- İzmir
- 10.08.2025 12:01
İzmir Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Tunç Soyer’in kooperatif modeliyle yürüttüğü kentsel dönüşüm projesine ilişkin davalarda, HSK’nın görev değişiklikleri yargı sürecine müdahale olarak eleştirildi. Soyer’in Avukatı Murat Aydın, bu uygulamanın tutuklu sanıkların tahliyesine karar veren hakimlerin cezalandırılması anlamına geldiğini belirtti
İzmir Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Tunç Soyer'in, kooperatif modeliyle gerçekleştirmeye çalıştığı kentsel dönüşüm projesiyle ilgili ‘nitelikli dolandırıcılık’ iddiasıyla açılan davalarda yargı sürecine yönelik önemli bir gelişme yaşandı. Soyer’in avukatı Murat Aydın, Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) yayımladığı yetki kararnamesi ile bazı mahkemelerde görevli hakimlerin yerlerinin değiştirilmesi ve dava süreçlerinin yeniden yapılandırılmasını “yargıya müdahale” olarak nitelendirerek sert tepki gösterdi. “İzmir Büyükşehir ve İZBETON hakkında açılan davalara bakacak mahkemelere dün gece müdahale edildi” diyen Aydın, yapılan bu düzenlemelerin, tutuklu sanıkların tahliyesine karar veren hakimlerin cezalandırılması ve yargının bağımsızlığına yönelik açık bir müdahale olduğunu savundu.
Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Aydın, “İzmir Büyükşehir ve İZBETON hakkında açılan davalara bakacak mahkemelere dün gece müdahale edildi. HSK dün gece çıkardığı yetki kararnamesi ile tutuklu sanıkların tahliyesine karar veren İzmir 17. ve 27. Asliye Ceza Mahkemesi hâkimlerini bu mahkemelerden alıp ağır ceza mahkemelerine üye hâkim olarak görevlendirdi. Diğer davaya bakacak İzmir 23. Ağır Ceza Mahkemesi’ni ikiye böldü ve bu mahkeme için ikinci bir başkan ve heyet görevlendirdi. Hangi davaya hangi heyetin bakacağına, mahkemenin iki başkanı ile komisyon başkanı birlikte karar verecek” ifadelerini kullandı.
HSK’nin verdiği kararın rutin bir yargı uygulaması olmadığını vurgulayan Aydın, “İzmir’de biraz olsun normal işletilmeye çalışılan yargı süreçlerine açık bir müdahaledir. İçi boş iddialarla tutuklanan kişilerin tahliyesine karar veren hâkimlere yönelik cezalandırma kararıdır. Bu ve bu tür davalara bakacak tüm hâkimlere gözdağı verme girişimidir. Yetkisi değiştirilen hâkimler İzmir Adliyesinin en kıdemli hâkimlerinden olup, uzun yıllardır ceza hukuku alanında çalışan, mesleğinde yetkin kişilerdir ve verdikleri tahliye kararları onların kişisel tercihi ya da takdiri değil hukukun gereğidir. Hâkimler, hukukun gereği olan kararları verdikleri için cezalandırıldılar” diye aktardı.
Aydın sözlerinin devamında ise şu ifadelere yer verdi: “Yapılan soruşturmanın ve açılan davaların hukuk ve adaleti tesis için değil siyasi saiklerle açıldığını hep söyledik. Biz bu sözleri söylerken kimileri bu soruşturmaların ‘mağduriyetleri gidermek’ için yapıldığını, amacın siyasi olmadığı söylediler. Hatta arkadaşlarımızı peşin olarak ‘suçlu’ ilan ettiler. Daha da kötüsü ülkede bunca yaşanmış yargı pratiği varken aklımızla alay edercesine ‘yargı süreçlerini bekleyin’ dediler. Onlara sadece şunu demek isterim: Gördünüz mü yargı süreçleri nasıl işliyormuş? Hukuk ve adalet derdi olmayan, yargı bağımsızlığı gibi bir ilkeye inanmayanların yönettiği bir ülkede hele ki yargıçların güvencesi de yoksa orada yargılama nasıl yapılıyor gördünüz mü? İlk günden beri yapılan tüm hukuksuzluklara karşı mücadele ettik, etmeye de devam edeceğiz. Yapılan haksızlık o kadar açık ve ortada ki yargının içinde olduğu bu duruma rağmen arkadaşlarımızın suçsuzluğu ortaya çıkacak. Bunun olması için mücadele etmeye, ‘Yürümeyenleri arkamızda boş sokaklar gibi bırakarak’ yürümeye devam edeceğiz.”
Kaynak : MERVE AĞRIÇ