgin artış yaşanan, emniyetin özel takibinde olan riskli alanlar arasındadır” bilgisini gündeme getirdi.

yasaklı madde

GENÇLERİ UYUŞTURUCUYA İTEN NEDENLER

Bu mahallelerin ‘alarm’ vermesinin temel nedenlerini de sıralayan Göksel, “Konak’ın ara sokaklarında sadece satış yapılmadığı, aynı zamanda uyuşturucu (özellikle metamfetamin) üretimi yapılan laboratuvar benzeri yerlerin bulunduğu iddia edilmektedir… Çocukların ve gençlerin sokak aralarında satıcılara çok hızlı bir şekilde ulaşabildiği, hatta resmi kurumların yakınlarında bile satış yapılabildiği ifade edilmektedir… Bu mahallelerde yaşayan bireyler, özellikle Roman vatandaşlar, devlet tarafından yeterli destek görmediklerini ve madde bağımlılığıyla mücadelede yalnız bırakıldıklarını hissetmektedirler… Özetle; Konak ilçesi ve bu ilçeye bağlı Tepecik, Esentepe, Çimentepe ve Ege mahalleleri İzmir’deki uyuşturucu krizinin merkez üssü konumundadır… Ve gençleri uyuşturucuya iten nedenleri sadece merakla açıklayamayız; bu durum parçalanmış sosyal destek sistemlerinin ve tedavi edilmemiş toplumsal travmaların bir sonucudur. Öte yandan, sosyal medya ve internet, İzmir gibi uyuşturucu riskinin yüksek olduğu bölgelerde, hem kullanımı özendiren bir vitrin hem de bireyin gerçek sorunlarından kaçtığı yanıltıcı bir sığınak işlevi görerek uyuşturucu krizini daha karmaşık ve derin bir hale getirmektedir” diye konuştu.

GELECEK UMUDU ELİNDEN ALINAN BİREYLER

“Hak temelli sosyal hizmetin verilmesi bir lütuf değil, devletin anayasal bir yükümlülüğü ve vatandaşın en temel hakkıdır” diyerek son sözlerini de ekleyen Göksel, “İzmir’de özellikle dezavantajlı bölgelerde gözlemlediğimiz derinleşen yoksulluk, başlı başına bir travmadır. Sosyo-ekonomik sistemin dışına itilen, gelecek umudu elinden alınan bireyler için uyuşturucu, bu yoksulluğun ve çaresizliğin yıkıcı bir sonucudur. Bağımlı bireyleri sadece ‘suçlu’ veya ‘zayıf iradeli’ olarak etiketlemek yerine, onları yaralı birer insan olarak kabul eden merhametli ve bilimsel bir sistem kurmalıyız. Uyuşturucuyla mücadele, sadece bir güvenlik operasyonu değil, kentin tüm sosyal dokusunu iyileştirme mücadelesidir. Bağımlı birey ‘suçlu’ değil, temelinde çocukluk travmaları, duygusal kayıplar ve toplumsal adaletsizlikler yatan bir ‘hasta’ olarak görülmelidir. İzmir’de bir çocuğun annesini uyuşturucu parası için öldürebilecek noktaya gelmesi, sosyal hizmet ve sağlık sisteminin o noktaya kadar kaç kez başarısız olduğunu gösteren acı bir göstergedir. Bu sorun, iyileşmeyen ancak düzelebilen bir hastalık olan bağımlılığa, toplumsal bir merhamet ve bilimsel bir ciddiyetle yaklaşarak çözülebilir. Bağımlılık, temeli çatlamış bir binaya benzer; sadece dış cepheyi boyayarak (yakalamalarla) binayı ayakta tutamazsınız. Temeldeki çatlakları (gelir adaletsizliği, ekonomik yoksunluk ve psikolojik travmalar) onarmadıkça, sosyal adalet sağlanmadıkça en hafif sarsıntıda bina tekrar yıkılmaya mahkumdur” mesajını verdi.

Kaynak : SULTAN GÜMÜŞ KAYA

Okumaya Devam Et

Aşağı kaydırmaya devam edebilir veya ilgi alanınıza göre seçim yapabilirsiniz.