Kalbi oksijensiz kaldı, müziksiz kalamadı

Pandeminin ve ekonomik krizin derinden etkilediği sektörlerden olan düğün ve müzik sektörünün emekçileri hayatlarına devam edebilmek ve evlerini geçindirmek için değişen koşullara göre hareket etmeye devam ediyor. Sektörde yıllarca yevmiyeci olarak çalışan ve sektörün şekil değiştirmesiyle kendi yolunu çizmek isteyen Erhan Özcan ise kurucusu olduğu Parla Müzik ve Organizasyon ile insanların kendilerini maddi olarak yormadan eğelenebilmelerini amaçlıyor. Pandemi ve arkasından başlayan ekonomik sıkıntılar nedeniyle insanların giderek düğün yapmaktan uzaklaştığını ifade eden Özcan, insanların düğün salonu tutmak yerine kapılarının önünde düğün yaptıklarını kendilerinin de o tarafa yöneldiklerini söyledi. Elindeki tüm parayla iş kurma sürecinde eşinden çok destek gördüğünü söyleyen Özcan, her geçen gün ilerleyen kalp yetmezliği rahatsızlığı olduğu için eşine ve çocuğuna iyi bir eser bırakmak istediğini dile getirdi. 

SEKTÖRÜ PANDEMİ VE EKONOMİ VURDU

Müzik sektörüne çocuk yaşta en temelden girdiğini ifade eden Özcan, pandemi ile birlikte sektörün çok değiştiğini söyledi. Son dönemlerde yaşanan ekonomik kriz nedeniyle özellikle insanların düğün organize etmekten kaçındığını söyleyen Özcan, “Müzik ile yaklaşık 20 yıldır uğraşıyorum. En temelden başlayarak; önce para toplayarak, sonra davul çalarak, ardından enstrüman çalarak ilerledim ve en sonunda solistlik yapmaya başladım. Bu süreç içerisinde İzmir’in eğlence sektöründe önemli bir yere sahip olan “Çılgın Cemal” ile de çalışma fırsatı yakaladım. 20 yıl boyunca hep yevmiyeyle çalıştım, hep başkalarının yanında görev aldım. Ama artık kendim bir şeyler yapmak ve başarmak istiyorum. Pandemi öncesi ve sonrası işleri kıyasladığımızda büyük değişiklikler oldu. Pandemi öncesine göre işlerimiz yüzde 60 düştü. Bu durum 2 yıl kadar böyle devam etti. Sonraki yıllarda düşüş yüzde 80–85’e çıktı. Bu sene ise neredeyse yüzde 90’a düştü. 100 gün iş yapıyorsak artık 10 güne düştük. Eskiden müşterilerin davula para atması gibi gelenekler vardı, oradan da gelir olurdu. Şimdi o da bitti. Genelde çiftler nikâhla yetinmeyi tercih ediyor. Ailemden biri olsa ben de onlara düğün salonuna 70–80 bin lira vermemelerini söylerdim. İnsanlar zorlanıyor. Bu nedenle sokak düğünleri daha cazip hale geldi ve biz de o tarafa yöneldik” diye konuştu.

AKILLILAR DÜŞÜNÜR DELİLER YOL ALIR

Yıllarca başkalarının yanında çalışmak yerine, kendi işini ve kendi ekibini kurmaya karar verdiğini belirten Özcan, bu konuda en büyük desteği eşinden aldığını söyledi. Gerekli ekipmanları almak için tüm parasını harcadığını dile getiren Özcan, “Müzik benim için hep ikinci plandaydı çünkü yıllarca özel sektörde çalıştım. Müzik benim için hobi gibiydi. İş yerindeki durumum uygunsa düğünlere gidebiliyordum. Sadece son bir yıldır tamamen müzik yapmaya başladım. Bunun en büyük desteğini eşim verdi. ‘Bu işi dene, bu işte daha başarılı olacağına inanıyorum’ dedi. Bu sözlerinden çok etkilendim. Kendi işimi yapıp yapmamak arasında gidip gelirken bir gün kahvede oturan yaşlı bir amca bana, ‘Akıllılar düşünürken, deliler yol alır’ dedi. Bu cümle benim bu işe başlamamda en büyük etken oldu. Yıllarca akıllılık ettiğimi düşündüm ama bu sefer risk almak istedim. Sanki düğünlere hiç gitmemişim gibi düşündüm; aldığım tüm parayı eşime verdim. Eşim bu parayı biriktirdi, altın aldı. Altın yükselince ne kadar ettiğine baktık. Sonra internette bir ilana denk geldim: Birisi tüm orkestra ekipmanını satıyordu. Gidip görüştük. İlk defa bu işi yapmak istediğimi anlattım. O da sağ olsun internetteki fiyatın yüzde 35 altına verdi. Cihazları sıfırdan almış gibi olduk. Tüm paramızı verdik; bir lira bile artmadı. Cihazlarımızı eve koyduk ve bu şekilde işe başladık” dedi.

AİLESİNE KALICI BİR ESER BIRAKMAK İSTİYOR

Kalp yetmezliği hastası olduğunu ve kalbinin sol tarafının çalışmadığını söyleyen Özcan, doktorların kendisine “yorulma” tavsiyesinde bulunduklarını söyledi. Hastalığı daha fazla ilerlemeden kurduğu işte başarı yakalamayı hatta bir albüm çıkarmak istediğini de söyleyen Özcan, “2018 yılında İzmir Ödemiş’te bir konserde sahnedeydim. Konserden sonra göğüs ağrısı ve terleme başladı. Sahnede hissettim. Normalde yarım saat daha sahnem vardı ama erken indim. Üşüttüğümü zannettim. Eve gittim, dinlendim. Bir saat sonra nefes alamamaya başladım. Acile gittik ve kalp krizi geçirdiğimi öğrendim. Ödemiş’ten İzmir’e sevk ettiler. Bu süreçte kalbim oksijensiz kaldığı için sol tarafı çalışmamaya başladı. Kalp pili desteğiyle yürüyebiliyor ve hareket edebiliyorum. Kalp yetmezliği tedavisi olan bir hastalık değil; yıllar geçtikçe ilerliyor. Bu yüzden daha kötü olmadan yapabileceğimin en iyisini yapmak, aileme kalıcı bir eser bırakmak istiyorum. Bu süreç daha kötüye gitmeden, ileride bana maddi dayanak sağlayacak bir iş kurmak istedim. Günümüzde ekonomik sıkıntılar çok fazla. İnsanlarda da aynı durum var. Bu sezon sadece 33 düğün çalabildik. Bunun daha da azalacağını düşünüyorum. Bu yüzden insanların kendilerini yormadan, sıkılmadan, taksitli şekilde ödeme yapabilecekleri bir sistem kurmak istedim. Aklıma böyle bir fikir geldi. Piyasa neyse o; taksit yapıyorum diye ekstra ücret talep etmiyorum. Kredi kartına komisyon da yok. Konuşulan rakam neyse onun üzerinden çalışıyoruz” şeklinde konuştu.

ENGELLİLERE VE KALP HASTALARINA MESAJ

Özcan, yaşadığı tüm zorluklara rağmen ayakta durmaya çalışırken aynı zamanda benzer sıkıntılar yaşayan insanlara da örnek olmak istediğini belirterek, açıklamalarını şu şekilde noktaladı: “Engelli olmak, kalp hastası olmak hayatın bittiği anlamına gelmiyor. Ben de zorluklardan geçtim ama müzik bana güç verdi. İnsan isterse, kalpten inanırsa her şeyi başarabilir. Benim hikâyem birilerine umut olursa ne mutlu bana.”