Özel çocuklar için nitelikli müzik öğretmeni yetiştirecek

AYSELİN UZUN-ÖZEL HABER - İzmir’de 2015 yılında otizmli, down sendromlu ve diğer özel gereksinimli çocuklara müzik dersi vermeye başlayan Müzisyen Tuğrul Öztürk, 9 yıl önce girdiği bu yolda öğrencileriyle birlikte müziğin iyileştirici gücünü herkese kanıtladı. Öztürk, Türkiye’de bu işi yapan tek kişi olduğunu ve bu nedenle 81 ilden gelen ders taleplerine yetişemediğini de ekleyerek artık kendisi gibi bu işi özveriyle yapacak eğitmenler yetiştirme sürecine girdiğini belirtti. Bu kapsamda Bornova Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi’nde eğitmen derslerine başladığını duyuran Öztürk, yıllar önce hiç beklemediği bir anda arkadaşından aldığı bir telefon sonrasında kendini bu işin içinde bulduğunu, hatta bu sayede bir nevi kendini de bulduğunu söyleyerek, kendini bu işe ait hissetmeyen kimsenin bu işte başarılı olamayacağını, bu sebeple ise eğitim sonrasında herkese eğitmen sertifikası verilemeyeceğini vurguladı. Öztürk, “Nitelikli müzik öğretmeni yetiştirme programını Bornova Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkeziyle iş birliğiyle birlikte hayata geçiriyoruz. Çok kısa bir süre sonra eğitimlere başlayacağız. Bu eğitim online bir eğitim olmayacak. Kesinlikle yüz yüze ve uygulamalı olarak olması şart diye düşünüyorum. Onun dışında eğitim sonunda verilen belge ikiye ayrılacak. Biri katılımcı belgesi diğeri ise uygulayıcı belgesi. Katılım belgesi tüm katılanlara verilirken, uygulamacı belgesini almak öyle kolay olmayacak. Eğitimde tüm bilgilerimi eksiksiz aktaracağım. Çünkü benim bu eğitimi verme sebebim bu işe gönül vermem” dedi.

BİR TELEFONLA BAŞLADI

Bu mesleğe başlama serüvenini anlatan Öztürk, çocukların ve ailelerin yaşamlarını gördükten sonra kendini bu işe ait hissettiğini ve mevcut işini bırakarak tüm yaşamımı özel çocuklara adadığını belirtti. Öztürk, dersler ilerledikçe müziğin iyileştirici gücüne bir kez daha şahitlik ettiğini de vurgulayarak, “Önceleri bir müzik grubumuz vardı. Bir gün grubumuzun ses mühendisi, bana özel bir eğitim kurumunda müzik öğretmeni aradığını söyledi ve nedeni bilmeksizin sürekli benim adımın aklına geldiğini söyledi. Ardından bana bu işi yapıp yapamayacağımı sordu. Ben de öncesinde hiç böyle bir düşüncem olmamasına rağmen ‘olur, yaparım’ cevabını verdim. Özel çocuklarla ilk temasımda, Türkiye’nin en önemli özel eğitim uzmanları da oradaydı. Onlar benim otizmli çocuklarla kurduğum bağı gördü ve daha önce bu işi yapmadığıma çok şaşırdı. Beni tebrik ederek,  Otizmli çocuklarla özel bir bağ kurabildiğimi ve ne iş yapıyorsam bırakıp bu işe yönelmem gerektiğini söylediler. Ben de tavsiyelerine uyarak çok ciddi eğitimcilerin seminerlerine katıldım. Müziği kullanarak onların yaşamlarını nasıl daha huzurlu ve kaliteli hale getire bilirimin peşine düştüm. Uygun yöntem ve teknikleri kullanarak; dil gelişimi, dinleme, etkileşim, dikkat ve odaklanma konusunda ciddi ilerleme yaşadıklarını gördüm. Bu durumun bana ve ailelere verdiği mutluluğu anlatmam” ifadelerini kullandı.

BURAYA AİT OLMAK GEREKİYOR

Gelen talepler sebebiyle kendisi gibi nitelikle müzik öğretmeni yetiştirmeye başlayacağını bildiren Öztürk, “Bu işi benim gibi yapan daha fazla insan olsun istedim. Bana Türkiye’nin her yerinden yazıyorlar. Gelen mesajlara o kadar çok üzülerek red cevabı veriyorum ki. Neredeyse tüm illerden aileler, kendi şehirlerinde merkezimizin olup olmadığını soruyor. Çünkü ne yazık ki müzik öğretmenleri de bu konuda tecrübesiz olduğu için, özel çocuklara nasıl yaklaşacaklarını bilemiyorlar. O nedenle bu işi yapamıyorlar. Sadece tipik gelişim gösteren çocuklarla çalışabiliyorlar. Ben ise zamanımı sadece özel gereksinimli çocuklara ayırmak için tipik gelişim gösteren çocuklara ders vermiyorum. Anlayacağınız buraya ait olmak gerekiyor. Bir yere ait olduğunuz zaman çocuklara daha faydalı olursunuz ve çocuklardaki bu büyük değişimi ve gelişimi ancak o zaman görürsünüz. Nitekim öyle de oldu. Şimdi ise nitelikli müzik öğretmeni yetiştirme programını Bornova Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkeziyle iş birliğiyle birlikte hayata geçiriyoruz. Çok kısa bir süre sonra eğitimlere başlayacağız. Bu eğitim online bir eğitim olmayacak. Kesinlikle yüz yüze ve uygulamalı olarak olması şart diye düşünüyorum. Onun dışında eğitim sonunda verilen belge ikiye ayrılacak. Biri katılımcı belgesi diğeri ise uygulayıcı belgesi. Katılım belgesi tüm katılanlara verilirken, uygulamacı belgesini almak öyle kolay olmayacak. Eğitimde tüm bilgilerimi eksiksiz aktaracağım. Çünkü benim bu eğitimi verme sebebim bu işe gönül vermem. Tıpkı benim gibi bu işe gönül verecek eğitmenler yetiştireceğim. Bu eğitimi verecek olanların, kaygılarını bir kenara bırakıp tamamen bu işe odaklanması gerekiyor” açıklamasında bulundu.