Okumak yazmayı doğuruyor

Bu haftaki konuğumuz Denizli edebiyat dünyasının tanınmış isimlerinden Abdülkadir Uslu oldu. Hem yazar hem karikatürist kişiliğiyle tanınan Abdülkadir Uslu, yazmanın okumayla doğru orantılı olduğunu ifade etti


  • Oluşturulma Tarihi : 23.07.2018 08:05
  • Güncelleme Tarihi : 23.07.2018 08:05
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Okumak yazmayı doğuruyor

ONURHAN ALPAGUT-ÖZEL RÖPORTAJ
Araştırmacı Yazar Abdülkadir Uslu, Denizli edebiyat dünyasının tanınmış isimlerinden. Aynı zamanda karikatür ile uğraşmış ve bu anlamda ulusal ve uluslararası 16 ödüle layık görülmüş. Karikatür ile ilgisini hiç kesmemiş hala düzenlenen karikatür yarışmalarında seçici kurullarında yer alıyor. Hem yazar hem karikatürist kişiliğiyle tanınan Abdülkadir Uslu’nun 3 öykü, 1 çocuk öyküsü 4’de araştırma kitabı bulunuyor.
Bize kısaca kendinizden söz eder misiniz?
1962 Kızılcabölük (Tavas/Denizli) doğumluyum. Hacettepe Üniversitesi Gıda Mühendisliği (1986), Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi Yönetim ve Organizasyon Bölümünü (2000) bitirdim. Uzun yıllar karikatür çizdim. Değişik dergilerde, gazetelerde ve albümlerde karikatürlerim yayınlandı. Ulusal ve uluslararası karikatür yarışmalarından 16 ödül aldım. Denizli’de “Karikatür Kursları” düzenledim. 5 kişisel karikatür sergisi açtım. Karikatür yarışmalarının seçici kurullarında yer aldım; Amasya, Muğla ve Denizli Büyükşehir Belediyeleri karikatür yarışmalarının seçici kurullarında görevim devam ediyor. İl Mizah Dergisi Tebessüm’ü, 1985-86 yıllarında Denizli’de Şükrü Tekin Kaptan ve Mehmet Fevzi Yeniçeri ile birlikte yayınladım ve derginin Mizah Yönetmenliği ile Yazı İşleri Müdürlüğü görevlerini üstlendim. Denizli Yağmur Gazetesi Yazı İşleri Müdürlüğü’nü yaptım (1989). Kızılcabölük Gazetesi Genel Yayın Müdürlüğü’nü yaptım (1997-98). Denizli yerel televizyonu d-TV’ de “Uygulamalı Karikatür Okulu” programını hazırladım ve sundum (1997). Kızılcabölük Gazetesi Yazı İşleri Müdürlüğü’nü yaptım (2006-2008). Afiş, broşür ve kitap kapağı tasarımları hazırladım. Araştırma ve öykü kitaplarım var. Ney, Resim ve Fotoğrafçılık eğitimleri aldım. 2009-2014 döneminde Kızılcabölük’te (Denizli) Belediye Başkanlığı yaptım. Merkezi Denizli’de bulunan Egeli Araştırmacı ve Yazarlar Birliği (YAZ-AR-BİR) Genel Başkanı’yım. YAZ-AR-BİR Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisi İmtiyaz Sahibi’yim. Evliyim ve üç çocuk babasıyım.
İLK YAZISI
Yazma süreciniz nasıl gelişti? İlk eserlerinizi ne zaman vermeye başladınız?
Daha ilkokuldayken öykü ve roman çok ilgimi çekerdi. Doğup büyüdüğüm kasabada haftada bir pazar kurulurdu ve o pazarda meyve, sebze, giysi sergilerinin yanı sıra kitap sergileri de açılırdı. Bu sergilerde Kemalettin Tuğcu, Jules Verne, Abdullah Kazanoğlu gibi yazarların kitapları satılırdı. Harçlıklarımdan artırdıklarımla bu kitaplardan alırdım. Kasabada bir de gazete bayisi vardı. Orada da benzer kitaplar ve çocuk dergileri olurdu, oradan da haftada bir rahmetli dedemle gider bir kitap alırdık. Ortaokula başladığımda da edebiyata ilgimin olduğunu gören bazı öğretmenlerim de okumam için bana kitap verirdi. O dönemde de Fakir Baykurt, Yaşar Kemal, Mustafa Necati Sepetçioğlu gibi yazarları tanıdım. Ortaokulumun muhteşem bir kütüphanesi vardı, oradan da kitap alırdım. O kadar çok okuyordum ki okuduklarıma benzer şeyler yazmaya başladım. Gerekse Türkçe derslerinde gerekse duvar gazetelerinde kompozisyonlarım ve şiirlerim sergileniyordu. Liseye geldiğimde de karikatürle tanıştım ve mahalli gazetelerde karikatürlerim, kısa öykülerim, şiirlerim, makalelerim yayınlanmaya başladı. İlk yazım Denizli Hizmet Gazetesi’nde yayınlandı. Zaman zaman yoğun zaman zaman da uzun aralıklar vererek üretmeye devam ettim. Dergiler, gazeteler yayınladım, köşe yazıları yazdım, günlük karikatürler çizdim.
Birçok yazım türü varken neden öyküyü tercih ettiniz?
Biraz önce bahsettiğim gibi zaman zaman yazdıklarımı gazete ve dergilere gönderiyordum ama bazı yazdıklarım da bir kenarda bekliyordu. Özellikle çocukluk dönemimdeki Kasabamda yaşadıklarım, o zamanki karakterler, mekanlar, yaşam tarzları, duygusal ve manevi yapı bende derin izler bırakmıştı bunu uzun bir zaman sonra fark ettim. Yaşlılarla konuştukça bazı kelimelerin, deyişlerin, alışkanlıkların kaybolmaya yüz tuttuğunu fark ettim ve anılarımı yazmaya karar verdim. Belediye başkanlığım döneminde de bazı kısa notlar almıştım. Ama yazdıklarımdan tat alamadım ve anıları hikayeleştirerek yazmanın daha uygun olacağını düşündüm. 2015 yılında öyküler yazmaya başladım. Etrafımdaki hocalarımın fikirlerini aldım, tavsiyelerine göre yeniden düzenledim. Bu arada öykülerimi yarışmalara göndermeye başladım. İlk gönderdiğim öykü ile 100. Yıl Çanakkale Öykü Yarışmasında “Mansiyon Ödülü” alınca cesaretlendim ve kısa zamanda: 7. Eskişehir Öykü Yarışması’nda “Eskişehir Sanat Derneği Özel Ödülü”, Özgürlük ve Barış Öykü Yarışması’nda “Mansiyon Ödülü”, Güncel Sanat Dergisi 7. Öykü Yarışması’nda “Güzel Alanya Ödülü”nü aldım. İlk öykü kitabım “Aydınlık Sineması”nı yayınladım. “Aydınlık Sineması” öykü kitabı ile de “2016-1. Arif Baş Ödülü (3.)” alınca yazmaya devam ettim.
Bugüne kadar kaç kitap yazdınız? Toplumdan aldığınız geri dönüşler nasıldı?
Lunaparka Gidelim (Çocuk öyküsü), Günlük (Derleme/Anı), Tarım Takvimi (Araştırma), Şükrü Tekin Kaptan-Hayatı, Eserleri ve Bibliyografyası (Biografi) yayınlanmıştı. Bunlardan sonra öykü kitaplarım yayınlandı: Aydınlık Sineması (2016), Kar Vakti (2018) ve Hüsnüyusuf (2018).Aydınlık Sineması ve Hüsnüyusuf 3’er baskı yaptı. Kar Vakti de Denizli Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınların’dan çıktı. Çok güzel geri dönüşler aldım. Çünkü yaşamın içinden öykülerdi hepsi. Gelen tepkilerden anladığım kadarıyla okuyucu; öykülerdeki kahramanları, mekanları, olayları, tavır ve davranışları çevresiyle özdeşleştirdi. Bütünleşti. Öykülerin içine girdi.
Bize kitaplarınızın içeriğinden söz eder misiniz? Yazdıklarınızda ne kadar sizi görüyoruz?
Araştırma ve derlemelerin içeriği isimlerinden belli zaten. Öykülerimle ilgili olarak da Prof. Dr. Cemal Kurnaz hocamın ilk öykü kitabım “Aydınlık Sineması” ile ilgili değerlendirmesini paylaşayım: “Abdülkadir Uslu, memleketi Kızılcabölük’ü konu alan hikayeler yazıyor. Babadağ’ın eteğine kurulu bir kasabada kışların çetin geçtiği, hikayelerde sıklıkla geçen kar ve kış tasvirlerinden anlaşılıyor. Hikayelerin geçtiği mekânları tanıyor gibiyiz: Yukarı Mahalle, Kavaklı Mahellesi, Demirci mahallesi. Santral Meydanı, Çarşı Meydanı, Yukarı Cami Meydanı, Hanönü Camii. Bir de halkın buluştuğu yerler var: Asmalı Kahvesi, Koçaklar Kahvesi, Göbeklinin Kahvesi, Ekşioğlu Bakkalı ve Koçaklar Fırını gibi. Yusuf Amca’nın Aydınlık Sineması, eski kasaba sinemalarının bir benzeri.”
KASABANIN BİLDİK SİMALARI
Çakıroluk, Adak Taşı, Taşlıca Harman Yeri’ni şimdiki gençler bilir mi?
Kasabanın bildik simaları da hikayelerde yer alıyorlar: Molla Halil Hoca, Mehmet Hoca, Ali Hoca, Bizim Ahmet, Gazi Dayı, Fırıncı Muzaffer, ayakkabıcı Topal Mahmut, kahveci Kocapabuç İsmail, Kütüğün Süleyman, Terzi Balık, Gazeteci Mustafa Ali, Berber Hasan Hüseyin, Ramazan davulcuları Kalaycı, Kör Halil, Çingen Ali. Her gün Denizli’ye gidip gelen Hacı Mekik’in otobüsü. Kasabanın sosyal hayatında iz bırakan cambaz gösterisi, keşkek şenliği, karcılık ayrıntılı şekilde anlatılmış. Çanakkale kahramanı Gazi Dayı. İdealist öğretmenin başarısını anlatan Emanet Ceket. İftar topunu ateşleyen Eğreti Bıyıklı Adam. Hikaye içinde hikaye: Uzun Olur Gemilerin Direği ve Bizim Ahmet. Bir sadakat masalı: Takvim Yaprağı. Ümmet ile Sultan’ın masum aşkları…
Dünden bugüne gelişiminizi nasıl görüyorsunuz? İlk yazdığınız eserler ile bugünküler arasında ne gibi farklar var?
Ben kuralcı bir yapıya sahibim. Yaptığım işin düzgün olmasını hedeflerim, idealistçe çalışırım. Yazdıklarımı da edebiyat ustalarıyla paylaşır onların tavsiyelerini değerlendiririm. Ama ne olursa olsun daha işin başındayım, yazarak öğrenmeye devam ediyorum. İlk yazdıklarımla son yazdıklarım arasında fark olduğunu da görüyorum.
Kitap fuarları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Olmazsa olmaz gibi… Pompalanan ve yaratılmış efsane yazarlar öne çıksa da, okuyucu ile yazarı buluşturmaktan öte okuyucu ile yayınevlerini buluştursalar da yerel yazarlar için de bir fırsat olarak görüyorum. Ve özellikle öğrencilerin kitaplara dokunmasını, o havayı teneffüs etmesini bile önemli buluyorum. Aslında bir okuyucu kitlesi var ama bizim gibi yalnız yazarların okuyucuya ulaşması, onunla buluşması konusunda sıkıntılar var. Fuarlar burada bir fırsata dönüştürülebilir.
İzmir Tüyap’a katıldınız mı? İzlenimleriniz nasıldı?
Kitaplarımı kendi imkânlarımla yayınladım. Kitabınızı yayınlayabiliriz diyen yayınevlerini güvenemedim, benim istediğim yayınevlerine de ulaşamadım. Dolayısıyla İzmir Kitap Fuarına yazar olarak değil de ancak okuyucu, izleyici olarak katıldım. Ancak Denizli Büyükşehir Belediyesi Kitap Fuarlarına YAZ-AR-BİR olarak belediyenin himayesinde katılıyoruz ve çok memnunuz.
ÖYKÜCÜYÜ TEŞVİK EDİYOR
Öykü yarışmaları hakkında neler düşünüyorsunuz?
Öykünün gündemde kalması ve öykücünün üretimini desteklemesi adına önemli. Adil değerlendirmeler öykücüyü teşvik edecektir, yeni öykü ve öykücülerin edebiyat dünyasına kazandırılmasına vesile olacaktır. Mümkün olduğunca yarışmalara katılmaya çalışıyorum. Hem destek verme adına hem de yeni bir öykü daha üretme adına.
Kitaplarınızı nereden temin edebiliriz?
Aydınlık Sineması’na ve Hüsnüyusuf’a, internet üzerinden: İdefix, D&R ve emekkitap sitelerinden ulaşılabilir. Her iki kitap Denizli Yeni Ufuk ve Denizli Başarırlar kitapevlerinde de satışa sunuldu. Kar Vakti ise Denizli Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşleri Dairesi’nden ücretsiz temin edilebiliyor.
Ufukta yeni bir kitap var mı?
Birkaç kitap çalışmam beraber devam ediyor ama en yakında bitecek olan yeni bir öykü kitabı çalışmam var. Bunun yanı sıra iki dönem başkanlığını da yaptığım “Kızılcabölükspor” ile ilgili bir araştırma kitabının da sonuna geldim sayılır.
Ülkemizde okuma sizce yeterli mi? İstenilen düzeye nasıl ulaştırılabilir?
Tabi ki yeterli değil. Okuma alışkanlığına her bireyin ulaşması gerekir. Bunun yolu da eğitimden geçiyor. Milli Eğitim camiası ve okul idarecileri, öğretmenler bu konuda büyük bir sorumluluk altında. Başka bir pencereden bakarsak istikrarlı bir şekilde yazan da fazla değil. Doğal olarak yazmak da okumayla doğru orantılı.
Benim sormak istediklerim bu kadar. Sizin söylediklerinize ek olarak belirtmek istediğiniz bir şey var mı?
Alışılagelmiş tarzda öykülerim devam edecek. Resimlemesini yaptığım ve öyküsünü yazdığım yayına hazır 6 çocuk öykü kitabım var. Bir yayınevi ile anlaşabilirsem devamı gelecek, kurgu olarak hazır. Denizli Büyükşehir Belediyesi Oyun Yazarı Topluluğu olarak ortak yazdığımız tiyatro eserimiz “Bir Ahi Zaman” Denizli Büyükşehir Belediyesi kültür yayınlarından yayınlanacak. Çocuk romanları üzerine projelerim var. Çalışmalarım devam ediyor. Ayrıca başkanı olduğum YAZ-AR-BİR olarak birçok kültürel ve sanatsal etkinlikte aktif olarak yer alıyoruz. Şiir, Öykü, Yazım ve imla kuralları atölyeleri ile hizmet etmeye çalışıyoruz. Ben son söz olarak size ve İLKSES gazetesi yönetimine teşekkür ediyorum. Biz yazar, sanat ve kültür insanlarına değer verip sayfalarınızda konuk ettiğiniz için şükranlarımı sunuyorum.

Haber Merkezi