- Sağlık
- 25.06.2025 15:00
Arkeologların ani ölümleriyle ilişkilendirilen Aspergillus flavus mantarı, lösemi başta olmak üzere bazı kanser türlerine karşı etkili yeni moleküllerle tıpta çığır açabilir.
Araştırmacılar, eski mezarlarda bulunan bir mantar türünün, kanser tedavisinde umut vadeden güçlü bir seçenek olabileceğini ortaya çıkardı.
Independent’ın haberine göre, Pensilvanya Üniversitesi öncülüğünde yürütülen çalışmada bilim insanları, Aspergillus flavus adı verilen mantarın lösemi gibi bazı kanser türlerinin ilerlemesini engelleme potansiyeline sahip olduğunu tespit etti.
Bu mantar, geçmişte Tutankhamun gibi eski Mısır firavunlarının mezarlarını açan arkeologların ani ölümleriyle ilişkilendirilmişti. Bu nedenle halk arasında “mumyanın laneti” olarak anılmıştı.
Nature Chemical Biology adlı bilim dergisinde yayımlanan çalışmada, araştırmacılar mantardan elde ettikleri yeni bir molekül sınıfı olan asperigimisinleri izole ederek çeşitli kanser hücreleri üzerinde denemeler gerçekleştirdi.
Deneylerde kullanılan dört molekülden ikisi, herhangi bir kimyasal işlem görmeden doğrudan lösemi hücrelerine karşı güçlü bir etki ortaya koydu. Bu moleküllerden biri, ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından daha önce onaylanan sitabarin ve daunorubisin gibi kemoterapi ilaçlarıyla benzer düzeyde etki gösterdi.
Araştırmada yer alan kıdemli yazar Doç. Dr. Sherry Gao, “Mantarlar bize penisilini verdi. Bu sonuçlar, keşfedilmeyi bekleyen daha birçok doğal ürünün olduğunu gösteriyor” açıklamasında bulundu.
Gao’ya göre bu yeni bileşikler, kanser hücrelerinin kontrolsüz şekilde bölünmesini engelleyerek tümör gelişiminin yavaşlamasını sağlıyor. Moleküller, hücre bölünmesi için kritik öneme sahip olan mikrotübüllerin oluşumuna engel oluyor.
Toprakta sıkça rastlanan Aspergillus flavus mantarı, bağışıklık sistemi zayıf bireylerde akciğer enfeksiyonlarına yol açabiliyor ve tarım ürünlerine zarar vererek ciddi ekonomik kayıplara neden olabiliyor. Ancak bu yeni araştırma, söz konusu mantarın tıp alanında da önemli bir potansiyele sahip olabileceğini ortaya koydu.
Rice Üniversitesi, Pittsburgh Üniversitesi, Teksas Üniversitesi, Washington St. Louis Üniversitesi, Baylor Tıp Fakültesi ve Porto Üniversitesi’nden bilim insanları da söz konusu projeye katkıda bulundu.
Araştırmacılar, elde edilen moleküllerin etkilerini bu kez hayvanlar üzerinde test etmeyi planlıyor. Bu testlerin ardından, moleküllerin insanlarda tedavi amaçlı kullanılıp kullanılamayacağına dair klinik çalışmalar yapılacak.
Çalışma, ABD Ulusal Sağlık Enstitüleri (NIH) tarafından desteklendi. Bu kurum, eski ABD Başkanı Donald Trump döneminde yaklaşık 18 milyar dolarlık bütçe kesintisi tehdidine maruz kalmıştı.