- Kültür-Sanat
- 22.06.2025 15:41
İzmir’de yaşayan avukat ve fotoğraf sanatçısı Ayşen Ertango Özkaya, 3 yıl boyunca aynı pencereden kentin aynı köşesini sabırla fotoğrafladı. Özkaya’nın ilk kişisel fotoğraf sergisi olan ‘Kentin Merkezine Seyahat’, büyük bir kente ve insanlarına ait varoluşsal ipuçları aktarıyor
ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER
“Onlar bilmeyecekler; her gün geçmekte oldukları meydanı katedip yaşamlarına devam ederken, benim birer kahramanıma dönüştüklerini ve aslında zamanı onlara bakarak ve bırakarak yaşadığımı...”
Hayatının son 30 yılını kentin merkezi Konak’ta bulunan avukatlık ofisinde geçiren Ayşen Ertango Özkaya için tıpatıp aynı olan günler birbirini takip etmekteydi. Ta ki Özkaya, bize hayatın küçük detaylarının farkına varmayı öğretene kadar. 2016 yılında fotoğraf makinesini eline alarak aynı pencereden kentin aynı köşesini sabırla fotoğraflamaya başladı. Ve sonraki 3 yıl boyunca aynı şeye devam etti. Hepsi aynı ama her biri farklı bir güne ait. Kimi zaman güneşli kimi zaman karanlık sabahlar. Paltolu ya da şemsiyeli; gömlekli ya da şortlu insanlar. Bazen aynı bazen başkaları... Çizgelikedi® Görsel Kültür Merkezi’nin ‘Fotoğrafta Kişisel Dil Geliştirme Programı’ kapsamında hazırlanan Özkaya’nın ilk kişisel fotoğraf sergisi ‘Kentin Merkezine Seyahat’, büyük bir kente ve insanlarına ait varoluşsal ipuçları aktarıyor. Yaşadığımız yere ve dünyaya bakış açımızı değiştirecek olan kareler, 1 Ekim’de sanatseverlerle buluşmaya hazırlanıyor. Sergide yer alan fotoğraflar görme engelli bireyler için sesli olarak betimlendi.
HEM AVUKAT HEM FOTOĞRAFÇI
30 yıldır İzmir Barosu’na bağlı olarak serbest avukatlık yapan ve fotoğrafın yaşamında hep var olduğunu söyleyen Ayşen Ertango Özkaya, “1984 yılında üniversiteye başladığımda Atlas Dergisi’nin kapağında yaşlı bir kadın fotoğrafı gördüm. Kadının yaşlanmayan gözlerini gördüğüm o fotoğraf benim için çok etkileyiciydi. O fotoğraf, benim bu sanata bir ilgi duymama vesile olmuş olabilir. 1989 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olduktan sonra İzmir’de avukatlık yapmaya başladım. Her meslek kadar benim de yorucu bir işim vardı. O dönem İzmir Fotoğraf Sanatı Derneği (İFOD) yeni açılıyordu. Fotoğraf maceram, orada açılan bir kursa katılmamla başladı. Önceden fotoğrafçılar makinelerini alırlar, sokakta gezgin bir ruhla fotoğraf çekerler diye düşünüyordum. Ama Çizgelikedi® Görsel Kültür Merkezi’nin Kişisel Dil Geliştirme Programı’yla aslında kendi bulunduğum mekanı fotoğrafa taşıyabileceğim bir alan yaratabileceğimi gördüm” dedi.
BİR FİLM SAHNESİNDEN ETKİLENDİ…
Bir süredir Çizgelikedi® Görsel Kültür Merkezi’nin etkinlikleri içinde görsel kültür ve fotoğraf yönünde çalışmalarını sürdüren Özkaya, “Yıllar önce ‘Smoke’ adlı bir film izlemiştim. Bir adam tütün dükkanının penceresinden her gün insanların fotoğraflarını çekiyordu. Onun o gayreti beni çok etkilemişti. Yıllarca aklımdan hiç çıkmadı. 3 yıl önce Çizgelikedi’de, fotoğrafta Kişisel Dil Geliştirme Programı’na başladık. Benim de yıllardır böyle bir hayalim vardı. 2016 yılında projeye başladım. Fotoğrafları çekerken çok heyecanlandım. Bir yandan da neden bu kadar geç kaldım diye kendime kızdım” ifadelerini kullandı.
BAZILARI FARK EDİP EL SALLADI
İlk kişisel fotoğraf sergisi olan Kentin Merkezine Seyahat’i, 1 Ekim’de sanatseverlerle buluşturmaya hazırlanan Özkaya, şunları söyledi: “Fotoğrafları çekerken bazı tanıklıklar edindim. Mesela bazı insanların, yalnızca haftanın belirli günlerinde geçtiklerini gördüm. Bazısı Kemeraltı’nda çalıştığı dükkana gitmek için o yoldan geçiyordu. Bazısı o yolu tercih etmesine rağmen dikdörtgene hiç basmayıp transit geçmeyi tercih ediyordu. Bazıları fotoğraf çekerken beni fark etti, el salladı. Sonradan fotoğraflara baktığımda bazılarının o dikdörtgene denk gelişlerine çok şaşırdım. Her bir ayrıntıyı bilgisayarda inceleme fırsatı buldum. Kiminin çok üzgün olduğunu, kiminin bedensel engeli olduğunu fark ettim. Kiminin ekonomik profili ile ilgili bir bilgi sahibi oldum. Günlük hayatın içinde yanından yürüyüp geçtiğimiz insanları detaylı inceledikçe onlarla aranda bir bağ oluşmaya başlıyor.”
BU DA BENİM HABERİM!
Çektiği fotoğraflar sayesinde özellikle kentteki kadın profilinin değişimini gözlemleme şansı bulduğunu bahseden Özkaya, “Bir iş hanının ikinci katının penceresinden fotoğrafları çektiğim için o insanlarla tanışma durumum olmadı. Sadece bir tane palyaço var; o her gün, aynı saatte oraya geliyordu. Dolayısıyla o benim daha düzenli gördüğüm birisiydi. Değişen İzmir’i, göçü, kadın profilinin değişimini gözlemleme şansım oldu. Kadınların ikili arkadaşlıklarına, birlikte yolculuklara şahit oldum. Neredeyse hepsi kol kola yürüyordu. Bunları genelleyemem ama neler gördünüz diye sorarsanız ben bunları görmüş oldum. Kadının toplumda kendini ikinci planda hissedişi ve ülkenin hızla değişen koşulları insanı bir şey yapmaya itiyor. ‘Ben de bunu yaptım!’ diyebilmeyi arzu ettim… Yakın zamanda güzel bir yazı okudum. Orada şöyle bir cümle vardı. ‘Haberleri beğenmiyorsanız kendi haberlerinizi yapın!’ Bu da benim kendi haberim” dedi.
3 BİN FOTOĞRAF ARASINDAN SEÇTİ
Sergide yer alan 24 fotoğrafın yaklaşık 3 bin fotoğraf arasından titizlikle seçildiğini aktaran Özkaya, “Fotoğrafta geometrinin önemli olduğunu düşünüyorum. Ben 3 yıl boyunca, fotoğraflarda yer alan insanların üzerine basıp geçtiği o dikdörtgen ile yatıp kalktım. O dikdörtgenin üzerinde hayat çok hızlı bir şekilde akıyor; çeşitli toplumsal olaylar, grevler ve eylemler oldu. Onları da fotoğrafladım ama bu serginin dışında tuttum şimdilik. Bu projeye belki ömrümün sonuna kadar devam edebilirim, bilemiyorum. İnsan seven biri için orada izleyici olmak, kentin görülmeyen bir tarafını gözlemlemek açısından ilgi çekici. Bu aslında çok yerde denenebilir. O yüzden bu sergiyi herkesin görmesini isterim. Bu benim bakışım, benim pencerem. Bir süre sonra fotoğrafta yer alan insanlar senin için birer isimsiz kahramana dönüşüyor. Orada hayatın tüm pratikleri gerçekleşti. Bir kadın sevgilisinde çiçek de aldı, insanlar aralarında kavgaya da tutuştu, hırsız yapan biri de yakalandı, çeşitli eylemler ve protestolar da oldu. Hayatın her katmanına tanıklık ettim o pencerede. Orası sahne gibiydi. Hukukun sanatla kesişmesi açısından da hoşuma gitti. Kendi mekanımı daha çok sevmeye başladım. Çünkü 30 yıl boyunca hep aynı yere gitmenin vermiş olduğu ritim duygusu bazen insanı olumsuz etkiliyor. Artık monoton gibi geliyor. Ama projeye başladığımda, her sabah ofise gitmek için heyecanla uyandım. O monotonluğu kıran bir şey oldu benim için” ifadelerini kullandı.
GÖRME ENGELLİLER İÇİN SESLİ BETİMLEME
Çizgelikedi®, görsel üretim alanları üzerine etkinliklerin gerçekleştirildiği; sanat galerisinde programlanmış sergi ve gösteriler ile görsel kültür üzerine söyleşi ve sunumların yapıldığı; proje çalışmaları ile nitelikli yapıt üretiminin desteklendiği bir girişim. 2005 yılında; o tarihe değin akademi, dernek, okul gibi ortamlarda fotoğraf sanatı temelinde çalışmalar yaşama geçirmiş olan Arzu Filiz Güngör ve Yalçın Çıdamlı tarafından, İzmir ve çevresinde görsel kültür temelinde nitelik gözeten bir hareketlilik ve etkileşim yaratma amacıyla kuruldu. Sergide yer alan fotoğrafların görme engelli bireyler için sesli olarak betimleneceğini aktaran Arzu Filiz Güngör, “Fotoğrafta Kişisel Dil Geliştirme Programı’nın bir önceki sergisi Damlacık’tı. O sergiye görme engelli bir arkadaşımız geldi. İlk kez fotoğraf sergisinde bir engelli bireyi ağırlıyorduk... Ona fotoğrafları kendimiz anlatmaya çalıştık ama hepsini anlatmamız mümkün değildi. O gün, sergilerimizde görme engelli bireyler için sesli betimleme yapma fikri aklımıza düştü” dedi.
DAHA FAZLA İNSANA ULAŞABİLECEK
Özkaya ise, şunları söyledi: “Birden çok amaca hizmet edecek bir şey yaptığımda kendimi daha iyi hissediyorum. Arzu Filiz Güngör, sesli betimleme tekniğinden bahsedince Ankara’da bulunan Sesli Betimleme Derneği ile irtibata geçtim. Engelli bireyler için çok faydalı çalışmalar yapan bir dernek. Filmler üzerinde de betimlemeler yapıyorlar. Şu an onlarla birlikte çalışmaya başladık. Sergi için sesli betimlemeler hazırlandı. Görme engelli bireyler sergimizi ziyaret ettiklerinde fotoğrafları sesli betimleme yoluyla dinleyebilecekler. Bu sayede sergimiz daha fazla insana ulaşabilecek.”