- Kültür-Sanat
- 01.06.2025 14:27
‘Yüreğimin Gelincik Tarlası’ adlı kitabın yazarı olan, ayrıca İzmir siyasetinin içinde de yer alan Zekiye Seda Sönmez ile yazma sürecinden, pandemiden ve şiir ile siyaset arasındaki ilişkiden konuştuk
Bu haftaki konuğum hem sanatın hem de İzmir siyasetinin içinde yer alan ayrıca ‘Yüreğimin Gelincik Tarlası’ adlı şiir kitabının da yazarı olan Zekiye Seda Sönmez. Okumayı, araştırmayı seven, sanattan da, siyasetten de kopmayan Sönmez, ilk şiir kitabı ‘Yüreğimin Gelincik Tarlası’ kitabında yaşamın gerçekliğine değiniyor. Siyaset ile sanatı harmanlayan Sönmez, gençlik kolları başkanlığından, meclis üyeliğine kadar yerel siyasette çeşitli görevlerde bulunmuş bir siyasetçi. Zekiye Seda Sönmez ile edebiyata, pandemiye ve sanat-siyaset ilişkisine dair söyleşi gerçekleştirdim. Sönmez, sorduğum tüm sorulara samimi ve içten yanıtlar verdi. İşte gerçekleştirdiğim o söyleşinin ayrıntılarını, siz değerli okuyucularım ile paylaşıyorum...
17 SENEDİR SİYASET YAPIYORUM
Gördüğümüz kadarıyla yaşamınızda sanatın ve siyasetin büyük bir yeri var. “Yüreğimin Gelincik Tarlası” adlı bir şiir kitabınız da yer almakta. Sanat ve siyaset yaşamınız nasıl başladı, nasıl gidiyor süreçten bahseder misiniz?
Öncelikle gazetenizde bana yer verdiğiniz için çok teşekkür ederim. Şiir benim için hayatın vazgeçilmezi, kısaca olmazsa olmazı. Anlık bir duygudan ya da bir kişinin bir başkasında yaşadığı mutlulukta, hayal kırıklığından ya da otobüs durağında bebeğiyle bekleyen bir anneden veya miting meydanlarında gençlerin coşkusundan, özetle her duygunun yansımasından şiir meydana geliyor. Sadece “aşk” değil, “isyan” da şiirlerin ana öznesidir diyenlerdenim. Bu sebeple ne zaman başladı diye sorarsanız ortaokul yıllarında Aziz Nesin hayranlığım ve kendisi ile tanıştıktan sonra hemen hemen çocuklar için yazmış olduğu tüm kitapları okumakla ve onun hicivlerine olan özel ilgimle başladı diyebilirim. Şu kısacık hayatın acı gerçeklerini biraz da olsun tiye almakla başladı bende şiir ve 2003 yılında dönemin başbakanına yazdığım bir hicvin üniversitede bir profesörüme okutmamla da siyaset geldi ardından. Biliyorsunuz yaklaşık 17 senedir CHP çatısı altında siyaset yapıyorum ve çok çeşitli görevler aldım. Gençlik kolları başkanlığı, ana kademe yöneticiliği, belediye meclis üyeliği, alt sıralarda da olsa milletvekili adaylığı gibi gibi.(kahkaha…) Süreç kendi rutininde gidiyor, bu ne demek derseniz, benim için siyaset de şiir de hayatımın ayrılmaz parçası mütemmim cüzü, her an her yerde benim için siyaset varsa eğer, duygulanmak da var, mutlu olmak da hüzünlenmek de, tabi bu da şiire yansıyor.
Yaşam ile bütünleşen umut veren bir profiliniz var. Şiirlerinizi yazarken de aynı heyecanı taşıyor musunuz? Ayrıca şiirlerinizi gerçek yaşamdan beslenerek mi yoksa hayali olarak mı yazıyorsunuz?
Çok teşekkür ediyorum. Şairin dediği gibi “Yaprak döker bir yanımız, bir yanımız bahar bahçe” bu sebeple de umut her zaman vardır. Şiirlerimi genellikle gerçek yaşamdan kesitlerle oluşturuyorum ama bu demek değildir ki sadece kendi duygularım. Yani daha anlaşılır şekilde söylemek gerekirse, bir babanın evladına olan özlemi de, bir annenin çocuğuna kavuşma anı da benim kendi duygularım olmasa da şiirlerimde yansıma buluyor. Hayali olarak yazdım diyebileceğim şiirlerim genellikle lirik tarzda olanlar, toplumsal içerikli hüzün kokan tüm şiirlerimin yaşanmışlığı var.
‘EDEBİYATIN DEVRİK ÇOCUĞU’
Sanat ve siyaset ilişkinizi göz önüne aldığınızda, yaşamınızda hangisi daha ağır basıyor. Sanat, siyaseti besleyen bir şey mi? Sanat, siyaset ilişkisinden de bahseder misiniz?
Aslında her ikisi de çok uzak gibi görünseler de bence çok girift ilişkiler. Bir kimsenin duyguları olmadan siyaset yapma şansı yoktur. Eğer siyaset yapıyorsa, o kişi etrafında olup bitenlere karşı ilgisi vardır demektir. Bir yerde kötü bir şey oluyorsa buna dur demek istiyordur ve bu sebeple de siyaset yapıyordur. Aynı şekilde şiir de öyle bunca yaşanmışlığın, bunca isyanın üç beş devrik satıra sığdırılma şeklidir. Ben de “edebiyatın devrik çocuğu” derim şiir için, devrilmiş, küçülmüş, kendi halinde sinik olarak bakarım biraz da. Bu sebeple nasıl ki yalnız kalmışlara, kimsesizlerin kimsesi olmaya talipsek siyasette, şiirlerimde de birçok konuyu dile getirirken, kendimden başkalarının da duygu ve düşüncelerine tercüman olmaya çalışıyorum, tabi amatör olarak. Amatör olmak hep daha çok koşmayı, çaba harcamayı, emek vermeyi gerektirir, ben de bu halimden memnunum her iki alanda da.
Pandemi sürecinde kendinizde keşfettiğiniz farklı bir şey oldu mu? Yazma, çizme, üretme anlamında neler yaptınız?
Pandemi süreci tabi herkesin biraz daha içe kapandığı ve daha fazla ürettiği süreç olarak da artıları olmadı değil. Bilmiyorum hiç rastladınız mı genelde düz yazılarımda da şiirsellik vardır. Uzun süre çeşitli gazetelerde köşe yazıları yazdım ve aslında anladım ki bunlar birer deneme ürünüydü. Bu süreçte biraz da deneme tarzına yakın yazılar yazmaya başladım. Onun dışında müziği çok seviyorum ama dinlemeyi sadece, isterdim ki bir enstrüman çalabileyim ama öyle bir yeteneğim maalesef yok.
Bir gün belediye başkanı ya da milletvekili olursanız, İzmir’e kültürel olarak mutlaka “şunu yapacağım, şunu kazandıracağım” dediğiniz bir şey var mıdır?
İzmir bir açık hava müzesi aslında, gerek kültür sanat, gerekse metropol dışında yer alan ilçelerinde yaşam koşullarının güzelliği açısından turizm pastasından çok daha fazla pay almayı hak eden bir kent. Konu ile ilgili olarak belediye meclis üyeliğim döneminde uzun araştırmalar, çalıştaylar düzenleyerek çok kıymetli hocaların görüşlerinden derlediğimiz bir çalışma zinciri yapmıştım, bu deneyimlerimizi çoğaltan çalışmalar hedeflerimiz arasında olacak.
Özetle diyeceğim şu ki İzmir’i kültür sanat açısından olması gerektiği noktalara taşımak tabii ki her siyasetçisinin hedefi ve hayalidir. Ben bunu mevcut Büyükşehir Belediye Başkanımız ve ekibinin başarı ile sağladığını düşünüyorum. Buradan tek tek sıralamak doğru olmaz ama kentin gerçekten de üzerindeki tozunun silinip gün yüzüne çıkartılmayı hak eden o kadar çok özel yeri var ki, bu konuda eminim belediyelerimiz çok daha farkındalık yaratacak projeler sunacaktır.
İzmir’de siyaset ile ilgilenen ender kadınlardan birisiniz. İzmir’de kadın siyasetçi olmak zor mu? Eksi ya da artı yönleri var mıdır?
Aslında siyasette kadın olmak zor mu olarak algılıyorum. Örgütlü bir partide siyaset yapıyor olmak en büyük şansım ve gücüm diyorum. Bu güne kadar siyasette kadın olmanın verdiği avantajları yaşarken tabi dezavantajları da olmadı değil. Ama kadın erkek ayrımı yapmadan bakarsak, herkes siyasette bir mücadele içinde. Sadece kadın olarak biraz daha liyakatlı biraz daha görevi layığıyla yapmak gibi bir sorumluluğumuz var, neden diyecek olursanız bizden sonrakilere örnek olmak gibi bir rutinimiz var kadın siyasetçilerin. Erkekler alışa geldiği şekli ile yaparken neden siyasette kadın sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor diye de sormak gerekir.
SÖNMEZ: “Kalbimsin İzmir” diyorum
Üstünde çalıştığınız yeni şiir dosyanız ya da projeleriniz var mıdır? Son olarak İzmir sizin için ne anlam ifade ediyor?
Aslında yeni bir kitap oluşturacak kadar heybemde şiir birikti diyebilirim ki ilk şiir kitabımdan sonra yenisini yayımlama durumu olmadı. Bu da biraz sosyal medyanın verdiği özgürlük ile onun hayatımıza vurduğu zincirin bir çelişkisi olarak karşımıza çıkıyor. Yani ben şiirlerimi biraz da sıcakken sosyal medyada sundukça, kitap için yenisini derleme şansım olmadı ya da önceliklerim değişti diyebilirim. Ama illa ki süreç içinde bir yenisi gelecek.
İzmir benim doğup büyüdüğüm, üniversite okuduğum, siyaset yaptığım, kavgasına gözyaşına ve aşkına karıştığım şehir, kısaca yaşamımın en güzel yıllarının da en kötü yıllarının da yaşandığı şehir ve çok sahiplenici olmayacaksa eğer benim şehrim diyebilirim. Benim için bir heves değil bir nefes İzmir. Kimliğimizin oluştuğu şehir bu şehir. Gerek çocukluk gerekse ilk gençlik yıllarımızın geçtiği ve şairin dediği gibi ömrümün yolun yarısına ulaştığı şehir. Umarım ikinci bir yarısı daha vardır. Bu pandemi koşulları ve yaşadığımız İzmir depremi bize hayatın ne kadar da anlık olduğunu gösterdi. Özetle “Kalbimsin İzmir” diyorum.
ZEKİYE SEDA
SÖNMEZ KİMDİR?
27 Ekim 1983 İzmir doğumlu, Rize-Pazar nüfusuna kayıtlıdır. İlk orta lise eğitimini İzmir’de tamamladıktan sonra Dokuz Eylül Üniversitesi Kamu Yönetimi bölümünden mezun olmuştur. Aynı okulda ve aynı bölümde Siyaset ve Sosyal Bilimler Ana Bilim Dalında Yüksek Lisans yapmıştır. Halen Ege Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünde Doktora çalışmalarına devam etmekte olup, THK Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi olarak çalışmış olup, profesyonel iş hayatında çevre ve mevzuat danışmanlığı yapmaktadır. Karadeniz Dernekleri Konfederasyonu Genel Sekreteridir.
Kitapları:
-Yüreğimin Gelincik Tarlası
Siyasi çalışmaları:
-2005-2007 Buca Gençlik Kolları Başkanlığı
- 2007-2009 Buca Ana Kademe Yöneticiliği
- 2009-2014 Buca Belediye Meclis Üyeliği
- 27. Dönem İzmir 1. Bölge Milletvekili Adaylığı süreçleri olmuştur.