Prof. Erbaş'ın açıklaması gündemde: Asperger sendromu (yüksek fonksiyonlu otizm) nedir? bilim insanları neden "küçük profesörler" olarak anılıyor?

Ünlü bilim insanı Prof. Dr. Oytun Erbaş'ın Asperger Sendromu açıklaması sonrası gözler bu 'Yüksek Fonksiyonlu Otizm'e çevrildi. Sosyal zorluklar ama dahi düzeyinde odaklanma...

  • Oluşturulma Tarihi :
  • Güncelleme Tarihi :
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Prof. Erbaş'ın açıklaması gündemde: Asperger sendromu (yüksek fonksiyonlu otizm) nedir? bilim insanları neden "küçük profesörler" olarak anılıyor? haberinin görseli

Son yıllarda, gelişimsel farklılıklara yönelik toplumsal algı giderek değişirken, bir bilim insanının kişisel açıklaması bu konuyu yeniden gündemin merkezine taşıdı. Fizyoloji uzmanı Prof. Dr. Oytun Erbaş'ın kendi ifadesiyle sahip olduğu Asperger Sendromu (Yüksek Fonksiyonlu Otizm) tanısı, bu sendromun ne olduğu, bilim dünyası için ne anlama geldiği ve tedavi yaklaşımlarının nasıl şekillendiği sorularını beraberinde getirdi. Peki, artık Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB) çatısı altında değerlendirilen Asperger Sendromu tam olarak nedir?

ASPERGER SENDROMU: SPEKTRUMUN YÜKSEK İŞLEVLİ YÜZÜ

Asperger Sendromu, bireylerin sosyal etkileşim ve iletişim biçimlerinde farklılıklar sergilediği, bununla birlikte bilişsel ve dil gelişiminde genellikle gerilik görülmeyen bir nörogelişimsel farklılık olarak tanımlanıyor. Bir zamanlar ayrı bir tanı olarak kabul edilse de, günümüzde **"Otizm Spektrum Bozukluğu"**nun bir çeşidi, çoğu zaman "Yüksek Fonksiyonlu Otizm" olarak adlandırılan formu olarak kabul ediliyor.

Temel Belirgin Farklılıklar:

Sosyal Etkileşimdeki İpuçlarını Yakalama Zorluğu: Asperger Sendromlu bireyler, göz teması kurma, yüz ifadelerini okuma, beden dilini yorumlama ve sosyal kuralları anlamada belirgin güçlükler yaşayabilirler. Bu durum, arkadaşlık ilişkileri kurma ve sürdürmede zorluklara yol açabilir. Dışarıdan bakıldığında "garip" veya "kaba" olarak algılanabilmelerine neden olan bu durum, aslında sosyal diplomatik becerilerin doğuştan gelen farklılığından kaynaklanır.

Yoğun ve Sınırlı İlgi Alanları: Bu sendromun en dikkat çekici özelliklerinden biri, bireyin belli konulara aşırı ve derin bir tutkuyla bağlanmasıdır. Bu yoğun ilgi, çoğu zaman o alanda sıra dışı bir bilgi birikimi ve uzmanlık getirebilir. Bu özellik, özellikle bilim, teknoloji veya sanat gibi alanlarda önemli başarılara imza atan birçok kişide gözlemlenmiştir.

Rutinlere Bağlılık ve Değişime Direnç: Katı rutinler ve beklenmedik değişikliklere karşı gösterilen direnç, bireyin kendini güvende hissetme biçimi olarak ortaya çıkar. Günlük yaşamdaki en küçük sapmalar bile yüksek düzeyde kaygıya neden olabilir.

Gelişmiş Dil Becerisi, Farklı İletişim Tarzı: Otizmin diğer bazı formlarından ayrılan en önemli yönü, dil gelişiminin genellikle normal seyrinde veya hatta ileri düzeyde olmasıdır. Ancak konuşma tarzı tekdüze (monoton), aşırı detaycı, resmi veya yaşına göre "küçük profesör" edasıyla olabilir. Sözcükleri anlamakta değil, konuşmanın sosyal bağlamını anlamakta zorlanırlar.

TEDAVİ DEĞİL, DESTEK VE YÖNETİM

Uzmanlar, Asperger Sendromu'nu tamamen "iyileştirecek" kesin bir tıbbi tedavi bulunmadığını belirtiyor. Ancak, erken yaşta başlayan ve kişiye özel tasarlanan destek programları ile semptomların yönetilmesi ve bireyin yaşam kalitesinin maksimize edilmesi hedefleniyor.

Destekleyici Tedavi Yöntemleri:

Sosyal Beceri Eğitimleri: Grup veya bireysel terapiler aracılığıyla sosyal etkileşim kurallarını, jest ve mimikleri anlamayı öğrenmeye odaklanılır.

Davranışsal ve Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): Tekrarlayıcı davranışları, takıntıları ve değişime karşı direnci yönetmek; ayrıca sıklıkla eşlik eden kaygı ve depresyon gibi durumlarla başa çıkmak için BDT etkili bir araç olarak kullanılıyor.

İletişim Terapileri: Konuşmanın tonunu, hızını ve sosyal uygunluğunu ayarlamaya yardımcı olmayı amaçlar.

Farmakolojik Destek: Sendromun kendisine yönelik olmamakla birlikte, eşlik eden sinirlilik, hiperaktivite, şiddetli anksiyete veya depresyon gibi durumlar için bir doktor gözetiminde ilaç tedavileri uygulanabilir.

PROF. DR. OYTUN ERBAŞ: BİR BİLİM İNSANININ KENDİ DENEYİMİ

Türkiye'nin tanınmış fizyoloji bilim dalı uzmanlarından Prof. Dr. Oytun Erbaş'ın kamuoyuna açıkça beyan ettiği Asperger Sendromu tanısı, bu nörogelişimsel farklılığın, yüksek akademik ve profesyonel başarılarla bir arada var olabileceğinin güçlü bir kanıtı olarak kabul ediliyor.

Erbaş'ın bu cesur açıklaması, bir yandan toplumda Otizm Spektrum Bozukluklarına yönelik farkındalığı artırırken, diğer yandan sendromun getirdiği yoğun odaklanma ve detaycılık gibi özelliklerin, bilim ve akademik alanda nasıl bir avantaja dönüşebileceğini gözler önüne seriyor. Kendisi, bu tanıyı sadece kişisel bir durum olarak değil, aynı zamanda bilimsel çalışmalarına da yansıtan ve otizm spektrumu konusunda çalışmalar yürüten bir figür haline gelmiştir.

Asperger Sendromu'na sahip bireyler, sosyal zorluklarla mücadele etseler de, ilgi alanlarına olan eşsiz bağlılıkları sayesinde kendi alanlarında "küçük profesörler" olarak kabul edilebilirler. Prof. Dr. Erbaş'ın vakası da, bu farklılığın bireyin potansiyelini sınırlamak yerine, belirli alanlarda onu nasıl zirveye taşıyabileceğinin somut bir örneği olarak kayda geçiyor.

Kaynak : HABER MERKEZİ

Okumaya Devam Et

Aşağı kaydırmaya devam edebilir veya ilgi alanınıza göre seçim yapabilirsiniz.