Gerçekleri bilmezsen hakikati veremezsin

Yazar, yönetmen, senarist Tayfun Candemirtaş, yeni filmi Cinni Nazar’ı anlattı. Korku filmi severler için Türkiye’de sayılı cin filmleri arasına girebilecek olan yapıt, 31 Temmuz’da sinemalarda yerini alacak

  • Oluşturulma Tarihi : 18.06.2020 08:30
  • Güncelleme Tarihi : 18.06.2020 08:30
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Gerçekleri bilmezsen hakikati veremezsin haberinin görseli

ONURHAN ALPAGUT- RÖPORTAJ
Yazar, yönetmen, senarist Tayfun Candemirtaş ile yazarlık ve sinema üzerine konuştuk. Türkiye’de parmakla göstereceğiniz sayılı genç korku yönetmelerinden olan Candemirtaş müthiş bir film ile yakında sizlerle buluşacak. Cinni Nazar adını verdiği korku filmiyle 31 Temmuz’da korku severlerin karşısına çıkacak olan Tayfun Candemirtaş, benimde çekimlerinde bulunduğum filmi tamamladı. İçerisinde gerçek cin sesi kaydını da duyacağınız Cinni Nazar insan üzerinde müthiş bir etkiye sahip. İzlediğiniz de tüyleriniz diken diken olacak. Korkuyu iliklerinize kadar hissedeceksiniz. Şimdi siz okuyucularımızı Tayfun Candemirtaş ile okumanız üzere yaptığım röportaj ile baş başa bırakıyorum.



Bize kısaca kendinden söz eder misin?
Tayfun Candemirtaş 1995 İzmir Konak doğumluyum. Bu sektöre 2005 yılında adım attım. İlk başta çocuk tiyatroları ile başladım. Daha sonra iki buçuk yıl temel oyunculuk eğitimi, tiyatro eğitimi alarak devam ettim. Aldığım eğitimlerden sonra turne tiyatrolarına başladım. Yaklaşık beş buçuk yıl turne tiyatrolarına devam ettim. Bu süreç ardından birkaç dizi deneyimim oldu. Rahmetli hocamın tavsiyeleri doğrultusunda senarist ve yönetmenlik eğitimleri aldım. Bu eğitimleri dört yılda tamamladım. 2015’te katıldığım Bağımsız Türkiye Film Festivalinde ‘Şiddet’ filmi ile ‘En İyi Genç Yönetmen’ ödülünü aldım. Kendime ait yedi kısa filmim var. Bunların başında ‘Katil’, ‘Sigara’, ‘El Cinni Habis Ruh’ olmak üzere ‘Kaifli Deli Hakan’ geliyor. İngiltere Kısa Film Festivaline ‘El Cinni Habis Ruh’ ile katıldım. Fakat ödül almayı başaramadım. Bu durum o festival için çok normaldi katılım üst düzeyde idi. Bu festivale katılmanın yine bir başarı olduğunu düşünüyorum. Daha sonra sinema-film senaryoları yazmaya başladım. Ekibimle beraber daha iyisine nasıl ulaşabiliriz düşüncesiyle yola çıktım. Aynı zamanda kitap yazarıyım. İlk kitabım ‘Behnaz’dı. Şimdilerde ‘Zihni Red’ i yazıyorum. İki kitabın aralığı 4 yıldır. Bu yıl içerisinde ‘Zihni Red’ raflarda yerini alacak.



‘Behnaz’ kitabının konusu neydi? Nasıl yazmaya karar verdin?
O dönemde İran şeriatından fazlasıyla etkilenmiştim. Şöyle anlatabilirim; Çok yakın bir arkadaşım hatta abim diyebileceğim bir isim İran yolculuğundan dönmüştü. Beni İranlı tanıdığı bir kadınla görüştürdü. O kadın da sevdasına kavuşmak için Türkiye’ye geldi. Onunla konuştuktan sonra beni çok etkileyen olaylar oldu. Bana şu sözler sarf edildi: (Kadının ağzından) ‘Çok rahat çalışma imkanımız yok. Araba kullanamıyoruz. Sokağa çıktığımızda yüzümüz gözükmüyor. Birçok sıkıntı var. Açıkçası erkek egemenliğinin olduğu bir toplum yapısı…’ Benim de dikkatimi çeken bir konuydu. Zaten korku yazarı olduğum için İranlı kadının hayat hikayesini alıp, kendim bunu harmanlayıp nasıl bir kadın figürü yaratabilirim dedim. ‘Behnaz’ tamamen benim yaratıcılığım. Görüştüğüm kadınla hiç alakası yok. Sadece çocukluk döneminde yaptığı şeylerle alakalı bir noktada var… Mesela üvey annesi o kadını çocuk işçi olarak çalıştırmış. Ben bunu ne yaptım? Hikayemin sadece birkaç sayfasına yerleştirdim. Sonrasında kendi yarattığım ‘Behnaz’ı ilerlettim. Gayet etkili hikaye ortaya çıktı. Orada da aynaları ön plana koydum. İnsanları aynalarla korkutmaya çalıştım.
‘Behnaz’dan sonra sırada şimdi ‘Zihni Red’ var. Ne kadar süredir bu kitabı yazıyorsun?
Şu anda bitme aşamasında. Zihni Red yazdığım senaryolardan çok farklı türde bir kitap. Hikayesi ve insanlara yaklaşımıyla insanlara kendisini okutabilecek bir kitap. Kitapta reenkarnasyon ve astral seyahatin ne kadar ciddi bir boyut aldığını gösteriyorum. Yani geleceğimizde bu olayların daha çok ilerleyeceği ve insanların hayatında sürekli olacağını anlatıyorum. Biliyorsunuz ki Astral seyahat yaşayan birçok insan var. Kanıtlanmış bir olay. Bu kitap film de olacak. Şu anda anlaşmaları da yapılmak üzere… ‘Zihni Red’te bir profesör düşünün ki dünya tıp tarihi bu kişiyi red ediyor. Red etme nedeni de profesörün bir defa şeytan çıkarma ayinine katılmış olması... Profesör katıldığı bu ayinden çok fazla etkileniyor. Daha sonra 6 rahiple bir araya geliyor. Rahiplerle konuşmaya başlıyor. Böyle vakalarda psikolojik tedavi her şey değildir. Bazı hastalara tedavi uygulanamıyor yani hastada tedavi etkili olmuyor. Bu adamı durum çok etkiliyor ve daha sonra ciddi bir araştırmaya giriyor. Bu araştırmaya girdikten sonra da şu kanıya varıyor; Arkadaşlarım beni red ettikten sonra tamamen durumu kabul ediyorum ve kendimi paranormal olaylara veriyorum. Kendisine yaşananları ispatlamayı bir görev ediniyor. İngiltere’den Mardin’e uzanan bir hikaye. Okuyana çok keyif vereceğine inanıyorum.
Bu sene ikinci korku filmin Cinni Nazar yakında çıkacak. Çekimlerini tamamladın. Biraz bize yeni yapıtından söz etsene…
Bu film benim için çok özel. Gerçekten insan üzerinden ciddi bir etki bırakacağına inandığım bir iş… Cinni Nazar nereden çıktı? Anlatmaya başlayayım; Ben bir hoca ile irtibat kurdum. Bu kişiyle ilgili çok fazla detay vermek istemiyorum. Sadece şunu söyleyebilirim: kendisi Muğla’da yaşıyor. Daha sonra bu hoca bana korku hikayesi konusunda fikir verdi. Şahsi olarak nazar boncuklarına merakım var. Bu konuyu uzun süredir araştırıyorum. Nazar boncuğu şeytanın gözü müdür? Bunun dışında nazar boncuğunun daha büyük detayları var. Nazar boncuğu illuminatiye kadar dayanır. Pek çok kişi bunu bilmez. Nazar boncuğu, Avrupa dış güçlerinin Müslümanlığa karşı büyük bir oyunudur. Benim düşünceme göre; illuminati’de piramidin içinde tek gözün size bakması dahil… Cin, şeytan figürlerinde tek gözün yer alması. Alında ya da avuç içinde gözün olması… Bunlar hep cin, şeytan temalarıdır. İnsanların evine bizi koruması düşüncesiyle nazar boncuğu almaları… Nazar boncuğu hiçbir şekilde sizi korumaz. Aksine nazar boncuğu büyülerde kullanılan tılsımlı bir malzemedir. Bununla insan üzerinde ciddi etkiler bırakan büyüler yapılabilir. Hatta ölüme kadar götürebilir. Cinni Nazar filminin senaryosu Muğla’ya gittiğimizde hali hazırda kafamda vardı. Orada bulunan hoca bana çok gizli bir cin ses kaydı dinletti. Cin seslerine benzer sesler daha önce birçok filmde uygulandı. Bu ses kaydı ise tamamen gerçek cin seslerinin bulunduğu bir kayıt. Bu kaydı dinlemek zorundaydım. Bana göre hakikati bilmeyen seyirciye doğruyu veremez. Hakikati bil sonra seyirciye ver. Seyirciyi hiçbir şekilde dolandırma. Neyse o’dur. Ses kaydını dinledikten sonra 2 hafta boyunca çok düşündüm. Anlatılan hikayeye göre; nazar boncukları ile bir kızın evine gidiliyor. Sözde hediye verilip, kızın yavaşça ölümüne büyü ile neden olunuyor. Kıza hiçbir kimse çare bulamıyor. Kız çok ciddi psikolojik tedaviler görüyor. Tamamen yaşanmış bir olay. Hatta bahsettiğim Muğla’daki hoca kızı psikoloğa gitmesi hususunda yönlendiriyor. Bazı vakalar tamamen psikolojiye dayanıyor. Ancak hem ilaç hem psikolojik vakaların dışında başka durumlarda yaşanabiliyor. Bazı konularda uygulanan bu tedaviler yeterli olmuyor. Bazı rahatsızlıklar tamamen cin etkisi sonucu yaşanıyor. Tılsım ve büyülerin etkisi diyebiliriz… Yaşananların sonucunda ölüme sürükleyen şeyler… Biz Cinni Nazar filminde bu konudan bahsettik. Bir Anadolu Cin hikayesi. Altyapısı olan, ,izleyeni etkisinde bırakacak bir film.
Cinnİ Nazar’ın hikayesi adından da anlaşılacağı gibi Nazar boncuklarından geliyor. Peki biz bu filmde Muğla’da yaşanan vakanın hikayesini mi göreceğiz?
Hayır bu vakayla ilgili bağdaştırıcı herhangi bir şey yok. Ben sadece bu kızın ses kaydının bir kısmını filmimde kullanacağım. Gerekli izinler alındı. Dijital sesten geçirilip verilecek. Bunun dışında filmimizde ciddi kampanyalar olacak. Seni setede davet edeceğim. İnşallah 2’nci buluştuğumuzda bunun detaylarını anlatacağım. Seyircilerimiz için filmimizde büyük sürprizler olacak. Filmde Anadolu insanının cahilliğinin nelere sonuç olacağını göreceksiniz. Tam bir Anadolu cin vakası... Bir aşk uğruna neler yapıldığını bu filmde şahitlik edeceksiniz. İnsanların ne kadar kötü olabileceğine tanık olacaksınız. Kimi insanın hamile bir kadına ne kadar eziyet edebilecek ona büyü yapabilecek düzeyde olduğuna şahitlik edeceksiniz. Bu insanlar hala Anadolu’da hatta kapı komşumuzda bile var. Bu filmde öyle iddialı geliyoruz ki; cinlerin nazarını sizlere göstereceğiz. Cinni Nazar filminin 2’ncisi de gelecek. Film serisi olarak devam edecek. Cinni Nazar serinin çıkış noktası olacak.
KİTAP OKUYORUM
Tayfun Candemirtaş günlük hayatında neler yapıyor?
Kitap okuyor. Çıkmış olan filmlere yapılan yorumları okuyor. Özellikle korku filmlerine ve kitaplarına sürekli bakıyor. Onları okuyarak ve izleyerek yoluna devam ediyor... Eksiklerim oluyor mu? Evet oluyor. Sonuçta hepimiz birer insanız.
7 YAŞINDA CHUCKY İZLERDİM
Korkuya olan merakın ilk ne zaman başladı?
Çocuk yaşlarda. Ben 7 yaşında Chucky izlerdim. Çok korku filmi izledim. Çocukluğum korku filmleriyle geçti. 13-14 yaşlarında zaten sahnedeydim. Tiyatro yapıyordum. Tiyatroculuk  zor bir iş. Herkesin yapabileceği bir iş değil. Bunlardan sonra kendi oyunlarımı yazıp yönetmeye başladım. Hocamın destek vermesi ile film işine atıldım. İyi ki de atılmışım.
Nazar boncuğu’nun etkileri tam olarak ne peki?
İnsanlarımızın birçoğu Nazar Boncuğununun nazardan koruduğuna inanıyor. Benim evimde bir tane nazar boncuğu yok. Bu benim hayat görüşüm. Oldum olası sevmem. Benim yazdığım kitaplarda da okurlar bunu görürler. Ben bu nazar boncuğunun şeytan simgesi olduğunu insanlara bir kez daha göstereceğim. Bu konu daha önce filmlerde işlendi mi? Evet işlendi. Bunu ben bulmadım. Nazar boncuğunun kötü olduğuna inanan birçok insan vardı. Bize bu konuda yıkıcı eleştirilerde bulunan insanlar var. Bunu bir kez daha tekrar buradan söylüyorum: Türk korku filmlerinde birçok hikaye, senaryo birbirine benzeyebiliyor. Çünkü; aynı toplumda yaşıyoruz. Aynı hikayeleri harmanlıyoruz. Bu çok doğal bir durum. Bir noktada seyircilerimiz sabırsız olmakta da haklı. Güzel bir şey izlemek istiyorlar. Bu filmde insanlar gerçekten verdiği paranın tam karşılığını alacaklar.
Cinni Nazar’ı kaç kişilik bir ekiple çektin? Ne kadar bir bütçe ayırdın? Türk korku sinema sektöründeki eksikler nedir?
Bu filme zaten çok büyük risklerle girdik. En baştan bunu belirteyim. Korona varken bu işe soyunduk. Filme ciddi yatırımlar yapıldı. Bu filme BKARE ve TCF film olarak giriştik. Filmin yönetmenliğini ben yapıyorum. Türk korku sinemasında yapımcı eksiği var. Çünkü hiçbir yapımcı korku sinemalarına para ayırmıyor. Komedi ve dramaya ayrılan para kesinlikle korkuya ayrılmıyor. Çok düşük bütçelerle insanlara bir şeyler yaptırmaya zorluyorlar. Ama bizler öyle değiliz. Korku filmlerine açık görüşlüyüm. Bana göre kötü korku filmi yok. Bence herkesin çok güzel bir senaryosu var. Ama mali güç olmayınca, zorlu şartlar altında bu filmler çekiliyor. Bence bizler seyirciler olarak bu filmlerin çekildiğine şükür etmeliyiz. Ben hiçbir zaman herhangi bir korku filmi projesine eleştiride bulunmadım. Herkes kendi bütçesiyle bir şeyler ortaya koymaya çalışıyor. Bence Türk korku sineması dünyaya açılacak. Bu sözüm akıllardan çıkmasın. Belki bu olay benim Cinni Nazar serimle belki başka korku filmleri serisiyle olacak. Bunlarla beraber dünyaya açılacağız. Türk korku gerilim filmleri hali hazırda Avrupa korku filmlerinin önüne geçti. Bu kesin bir kanıttır. Tekrar Cinni Nazar’a gelecek olursak… Bu filme ciddi paralar harcandı. Ayrıca koronavirüs yüzünden bizler ciddi bir risk altında çalıştık. Salgın ve ekonomi açısından 2020 sonuna kadar neler olacağı hala kestirilemiyor. Şu anda yasaklar kalktı. Belki bir ay sonra yine yasaklar gelecek. Hiçbir şey belli değil. Biz ne olacağını bilemiyoruz. Cinni Nazar’ın kopyaları ve maliyetine gelecek olursak düz hesapla 600 bin Türk lirasını bulan bir masrafı var.
İNTERNETTE DİKKAT ÇEKTİ
Tayfun Candemirtaş olarak sürekli yeni projeler üreten bir insansın. Kafanda farklı projeler var mı?
Korku filmleri benim özüm. Geldiğim yer. Cinni Nazar dışında başka bir seri daha olacak. Yeni bir seri daha başlatacağız. Zamanı var… Bu seride de göz perdelerinden bahsedeceğiz. İnsanların göz perdelerinin açılıp bir takım varlıkları görüp, şahit olduklarını anlatan bir film serisi olacak. Bunu da ilk defa burada açıklıyorum. İnternet korkusu yapmayı planlıyorum. Bir sinema filmi ama internetin ne kadar zararlı olduğu göstereceğiz. İnternet yolu ile cinlerin sana ulaşabileceğini hiç düşünebildin mi? Düşünemedin. Ama öyle bir şey var. Dabbe serisinin bir ve ikinci filmlerinde bundan çok söz edildi. Türk ve yabancı korku filmlerinin benzer noktaları var. Size örnek olarak Nabız filmini verebilirim. Açın izleyin. Dersin ki burada Dabbe 1 var. İkisinde de internet korkusu var. Kimse birbirine özenmemiş. Birbirinden çalmamış. İnterneti ne Nabız filminin yönetmeni ne de Dabbe filminin yönetmeni buldu. İnternet zaten kendi kendine bir buluştur. Çok eskiden gelen bir şeydir. Zaten Avrupa’da baya önceden vardı. Bizim ülkemize 2000’li yılların başlarında geldi. Çok zayıf bir internet modeli vardı. Son 5 yıldır interneti iyi olarak kullanıyoruz. İnternetten bulaşacak o kadar kötü şeyler var ki… İnternetin karanlık yüzü var. Türkiye’de internetin sadece yüzde 6’sını kullanabiliyoruz. Bunun büyük bir bölümü arama motorları, film siteleri ve benzeri siteler. Ama yüzde 65-70 kısmını bilmiyoruz. Deepweb var. Bunun dışında daha da beter bir bölümü var. Sizi bulan birileri var. Ben internetin etkilerini anlatıyorum. Bir kez daha tekrar ediyorum: ‘Gerçekleri bilemezsen, hakikati veremezsin.’ Hakikat ne ise onu vereceksin. İnternet ülkemize geldiğinden beri fuhuş, cinayet, uyuşturucu kullanımı oldukça arttı. Bunu veriler söylüyor. Mavi Balina oyununun ortaya çıkması. Bununla birlikte insanların intihar etmesi... Hep bunlar yaşandı. Kim buldu bunu? Yine internet. İnternet olmasa size nasıl ulaşacaklar. Derler ya teknoloji şeytan icadı. Bu sözde biraz gerçeklik payı var. İnternetin bilinmeyen yüzü gerçekten tehlikeli olması. O yüzden yeni filmlerimde bu konudan sıklıkla bahsedeceğim.
SERİYE DEVAM
Kendine hedef olarak belirlediğin bir nokta var mı?
Cinni Nazar serisini devam ettirmek istiyorum. İnsanlara istediğim etkiyi verene kadar. Buna devam edeceğim. Farklı yapımları da düşünüyorum. Korku- Gerilim yönetmeniyim ancak güzel bir dram projem var. Şimdi bunun detaylarını vermeyeceğim. Önemli olan şu anda benim için Cinni Nazar’ı serili hale getirmek. Amacım bir seri yapıp yıllarca kendimden insanların söz etmesini sağlamak.
FİLMDE EMEĞİ GEÇEN İSİMLER
Hakan Fidan, Hatice Arslan, Fuat Başarılı, Hüseyin Özyıldız, Gülay Özyıldız, Sara Kübra Özyıldız, Emre Gökberk Kayadibi, Ali Beyat, Savaş Özkul, Teslime Sulek, Fatma Yıldırım, İsrafil Arslan, Mert Kara