Sayfa Yükleniyor...
Bu haftaki röportajımızı Kıbrıs mizahının etkili isimlerinden Serkan Sürek ile gerçekleştirdik. Sürek, karikatürle tanışma sürecini ve karikatürle çıktığı yolculuğu gazetemize anlatarak gençlere tavsiyelerde bulundu
ONURHAN ALPAGUT-ÖZEL RÖPORTAJ
1973 İzmir doğumlu karikatürist Serkan Sürek, gençlik yıllarını geçirdiği şehirden üniversite eğitimi için ayrılmak durumunda kaldı. Ankara Üniversitesi Coğrafya Bölümünden 1997 senesinde mezun oldu. Okuduğu dönemde eşi olacak kadın ile tanışan Sürek, mezun olduğu bölümün mesleği olan Coğrafya Öğretmenliği görevini eşiyle beraber sürdürdü. Bu sırada karikatür ile olan bağını kesmeyen sanatçı, eserlerini üretmeye devam etti.
Serkan Bey, öncelikle kısaca sizi tanımak isteriz. Bize kendinizden söz eder misiniz?
Elbette. 1973 yılında İzmirde doğdum. Çocukluğum ve ilk gençlik yıllarım Buca İlçesinde geçti. Dolayısıyla ilkokul, ortaokul ve lise yıllarımı Bucada tamamladım. Memur bir anne ve makine mühendisi bir babanın iki çocuğundan biriyim. Üniversite eğitimi için 1992de İzmirden ayrıldım. Ankara Üniversitesi Coğrafya bölümünden 1997 yılında mezun oldum. Eşimle üniversite döneminde tanıştık. Aynı yıl Kuzey Kıbrısa yerleşerek her ikimiz de coğrafya öğretmenliğine başladık. 20 yıldır bu mesleği severek sürdürüyoruz. Doğa ve Doğukan adında iki çocuğumuz var. Ancak ailemin İzmir ve Kuşadası çevresinde yaşamasından dolayı her yaz düzenli olarak Türkiyeye ailemizi ziyarete geliyoruz.
KARİKATÜR SEVDASI
Karikatür sevdanızın başlangıcından bize bahseder misiniz, neden karikatür?
İlkokuldayken değerli öğretmenim Şükran Güleç, resimdeki yeteneğimi fark etmişti. Bu konuda ailemin dikkatini çekip destek almam konusunda bilgi verdiğini biliyorum. Ancak ülke şartları ve sanata yeterince destek verilmediğinden, ailem bu konuda çekimser kaldı. Fakat yine de bu durum, benim çizme konusundaki motivasyonumu kıramadı. Çocukluğumdan beri kendimi bildim bileli kendimi çizgiyle ifade etmeyi sevdim. Ortaokuldayken de resim öğretmenim kalabalık sınıf ortamına rağmen çizgide yetenekli olduğumu fark etmişti. Karikatüre gelirsek, bana bu virüs Yeni Asır Gazetesinin 80li yıllarda yayımladığı Gıcık mizah ekiyle geçti. Sürekli o dergiyi takip edip ben de karikatürler çizmeye çalıştım. Çizdiğim iki karikatür, Gıcık mizah dergisinin genç yetenekler sayfasında yayınlandı. Bundan sonra karikatüre daha çok yoğunlaştım. Lise yıllarımda (80li yılların sonuna doğru) Gırgır, Hıbır ve Limon dergileriyle bu sanatın içine daha çok girdim. Elbette, bir okur olarak. Yani o zamanlar bilincimi karikatürle şekillendirirken karikatürcü olmak gibi bir hedefim yoktu.
Size göre karikatürün tanımı nedir, nasıl olmalıdır?
Karikatür, İtalyanca caricare kelimesinden türetilmiştir. Anlam yüklenmiş resim demektir. Yani çizilen bir resimle sözlü ya da sözsüz olarak bir mesaj vermeye ve topluma bu mesajı yaymaya çalışan bir sanat dalı olarak düşünülebilir. Güldüren, düşündüren bazen de eleştiren bir yanı vardır. Dolayısıyla karikatürcü kalemini kullanırken, neyi çizmeyi tasarladığını, hangi okur grubuna nasıl bir mesaj vereceğini bilerek çizmelidir.
TANIŞMA HİKAYESİ
İlk karikatürünüz ne oldu, hatırlıyor musunuz bir hikayesi varsa bizimle paylaşır mısınız?
Belirttiğim gibi iki kez karikatürlerim Yeni Asırın Gıcık mizah ekinde yayınlanmıştı. Henüz 14-15 yaşlarındaydım. Çizgimi gazetede adımla gördüğümle yaşadığım sevinci halen hatırlıyorum. Maalesef ev taşınma dönemlerinde iki mizah dergisi de kayboldu. Ancak Yeni Asırın arşivinde bu mizah dergileri vardır diye düşünüyorum.
Çalışmalarınızda belirli bir düzeye ulaştınız, peki karikatür ile olan bu yolculuğunuzda size destek verenler oldu mu?
Bildiğiniz gibi karikatürün bir okulu yok. Usta-çırak ilişkisi içinde her çizer kendi hikayesini yazar. Ancak bu da çok kolay olmaz. Çünkü her karikatür çizen bir mizah dergisinde iş bulmaz. Dolayısıyla bu işi yapan çizerlerden bu işin inceliklerini öğrenip gelişme şansı da pek yoktur. Bu sebeplerden dolayı ben de bol bol karikatür dergilerini inceleyerek, çalışarak kendi kendimi geliştirmeye çalıştım. Kuzey Kıbrısa yerleştikten sonra da düzenli olarak karikatür çizmeye başladım. Bunları 2003den itibaren Kuzey Kıbrısın günlük gazetelerinde yayınlatmaya başlayınca, Kıbrıs Türk Karikatürcüler Derneğiyle temasa geçtim. 2009 yılında derneğe kabul edildim. Dernek başkanı Hüseyin Çakmak adımı ve çizgimi karikatür kataloglarına koydu. Ortak sergilere dahil etti ve Avrupa Karikatürcüler Örgütü Federasyonuna üye olarak kabul etti. Bu gelişmelerin tümü, çizgi konusunda değil; fakat karikatürcülüğümün resmi tescili anlamında önemli destekler oldu.
MİZAH ÖYKÜLERİ
Karikatür anlamında ne tür etkinliklere katılıyorsunuz?
Kıbrıs Türk Karikatürcüler Derneğinin yurt içinde ve dışında düzenlediği ortak karma sergilere katılıyorum. En son 8-15 Haziran 2015 tarihinde KKTC Cumhurbaşkanlığının himayesinde, İstanbul Kadıköyde Cadde Bostan Kültür Merkezinde Kıbrıs Karikatürleri konulu ortak sergiye dernekten üç çizerle beraber ben de katıldım. Bunun dışında portre karikatür çizerliğim dolayısıyla zaman zaman okulların bahar şenliklerinde, sanat festivallerinde, otellerde canlı portre çizim etkinliklerine de katılıyorum.
Karikatür dışında kısa mizah öyküleri yazdığınızı da öğrendik. Bu konuda bize biraz bilgi verir misiniz?
Evet, doğru. Karikatürle çizemediğimi yazıyla anlatıyorum. Bir karikatür bazen bir kitapta anlatılan bir konuyu tek karede özetleyebilir. Ancak bazen de bir konuyu daha derinlemesine mizah kurgusuyla oluşturup işlemeniz gerekir. 2015 yılında Afrika Gazetesinin Pazar Sanat ekinde 19 kısa mizah öyküm yayınlandı. Son bir yıldır Yeni Bakış Gazetesindeki Karikatür Atölyesi sayfamda Keziban Abadan Şikayetname adıyla yaşlı bir nineden, Kıbrıs ağzıyla bu hikayeleri yazmaktayım. Bu mizah öykülerinde Kıbrıs Sorunu başta olmak üzere, kamudaki verimsizlik, devlet yapısındaki sistemsizlikler, bürokratik engeller gibi insan yaşamını zorlaştıran tuhaflıkları ele aldım. Bu konular, Kuzey Kıbrısta herkesin bildiği, gördüğü, şikayet ettiği gerçeklerdir. Ancak ne tuhaftır ki, aynı şikayet edenlerin iş çözüme geldiğinde pek de istekli olmadığını da görüyoruz. Ben bu tip tutarsızlıkları da mizah öykülerimde çokça işlerim.
KARİKATÜR YARIŞMALARI
Ulusal ve Uluslararası düzeylerde karikatür yarışmaları düzenleniyor, bunlarla ilgili olumlu veya olumsuz düşünceleriniz nedir?
Belirttiğiniz gibi ulusal ve uluslararası düzeyde karikatür yarışmaları düzenleniyor. (Bazen ben de böyle yarışmalara eser gönderiyorum.) Bunlardan en saygın olanlardan birisi Aydın Doğan Vakfı Uluslararası Karikatür Yarışmasıdır. Ulusal çapta medyada yeterince yer bulamayan çizerler için bu yarışmalar iyi bir çıkış noktası olabilir. Aynı zamanda evrensel yani sözsüz karikatürler, (bir başka anlatımla mesajın sadece resimle verildiği bu tip karikatürler) savaş, barış, açlık, mülteci sorunu gibi evrensel konuları kamuoyunun dikkatine getirir ve konuşulmasını sağlar. Ancak öte yandan bu tip yarışmalarda yarışma jürisinin finale kalan ve ödül alan eserlerde her zaman objektif olmayabileceği gibi olumsuz bir fikre de sahibim.
ÖDÜLLER
Kişisel başarılarınızdan söz eder misiniz?
Başarı kavramı kişiye ve duruma göre değişir elbette. Ben karikatürlerimi Kıbrıs Türk basınına kabul ettirmemi bir başarı olarak görüyorum. 2003den bugüne kadar imzamla beraber karikatürlerim Kuzey Kıbrısın birçok günlük gazetesinde yayınlanmıştır. 2013-2016 yılları arasında aylık kültür dergisi Mesaryada 2 mizah sayfam yayınlandı. Son bir yıldır da Yeni Bakış Gazetesinde (Karikatür Atölyesi) adıyla her pazartesi, tam bir mizah sayfası hazırlıyorum. Bu sayfada ülkedeki sosyal, politik gündemle ilgili bir karikatürüm yanında, az önce belirttiğim gibi Keziban Abadan Şikayetname adıyla bir mizah öyküm yer alıyor ve ayrıca sayfada bir de çizer biyografisine yer veriyorum. Bir karikatürcü olarak bu üretimleri yapmak için çok sıkı bir şekilde haberleri ve günlük gazeteleri takip ettiğimi söylemeliyim. Kendimi daha çok basın karikatürcüsü olarak gördüğüm için bu bilgiyi öncelikle paylaşmak istedim. Yarışma karikatürcülüğü konusundaki motivasyonum yüksek değil. Bununla beraber 2011 yılında Kuzey Kıbrısta Uluslararası Pulya Festivalinde En Genç Karikatürist ödülü, 2012 yılında aynı festivalde Altın Pulya ödülü aldım.
Çalışmalarınızda ulaşmak istediğiniz düzey nedir, neyi hedeflemektesiniz?
İyi bir konuya değindiniz. Öğretmen olmam dolayısıyla genç kuşaklara karikatürü anlatmak ve gelişmelerini sağlamak adına Kuzey Kıbrısta karikatür atölyeleri kurduk. Gazimağusa Belediyesi Mağusa Gelişim Akademisinde ilkokul düzeyinde ve görev aldığım Namık Kemal Lisesinde lise düzeyinde karikatür eğitimi veriyoruz. Bu sayede gelecek kuşaklar içinde mizaha ve karikatüre gönül vermiş yeni isimler keşfetmek ve yurtdışında adlarının duyurulmasını sağlamak istiyoruz.
DİKKAT ÇEKEN SERGİLER
Karikatür kariyerinizde hiç karikatür sergisi açtınız mı?
Evet. 2009 yılının aralık ayında Lefkoşa Saçaklı Ev Sergi Salonunda Dünya Savaşlarına Hayır kavramıyla ilk kişisel karikatür sergimi açtım. Bu sergiyi oluşturmamdaki çıkış noktası, 2008 Aralık ayında İsrailin Gazzeye başlattığı Dökme Kurşun operasyonu olmuştur. Savaşın ve acımasızlığın korkunç yüzü beni savaş karşıtı karikatürler çizmeye yöneltti ve ilk karikatür sergim bu şekilde ortaya çıktı. Türklere, Rumlara ve dünyaya barış mesajı vermek ve basının dikkatini çekmek için de sergiyi Lefkoşada açtım. Bu sergim oldukça dikkat çekti.
Karikatürlerinizi sosyal medyada yayımlıyor musunuz?
Evet. Facebook ve instagram kullanıyorum. Facebook kullanımımı mümkün olduğunca sınırlamaya çalışıyorum. Ancak özellikle karikatürlerimi takip etmek isteyenleri instagrama yönlendiriyorum. Sosyal medya bu anlamda biz çizerler için sanal sergi ortamı yarattı. Bu yönüyle sosyal medyayı beğeniyorum. Merak edenler için instagram hesabım:@serkansurek
PORTRE KARİKATÜR
Az önce röportajda portre karikatür çizdiğinizden bahsettiniz. Bu konuyu biraz açar mısınız?
Her zaman insan portreleri çizmeyi sevdim. Zaman içinde kendimi geliştirerek bunu daha üst bir seviyeye getirdim diye düşünüyorum. Kıbrısta 2012 yılında Kanal Tde İki Kelime TV programında 12 hafta boyunca konukların canlı portrelerini çizdim. Okullarda, festivallerde ve otellerde de canlı portre çizimleri yaptım. Kıbrısta bu yönümle de iyi tanınırım.
Bir karikatür mü çizmek kolay yoksa bir mizah öyküsü yazmak mı?
Benim için kesinlikle kısa bir mizah öyküsü yazmak daha kolay. Haftalık bir karikatürü düşünüp tasarlamak ve çizmek için ortalama 3 gün harcarken, bir mizah öyküsünü 2-3 saat içinde oluşturabiliyorum.
GENÇLERE TAVSİYELER
Son olarak gazetemizi okuyan ve bu sanata ilgi duyan hevesli gençlerimiz için tavsiyelerinizi alabilir miyiz?
Karikatür çizmeye hevesli gençlere ilk tavsiyem, gündemi, haberleri yakından takip etmeleridir. Ülkede ve dünyada olup bitenleri görmeden karikatür çizmek düşünülemez. Bu konular üzerine çok düşünüp az çizmeleri ilk tavsiyemdir. Zamanla zihin ve bilinç geliştikçe çizgi de daha çok şey anlatmak isteyecektir. Ayrıca bol eskiz ve karikatür dergilerini takip ederek de kendilerini geliştirebilirler. Her sanat dalında olduğu gibi karikatür sanatında da sabır ve azim önemlidir.
Serkan Bey, verdiğiniz bilgiler İLKSES Gazetesi olarak çok teşekkür ederiz. Ben de size çok teşekkür ederim. Doğup büyüdüğüm kent olan İzmirin bir gazetesine, İLKSES Gazetesine böyle bir röportaj vermekten gurur duydum. Habercilik yaşamınızda başarılar dilerim.
Haber Merkezi