Aras’tan meclis sonrası değerlendirme: Vakıflar kanununu değişikliğinde ciddi endişeler var

Kıyı Ege Belediyeler Birliği’nin (KEBB) meclis toplantısının ardından değerlendirmelerde bulunan Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı ve Ege Belediyeler Birliği Başkanı Ahmet Aras, afetle mücadele, uluslararası iş birlikleri ve belediyelerin karşılaştığı ekonomik sıkıntılar hakkında açıklamalarda bulundu. Aras, son dönemde belediyelerin yetkilerinin kısıtlanmasına yönelik girişimlerin doğru bir yaklaşım olmadığını belirterek, “Demokrasi yerelden başlar. Belediyelerin yetkilerini daraltmak, halkın hizmete erişimini zorlaştırır” ifadelerini kullandı.

ARAS: KİME FAYDA SAĞLAYACAK?

Vakıflar kanununda yapılmak istenen değişiklikten büyük endişe duyduklarını belirten Aras, gazetecilere şu değerlendirmelerde bulundu: “Değerli arkadaşlar, gündemimiz oldukça yoğun. Ancak bu yoğunluk içinde birliğimizin çalışmalarıyla bugün afetle mücadeleye yönelik çalışmaların daha etkin hale getirilmesi konusunda önemli değerlendirmeler yaptık. Uluslararası düzeyde bazı temel hedeflerimiz vardı, bunları da ele aldık. Gerçekten çok önemli bir toplantı oldu. Birliğimizde Ünye, Van, Hatay gibi birçok bölgeden belediyeler yer alıyor. Üyelerimiz yerel yönetim çalışmaları ve ortak projeler konusunda fikir alışverişinde bulundu. Bu birliktelikler son derece önemli. Ben hem Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı, hem Ege Belediyeler Birliği Başkanı, hem de Yerel Yönetimler Ağı Başkanı olarak çeşitli görevler yürütüyorum. Ayrıca Avrupa Parlamentosu’nda da ciddi çalışmalarımız var ve birliğimizi bu alanda da temsil ediyoruz. Bu yıl Brezilya’da yapılacak olan 29. Zirve’ye de paydaş olarak katılacağız. Yani birliğimizi sadece Türkiye’de değil, dünyanın her yerinde temsil etmeye gayret ediyoruz. Birlik olarak belediyelerimizin sorunlarını dile getirdik. Bunların başında ekonomik sıkıntılar ve antidemokratik uygulamalar geliyor. Son dönemde belediyelerin yükü ciddi biçimde arttı. Ekonomik ve sosyal baskılar, bu yükü daha da ağırlaştırıyor. Belediyelerimiz bugün tarımsal desteklerden kreşlere, eğitimden sağlığa, evde bakım ve engelli hizmetlerine kadar her alanda vatandaşın kapısına kadar hizmet götürmeye çalışıyor. Ancak son dönemde belediyelerin yetkilerinin daraltılması yönünde bazı girişimlerin olduğunu duyuyoruz. Bu konuya da konuşmamda değindim. Bu doğru bir yaklaşım değildir. Dünya genelinde yerel yönetimler güçlendirilirken, Türkiye’de yetkilerin seçilmişlerden alınarak atanmışlara veya bürokrasiye devredilmesi doğru bir felsefe değildir. Bu yaklaşım, Türkiye’de demokrasiyi zayıflatır. Çünkü demokrasi yerelden başlar: beldelerden, belediyelerden, hatta muhtarlıklardan. Eğer siz belediyelerin yetkilerini, hizmet alanlarını ve bütçelerini kısıtlarsanız, demokrasiyi geliştiremezsiniz. Belediyeler zaten denetlenebilir kurumlardır; denetlensinler, ama aynı zamanda yetkileri ve gelirleri arttırılsın ki halka daha iyi hizmet sunabilelim. Son dönemde özellikle Vakıflar Kanunu’nda yapılmak istenen değişikliklerle ilgili ciddi endişelerimiz var. Belediyelerin vakıflarla en ufak bir bağlantısı varsa, o mülklerin doğrudan ellerinden alınacağı belirtiliyor. Peki belediyelerin elinden bunları almanın kime ne faydası var? Ya da belediyelerde kalmasının ne zararı var? Bilinmelidir ki, belediyelerin imkânlarını azaltmak kimseye fayda sağlamaz. Aksine, halkın belediyelere erişimini zorlaştırır. Belediyeler, hangi partiden olursa olsun, taşrada örgütlenmiş yapılardır ve güçlenmeleri ülkenin yararınadır. Bugün her türlü hizmeti belediyeler eliyle halka ulaştırmak mümkünken, bu yetkileri merkezileştirmek yanlış bir yaklaşımdır. İmar planı yetkilerinin ve sosyal belediyecilik hizmetlerinin kısıtlanması da halka fayda sağlamaz. Bu uygulamaları kamuoyunun takdirine bırakıyorum.”