Edebiyat dünyamıza bir ‘esinti’ getirmesi dileğiyle…

Kasaba’dan Esinti, mevsimlik bir edebiyat ve sanat dergisi. Bu derginin Genel Yayın Yönetmenliğini yürüten Kaan Tanyeri ile Kasaba’dan Esinti ile kuruluş hikayesini konuştuk.


  • Oluşturulma Tarihi : 18.07.2016 10:18
  • Güncelleme Tarihi : 18.07.2016 10:18
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Edebiyat dünyamıza bir ‘esinti’ getirmesi dileğiyle…

ONURHAN ALPAGUT-ÖZEL RÖPORTAJ

Kasaba’dan Esinti, mevsimlik çıkan bir edebiyat ve sanat dergisi. 2013 yılında ilk sayısını yayımlayan ve "Edebiyat dünyamıza bir esinti getirmesi dileğiyle…" sloganıyla hayat bulan derginin Genel Yayın Yönetmeni Kaan Tanyeri Kasaba’dan Esinti, hikayesini gazetemize anlattı.

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

Kasaba’dan Esinti dergisinin genel yayın yönetmeniyim. Aynı zamanda Celal Bayar Üniversitesi'nde Yeni Türk Edebiyatı dalında yüksek lisans yapmaktayım.

Derginin oluşum süreci ve ortaya çıkışı hakkında bilgiler verir misiniz?

Kasaba’dan Esinti Edebiyat ve Sanat Dergisi olarak 16 Kasım 2013 tarihinde yola çıktı. Elbette ilk olarak böyle bir derginin çıkış nedenini belirtmek gerekiyor. Bugün ülkemizde o kadar çok edebiyat dergisi var ki… Adlarını saymamız pek tabii mümkün değil ama her derginin hakkını teslim etmeliyiz. Çünkü dergilerin mutfağı çok kolay bir süreç değil. Büyük yüreklerin kocaman emekleri var buralarda. Uykusuz geceler, bitmeyen yorgunluklar, çeşitli sebeplerden kaynaklanan telaşlar, stresler… Tüm bunların bileşkesinde ülkemizde yayımlanan edebiyat dergilerini ayırt etmeksizin sevgiyle kucaklıyoruz. Peki, kucaklayıcı tavrımız varken Kasaba’dan Esinti niçin ortaya çıktı? Elbette, bizim de bir çift sözümüz vardı güncele dair, edebiyata dair. Her insanın özgünlüğü gibi her dergi de biriciktir. Biz, kendimizce edebiyatta eksikliğini gördüğümüz noktaları saptadık, eleştirdik ve dedik ki "Sanırım, bir edebiyat dergisi çıkarmamız ve bu boşlukları gidermeye çalışmamız gerekiyor." İşte Kasaba’dan Esinti böyle bir mantık sonucu doğdu.

"Kasaba’dan Esinti" ismi nereden gelmekte?

Kasaba’dan Esinti'nin merkezi Manisa'nın Turgutlu İlçesi’dir. Turgutlu'nun eski yıllarda adı ise koşullarından dolayı "Kasaba"dır. Yeri gelmişken belirtelim; Kasaba’dan Esinti, kahvehanelerden çıkmış bir dergidir. Kahvehane derken bunu hem gerçek hem de mecaz anlamda düşünmek gerekiyor. Esinti ismini kahvehanede dergimizi isim ararken bulmuştuk ve hemen orada bir slogan yazmıştık: "Edebiyat dünyamıza bir esinti getirmesi dileğiyle…" diye. Sonra Esinti ismini dostlarımızla paylaştık, şöyle bir öneri geldi: "Esinti ismi daha önce bir yerde kullanılmış olabilir. Çeşitli sorunlara yol açabilir. Gelin başına çıkış yerinizi de belirten bir isim koyun ve Kasaba'dan Esinti olsun." Oldukça dikkate değer bir öneriydi. Böylece hem sorun yaşama riskinden kurtuluyorduk hem de çıkış yerimiz olan Turgutlu'yu dergimizin adında yaşatıyorduk. Gerçi kasaba eklemesinin çok hoş bir şekilde beklemediğimiz sonuçları da oldu. İnsanlar, kasabanın Turgutlu olduğunu bilemezlerdi elbette, herkes kendi yaşadığı yeri kasaba olarak düşündü ve böylece Kasaba’dan Esinti herkesin yaşadığı yere atıfta bulunuyordu.

TOPLUMUN HER KESİMİNE SESLENİYOR

Derginin hitap ettiği kesim nedir?

Kasaba’dan Esinti, kahvehanelerden çıktı derken bu kahvehanenin mecaz anlamına odaklanmamız gerekiyor. Kahvehaneler toplumun bir parçasıdır. Büyük şehirlerde kafe kültürü neyse taşralarda da kahvehaneler ona benzerdir. Hatta kahvehaneler, daha farklıdır çünkü ülkenin gidişatını oralardan takip edebilirsiniz. Tüm düşüncelerden, tüm mesleklerden insanları oralarda bulabilirsiniz. Ülkenin gündemini birçok farklı yorumdan dinleyebilirsiniz. Unutmayalım ki bu insanların sanat yönü de var. Her ne kadar okuma alışkanlığında sorunlar olsa bile sanat hazzı, sanat isteği her insanda bulunur. Biz, dergimizde o insanları anlatıyoruz. O insanları dergimize sokuyoruz. ‘Kahvehane de neymiş canım, ne kadar sığ şeyler’ diyerek kahvehaneyi ve oradan hareketle o toplumu dışlamıyoruz. Bilmem, Türkiye'de başka örneği var mıdır, belki de dünyada bile yoktur. Kahvehanedeki dostlarımızın tamamı dergimize abone oldular, dergimizi takip ediyorlar. Ne kadar ilginç ve romantik değil mi? Okey taşları arasındaki dostlarımız bir edebiyat dergisini takip ediyorlar. Kasaba’dan Esinti'yi soruyorlar ‘Hocam, ne zaman çıkacak?’ diye. Bunu ancak o insanları derginizde yaşatarak sağlayabilirdiniz. İşte Kasaba’dan Esinti toplumumuzun bu yönüne sesleniyor.

Derginin çıkış amacı nedir?

Sözünü ettiğimiz gibi toplumumuzu edebiyatla buluşturmak. Edebiyatı her eve sokarak ailelerin sanatla birlikteliğini kurmak.

"TOPLUMCU, GERÇEKÇİ"

İçeriği hakkında bizi bilgilendirir misiniz?

Dergimizin her sayısında belli ölçütlerimize göre belirlediğimiz dosya konularımız oluyor ve o konuyla ilgili fotoğrafı dergimizin de kapak fotoğrafı yapıyoruz. Dosya konusu dışındaki bölümleri ise serbest konudaki yazı ve şiirler tamamlıyor. Burada yazı ve şiirlerin konusunu sanatçının kendisi belirliyor. Oraya bizim bir müdahalemiz asla olamaz. Ama genel içerik olarak toplumcu gerçekçi kapsamındaki konuları sayabiliriz.

Dergi olarak ne gibi sıkıntılar içerisindesiniz?

En büyük sıkıntımız ne yazık ki dergi okuyucusunun artık azalması. İnsanlarımız okumuyorlar, demek istemiyorum. Biraz sertçe bir eleştiri olabilir her ne kadar haklılık payı içerse de ama dergiler maalesef okunmuyor. Okunmayınca satılmıyor, satılmayınca biz de sponsorsuz bir dergi olduğumuz için biraz bizi sıkıntıya sokuyor.

Geleceğe yönelik amaç ve hedefleriniz nedir?

Gündemimizde internet dünyasına açılmak ve oradan hareketle daha geniş kapsamlı projelerimiz var. www.kasabadanesinti.com adresiyle dergimize bir site açıyoruz, bu aralar onun çalışmasını yürütüyoruz. Bir yandan dergimizin yayınevi yönünü tamamlayarak yayıncılığa da başlama fikrimiz var. Bunun yanında bir projemiz daha var, ses getireceğini düşünüyoruz ama henüz çok yeni. Şu an söz etmesek daha iyi olacak.

Derginiz kaç adet basılmakta, nerede bulabiliriz?

Kasaba’dan Esinti, bin 500 adet basılıyor. Mevsimlik bir dergi, üç aydan üç aya çıkıyor. İzmir’de Kıbrıs Şehitleri’ndeki Yakın Kitabevi ve Kitapsan’da var. Onun dışında İstanbul, Ankara, Eskişehir, Adana, Denizli, Mersin ve Manisa gibi şehirlerde de var.

"YETERİNCE ÖNEM VERİLMİYOR"

Sizce ülkemizde yeterince edebiyata ve sanata önem değer veriliyor mu? Konu hakkındaki düşünceleriniz nedir?

Bu çok geniş yanıtlanması gereken bir soru. Kısaca şöyle yanıtlayabiliriz; bundan birkaç yıl önce büyük şairimiz Can Yücel'in mezarını talan etmişlerdi. Yahu adam eserlerini ortaya koymuş ve aramızdan ayrılıp gitmiş. Bu ne sapık zihniyettir, gidip mezarını bile vurup kırabiliyorsunuz. Ülkemizde edebiyata, sanata tutkun, temiz yürekli çok insanımız var, haklarını teslim etmeliyiz. Ama öte yandan heykellerin talan edildiği, sözüm ona Türk toplum yapısına aykırı olduğu için değiştirildiği, çöpe atıldığı ya da aynı mantıkla devlet tiyatrolarının oyun seçme haklarının ellerinden alındığı, kapitalizmin yücelttiği popülizmle satılan kitapların, dergilerin diğerlerini bastırdığı hatta yok ettiği ülkemizde sanata ve edebiyata yeterince önem verildiğini söylememize olanak yok.

Günümüzde yaşanan olayları nasıl yorumluyorsunuz? İçinde bulunduğumuz kaos ortamından çıkışın anahtarı nedir?

Kafamızı kaldıralım, dünyaya şöyle bir bakalım. Sorunlar nerede yaşanıyor? Cehaletin hüküm sürdüğü yerlerde… Her zaman söylenir, aydınlanmanın anahtarı okumaktır. İnsanlar için pek bir anlam ifade etmiyor sanırım bu. Biz bu cümleyi biraz daha açalım. Okumak, eleştirel bir beyin yaratır. Ne yazık ki ülkemizde eleştiri kültürü yok. Zaten tarihimizde pek olmamış. Katı, mutlakiyetçi, otoriter Osmanlı İmparatorluğu’nda da eleştiriye fazla rastlanmıyor. Ülkemizde ilk eleştiri yazısı 1860'larda, Namık Kemal'in Ziya Paşa'ya eleştirisi… O da divan edebiyatını eleştirmek için sadece. Özetle eleştirinin yazılı edebiyatımızda yaklaşık 160 yıllık macerası var. Dünya tarihi için küçücük bir zaman dilimi. Daha da kötüsü bu eleştiri kültüründeki gecikmemizin insanlarımıza bulaşmış olmaması. Bugün hangi birimiz eleştiriye açığız ki? Kim bozulmadan, kırılmadan eleştiriyi kabul edebiliyor? Varsa yoksa şikayet ediyoruz. Peki, şikayetlerimizi eleştiriye dönüştürsek de yeni bir dünyayı yeni baştan yaratmaya çalışsak…

Eklemek istedikleriniz…

Kasaba’dan Esinti bir aile oldu. Ön sözlerimizde de hep belirtiyoruz. Her geçen gün bize moral veren, motivasyonumuzu artıran dönüşler alıyoruz ülkemizin her köşesinden. Hatta yurt dışından da… Buradan ulaşabildiğimiz herkese Gediz Ovası'nda yetişmiş bir ağaç olarak Kasaba’dan Esinti bir aile oldu. Ön sözlerimizde de hep belirtiyoruz. Her geçen gün bize moral veren, motivasyonumuzu artıran dönüşler alıyoruz ülkemizin her köşesinden. Hatta yurt dışından da…

Esinti'nin selamlarını sunuyoruz. Ağaçların katledildiği günümüzde tek isteğimiz ağaçları korumaları. Teşekkür ederiz.

Foto altı: Kasaba’dan Esinti bir aile oldu. Ön sözlerimizde de hep belirtiyoruz. Her geçen gün bize moral veren, motivasyonumuzu artıran dönüşler alıyoruz ülkemizin her köşesinden. Hatta yurt dışından da…

Esinti Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Kaan Tanyeri, çıkış noktalarının edebiyatı her eve sokarak ailelerin sanatla birlikteliğini kurmak olduğunu söyledi.

 

Haber Merkezi