Kaybolmaya yüz tutmuş sanat dalları: Tezhip ve minyatür

Tezhip ve Minyatür Sanatçısı Selin Uğur, bu iki sanatın birbiriyle karıştırılmaması gerektiğini söyleyerek iki sanat dalı arasındaki ayrımları aktardı


  • Oluşturulma Tarihi : 12.12.2018 07:20
  • Güncelleme Tarihi : 12.12.2018 07:20
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Kaybolmaya yüz tutmuş sanat dalları: Tezhip ve minyatür

BURCU YANAR/ÖZEL HABER
İzmir’de bulunan Atölye Su Geleneksel Türk Sanatları’ndan olan unutulmaya yüz tutmuş tezhip ve minyatür sanatlarını yaşatmaya devam ediyor. Atölye Su’nun kurucularından Selin Uğur tezhip ve minyatür sanatı ile ilgili bilgiler verdi. 2003 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde tezhip ve minyatür sanatı ile uğraşmaya başlayan Selin Uğur, halen daha orada öğrencilik yaşamını devam ettirerek yüksek lisansını yapıyor. Aynı zamanda Manas Destanı üzerine de yüksek lisans tezini yazıyor. “Araştırmalarım neticesinde Manas Destanı’ndaki bölüm bölüm hikayeleri minyatür tadında resmedeceğim” diyen Uğur, “Minyatür sanatında hikayelerden ve şiirlerden beslendiğimiz çok oluyor. Eserler genellikle bu şekilde ortaya çıkıyor” diye konuştu.
BİRBİRİNE KARIŞTIRILMAMALI
Tezhip ve minyatür sanatının birbiriyle karıştırılmaması gerektiğinin altını çizen Uğur, tezhip kelimesinin Arapça zeheb (altın) kökünden türemiş olup, “altınlamak” anlamına geldiğini, çoğulu olan “tezhibat” kelimesinin ise “altınlama süslemeler” anlamına geldiğini ifade etti. Tezhip sanatının öncelikle hat sanatının etrafının bezenmesi amaçlı kullanıldığını söyleyen Uğur, çoğunlukla stilize edilmiş bitki formları ya da desenlerden oluşan bir sanat dalı olduğunu aktardı. Uğur, “Zaman içerisinde unutulmuşluğa terk edilmiş bu zarif ve zor sanat, son 10 yıl içinde canlandırılarak pek çok üniversitenin tezhip bölümlerinde yetenekli sanatçılar yetiştirilmeye devam edilmektedir” dedi. Minyatür sanatının ise daha çok tasvire dayandığını vurgulayan Uğur, “Minyatür daha çok bitki, hayvan, insan ve mekan tasvirleri içerir. Bunlar genellikle iki boyutlu ve perspektifsiz olarak yapılmış tasvirlerdir” şeklinde konuştu. Çok ince işlenmiş ve küçük boyutlu resimlere minyatür dendiğini söyleyen Uğur, bu sanatın bir başka isminin “nakş” olduğunu da belirterek bu sanatı icra edenlere de “nakkaş” denildiğini sözlerine ekledi. Son dönemlerde minyatürün yerini yavaş yavaş çağdaş resme bırakmaya başladığını anlatan Uğur, bu sanatın geleneksel anlamda varlığını devam ettirmesi gerektiğini ifade etti.
2013 yılında mezun ettiği öğrencilerinin kendisiyle çalışmayı bırakmak istememesinden dolayı Atölye Su’yu kuran Uğur, öğrencilerine burada özel dersler vermeye devam ediyor. İl Turizm Müdürlüğü’nde ise haftada 2 gün tezhip, 3 gün ise minyatür dersleri vermeye devam ediyor. İzmir Valiliği ve İl Turizm Müdürlüğü tarafından bu projelerin desteklendiğini belirten Uğur, Konak müzesindeki kursun amacının geleneksel olan ve yok olup gitmekte olan bu sanatı yaşatmak olduğunu söyleyerek “Eski dönemlerde saraylarda yapılan bu sanatın devam etmesini diliyor, herkesi kurslarımıza bekliyoruz” şeklinde konuştu.

Haber Merkezi