Sayfa Yükleniyor...
Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi, Devrim Yasalarının kabul edilişinin 101. yıl dönümünde Türkiye genelinde basın açıklamaları düzenleyerek laik eğitim ve Cumhuriyet değerlerine sahip çıkılması çağrısında bulundu
Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi, Devrim Yasalarının 101. yıl dönümünde olağanüstü adaletsizliği ve emekçi halka dönük görülmedik saldırıları protesto etmek için Türkiye’nin birçok yerinde Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) İl Müdürlükleri ve Bakanlık önünde basın açıklamaları gerçekleştirdi.
İzmir’den de ses yükselten Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi, İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde basın açıklaması yaptı. Eğitim sendikalarının da katıldığı eylemde, Çiğli Halk Temsilcileri Meclisi Sözcüsü Emel Diril, söz alarak tarikatların varlığına dikkat çekti.
Diril’in açıklaması şu şekilde:
“Bugün 3 Mart. 1924’te çocuklara laik, bilimsel eğitimin devlet eliyle garanti edilmesinin 101. yılı. İzmir’de, İstanbul’da, Kocaeli’nde, Muğla Fethiye’de Milli Eğitim Müdürlüklerinin önündeyiz, Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığı önündeyiz. Neden Milli Eğitimin önünde toplandık? Çünkü bugün ülkemizde normalleştirmek bir yana ses çıkarmamız gerekenler o kadar fazla şey birikti ki. Çocukların tarikat yurtlarında yanarak can vermesini normalleştirmeyeceğiz. Okullara imam atanmasını normalleştirmeyeceğiz. Laikliğin kalesi denilen İzmir’de tarikat yurtları yükseliyor, kimisi kaçak kimisi değil. İki ay önce Bornova’da 98 okula imam atamaları yapıldı. Bu cemaatleri finanse eden patronlar var, ruhsat veren belediyeler var. Normalleştirmeyeceğiz, itiraz edeceğiz. Her gün lanet okuduğumuz baskılara, yoksulluğa karşı gelen insanlar var. Bu yüzden bugün buradayız, bu yüzden ülkenin dört bir yanında bir araya geldik. THTM aydınlanma seferberliği çağrısı yapıyor. Siyasi iktidarın elimizden aldığı ne varsa biz yapacağız. Dil bilgisini müfredattan çıkarıyorlarsa, evrimi çıkarıyorlarsa biz anlatacağız. MESEM denilen çocuk sömürüsüne ses çıkaracağız. Bugün ülkede sadece kendi ceplerini düşünen patronlar hem çocuklarımızın hayatını çalıyor hem de kamu kaynaklarını yağmalayarak zenginliklerine zenginlik katıyor. Meslek İçi Eğitim Merkezi adı altında çocuklarımızı sömürüyorlar. Bu memleket sahipsiz değil. Bugün milli eğitim önünde bu nedenle buluştuk.”
Başkan Diril, son olarak “THTM cumhuriyetin birikimine, eşitliğe, emeğe, bağımsızlığa sahip çıkanların meclisi. Bu ilkelerin altını çiziyoruz, çünkü İlkesiz bir araya gelişlerin emekçilere faturası çok büyük oluyor. Neden böyle diyorum? 2023 yılındaki seçimler ile bu ülkenin en sağcı, en gerici meclisi oluştu. Bizleri temsil etmeyen millet meclisinin karşıtı olarak var THTM. Yasalar meclisten geçtikten sonra kürsüye çıkıp kameralar önünde yasalara itiraz etmenin milleti temsil etmek olmadığını söylüyor. Eğitim-İş’ten, Disk Emekli-Sen Urla ve Çiğli şubesinden, İzmir Kent Konseyi’nden, TMMOB İl Koordinasyon Kurulu’ndan, Karşıyaka Kent Konseyi’nden, Ulusal Eğitim Derneği’nden, ADD Urla Şubesi, Sosyalist Cumhuriyet Partisi’nden, Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği’nden, ÇYDD’den, Karşıyaka Veli - Der’den dostlarımız var. Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi olarak laiklik ve aydınlanma mücadelesi veren dost kurumları selamlıyoruz, teşekkür ediyoruz. Laiklik demeye, Cumhuriyet demeye, çocuklarımız için mücadele etmeye devam edeceğiz” çağrısında bulundu.
Söz alan Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi Karşıyaka Temsilcisi Sevda Balta ise şunları aktardı:
“Cumhuriyetler devrimlerle kurulur. 1923 Devrimi de Mustafa Kemal ve arkadaşlarının devrimci iradesi ve mücadelesi ile kuruldu. Devrimin karakterini 1924 Anayasası’nı takiben kabul edilen Devrim Yasaları verdi. 3 Mart 1924’te Hilafet sonlandırılıyor, Din ve Vakıflar Bakanlığı kaldırılıyor, Öğretim Birliği Yasası kabul ediliyordu. Böylece 101 yıl önce Cumhuriyet’in laik niteliği öne çıkıyor ve devrimin ilerici karakteri kendisini gösteriyordu. Öğretim Birliği Yasası tüm feodal ve dini kurumların elinden eğitimi alıyor ve devlete bağlıyordu. Ayrıca devlet tarafından parasız olarak verilen eğitim laiklik ve aydınlanmada çok önemli olduğunu bugün daha iyi kavradığımız toplumsal eşitliği garantiliyordu. Bir yıl sonra laik eğitim için tarikatları yasaklayan yasa kabul edildi, çünkü tarikatların olduğu yerde laik bir eğitim sürecini sağlamanın mümkün olmadığı anlaşılmıştı. 101 yıl sonra bugün sürece baktığımızda laik Cumhuriyet ve eğitimin kemirilerek yok edildiğini dolayısı ile ancak birlikte var olabilecek Cumhuriyet’in bitirildiğini büyük bir üzüntü ile görüyoruz.”
ÖĞRETMENLER ÜZERİNDE BÜYÜK BİR BASKI
“Tarikatlar yasak olmasına rağmen devletin içinde onun bir parçası olarak etkinlik gösteriyorlar” ifadelerine yer veren Balta açıklamasında, “Mili Eğitim Bakanlığı (MEB) tarikatlarla çok sayıda protokol yaparak tarikatların eğitimin başlıca paydaşı yapıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı ise tekrar bir Bakanlık seviyesine ulaşıyor ve okulları adeta yönetiyor, kreşlere kadar dini eğitimi yaymakla övünüyor. ÇEDES Projesi ile Diyanet görevlileri okullarda öğretmenmiş gibi ders veriyor, dini uygulamalar yapıyor. Okul müfredatları çocukların düşünmesi için gerekli tüm bilimsel yöntem ve referanslardan arındırılıyor, bilimle alakası olmayan dogmalarla dolduruluyor. Günümüzde eğitim emekçi sınıfları şekillendiren başlıca süreçtir. Bu şekilde laik olmayan, dini kurumlara teslim edilmiş bir eğitim süreci ile sorgulayamayan, neyin ileri neyin geri olduğunu ayırt etmeyen, vicdan gelişimi zedelenmiş biat eden bir emekçi sınıf oluşturulması amaçlanıyor. Onları yetiştiren öğretmenler üzerinde de büyük bir baskı oluşturuluyor. Sınavı kazanan öğretmenlerin öğretmenlik yapabilmesi için ayrıca bir akademiye alınması gericilik tezgahından geçmeyen ve biat etmeyen öğretmenlerin mesleklerini yapamayacaklarını ilan etmek anlamına geliyor” sözlerine dikkat çekti.
BÜYÜK BİR KAYGI
Balta açıklamanın devamında, “Bu süreç tesadüfen arka arakaya çapsız ve gerici eğitim bakanlarının göreve gelmesi ile açıklanamaz. Cumhuriyet’in budanması ancak giderek daha çok gerici hale gelen sermaye sınıfının çıkarları gereği yönlendirmesi ile oluşmuştur. Sömürü ve yağma o kadar büyüktür ki, toplumsal adaletsizlik o kadar saklanamaz hale gelmiştir ki, sorgulayan, düşünen bir emekçi halk dolayısıyla Cumhuriyet ve laiklik çok gelmektedir sermaye sınıfına. Çok uzağa gitmeden sermaye sınıfının parmak izlerini eğitim süreci içinde buluyoruz. Eğitimin piyasalaştırılması ve özelleştirilmesi, bu şekilde toplumsal eşitliğin zedelenmesi başlıca bir parmak izidir. Ancak daha korkunç olanı sermayenin sadece çocuklarımızı düşünemez hale getirmeye çalışması değil aynı zamanda onları ağır bir sömürüye tabi tutulacak çocuk işçi ordusu olarak görmesidir. MESEM projesi ile sayıları milyonu geçen çocuk öğrenimden koparılarak fabrikalara sürülüyor. Bu süreci hızlandırmak için hem sermaye kuruluşlarının hem tarikatların lise eğitimini zorunlu eğitimden çıkarma gayreti büyük bir kaygı nedeni oluyor” eleştirisinde bulundu.
YAŞASIN CUMHURİYET
Son olarak Balta, “Şu kötü haberi gericilere verelim: Bu halkın içine Cumhuriyet ve laiklik duygusu kalıcı bir şekilde yerleşmiştir. Halkımız toplumsal eşitlik, laiklik ve Cumhuriyet için mücadele ediyor, edecek. Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi bugün Devrim Yasalarının 101. yıl dönümünde olağanüstü adaletsizliği ve emekçi halka dönük görülmedik ölçüdeki bu saldırıyı protesto etmek için Türkiye’nin birçok yerinde MEB İl Müdürlükleri ve Bakanlık önünde basın açıklamaları gerçekleştiriyor. Gericiliğe izin vermeyeceğiz, çocukların bu korkunç zihinsel suiistimalini ve sömürüsünü önleyeceğiz. Yaşasın Cumhuriyet, Yaşasın laiklik” mesajını iletti.
SULTAN GÜMÜŞ KAYA