Bir kadından 35 kadın portresi

Neslihan Ataş, 1 yılda oluşturduğu ve sadece kendisini görüntülediği fotoğraflarını ‘Kelebek Etkisi’ adlı sergide topladı. İTB Sergi Salonu’nda gerçekleşen etkinlikte 35 çalışmasını görücüye çıkaran genç kadın, hikayesini gazetemize anlattı

  • Oluşturulma Tarihi : 13.03.2020 07:28
  • Güncelleme Tarihi : 13.03.2020 07:28
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Bir kadından 35 kadın portresi haberinin görseli

SULTAN GÜMÜŞ/ÖZEL HABER
Dokuz sene önce, Cengiz Özer Eğitim Merkezi’nde fotoğraf eğitimi alan ancak sonrasında kendi hayatıyla ilgili yaşadığı zorlu bir dönem yüzünden her şeyden uzaklaşarak dış dünyaya kapanan elektronik mühendisi Neslihan Ataş, eğitmeni Dr. Özgün Özer’in bir sergiye davet etmesiyle yeniden fotoğrafa ilgi duymaya başladı. İlk başlarda evin içerisinde kendisini çekmeye başlayan ve zamanla dışarı çıkarak çekimlerine devam eden Ataş, yaptığı çalışmalarını paylaşmak için sergi açmaya karar verdi. 1 yılda oluşturduğu ve sadece kendisini görüntülediği fotoğraflarını ‘Kelebek Etkisi’ adlı sergide toplayan Ataş, İzmir Ticaret Borsası (İTB) Sergi Salonu’nda gerçekleşen etkinlikte 35 çalışmasını görücüye çıkardı.



“HER ŞEYE VEDA ETMİŞKEN…”
“İlk zamanlar evde çekimler yapmaya başladım. Daha sonra da sevdiğim ve gözüme güzel gelen yerlerde devam ettim. Yaşamımdaki zorlu süreci atlatıp, duygularımı fotoğraf karelerine yansıtmaya çalıştım. Bu hem benim için bir iyileşme, hem de yaptığım çekimleri iyileştirme süreciydi” ifadelerini kullanan Ataş, fotoğrafa dair bildiği her şeyi kurstaki aile ortamında öğrendiğini söyledi ve sözlerini şöyle sürdürdü: “Eğitimimi tamamladıktan sonra yine bu kurumda uygulama derslerine devam ettim ve çeşitli sergilere katıldım. Hayatımın zor bir döneminde, fotoğrafa, sevdiğim her şeye veda etmişken, ‘Dibe vurdum’ dediğim bir zamanda Özgün hocamın bir sergiye davet eden telefonuyla yeniden fotoğrafa başladım. Kendimi iyileştirdim, fotoğrafçılığımı geliştirdim. ‘Kelebek Etkisi’ diye adlandırdım bu dönemi. Benim için bir dönüm noktası oldu. O yüzden de ilk kişisel sergime bu ismi verdim.”



“ŞİMDİ UÇMAYA HAZIR HİSSEDİYORUM”
Kelebek Etkisi’nde kelebeğe dair çok şey olduğunu söyleyen Neslihan Ataş, “Hayatımızdaki tekamül süreçlerini metamorfoza çok benzetiyorum. Güçlenmek, uçabilmek için zorluklarla, acılarla baş etmenin zorunlu olduğunu öğrendim. O kozanın duvarlarını kanatlarınızı kanatarak yıkmazsanız, uçamazsınız. Bunu bizzat tecrübe ettim. Önce kozamı yırttım, sonra ayağa kalktım ve şimdi uçmaya hazır hissediyorum. Hayatta her şey, iyi ve kötü dediğimiz tüm anlar gelip geçici. Belki de bir kelebeğin ömrü kadar kısa” dedi. Kelebek Etkisi Projesi’nin ‘Her Kare Bin Kadın’ adlı fotoğraf sergisine katılması için teşvik eden öğretmeni sayesinde gerçekleştiğini söyleyen Neslihan Ataş, “Kötü bir dönem geçiriyordum. Fotoğraf öğretmenimin telefonu üzerine ayağa kalktım. Gücüm yokmuş gibi hissetsem de sorumluluk almıştım. Gerçekten dışarı çıkacak gücüm yoktu. Evden çıkmadan kendi kendimi çekerim diye düşündüm. Sonuçta ben de bir kadındım. O sergide çok güzel yorumlar alınca kendime güvenim arttı. Devam ettim çekmeye” yorumunda bulundu.
“BUNU BİZZAT TECRÜBE ETTİM”
“Kafamın arka planındaki sesler sadece fotoğraf çekerken susuyordu” cümlelerine dikkat çeken Ataş, “Çektikçe iyileştiğimi fark ettim. Oradaki 35 kadın fotoğrafçıdan biri olmaktan gurur duydum. İşte Kelebek Etkisi’nde o projeden de izler var. ‘Her Kare Bin Kadın’ projesinde 35 kadın fotoğrafçıdan birer kadın portresi vardı; Kelebek Etkisi’nde de bir kadından 35 kadın portresi var. Bu projede kelebeğe dair çok şey var aslında. Hayatımızdaki tekamül süreçlerini metamorfoza çok benzetiyorum. Güçlenmek için, zorluklarla, acılarla baş etmenin zorunlu olduğunu öğrendim. O kozanın duvarlarını kanatlarınızı kanatarak yıkmazsanız, uçamazsınız. Bunu bizzat tecrübe ettim” diye konuştu.
“KENDİMİ TAMAMEN KAPATIYORUM”
Ataş, ‘Kelebek Etkisi’ isimli sergisinin hazırlık sürecini şöyle anlattı: “Her ay iki ya da üç konsept çekecek şekilde bir program belirledim. Evde çekim yapacağım zaman benden başka kimsenin olmamasına dikkat ettim. Birkaç çekim haricinde mekan, konsept, kostüm, saç ve makyajın hepsini kendim yaptım. Çok yorucu bir süreçti. İlk zamanlar kumandam yoktu, zamanlayıcı ile aynı sahneyi defalarca çekiyordum. Başlangıçta kendi kendimi netleştirmekte çok zorlanıyordum. Giderek kendimce yöntemler bulup uyguladım. Kendi eksiklerimi tamamlamaya, fotoğrafçılığımı iyileştirmeye başladım. Dış çekimlerde de aynı prensibi sürdürdüm. Kostümle çıktığımda insanların şaşkın bakışlarına, kendimi çekerken beni izlemelerine aldırmadım. Fotoğraf çekerken dışarıdan gelen bakışlara kendimi tamamen kapatıyorum, görmüyorum, duymuyorum.”
“İNSANLAR DELİ OLDUĞUMU DÜŞÜNDÜLER”
Çektiği her fotoğraf için birçok anı biriktirdiğini aktaran Ataş, yaşamının zor bir anında başladığı çekimlerin adım adım kendisini iyileştirdiğini söyledi. Bu projede yer alan her fotoğrafın bir öyküsü olduğunu kaydeden Ataş, “Fotoğrafların bir kısmını evde, kendi hazırladığım fonla, bir kısmını her birinin benim için anlamı, anısı olan yerlerde çektim. Mesela mutfağımda unları saç kurutma makinesiyle uçurup fotoğraf çekeceğimi söylediğimde herkes çok telaşlandı. Bir keresinde sisler içinde çekmek istediğim bir fotoğraf için Kemeraltı’ndan bir sis objesi aldım. Evde yalnızken patlayınca bir kaza atlattım. O gün çekemedim o fotoğrafı. Saat Kulesi’nde kuşlu bir sahne çekmek için metroya kabarık bir elbiseyle, sırtımda sırt çantası, elimde tripod ve bir kutunun içinde kuşla binmiştim. Sanırım insanlar deli olduğumu düşündüler. O an sonuca odaklandığım için hiç aldırmıyordum” dedi.
“MASAL DA OLURUZ, GERÇEK DE…”
Kelebek Etkisi diye adlandırdığı dönemin kendisi için bir dönüm noktası olduğunu vurgulayan Ataş, “İlk çektiğim fotoğrafların birisinde gerçek gözyaşlarım var. Onu öyle çektim ve öyle sunmak istedim” dedi ve son olarak şunları ekledi:
“3 günlük bir hayat bu,
Masal da oluruz, gerçek de,
Model de, fotoğrafçı da,
Tırtıl da, kelebek de.
Önemli olan, kendimiz kalabilmek, geçmekte olan anı yakalayabilmektir…”