Sayfa Yükleniyor...
Yazar Orhan Çetinbilekin yeni kitabı Belkıs Yitik Ülke Yayınlarında yayımlandı. Daha önce Poyraz ve Rosa ile Ejder Kitaplarını yazan yazar yeni kitabıyla okuyucularının karşısına yeniden çıktı. Çetinbilek ile yeni kitabı ve edebiyat üzerine güzel bir röportaj gerçekleştirdik
TANER UYANIKER
Aynı zamanda avukatlık yapan yazar Orhan Çetinbilekin yeni romanı Belkıs kısa bir süre önce edebiyatseverlerle buluştu. Yitik Ülke Yayınlarından çıkan yeni kitabı ve edebiyat hakkında konuştuğumuz Orhan Çetinbilek, yazar olma sürecinden ise şöyle bahsetti: Fen fakültesinde biyoloji okurken tiyatro ve edebiyata ilgim, eğilimim arttı. 80li yılların sonuna doğruydu. Bundan önce Orhan Kemal'in Nazım Hikmet'in kitaplarını alıp okumuştum, lakin bunun dışında dünya edebiyatındaki sol kanadı bilmiyordum. Üniversite sınavına hazırlanırken dershanenin solcu hocalarından J. London'u, Hemingway'i, Steinbeck'i, Çehov'u, Brecht'i... öğrendim. Hukuk fakültesine başlamadan önce, yazar ve avukat olacağımı biliyordum.
GÜZELLİĞİN ADIDIR BELKIS
Romanda herkesin kendine göre bir şeyler bulacağını belirten Çetinbilek, yeni çıkan kitabı Belkısta kendisi için, aşk, onur, var olma, inat, isyan, insan olma ve benzeri şeylerin olduğunu söyledi. Romanda ki Belkıs karakterine de değinen Çetinbilek, Güzelliğin adıdır Belkıs. Daha fazlası güzellik hiçbir zaman yalnız değildir. Zeka, merhamet, olgunluk, güç ve irade onu tamamlamak üzere yanı başındadır. Bu nedenle bir romanda tek bir karakterden bahsetmek pek mümkün değildir. Her karakter diğerleriyle var olur aynı zamanda diye konuştu.
İlk kitabının üzerinden 5 yıl geçtikten sonra ikinci kitabını çıkarttığını hatırlattığımız Çetinbileke bunun nedenini sorduk. Çetinbilek, şöyle cevap verdi: 25 yıllık yazma uğraşısı içinde, öğrenme, gelişme, ürün verme, öğrenme, gelişme diye sıralanabilecek bir döngü var. Bu döngü içinde uzun zaman dilimlerini elbette öğrenme ve gelişme alıyor, almak zorunda. Ürün vermeye gelince, bilgisayar öncesi dönemde romanlar ancak 5 yıl gibi sürelerde yazılabiliyormuş. Şimdilerde ortalama 2 yılda aynı iş yapılabiliyor. Yine de söyleyecek sözlerinizin, yapacak gözlemlerinizin, akacak rüyalarınızın birikip bir kıvam alması kaçınılmaz. Bunun ne kadar süreceğiyse yazara göre değişmektedir muhtemelen. Bende şimdiye kadar, 2 yıl eserin kafada olgunlaşması, 2 yıl yazım aşaması olarak gelişti.
Poyrazın aslında ikinci romanı olduğunu ifade eden Çetinbilek, ilk kitabının henüz basılmadığını söyledi. Poyrazdan da bahseden Çetinbilek, Kısa tarifle modern aklın eleştirisidir. Hesaplayan, kollayan, yakaladığında affetmeyen, açık vermemeye çalışan, sinsi, kurnaz, sürekli tetikte, huzursuz, ölçüsüz, tekinsiz erkek aklının alaşağı edilmesidir şeklinde konuştu.
HERKES EN İYİ BİLDİĞİ İŞİ YAPMALI
Rosa ile Ejder kitabının konusunun oluşmasında Erkek egemen dünya, bu dünyanın sebep olduğu büyük yıkım, yazmak için en önemli dürtüydü diyen Çetinbilek, Rosa ile Ejder, iyi ve kötü, güzel ve çirkin, sağ ve sol, kadın ve erkek meselesinin, ikileminin, iyiden, güzelden, soldan, kadından yana ortaya konulmasıdır dedi.
İlerleyen zamanlarda öykü ya da şiir kitabı çıkartmayı düşünüp düşünmediğini sorduğumuz Çetinbilekin cevabı hayır oldu. Her romancının şiirlerinin, öykülerinin var olduğunu ama şair olmanın ve öykücü olmanın çok başka bir şey olduğunu ifade eden Çetinbilek, Eğer hayata sunulacaksa herkesin en iyi becerdiği şeyi sunması doğru olandır. Bunun belki tek istisnası, çok bilinen, merak edilen bir yazar olup da öldükten sonra her yazdığının toplanarak basılması olabilir. Yoksa süreç içinde orada burada yayınlanmış makaleler, şiirler, öyküler oldukları yerde kalırlar, kalmalılar. İnterneti de hesaba kattığımızda, böyle şiir, öykü ve makalelere ulaşmak hiç zor değil artık dedi.
TÜRKİYEDE SADECE YAZARLIKLA AYAKTA KALMAK MÜMKÜN DEĞİL
En başından yazar ve avukat olmaya karar verdiği için ikisini birlikte yürütmenin zor olmadığını belirten Çetinbilek, bir üst yapısal kurum olarak hukukun edebiyata katkısından da bahsetmek gerektiğini ifade etti. Çetinbilek konuşmasını şöyle sürdürdü: Sağlam bir dil, köklü bir gramer bilgisi hukuk için de zorunlu. Bu nedenle bir negatif transfer durumu yaşanmıyor. Öte yandan günümüzde, hele Türkiyede sadece yazarlıkla hayatta kalmak mümkün olamayacağından, birlikte yürütülebilecek bir meslek son derece önemli. Bizimki gibi ülkelerde ancak var olan düzene uygun; merhametle, adaletle, eşitlikle, isyanla, bilimle, aşkla derdi olmayan sanatçılar baş tacı edilirler. Küresel sömürü düzeninden söz açabilen aydınlar, sanatçılar, bilim insanları içinse bırakın ayakta durabilmeyi en esaslı eziyetler onları bekler haldedir.
Türk ve Dünya edebiyatında beğendiği ve etkisi altında kaldığı yazarları sıralayan Çetinbilek, Bizden başlarsam, elbette en başta Nazım Hikmet gelir. Benim için Türk Edebiyatındaki uluslararası ustalığın en görkemli örneği odur. Orhan Kemal, Sevgi Soysal, Sabahattin Ali, Halikarnas Balıkçısı, Sait Faik Abasıyanık ilk elden aklıma gelen güçlü kalemlerdir. Dünya edebiyatında benzer ve belirgin bir çizgi ilgi alanımdadır. Rus Edebiyatında Puşkin, Gogol ve Turgenyev, devamında Gorki, Çehov Elbette Shakespeare, Cervantes. Günümüze doğruysa Hesse, Calvino, Marquez, Süskind, Fowles dedi.
Türkiyede yazarlara ve insanlara bakış açısını eleştiren Çetinbilek, Türkiyede bu hiç olmayan şeyi, bir daha vurgulamak işe yarayacaksa, bunun için bir şey söylenebilir. Bu ülkede çok uzun yıllardır bilime, sanata, yaratıcı düşünceye, aykırı zihinlere destek yok. Tipik bir sömürge ülkesinde olduğu gibi. Küçük bir zümre zengin edilir, yurt dışında iyi eğitilir, ülkelerine geri gönderilir, geri kalan koskoca bir ülkenin yetenekli insan kaynağı yurt içinde görmezden gelinir. Gelişmeleri için bütün engeller önlerine konur, tüm fenalıklar yapılır. Sonunda usananlar, tüm insanlığa hizmet etmek için yol arayanlar, yeteneklerini hayata sunmak zorunda hissedenler yurt dışına gitmek zorunda kalır. Durumumuz budur. Edebiyata destek de bu kadarla sınırlıdır. Ülkesinde kalanlar, yine de ülkeye, insanlığa hizmet etmek isteyenler kendi yollarını bulmak zorundalar. Bizler bunu yapıyoruz diye konuştu.
GERİCİ DÖNGÜ KIRILMALI
Ülkede ki kitap okuma oranlarının düşüklüğünden yakınan Çetinbilek, bu durumun ülkenin geleceği için tehlikeli olduğunu söyledi. Çetinbilek, Dünyanın döndüğünden habersiz, haritada kendi ülkesinin yerini gösteremeyen yüz milyonlarca ABDliye benzetmek üzere, sürekli geriletilen, eblehleştirilmeye çalışılan bir toplumda yaşıyoruz. Bu gerici döngü kırılamazsa, insanlık yarışında hiçbir yerimiz olamaz. Yok olmaya mahkum tarihsel kavimlerden biri olarak ömrümüzü tamamlarız. Kitap okuma alışkanlığının artması, devletçe teşvik edilmesi şart. Düşünen, değerlendiren, ilerleyen, üreten bir toplum olmanın başka bilinen yolu yok dedi.
Kitap yazmak isteyen kişilere önerilerini sorduğumuz Çetinbilek, Tek önerim, mümkünse yazmasınlar dedi. Çetinbilek, Önce okumak, çok okumak, düşünmeyi öğrenmek, düşünmek, çok düşünmek, yazmayı öğrenmek, yazmak, çok yazmak cehenneminde yol almamak ellerindeyse bunu değerlendirsinler. Tüm bilim, sanat, düşünce ve aşk serüveni cennet kadar cehennemi içerir. Uykusuz geceler, nevrotik gündüzler, yalnız yazlar, yalnız kışlar Cehennemi kat etmeden cennet yoktur şeklinde konuştu.
Yazar son kitabı Belkısda okuyucuya şöyle sesleniyor: "Neyi bulacağımızı bilmiyoruz, belki de bulacağımız bir şey yok ama yola devam etmeliyiz." Biberon iki eşek, kaderin kötülüğüyle şuna buna hınç duymak yerine, kendilerini yeniden yaratmanın yolunda saldırgan birer aslana dönüşmüştü. Sahip olmalarının sözsüz dayatıldığı her şeye Tanrı, din, inanç, bağlılık, alışkanlık, tevekkül ) koskoca bir hayır çekmişlerdi. Bunun bedelini ödediler.
Orhan Çetinbilek kimdir?
İzmirde doğdu. Dördüncü kuşaktan İzmirlidir. 1993 yılında hukuk fakültesini bitirdikten sonra İzmirde avukatlığa başladı. Yirmi yıldan fazla süredir çeşitli dergilerde makaleleri, öyküleri, şiirleri yayımlanmaktadır. İlk romanı Poyraz, 2008de Aralık Yayınlarınca; ikinci romanı Rosa ile Ejder, 2013te Yitik Ülke Yayınlarınca yayımlanmıştır. Belkıs, yazarın üçüncü eseridir.
Haber Merkezi