“Hayatı fotoğraflamak gibi”

Bağımsız foto-muhabiri Mert Çakır ile belgesel fotoğraf üzerine konuştuk. Çakır, birçok alanda üretimde bulunduğunu ama önceliğinin haber ve belgesel fotoğraf olduğunu söyledi


  • Oluşturulma Tarihi : 26.11.2015 08:06
  • Güncelleme Tarihi : 13.02.5186 14:48
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
“Hayatı fotoğraflamak gibi”

E. ÇAĞLA GENİŞ

Bağımsız foto-muhabirliği yapan, belgesel fotoğraf projeleri üreten ve birkaç kurumda fotoğraf eğitmenliği yapan Mert Çakır, toplumsal belgeselci bakış açısıyla yaklaşarak bir şeyler anlatmaya ve aktarmaya çalıştığını belirtti.

Belgesel fotoğrafın toplumsal yüzleşme için önemli kaynak olabileceğini söyleyen Çakır, “Haber fotoğraflarından belgesel fotoğrafa kadar hepsi yaşadığımız coğrafyanın görsel arşivini oluşturuyor. Bizim gibi belleksiz toplumlar için bu oldukça önemli. Tabi çekilen fotoğraflar belki şu an bir şeyleri değiştirmeyebilir ama günü geldiğinde toplumsal olarak yüzleşmemiz için önemli kaynaklar olabilir" dedi.

“GAZETELERDEKİ FOTOĞRAFLARI KESİP BİRİKTİRİRDİM”

Öncelikle fotoğraf ile tanışma hikayesini anlatan Çakır, 1. Körfez Savaşı’nda gazetelerde fotoğrafları kesip biriktirdiğini söyledi. Çakır, “Aslında benim gibi 80 kuşağında yetişen birçok insanın etkilendiği veya temas ettiği şeyler ortak diye düşünüyorum. Mesela çizgi roman, çizgi filmler ve Amerikan sinemasıyla yetişen bir nesil olarak popüler kültürün etkilediği bir kesimiz. Görsel olan her şeyin kıymetli olduğu zamanlarda sizde etrafınıza etkilendiğiniz görsellerde ki gibi bakıyordunuz. Mesela 1. Körfez Savaşı’nda gazetelerde fotoğrafları kesip biriktirirdim, bu alışkanlığım uzun yıllar sürdü” diye konuştu.

“ÜLKENİN HİKAYESİNE TANIKLIK EDİYORUZ”

Hayatını fotoğrafla idame ettiren Çakır, birçok alanda üretimde bulunduğunu ama önceliğinin haber ve belgesel fotoğraf olduğunu kaydetti.Belgesel fotoğrafın toplumsal yüzleşme için önemli kaynak olabileceğini söyleyen Çakır, “Sanırım büyük bir hikayeye tanıklık ediyoruz ve aynı işi yapan birçok yetenekli arkadaşlarımızla özellikle yaşadığımız ülkenin hikayesine tanıklık ediyoruz. Sanırım burada anahtar kelime hikaye ve tanıklık benim için. Haber fotoğraflarından belgesel fotoğrafa kadar hepsi yaşadığımız coğrafyanın görsel arşivini oluşturuyor. Bizim gibi belleksiz toplumlar için bu oldukça önemli. Tabi çekilen fotoğraflar belki şu an bir şeyleri değiştirmeyebilir ama günü geldiğinde toplumsal olarak yüzleşmemiz için önemli kaynaklar olabilir. Bu işi yapmanın birden fazla zorluğu var doğru iletişim ağlarına ulaşmak, yaptığınız işi daha fazla insana ulaştırmak ve sahada çalışırken güvenlik gibi birçok zorluğu var” dedi.

ÜRETİMDE BULUNMAK İSTEYEN HERKESE AÇIK

İçinde bulunduğu KODA kolektif ve çalışmalarından bahseden Çakır, “KODA fotoğraf kolektifi, üretimde bulunmak isteyen herkese açıktır. Burada amaç herkesin bir görev üstlenerek fotoğrafları daha geniş bir ağ üzerinden insanlara ulaştırmak. Tabi KODA ve benzeri oluşumlar aslında yeni oluşturulan büyük bir kültürün parçasıdır. Benim için en heyecan verici kısmı da bu olsa gerek. Bir gazete veya dergide çok ucuza sömürülen bir fotoğrafçı olmak yerine işlerinizden para kazanmak, daha geniş kitlelere ulaştırmak gibi bir alternatif oluşturulmaya çalışılıyor. Her ne kadar şu an çok uzun ve zorlu bir yol olsa da önümüzde, şimdilik var olan ve oluşan bütün ajans ve kolektifler bunun zeminini oluşturuyor. Ayrıca bir sansür filtreniz yok, yani bir gazetede çalışırken çektiğiniz fotoğrafları başka kurum veya kişilerin baskısıyla kullanıcıya ulaştırmaya biliyor. Ama bu tarz oluşumlarda belki de çok zor koşullarda çektiğiniz fotoğraflar birçok uluslararası ajanslara filtrelenmeden gönderilebiliyor. Tabi bu sahada işinizi zorlaştırabilir ama doğru bir şey yapmış olmanızı sağlıyor” ifadelerini kullandı.

YOLU KESİLEREK TEHDİT EDİLDİ

Yaklaşık iki yıldır mültecilere çocuklara yönelik çalışmalar yürüten Çakır, yaşadıklarıyla ilgili şunları söyledi: “Mülteci krizinden en fazla etkilenen çocuklar oluyor. Proje Suriye'den başlayıp Avrupa’ya kadar uzanıyor. Çocukların hangi koşullarda yaşadıkları nelere maruz kaldıklarını gösteren bir proje… Tabi çocuklar söz konusu olunca işiniz biraz daha zorlaşabiliyor. Karşınızda bazen çocuk değil de daha olgun insanlar görüyorsunuz. Hiç bir çocuğa yakıştıramayacağınız durumlarda görüyorsunuz mesela tel örgülerde ağlarken, dilencilik yaparken, zor koşullarda çalıştırılırken, yatağı olmayan yerlerde uyurken, siyah botların içinde tedirginlikle beklerken gibi birçok kötü durumda onları görmek çok üzücü. Mülteciler konusunda çalışma yaparken hem haber amaçlı hem de projem için çalışıyorum. Bazen bu kimliğiniz sizi zora sokabiliyor. En son Akçakale sınırında çalışırken yolum kesilip, tehdit edilmiştim. Tabi bu tarz konular her zaman risk barındırır benim o zaman ki dezavantajım tek başıma olmaktı ve bu çok büyük bir hataydı.”

“FOTOĞRAFA OLAN İLGİ ARTIYOR”

Bornova Belediyesi ve Karanlık Oda Fotoğraf Merkezi’nde eğitmenlik yapan Çakır, “Eğitmenlik yapmayı seviyorum. Bazen bazı vakıf üniversitelerinde derslere giriyorum. Fotoğrafa olan ilgi hız kesmeden devam ediyor, aslında insanların fotoğraf eğitimi alması daha kaliteli fotoğraf okuyucularının oluşmasını sağlıyor. Bu hobi veya ilgi herkesin işi olmayabilir ama fotoğrafın iyisini kötüsünü daha iyi ayırt edebilen insanlar olması bizim gibi üreten insanlar için bir avantajdır” dedi.

“MADENDEKİ OĞLUNDAN HABER BEKLİYORDU”

Fotoğraf üretirken kendisini en çok etkileyen ana Soma'da tanıklık ettiğini açıklayan Çakır, “Maden ocağı kapısında beklemedeyken, bir baba yere çökmüş çamurun içinde gözleri dolmuş vaziyette oğlundan haber bekliyordu. Yoksul bir insandı. Ona çok üzülmüştüm. Ertesi gün mezarlıkta görmüştüm onu Fransız bir haber kanalı röportaj yapıyordu o adamla ve şöyle bir cevap vermişti; Bu olanlarla başbakanın hiç bir alakası yok diye cenazeyi bırakıp başbakanı savunmaya başlamıştı büyük bir panikle. Bir gün önce şehirde yaşanan olaylar onu çok korkutmuştu” diye belirtti.

GÖRSEL BİR HİKAYE ANLATMAK

Göstermekle anlatmak arasındaki farka değinen Çakır, göstermenin daha çok haber fotoğrafları için geçerli bir durum olduğunu söyledi. Çakır, “Sıcak ve o an üzerine çok düşünme şansı olmadan pratik şekilde çekilen fotoğraflarlar. Tabi ki bazı haber fotoğrafları çok şeyi anlatır. Bir seride anlatmaya çalıştığınız bir konuyu bazen tek bir fotoğraf anlatabilir. Anlatmak daha uzun vadede oluşan bir durum gibi geliyor bana. Bu da belgesel fotoğrafa tekabül ediyor benim için. Bir hayatı fotoğraflamak ya da görsel bir hikaye aktarmak, anlatmak gibi” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi