- Kültür-Sanat
- 21.05.2025 16:29
Yaşar Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Uğur Oral, görgü kurallarının özünü oluşturan saygı ve nezaketi bumeranga benzetirken yeni yetişen neslin sosyal davranış kurallarını içselleştirmesinde ailenin ve eğitimin önemine dikkat çekti
ONURHAN ALPAGUT-RÖPORTAJ
Dr. Uğur Oral iki yıldır Yaşar Üniversitesinde “Görgü Kuralları ve Protokol” dersi veriyor. Yani bir başka deyişle, gençlere sosyal davranış kurallarını öğretiyor. Üniversitedeki dersleri büyük ilgi gören Oral, aynı zamanda verdiği konferanslarla da görgü kurallarının önemi hususunda toplumu bilgilendiriyor. Hatta bu konuda yaptığı TED konuşmasının Youtube üzerinde yayınlanan videosu da şimdiye kadar binlerce kişi tarafından izlenmiş durumda. Dr. Uğur Oral ile sosyal davranış kurallarını konuştuk. Görgü kuralları neden önemli, görgü kurallarına uymak bireye ne kazandırır, günümüzde insanlar görgü kurallarına ne kadar hassasiyet gösteriyor? Gençliğin görgü kurallarıyla arası nasıl? Biz sorduk, Uğur Hoca anlattı…
Yaşar Üniversitesinde verdiğiniz “Görgü Kuralları ve Protokol” dersi nasıl ortaya çıktı?
Araştırma sonuçlarına göre bir yöneticinin başarısında yüzde 33 kişiliği, yüzde 33 mesleki bilgisi ama yüzde 34 temsil yeteneği etkili oluyor. Temsil yeteneği direkt görgü ve protokol kuralları ile bağlantılıdır. Kurumlar kendilerini nerede, ne zaman nasıl davranmasını, ne diyeceğini, ne giyeceğini bilen kişilerin temsil etmesini isterler. Dolayısıyla ben hep, iş hayatına atılmaya hazırlanan gençlerin bu konuda da kendilerini geliştirmeleri gerektiğini düşünüyordum. Bu fikrimi Yaşar Üniversitesi yönetimiyle de paylaştım ve bu konuda ders vermek istediğimi belirttim. Geniş vizyonuyla, öğrencilerini meslek yaşantılarına olduğu kadar sosyal hayata da hazırlamak hususunda hassasiyetini yakından bildiğim Yaşar Üniversitesi yönetimi bu teklifime çok sıcak yaklaştı ve seçmeli ders olarak programına aldı. İki yıldır da Yaşar Üniversitesi bünyesinde “Görgü Kuralları ve Protokol” dersini vermekteyim.
Z KUŞAĞI KURALLARI ÖNEMSİYOR
Peki, öğrencilerin dersinize ilgisini nasıl buluyorsunuz?
Seçmeli bir ders olmasına karşın, öyle büyük bir ilgi var ki, bu kadarını ben bile beklemiyordum açıkça. Geride kalan her ders dönemi ilgiyi biraz daha arttırıyor. Güzel sürprizler de yaşıyorum bazen. İki yıl önce bir öğrencim derse annesini de getirip getiremeyeceğini sordu, bir gün bir başka öğrencim kızıyla gelmek istediğini söyledi. “Çok mutlu olurum” yanıtını verdim. Dersime misafir olarak arkadaşlarını getiren öğrencilerim oluyor. Bir gün bir öğrencim ders sonrasında yanıma geldi “Hocam, size özel bir teşekkür borcum var” dedi. Nedenini sordum kız arkadaşı “Son zamanlarda davranışların değişti, daha kibar, centilmen oldun artık” demiş. Öğrencim de görgü kuralları dersi aldığını söylemiş. “Bu örnekler Z Kuşağı’nın da, sanılanın aksine, görgü kurallarına önem verdiğini gösteriyor. Bu da benim yarınlardan daha umutlu olmamı sağlıyor.
Görgü kuralları nasıl ve ne zaman ortaya çıkmış?
“Görgü kuralları şu tarihte, şu ülkede ortaya çıkmıştır” şeklinde kesin bir iddia ortaya koyamayız. Yusuf Hac Hacip’in daha 1069 yılında yazdığı Kutadgu Bilig isimli eserinde görgü kurallarından örneklere rastlarız. 1530 yılında Hollandalı düşünür Erasmus’un yazdığı “Çocuklar İçin Adabımuaşeret” isimli eser de önemlidir. Daha da eskilere götürebiliriz, misal 1200’lü yıllarda İtalyan Tommasino Di Cercilaria’nın “Nezaket Üzerine Bir İnceleme” isimli çalışmasında, hatta milattan önce 2400’de Mısırlı Ptahhotep’in özdeyişlerinde bile görgü kurallarına vurgu yapıldığını görürüz. Yani, insanoğlu sosyal bir canlı olmanın bilincine vardığı andan itibaren görgü kurallarının önemi ortaya çıkmış ve artmıştır. “Kural” kelime olarak uyma zorunluluğu kavramını çağrıştırsa da, görgü kuralları tarihsel süreçte sosyal ilişkileri kolaylaştıran ve güzelleştiren bir unsur olarak ortaya çıkmıştır.
Görgü kuralları öğrenilir mi?
Elbette, ama görgü kurallarını öğrenmekten daha önemli bir şey var, bu kuralları içselleştirebilmek, yani yaşamımızın bir parçası haline getirmek. Yabancı bir atasözü “Atı suyun kenarına götürebilirsiniz ama suyu içirtemezsiniz” der. Görgü kurallarını öğretebilirsiniz ama önemli olan kuralları daha küçük bir çocukken bireye benimsetebilmek. “Ahlak, asıl sizi kimse görmediğinde yaptıklarınızdır” denir. Aynı yaklaşım görgü kuralları için de geçerli. Mesela evde yalnızken, kapınızı kimin çalacağını bilemezsiniz. Görgü kuralları sadece sosyal hayatımızı değil özel yaşamımızı da yönlendirme bağlamında çok önemlidir.
KABA TUTUMUNUZ SADECE SİZE ZARAR VERMİYOR
Görgü kurallarına uymak zorunda mıyız, uymazsak ne olur?
Görgü kurallarının hukuk kuralları gibi yaptırımları yoktur. Mesela birisine hakaret ederseniz, hukuk sizi cezalandırır ama uygunsuz bir şekilde oturdunuz diye, herkesin içinde elle yemek yediniz diye polis sizi alıp götürmez. Ancak görgü kurallarını ihlal etmenin hukuk kurallarını ihlal etmekten daha bile ağır yaptırımları olabilir. Örneğin bir ortamda saygısız, kaba bir tavır sergilediğinizde aileniz de zarar görür, “Ailesi bunu nasıl yetiştirmiş böyle?” derler. Öğretmenlerinize laf gider “Okulda hiç mi öğretmemişler?” denir. Hatta iş yerinize kadar varır eleştiriler “Bu kurum böyle kişiler mi çalıştırıyor?” derler. Yani hukuk kurallarını ihlal ettiğinizde bunun bedelini bireysel olarak ödersiniz ama görgü kurallarını ihlal ettiğinizde “ayıplanma, kınanma” yükünü birçok kişiye yüklersiniz.
Görgü kuralları zamanla değişir mi?
Belki uygulama şekilleri değişir ama özündeki saygı ve nezaket değişmez. Misal, peçete icat edilmeden insanlar yemekten sonra ağızlarını masa örtüsüne silermiş. Peçetenin hayatımıza girmesiyle bu uygulama şekil değiştirmiş. Osmanlı döneminde bir evin balkonuna sarı çiçekler konduysa bu “evde hasta var, gürültü yapmayın, kırmızı çiçekler konduysa bu “evde gelinlik kız var, küfürlü konuşmayın” anlamına gelirmiş. Tabii insanlar apartman hayatına geçtikten sonra bu kuralların hükmü kalmadı. Görgü kurallarının özü saygı ve nezakettir. Belki ifade ediş şekilleri toplumdan topluma veya yıllar içinde değişiklik gösterebilir ama kavram olarak saygı ve nezaketin önemi her zaman sabittir.
Görgü kurallarına ilginiz nasıl başladı?
Bu konuda ailemin küçüklükten itibaren bana aşıladığı değerlerin önemi çok büyük. Saygılı bir iletişimde üç temel kelime vardır: “Teşekkür ederim, lütfen, özür dilerim.” Ailem bir şey isterken “lütfen” demeyi, ardından mutlaka teşekkür etmeyi ve haksızsam özür dilemeyi adeta kişiliğimin bir parçası haline getirmemi sağladı. Ardından Saint Joseph’te öğrenim görürken ailemin verdiği görgü temelinin üzerine yeni eklemeler yapmama vesile oldu öğretmenlerim. Örneğin o zamanlar her sabah kapıda kontrol yapılırdı, eğer ayakkabılarınız boyalı değilse, tozlu veya çamurluysa okula alınmazdınız. Mesela o zamanlar bizim okulumuzda eğik el yazısı zorunluluğu vardı, el yazınızın güzelliğinden de not alırdınız. Hiç unutmam, bir Fransız hocamız hep “Gerçek bir centilmen günde iki kere tıraş olur, sabah işi için, akşam eşi için” derdi. O öğretiler bilinçaltıma yerleşti, yaşam biçimim oldu. İşte, belirttiğim gibi, önemli olan görgü kurallarını içselleştirebilmek.
Dr. Uğur Oral ile yaptığımız röportajın devamı yarın gelecek…