Yazmak bir yansımadır

Bu haftaki röportajımızı hem yazar hem de sunucu olan bir isim; Temirağa Demir ile gerçekleştirdik. Bursa’nın As Televizyonu’nda 7 yıldır “Buğu” adlı şiir programını sürdüren Demir, aynı zamanda yazmayı sürdürüyor


  • Oluşturulma Tarihi : 25.04.2018 06:43
  • Güncelleme Tarihi : 25.04.2018 06:43
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Yazmak bir yansımadır

ONURHAN ALPAGUT - ÖZEL RÖPORTAJ

Elazığ doğumlu Yazar Temirağa Demir ile yazıya başlangıç hikayesi üzerine hoş bir sohbet gerçekleştirdik. Aynı zamanda benimle meslektaş olan Demir, ekmeğini yazdıklarıyla kazanıyor. Aynı zamanda Bursa’nın As Televizyonu’nda kesintisiz 7 yıldır haftanın bir günü olmak üzere “Buğu” adlı şiir programının sunuculuğunu da üstleniyor. İlk kitabına 20 yaşında imza atan yazar, son kitabı Ayrılırken Haber Ver ile geçtiğimiz günlerde okuyucularına merhaba dedi. İlk kitabı ile iki baskı yapan yazar, bu kitabıyla da büyük ilgi göreceğe benziyor.

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

Merhaba tüm İLKSES okuyucularına Elazığ doğumluyum ancak çocukluk serüvenim üç şehirde geçti. Elazığ-Ankara ve Bursa. Halen de Bursa’nın en iyi ilçelerinden Orhangazi’de ikamet ediyorum. Burada Orhangazi Belediyesinin Basın Danışmanlığı görevini yaklaşık 12 yıldır sürdürmekle birlikte öncesinde de yerel gazetelerde hemen hemen her görevde çalıştım. Doğduğum ve doyduğum tüm topraklardan gayet mutluyum. 3 kardeşin en büyüğüyüm. İşletme Fakültesi mezunuyum. Ancak aldığım eğitimlerle yaptığım işi hiç örtüştüremedim. Anadolu Teknik Lisesi Elektrik Bölümü’nü bitirdim. Daha sonra da İşletme Fakültesi’nden mezun oldum. Ama hiç elektrikle ilgili bir iş yapmadım. Stajım dışında. Ortaokul sıralarında karar verdiğim gazetecilik ve yazarlık mesleğinin hemen her dalında bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Her hafta cumartesi akşamları saat 22.00’da Bursa AS TV’de yayınlanan ‘Buğu’ isimli şiir ve edebiyat programını hazırlayıp sunuyorum. Yedi yıldır devam eden program şiir severlerden ilgi görüyor gazeteniz aracılığı ile tüm izleyenlere de teşekkür etmek isterim. Orhangazi şirin bir kasaba Bursa’nın kuzeydeki giriş kapısı farklı kültürlerden insanlar yaşıyor. Ve hemen hemen herkes birbirini tanıyor. Bu durum da benim öykü yazarlığım için iyi beslendiğim bir kaynak. İlerleyen yıllarda ve yollarda edebiyat ve yazmak adına bir şeyler yapmaya devam etmeye çalışacağım.

Çok yönlü bir kişisiniz ancak ben ilk olarak yazıyla alakanızın nasıl geliştiğini merak ediyorum. Bize bu yönünüzden söz eder misiniz?

Ortaokul sıraları. Genelde sayısal bölümler bitirsem de sözel yönümün iyi olduğunu düşünüyorum. Türkçe öğretmenimiz kulakları çınlasın Şebnem Özçiçek’in yönlendirmesi ile başlayan kompozisyon yazıları gelişerek buraya kadar geldi. Sadece giriş gelişme sonuç odaklı kompozisyonlar. Sonra kitaplara olan merakımla birlikte de beni okuyanların olduğu köşe yazılarına, makalelere, kitaplara kadar uzandırdı. Yazmak ve gazetecilik mesleğinin icrasının dışında ekmek kazandığım başka bir alan yok. Yıllardır bu işten kazanıyorum ve evime ekmek götürüyorum. Her gittiğim okulda anlatmaya çalışıyorum. Öğrencilere mutlaka sevdiğiniz işi yapın. Sevdiğiniz işi yaparak daha az kazanmak, sevmediğiniz işi yaparak biraz daha fazla kazanmanızdan sizi daha çok daha mutlu eder. O nedenle lise ve üniversite öğrencileri ile her söyleşimizde bunu mutlaka söylerim. Yazmak insanın kendini terapisidir. Ama bu terapi her zaman olumlu etkiler bırakmayabilir. Sancılı, ağrılı ve yan etkileri olan terapilerde olabiliyor. Tabi bu ne yazdığınızla da alakalı. Ülkemiz çok acıyı, çok sancıyı, çok hasreti, çok aşkı ve çok aşığı barındırıyor. O nedenle bu ülkenin topraklarında bir şeyler yazmanın daha içten ve daha samimi olduğunu düşünüyorum. Evet, sanat evrenseldir ancak Anadolu’dan beslenen yazarların öyküleri, romanları, hikayeleri daha çok okuyucunun kendisini bulmasını sağlar. Daha rahat bir okuma, daha ışıklı öykü yolculuğu açar onlara.

Yazmaya başladığınızda işler nasıl gelişiyor? Nasıl ilerliyor ve yazmaya devam ediyorsunuz?

Yaşadıklarımızın demlenmesi, ya da etrafımızda yaşananların gözlemi de diyebiliriz. Ancak psikolojide şöyle bir kavram vardır bir şeyin içindeyken onun ruhunuzdaki tahribatını tam olarak anlayamazsınız. O ortamdan ya da o yaşanandan biraz uzaklaşmanız gerekir o nedenle de yazmak için de o yazacağınız şeyin biraz dışına çıktığınızda onun yansımalarını daha doğru olarak görürsünüz. Her yazanın öyle mi bilmiyorum ama yağmurlu havalar hep iki sayfa fazla yazdırır bana. Bir de benim aklıma gün içinde ya da akşam gelenler uyandıktan sonra da aklımdaysa kaleme alıyorum.

İlk kitabın ne zaman çıktı? Bu sana neler hissettirdi?

20 yaşındaydım “Her Kardan Adam Olmaz” çıktığında çok güzel bir duyguydu. İsmi ve içeriği çok ilgi çektiği için kısa sürede ikinci baskıyı yapmıştı. Dağıtımı ile ilgili sorunlar yaşasak da yine de ilk kitaba göre fena olmayan bir okuyucuya ulaşmıştı. Şimdi şöyle bir planım var aynı isimle kitabı biraz daha genişleterek ve daha doğru bir dağıtım ağı ile okuyucuyla buluşturmak. Bakalım ilerleyen zamanlarda bunu yapmayı istiyorum.

Tabi bunun arkası da geldi. Yine yazmayı sürdürdünüz. Bize biraz kitaplarınızın içeriğinden söz eder misiniz? Bu kitapları okurlarımız nereden temin edebilir?

Kitaplar genelde deneme tadında, yaşanmış aşkları, olayları, ilişkileri, hasretleri anlatıyor. Son kitabım Ayrılırken Haber Ver biraz daha uzun öykülerden oluşuyor. Okuyucuyu sıkmadan bir kitap yolculuğu diyebiliriz. Bunun yanı sıra her kitabımda birden fazla şiirsel metinde yer alıyor. Sayfa aralarına serpiştirdiğimiz şiirler ve dörtlükler okuyucunun şimdiye kadar beğenisini aldı. Hatta birçok cümlem okuyucularımın Instgram ve Facebook profillerinde yazar, bu da beni mutlu eder. Kitaplar D&R’larda kitapyurdu.com’da ve kitap satılan hemen hemen her yerde var.

Aynı zaman da benim bitirdiğim bölüm olan televizyon sektöründe de faaliyet gösteriyorsunuz. Sunduğunuz ‘Buğu’ programını bize anlatır mısınız? Seyircilere neler sunuyorsunuz. Bu çalışmanın arka planında neler var?

Yedi yıl bitmek üzere. Bursa AS Tv’de Buğu isimli bir şiir ve müzik programı yapıyorum. Her hafta cumartesi akşamı saat 22.00’da şiir ve müzik severlerin evlerine misafir olmaya çalışıyoruz. Hem kendi yazdığım şiirleri hem de ülkemiz şairlerinin şiirlerini seçip türküler ve şarkılar eşliğinde yorumlamaya çalışıyorum. İlk başladığımda bu kadar uzun soluklu olacağını düşünmemiştim açıkçası ama yedi yıldır devam ediyoruz. Bu anlamda izleyen ve destekleyen herkese teşekkürü bir borç bilirim. Her hafta farklı bir müzik tarzı seçiyor ve ona göre şiirler seçiyorum. Müzisyenler bazen aynı olsa da şarkı ya da türkü yorumcuları hemen her hafta farklı. Bir hafta sanat müziği ile şiirleri harmanlıyorsak diğer hafta Türk Halk Müziği ile şiirleri harmanlamaya çalışıyoruz. Bu da ekran başında izleyen kitleyi sıkmıyor. O duygu geçişlerini yakaladığımızı düşünüyorum.

Şu an neler yapmaktasınız?

Kitap fuarları, Orhangazi Belediyesi Basın Danışmanlığı, televizyon programı, okul söyleşi ve dinletileri, yeni kitap hazırlıkları ve kitabın daha fazla insana ulaşması için çabalarımız. Şu an yaptıklarımı böyle özetleyebilirim sanırım. Ha bu arada bu kitap için basitte olsa bir ön klip yaptık. Ancak daha detaylı bir tanıtım kısa filmini de yakında hazırlayacağım.

Tekrar kitaba dönecek olursak. İlerleyen günlerde sizden yeni bir kitap görecek miyiz?

Çok kısa sürede olmasa da evet yazmak bir hastalık gibi her zaman kitaplaştırmak zorunda olmasanız da eğer yazmaya alıştıysanız devamı mutlaka geliyor.

Sizce yeterli düzeyde okuyor muyuz?

Aslında okuyoruz. Daha iyi olabilir mi evet ama okumuyoruz diyerek de haksızlık yapmamak gerekir. Fuarlar bunların en iyi göstergesi. Ve kitap satış oranlarına bakarsanız çokta azımsanmayacak düzeyde. Ancak okuma oranını sadece kitapla değerlendirmekte çok doğru değil bence sebebi şu artık e-kitaplar. Blog yazıları ve yazarları, sosyal medya, sesli kitaplar gibi birçok alan var.

Bu arada benimde ilerideki hedeflerimden biri bir sesli kitap çıkarmak. Her gittiğim okulda, lise ve üniversitede arkadaşlara söylüyorum evet kitaba dokunmak çok önemlidir. Hissetmek önemlidir. Ama kitaba dokunmadığın için okumamazlık da yapmamak lazım. Kitaba dokunmuyorsan telefondan bilgisayardan tabletten de okuyabilirsin. Yeter ki okumak iste çağımız artık her yerde sana okunacak bir şeyler bulur. Fakat işte burada önemli bir ayrım başlıyor. Kaliteli yazılar ve kaliteli okur. Maalesef Türkiye’nin son yıllarda özellikle önemli sorunlarından biri ürün kirliliği. Çok fazla kitap çıkıyor. Bunlar arasında iyiyi doğruyu bulmak oldukça zor. Burada okuyuculara büyük iş düşüyor diyebiliriz.

Kitap fuarlarını yazar-okur buluşması açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?

Hem iyi hem kötü. İyi tarafı şu ben yıl boyunca davet edildiğim hemen her fuara gidiyorum. Orada tanışıp da okuyucumuz olan çok sayıda fuar ziyaretçisi oluyor bu anlamda fuarlar önemli. Az evvel dediğim gibi çocuklar ve yetişkinlerin kitaba dokunmasını çok önemsiyorum. Ve orada kitapla ilgili direkt yazarından ön bilgide alabiliyorlar. Tabi her yazar için bu geçerli değil bazıları konuşmamayı tercih ediyor maalesef. Kötü tarafı da şu bazı yazarların sadece gizemi kitabı sattırıyor. (Ben o kategoride değilim fırsat olsa her okuyucumla sohbet etmek isterim.) Fuarda okuyucular yazarı tanıyınca onun kitaplarını okumaktan vazgeçebiliyor. O nedenle fuarların bu anlamda hem iyi hem de kötü bir tarafı var.

Eklemek istedikleriniz var mıdır?

Şahsınıza ve gazetenize çok teşekkür ederim. Okuma oranı en yüksek illerden biri olan İzmir’deki okuyucularıma selam ve saygılarımı sunarım. Bana sosyal medya hesapları üzerinden ulaşabilirler. Tarafsız gazeteciliğinizin devam etmesini ve sanata olan değer ve öneminizin sürmesini dilerim.