Sendika başkanları, işçiler için ses yükseltti: Bizim gemimiz su aldı

Ücretsiz izne çıkarılan 158 belediye işçisi kent gündemine otururken, Disk/Genel İş Sendikası’nın İzmir başkanları ses yükseltti: “Hep deniliyor ya, ‘aynı gemideyiz’ diye… Hayır, değiliz. Bizim gemimiz su aldı. Ve bu geminin içerisinde bizi kavgaya tutuşturuyorlar.”


  • Oluşturulma Tarihi : 04.02.2025 14:03
  • Güncelleme Tarihi : 04.02.2025 11:11
  • Kaynak : SULTAN GÜMÜŞ KAYA
Sendika başkanları, işçiler için ses yükseltti: Bizim gemimiz su aldı

İLKSES TV ekranlarında yayınlanan ‘Erdal Erek ile Gündem Özel’ programına; Disk/Genel İş Sendikası İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Engin Topal, Genel-İş Sendikası 2 No’lu Şube Başkanı Ercan Gül, Genel-İş Sendikası 9 No’lu Şube Başkanı Sedat Kenar ve Genel-İş Sendikası 3 No’lu Şube Başkanı Serap Yılmaz konuk oldu.

İLKSES Gazetesi sosyal medya hesaplarından yayınlanan yayında; ücretsiz izne çıkarılan 158 işçi gündeme getirildi. İzmir Büyükşehir Belediyesi Park ve Bahçeler Dairesinde çalışan 158 işçi, geçen hafta işten atıldıklarını öğrenmiş, tepkiler üzerine birkaç gün sonra geri alınan işçiler ücretsiz izne çıkarılmıştı. Ücretsiz izne çıkarılan işçiler, eyleme başladı.

BUGÜNLERİN GELİŞİ O GÜNLERDEN BELLİYDİ

Sürece dair konuşan Genel-İş Sendikası 2 No’lu Şube Başkanı Ercan Gül, şunları aktardı: “Yaşadığımız zorlu süreçte 22 bin İZENERJİ ve İZELMAN emekçisinin sıkıntısına ses olduğunuz için teşekkür ederiz. 10 aydır yaşanan sorunlara hakimsiniz. 31 Mart yerel seçimlerinden itibaren baktığımızda, seçim bitti, ‘işçi fazlalığı var’ denildi. Bir önceki başkanın aldığı personellerle belediyenin işçi sayısının yüksek olduğu kamuoyuna lanse edildi. Bugünlerin gelişi o günlerden belliydi. O süreç devam ederken aynı anda memur arkadaşlarımızın Toplu İş Sözleşmesi devam ediyordu. İlk kriz aslında orada başladı. Memur arkadaşlarımızın Sosyal Denge Tazminatını aşağıya çekmek gibi bir durum vardı. Arkadaşlarımızın bir direniş sergilemesiyle o gün süreç kapandı… Fakat gelinen son noktada İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde İZENERJİ ve İZULAŞ şirketlerinde çalışan toplamda 196 arkadaşımızın ansızın işlerine son verildi. Gerekçe ise yine ‘personel fazlalığı’… İZENERJİ şirketinde işten atılan 21, İZULAŞ şirketinde ise 170 sendikalı arkadaşımız mevcut. Ve bu arkadaşlarımız daha bir ay, bir buçuk ay, iki aylık öne işe başlamış personellerdi. Arkadaşlarımız direnişe başladılar ve 35 günün sonunda bu arkadaşlarımız işlerine geri döndüler. Kaos geride kaldı ama İzmir’de maalesef sıkıntılar devam etti. Ben 21 yıldır belediyeciyim. Hemen hemen 18 yıldır sendika camiasındayım. Bu dönemde yaşadığımız baskıyı, mobbingi, tehdidi hiçbir dönemde yaşamadık. İnsanlar haklarını arıyor diye bir cezalandırma yöntemiyle karşı karşıyayız. Her güne başka bir sorunla uyanmaya başladık.” 

İZMİR’İ İYİ GÜNLER BEKLEMİYOR

Sözlerine devam eden Gül, “Cemil Başkan’a soruyorum; Özellikle 2, 2 buçuk aydır hangi sendikacı ile bu konuları konuşmak için masaya oturmak istediniz de konu masada tıkandı. Kendisiyle 2, 2 buçuk aydır bir diyaloğumuz yok. Defalarca söyledik, ‘Gelin bizi masaya çağırın, bu krizi çözelim’ diye… Fakat bir zamanlar önümüzde eğilenler şimdi işimize, ekmeğimize son veriyor. Bugün belediyelerimizde huzur yok. Arkadaşlarımız korku içerisinde çalışıyor. Her gün, her sabah insanlar işe geldiğinde, ‘acaba ben de işten atılacak mıyım?’ korkusunu taşıyor. Bunu işçiye yaşatmaya hakkımız yok. İvedi bir şekilde masaya oturup sorunu ortadan kaldırmamız lazım. Cemil Başkanla, bürokratlarıyla hiçbir sorunumuz yok. Ama onlar birtakım açıklamalarla ortamı gererek, krizi derinleştirmek istiyorlar. Bizler eylemlerimizi devam ettiriyoruz, arkadaşlarımız bizden umutlu. Kararlıyız. Arkadaşlarımız işlerine dönene kadar, onların ekmeklerini tekrar geri verene kadar mücadeleyi sürdürmeye kararlıyız. Ama işverenin bir an önce bu kaosu ortadan kaldırması için bahanelerin ardına saklanmaması lazım. Masaya gitmekten hiçbir zaman çekinmeyiz. Tam tersi bu işin masada çözülmesi için elimizden gelen gayreti göstereceğiz. Aksi halde İzmir’i iyi günler beklemiyor” çağrısında bulundu. 

SOKAĞA ÇIKMAKTAN BAŞKA ÇAREMİZ YOKTU

Disk/Genel İş Sendikası İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Engin Topal ise, “İletişim yolunu kapattılar, bizi bir kez olsun dinlemediler. Sorunla ilgili bir iletişim kanalı beklerken her gün bir yenisini daha ekleyerek krizin büyümesine yol açtılar. Bu sorunları ortak çözmek istiyorsak, belediyenin diğer bürokratlarının soruna ivedi bir şekilde eğilmesi gerekiyor. Siz 23 bin kişiyi temsil eden sendikacılara söz hakkı vermezseniz, söz hakkını bulacak meydanlar yaratırlar! Biz ileri gitmedik, aksine hala daha sakinliğimizi koruyoruz. Sokağa çıkmak ileri gitmek değildir. Sokağa çıkmaktan başka çaremiz yoktu. Bu daha başlangıç! Söz konusu işçiler atıldıktan sonra belediyeye hiç işçi alınmadı mı? Sayın Tugay’ın personel fazlalığı ile ilgili açıklamalarının bir kısmına katılıyorum. Fakat bu personel alınmış artık. Nerede ihtiyaç varsa işçiyi oraya alalım. Eksik olan yerlere sevk edelim. İşçi atmaktansa en azından ihtiyaç olan yerlere istihdam edelim. Peki, şu an İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde işçi krizi yaşanırken, yeni işçiler alınıyor mu, alınmıyor mu? Bunu bir sorgulayalım” eleştirisinde bulundu.

BİZİ KAVGAYA TUTUŞTURUYORLAR

Topal, son olarak, “Cemil Başkan tek başına bu kenti yönetmiyor, ekibi var. Kendisini şu an eksik bilgilerle yönlendiriyorlar. ESHOT’un devredilmesinde dahi eksik bilgi var. Oturup bizlerle istişare yapmaktan neden kaçınıyorlar onu da anlamış değiliz. Bugün sokakta verilen kavga ne bize fayda getirecek ne Cemil başkana ne de Cumhuriyet Halk Partisi’ne… Çünkü bu ülkenin gündemi şu an bu değil! Şu an nerede olmamız lazım biliyor musunuz? Tutuklanan gazetecilerin, yargılanan İmamoğlu’nun, asgari ücrete mahkum olan insanların yanında olmamız lazım… Ama bizi eksik bilgi ile bir alana hapsettiler. Böylesine suni gündemle meşgul ediyoruz kendimizi. Bir yandan da elini ovuşturup ‘bunları birbirine düşürdük’ diyenlere yer açıyoruz. Hep deniliyor ya, ‘aynı gemideyiz’ diye… Hayır, değiliz. Bizim gemimiz su aldı. Ve bu geminin içerisinde bizi kavgaya tutuşturuyorlar. Bizim kavgamızın 148 işçi olmaması lazım. Cemil Tugay’a soruyorum; Attığınız insanların evindeki durumdan haberiniz var mı?” sözlerine dikkat çekti. 

BÜROKRASİ SORUNU VAR

Genel-İş Sendikası 3 No’lu Şube Başkanı Serap Yılmaz da, “30 gün çalışıp 1 günün maaşını alan insanların, maaşı ile ilgili bilgi eksikliği gittikçe çoğaldı, çoğaldı ve biz bu hale geldik. Burada tamamıyla bürokrasi sorunu var… Öte yandan, Toplu İş Sözleşmesi sürecimiz devam ediyor. Yasal bir sürecimiz var. Hedef şaşırtıyorlar. Bizim şu an ki mücadelemiz işten çıkarılan arkadaşlarımızın işlerine geri dönmesi. İkisini karıştırmayalım. Toplu İş Sözleşmesi devam ediyor, bizim derdimiz işten çıkarılan arkadaşlarımız! Bizim Toplu İş Sözleşme günümüz var. Zamanı geldiğinde biz masamıza oturmayı da biliyoruz. Ama arkadaşlarımız için de alanda, sokakta mücadeleye devam edeceğiz” dedi.

BU İLETİŞİMSİZLİĞİN SORUMLUSU SENDİKA DEĞİLDİR

Genel-İş Sendikası 9 No’lu Şube Başkanı Sedat Kenar ise “İhtiyaç olan yerde alım yapılmayıp, mesela bürolara yığım yapıldı. Tartışmamız gereken konu şu olmalı: İletişimsizlik. Ve bu iletişimsizliğin kaynağı ya da sorumlusu bizler yani sendika değildir. Sorumlu, bu kenti yönetenlerdir, bürokrasidir. Bu kentte özellikle de yakın zamanda bir ‘yönetilememezlik’ sorunu var. Ve bu da bürokrasiden kaynaklı” yorumunda bulundu.

SULTAN GÜMÜŞ KAYA

Yazarımız Kim ?

SULTAN GÜMÜŞ KAYA