20 ülkeden 40 eser kadınlar için sergilendi

İzmir Müşavirler Odası ve Uluslararası Aktivist Sanatçılar Birliği tarafından 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında düzenlenen Uluslararası Kadın Ressamlar Sergisi’nde 20 ülkeden 40 eser sergilendi


  • Oluşturulma Tarihi : 10.03.2017 06:47
  • Güncelleme Tarihi : 10.03.2017 06:47
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
20 ülkeden 40 eser kadınlar için sergilendi

NİLGÜN TAZE

8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamındadüzenlenen Uluslararası Kadın Ressamları Sergisi İzmir Mali Müşavirler Odası Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.

‘Şiddete, baskıya, ayırımcılığa, karanlık yarınlara hayır’ sloganıyla yola çıkan kadınlar düzenledikleri etkinliklerde canlı heykel performansının yanı sıra modern dans, halk oyunları ve ritim gösterileri sundu. Şair - Yazar Bilsen Başaran’ın konuşmacı olarak katıldığı etkinlikte 40 ülkeden gelen resimler büyük beğeni topladı.

Uluslararası Aktivist Sanatçılar Birliği Başkanı Ümit Yaşar Işıkhan sanat birliğini oluşturmaya çalışan bir kurum olarak Dünya Kadınlar Günü’nde sanatı ön planda tuttuklarını belirtti. İdeolojik yapılarını bireylerin kendi öznel duruşlarını sağlamaları üzerine kurduklarını söyleyen Işıkhan, “Söz konusu sanat olduğunda sivil toplum örgütleri ile bir ortak payda bularak bir araya gelebiliyoruz. Bizi bu paydada buluşturan Mali Müşavirlerl Odası Kültür Sanat Komitesi Başkanı İsmail Totur arkadaşıma böyle bir etkinlik düzenleme davetinde bulunduğu için teşekkür ediyorum. Böyle önemli günlerde biz aktivistler olarak her yıl toplumsal işlevi yüksek olan etkinlikler düzenliyoruz” dedi.

20 ÜLKEDEN 40 ESER

Uluslararası Aktivist Sanatçılar Birliği’ne üye olan farklı ülkelerden ressamların eserlerinin sergilendiği etkinlikte 20 ülkeden 40 resmin sergilendiği bilgisini veren Işıkhan, şunları söyledi: “Sadece kadın ressamlarımızın resimleri yer alıyor bu sergimizde. 40 eserin dışındaki resimler ise yine aktivistler birliğimize üye Türk ressamlarımıza ait. Müşavirler odası ile yaptığımız bu ortak etkinlikte her zaman yaptığımız gibi barış, sevgi, kardeşlik temalarını işledik. Biz sanatçıların zaten bu niteliklerin yaygınlaştırılmasından başka bir talebi yok. İnsanlar kaç yıl yaşabiliyor bu çağda? En fazla 80 yıl ve 80 yılın 30 yılı zaten insanın kendisi bulması, 10 yılı hastalıkla, büyük bir kısmı uyku ile geçiyor. Geriye kalan kısımda ise savaşmanın ne kadar anlamsız ve gereksiz olduğunu göstermeye çalışıyoruz. Hayata güzellik, kardeşlik, renk, çeşitlilik ve yaratıcılık katanlar her çağda sanatçılar olmuştur.”

TÜRKİYE’DE İLK

Uluslararası Aktivist Sanatçılar Birliği’ne üye ressamların ilk defa Türkiye’ye eserlerini gönderdiğini açıklayan Işıkhan, “Özel günlerin yerelliği değil artık evrenselliği var. Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlanırken salt emekçiler, kadınlar ya da sanatçıların konuşmaları ile değil, uluslararası ün ve şöhret yapmış veya hayat ile ilgili söylemi olan sanatçıların katılımı ile de Türkiye’de gerçekleştirilmeye başlandı. Bu çok önemli. Ticari ve ekonomik alanda gerçekleşen globalleşmeyi bizlerde sanatsal anlamda gerçekleştiriyoruz. Bizler sanatçı yüreklerimizde paylaşımcı, yurtsever, kardeşçi bütün olumlu özellikleri topluyoruz. Bizler hayatın içinde var olmaya, bizleri yanlarında isteyenlerin yanında olmaya devam edeceğiz. Elbette koşullarımız var. Koşullarımız yapılan eylemlerin sevgi ve barış için yapılması. Bu değerlerin olduğu her yerde varız” ifadelerini kullandı.

KADINLARIN HAK ARAYIŞI

İzmir Mali Müşavirler Odası Yönetim Kurulu Üyesi Tülay Budak, 8 Mart 1857 tarihinde New York'ta hazır giyim atölyeleri ve tekstil fabrikalarında çalışan kadınların dramını anlatarak,  “İnsanlık dışı çalışma koşullarına karşı ilk defa greve giden kadınlar, bu grevin Amerikan hükümetince kanlı bir şekilde bastırılmasına tanıklık ettiler. Bu tarihten sonra, 20. yüzyılın başlarında emekçi kadınlar, çalışma saatlerinin düşürülmesi, eşit işe eşit ücret, oy hakkı, çocukların sömürülmesine karşı düzenledikleri eylemlerde daha iyi bir yaşamı düşlediler. Bu düş bugün hala hepimizin düşü. Dünyadaki savaş politikaları ve ülkemizde yaygınlaşan gerici, ırkçı ve ayrımcı anlayışın meşrulaşması ile kadınların yaşam, eşit haklar ve özgürlükler mücadelesi daha da önem kazandı” dedi.

TACİZ VE ŞİDDDET ARTIYOR

Ucuz iş gücü olarak çalıştırılan ve cinsiyetçi politikalarla bu alanda ayrımcılığa maruz bırakılan kadınların iş hayatındaki eşitsizliğin yanı sıra ev hayatında, toplumsal ve siyasal yaşamda da eşitsizliğe maruz bırakıldığını söyleyen Budak, “Töre cinayetleri, taciz, şiddet etkisini artırarak sürdürüyor. Kadınların özgürlük, yoksulluk, açlık, işsizlik, sağlık ve sosyal haklar ilgili sorunlarını kimse görmek ve çözmek istemiyor. Kadınlar çocuklarının eve ne zaman, nasıl geleceğinin ya da onları nasıl bir gelecek beklediğinin kaygısıyla yaşamaya çalışıyorlar. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü Türkiye'de ilk kez 1921 yılında sosyalist kadınların örgütlenmesiyle biliniyor. Sömürüye, yoksulluğa en çok mahkum edilen kadınlar 1980 askeri darbesinden sonra bu ülke topraklarında bu günü dört yıl boyunca kutlayamadıkları da biliniyor” açıklamasını yaptı.

EŞİT YAŞAM HAKKI

Cinsiyet ayrımcılığı nedeniyle kadınların işsizlik sorunuyla yüz yüze bırakıldığını ifade eden Budak, “Ev içerisinde kendi emeğini dönüştüren, kamu kurumlarına, iş yerlerine kadın olduğu için alınmak istenmeyen, işyerlerinde, aile içinde taciz ve şiddete uğrayan kadınlar, dünya ve ülke topraklarında barış, eşitlik, kardeşlik ve insanca yaşam istiyorlar. Kadınlar artık töre cinayetlerine, şiddete, tacize, gericiliğe, eşitsizliğe, sosyal ve siyasal haksızlıklara karşı başka bir seçenekleri olduğunu biliyorlar. Kadınların uluslararası birlik, dayanışma ve mücadele günü 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun” ifadelerini kullandı.

KARA YAZGILI GÜN

Etkinliğe konuşmacı olarak katılan Şair - Yazar Bilsen Başaran ise kadınlar gününün büyük bir vahşetin yaşandığı gün olduğunu hatırlatarak, “15-20 saat ağır şartlarda ve çok az bir ücretle çalıştırılan New York’lu kadın işçilerin çalıştıkları fabrikanın kapılarını kapatarak bir grevi başlatmaları ve karşılığında ise Amerikan polislerinin ateşle karşılık vererek kadın işçileri yakmasıyla sonuçlanan bir gündür 8 Mart.  Kara yazgılı bir gün bugün. Bu olaydan sonra yüz binlerce kadın bir araya gelerek başkaldırmış ve 1886 yıllara gelene kadar hemen her 8 Mart gününde başta Amerika olmak üzere ölen dokuma işçileri anılmıştır” şeklinde konuştu. 

Haber Merkezi