Yaşayanların ağzından zeybekliğin tarihi

Mor Cepkenliler ve Menderes’in İki Yakası ile zeybeklerin destansı hayatını o dönemi yaşayanların ağzından 30 yılda roman sayfalarına döken Şair ve Yazar Ahmet Zeki Muslu ile kitaplarının çıkış hikayesini, efeliği ve zeybekliği konuştuk


  • Oluşturulma Tarihi : 03.05.2016 07:02
  • Güncelleme Tarihi : 03.05.2016 07:02
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Yaşayanların ağzından zeybekliğin tarihi haberinin görseli

ÖZKAN PEKÇALIŞKAN

Kurtuluş Savaşı yıllarında milli mücadeleye katılan ve milli mücadele döneminde Kurtuluş Savaşı’na çok büyük katkılarda bulunan zeybeklerin ve efelerin hayat hikayeleri Şair ve Yazar Ahmet Zeki Muslu tarafından romanlaştırılarak kaleme alındı. Tarihin tozlu sayfalarından tekrar gün yüzüne çıkartılan zeybeklerin ve efelerin hayat hikayelerini merak edenler için Mor Cepkenliler ve Menderes’in İki Yakası muazzam bir kaynak kitap niteliği taşıyor. 30 yılda yapılan araştırma, inceleme ve analiz sonucunda ortaya çıkan bu iki eser zeybeklerin ve efelerin hayat hikayelerini anlamamız adına bizleri bir kez daha düşüncelere sevk ediyor. Ahmet Zeki Muslu efelik ve zeybeklik kültürünün Batı Anadolu’da Selçuklulardan beri var olan bir olgu olduğuna dikkat çekerek, “Zeybeklik, Selçuklular zamanında bir uç teşkilatı bir akıncı teşkilatı olarak kurulmuş ve Anadolu’nun Türkleşmesinde önemli katkı vermiştir. Zeybeklik ve efelik Batı Anadolu’da tam olarak bilinmez ve birbirine karıştırılır. Batı Anadolu’da kısa don ve mor cepken giyen silahlı birliklere ve çetelere zeybek denir. Zeybeklerin başındaki kişiye de efe denir. Efe ve zeybek kavramlarını bu yüzden ayırmak lazım. Efe, Anadolu’nun değişik yerlerinde de vardır. Orta Anadolu’da efelere rastlamak mümkündür. Ama zeybek Anadolu’nun başka yerinde yoktur. Sadece Batı Anadolu’da vardır. Zeybek çetesinde bulunan efenin dışındaki kişilere kızan denir. Efe ile kızanlar arasındaki bağlantıyı sağlayan kişiye de baş kızan denilir. Zeybeklik bir kültürdür” diye konuştu.

“ZEYBEKLİĞİN KURALINI BİRGİLİ CENNETOĞLU KOYDU”

Efe’lerin Osmanlı Devlet düzenine baş kaldırmış insanlar olduğuna dikkat çeken Muslu, “Osmanlı Devleti 17. yüzyıldan sonra Duraklama Dönemi’nde bir bozulma yaşıyor. Orta Anadolu’da Celaliler ayaklanıyor. Batı Anadolu’da da zeybekler ayaklanıyor. Zaman zaman bu isyanlar bastırılıyor fakat zeybeklik kurumu yok edilemiyor. Batı Anadolu’dan çok ünlü zeybekler çıkıyor. Zeybekliğin başlangıç kurallarını koyan Birgili Cennetoğlu’dur. Atçalı Kel Mehmet Efe çok ünlü bir efedir. Aydın’ı ele geçirip bir devlet kuruyor. Aydın’daki Osmanlı Devleti memurlarını kovalayıp 1839’da kendisi adına bağımsızlık mührü yani belgesi bastırıyor. Daha sonra Osmanlı Devleti birlikleri gelip Atçalı’yı öldürüyor. Daha sonraki dönemde zeybekler yine dağlara çekiliyor. 20. yüzyıl başlarına geldiğimizde ise en ünlü efe Çakıcı Mehmet Efe olarak karşımıza çıkıyor” dedi.

30 YILLIK BİR ARAŞTIRMA

40 yıllık bir şair olduğunu aynı zamanda bir tarih öğretmeni olarak yıllarca öğrencilerine bu dönemi anlattığını belirten Muslu, “Benim Kurtuluş Savaşı’na hem akademik olarak hem de bölgenin insanı olmamdan dolayı ilgisiz kalmam düşünülemezdi. Bugüne kadar çok kitaplar ve yazılar yazıldı ama bunları yazanlar akademik tarih eğitimi görüpte araştıran insanlar değil. Çevreden edindiği bilgiyi kitaba döken insanlardı. O nedenle yazdıkları biraz kuşkuludur. Benim çocukluğum Batı Anadolu’nun köylerinde geçti. Her köyde Kurtuluş Savaşı’na katılan bir zeybek gördüm. Onların hikayelerini dinledim. Ben Aydın Çine’liyim. Çine’de Kıllıoğlu Hüseyin Efe’den söz ediliyor. Araştırmaya başladığım yıllarda Kıllıoğlu Hüseyin Efe’yi tanıyanlar sağdı. Kadınlar, erkekler ve kızanları ile tek tek konuştum. Sonra ikinci derecedeki tanıklar ile konuşarak 30 yıllık bir araştırma süreci geçirdim. Ama bu bilgiler doğru mu yanlış mı diye topladığım bilgilerin analizini de yaptım. Çünkü okurlara ve gençlere en doğru bilgiyi aktarmak zorundaydım” şeklinde konuştu.

“AYDIN’DA İLK KURŞUNU KILLIOĞLU HÜSEYİN EFE SIKTI”

Çineli Kıllıoğlu Hüseyin Efe ekseninde zeybeklerin Kurtuluş Savaşı’na katılmalarını kitabında anlatmaya çalıştığını belirten Muslu, “Kıllıoğlu Hüseyin Efe Aydın cephesinde Yunan Ordusu’nu Malgaç baskını yaparak ilk kurşunu sıkan efedir. Bu az bilinen bir şeydir. Bizim Kurtuluş Savaşı’mızda değişik yerlerde ilk kurşunlar atılmıştır. İzmir dediğimiz zaman Hasan Tahsin ilk kurşunu atmıştır. Aydın dediğimiz zamanda Kıllıoğlu Hüseyin Efe ilk kurşunu atmıştır. Bu deli dolu bir efedir. Bir eşkıyadır ama yurt savunması için eline silahı alıp Yörük Ali Efe, Kozalaklı Mehmet Efe ile cepheye koşan bir efedir. Daha sonra yeniden dağa çıktığı için bu adam devlet kuvvetleri tarafından tasfiye edilmiştir. Bu nedenle bizim tarihimizde adı pek anılmaz” diye konuştu.

“KİTAP KENDİ GÜCÜYLE OKUNUYOR”

Kitap hakkında çok olumlu tepkiler aldığını belirten Muslu, “Orta Anadolu’dan, Tekirdağ’dan, Kanada’dan Hollanda’dan kitaba ulaşabilen herkesten olumlu tepkiler aldım. Kimisi diyor ki kitapta iki efe anlatılıyor ben burada üçüncü efe oldum onların peşine takıldım dolaştım diyor. Kimisi ben bu romanı okumadım film gibi seyrettim diyor. Bir tane okuyucum ise bana 40 yıldır kitap okumadığını söyledi. Mor Cepkenliler’i elime sabah 07.30’da aldım, gece 03.00’te bitirdim dedi. 40 yıl sonra kendisine kitap okuttuğum için bana teşekkür etti. Bir kitap zaten okunmak için yazılır. Birinci baskısı sekiz ay gibi kısa bir sürede bitti. Kitap kendi gücüyle okunuyor, kendi gücüyle sattırıyor. Aslında güzel olanda bu” dedi.

“KAYNAK KİTAP NİTELİĞİNDE KİTAPLAR ORTAYA ÇIKTI”

Romanların sonunda kaynak olmadığını belirten Muslu, “Ben bu topladığım bilgileri gençler okusun diye roman havasında yazdım. Kitabın arkasına baktığınız zaman göreceksiniz yararlandığım kaynak ve görüştüğüm kişilerin hepsini kitabın sonunda kaynak bölümünde belirttim. Kimse benim tarihi yanlış yazdığımı ya da tarihi tahrip ettiğimi söyleyemez. Araştırmacılar ve üniversite öğrencileri için çok güzel bir kaynak niteliğinde bir kitap ortaya çıktı” ifadelerini kullandı.

“EŞKIYALIKTAN KAHRAMANLIĞA GEÇTİLER”

Efelerin Kurtuluş Savaşı ile birlikte eşkıyalıktan kahramanlığa geçtiklerine değinen Muslu, “Biz bugün efeleri kahraman diye tabir ediyorsak bu efelerin dağdan inip düşmanın karşısına dikilerek Kuvayi Milliye’yi kurmalarındandır. Zeybekler ezilen halkın yanında oldular. Baskıya, zulme Osmanlı istibdadına karşı ezilen Türk halkının yanında oldular. Bu zeybekler Osmanlı Devleti tarafından eşkıya ve haydut olarak nitelendirildi. Bunun sonucunda haklarında takip müfrezeleri çıkarıldı. Ama bu adamlar Yunan Ordusu İzmir’e ayak bastığı günden itibaren yurtsever duygular ile harekete geçerek silaha sarıldılar. Romanın dokusu üç unsur üzerine kuruldu. Yurtsever aydınlar, subaylar ve zeybekler. Bu insanlar işbirliği yaparak Kuvayi Milliye dediğimiz teşkilatı oluşturdular” dedi.

“BÜTÜN DÖNEMİ İKİ CİLDE SIĞDIRDIM”

Muslu, Menderes’in İki Yakasında ise Aydın, Muğla ve Denizli üçgeninde yaşanan siyasal gelişmeleri anlattığının altını çizerek, “Yani yazdığım bu roman bu dönemin, bu yerlerin siyasi tarihi oldu. Çeşitli kaynakları araştırarak değişik kişileri dinleyerek üç ilimizde 1919-1920 döneminde yaşanan olaylarını anlattım. Bu romanda Türk Kurtuluş Savaşı’nın lider kadrosu içinde yer alan Rauf Orbay, Refet Bele, Galip Hoca adıyla Celal Bayar, Adnan Menderes, Rüştü Saraçoğlu gibi yörenin önde gelen aydınları da romanın kahramanı oldu. Ayrıca ayaklanan Çerkez Ethem bu yörede son darbeyi yiyip Yunanlara sığınmak zorunda kaldı. Tüm bunları bu iki ciltlik romanda anlatmaya çalıştım” dedi.

“KİTAPLAR FİLME KONU OLABİLİR”

Kitapları okuyanların bu kitapları okumayıp film gibi seyrettiklerini kendisine söylediklerini belirten Muslu, “Romanda anlattığım yerler bildiğim yerler olduğu için doğa betimlemeleri ve çevre betimlemeleri romanda film kurgusu gibi akıp gidiyor. Bende olayları bölüm bölüm kaleme alıp yazdım. Benim kitaplarım film veya dizi senaryosuna yatkın duruyor. Ama dönemsel bir film veya dizi çekilecek ise masraflı olur. Özel kıyafetler ve o dönemin kıyafetlerinin bulunması gerekir. Hatta özel film platoları inşa edilebilir. Çünkü roman çek geniş bir alanda geçiyor. Gerçeğe uygun verilmesi için böyle yapılması daha uygun olur” diye konuştu.

“BÖRKLÜCE MUSTAFA, ŞEYH BEDRETTİN VE AYDINOĞLU CÜNEYT BEY’İ DE YAZACAĞIM”

1400’lü yıllarda Aydın’da yaşayan Aydınoğlu Cüneyt Bey’in de romanını yazmak istediğini belirten Muslu, “Börklüce Mustafa, Şeyh Bedrettin ve Aydınoğlu Cüneyt Bey ekseninde bir roman yazma düşüncem var. Tarih bilen biri olarak o dönemi de kaleme almak istiyorum. 1402-1425 yılları arasında İzmir-Aydın yöresini yazacağım. Ondan sonra tarih ile bağımı keseceğim. Şiirlerime tekrar geri döneceğim” şeklinde konuştu.

“ON KEZ OKUYUP BİR KEZ YAZACAKSINIZ”

Muslu son olarak hiçbir şeyin öğrenilmediğini ve ilgi alanlarının başarıya ulaşmada önemli bir etken olduğuna değinerek, “Bütün bunların yanında bir de yetenek lazım. Birde bununla ilgili eğitim de alınması gerekir herkes şiir ve edebiyat yazamaz ama çok iyi okur olabilir. Bizim ülkemizde şair bolluğu var şair şairi okumaz. Yazar bolluğu var yazar yazarı okumaz. Değerli kim değersiz kim bu ortamda bilemezsiniz. Öyle karışık bir ortam var. Gençlerimiz hangi işi yaparsa yapsın o işin en iyisini yapmalıdır. Gençlerimiz on kez okuyacak bir kez yazacak” ifadelerini kullandı.

AHMET ZEKİ MUSLU KİMDİR?

1952 yılında Aydın / Çine, Akçaova’da doğdu. Ortaokul ve liseyi Aydın ve Çine’de okudu. Isparta Eğitim Enstitüsü Sosyal Bilgiler Bölümü’nü bitirdi. Anadolu Üniversitesi Tarih Fakültesi’nden lisans diploması aldı. 1978’de Ergani Lisesi’nde (Diyarbakır) öğretmenliğe başladı. Değişik liselerde çalıştı. TÖBDER ve EĞİTİM İŞ öğretmen örgütlenmesinde görev aldı. Bir ara Çine EĞİTİM İŞ şube başkanlığı yaptı (1992-1994). Aydın Lisesi öğretmenliğinden emekli oldu (2004). İlk ürünleri Demokrat İzmir gazetesi Sanat / Edebiyat sayfasında yayımlandı (1975). Daha sonra Dönemeç Dergisi kadrosunda yer aldı. Şiir ve düz yazıları; Dönemeç, Hakimiyet Sanat, Kıyı, Dönem, Somut, Eylül, Ayrım, Küçücük, Çağdaş Türk Dili, Çalı, Aykırı Sanat, Agora, Beşparmak, Şehir, Sunak, Aydınca, Afrodisyas Sanat gibi dergilerinde yayımlandı. Aydın’da iki arkadaşıyla birlikte 16 sayı çıkardığı Aydınca Dergisi’nin genel yayın yönetmenliğini yaptı. 2002-2004 yılları arasında “Aydın … Aydın” adlı bir tarih, kültür seçkisi çıkardı (30 sayı). 2007 yılından bu yana Karacasu Geliştirme ve Eğitim Vakfı’nın çıkardığı Afrodisyas Sanat dergisinin genel yayın yönetmenliğini yürütmektedir. Öğretmenlik yıllarında çalıştığı okullarda, yazıp yönettiği; Yedek Subay Öğretmen Kubilay ve Ya Bağımsızlık Ya Ölüm adlı oyunlarını öğrencileriyle sahneledi.

Çocuk Kitapları

Arkadaşım Karabatur

Antik Kentin Yeni Sahipleri

Yayımlanan Şiir Kitapları

* Önce Ozanlar Çıktı Gurbete (Dönemeç, 1986)

* Ülkem Dört Mevsim Sonbahar (Ayrım, 1990)

* Aşkın Anayurdu (Aydınca, 2000)

* Adı Sevda Olan Kadınlar (Aydınca, 2000)

* Zaman Şaşırdı Menzilini (Afrodisyas Sanat, 2007)

Yayımlanan Romanları

*Mor Cepkenliler (Yitik Ülke Yayınevi- 2015)

*Menderes’in İki Yakası  (Yitik Ülke Yayınevi-2016)