CHP’de kontrollü muhalefet alarmı

HAYRİYE GÜLPERİ TİBİN/ ÖZEL HABER - Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) 2023 genel seçimlerinin ardından gerçekleştirdiği kurultaya ilişkin açılan iptal davası süreci devam ediyor. 4 – 5 Kasım 2023 tarihleri arasında düzenlenen 38. Olağan Kurultay ve 6 Nisan 2025’te gerçekleştirilen Olağanüstü Kurultay’ının iptali için açılan ve sonrasında birleştirilen davalarda hakim bir sonraki duruşmayı 30 Haziran’a erteledi. Mahkemede “mutlak butlan” da mahkeme kaydına geçti. CHP’nin kurultayına ilişkin süreç, Kemal Kılıçdaroğlu’nun yeniden CHP yönetimine geçeceği yönündeki tartışmaları da alevlendirdi. Söz konusu kurultayın iptali durumunda CHP yönetimi Özgür Özel’den alınarak Kemal Kılıçdaroğlu’na verilecek. Kurultayın ardından gerçekleştirilen yerel seçimlerde birinci parti çıkan, Özgür Özel yönetimindeki CHP’nin başına Kılıçdaroğlu’nun geri gelmesi ise kamuoyunda bazı tartışmaları da beraberinde getirdi. Siyaset bilimci Emrah Gülsunar, CHP yönetiminin Kılıçdaroğlu’na geçmesi ile siyasi dengelerin nasıl şekillenebileceği üzerine değerlendirmelerde bulundu. Türkiye’nin şu an da bir otoriterleşme sürecinde olduğunu ifade eden Gülsunar, Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin başına geri dönmesi durumunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın otoriterleşme yolunda önemli yol kaydetmiş olacağını belirtti. Gülsunar, “Şu anda Türkiye bir otoriterleşme sürecinden geçiyor. Eğer bu yapılırsa, ki bu ihtimal bence kesin değil ama var, o zaman Türkiye’nin otoriterleştirilme sürecinde Erdoğan, çok büyük bir mesafe kaydetmiş olacak otoriterleşme yönünden” dedi.

RAKİP OLMASI MÜMKÜN DEĞİL

Kılıçdaroğlu yönetiminin iktidara siyaseten rakip olmasının mümkün olmadığını belirten Gülsunar, örnek olarak 2023 genel seçimlerini gösterdi. Gülsunar, söz konusu dönemde ekonomik krizin en üst seviyede olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi: “Kılılçdaroğlu yönetiminin, hiçbir koşulda mevcut iktidara siyaseten rakip olması mümkün değil. Bunu biz geçtiğmiz yıllarda zaten gördük. Ekonomik krizin en üst seviyeye çıktığı 2023 yılında dahi Kılıçdaroğlu teke tek bir seçimde Erdoğan’ı yenemedi. Erdoğan’a karşı başarılı olabilecek birisi zaten Erdoğan’ı o seçimde yenerdi. Ama yenemedi. Aldığı yüzde 48 oranındaki oy, önceki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde zaten muhalefetin aldığı sabit oy. Yani onun yapması gereken o yüzde 48’un üzerine ekonomik krizin etkisiyle de o yüzde 48’in üzerine birkaç puan daha koymaktı. Bunu başaramadı, başarısız oldu.” 

DEĞİŞİM İLE BAŞARI DA GELİYOR

Seçimlerin sonrasında gerçekleştirilen kurultlayda yaşanan değişimin ardından CHP’nin birinci parti olduğuna dikkat çeken Gülsunar, “Sonrasında kurultay gerçekleşti. Kurultay sonrasında CHP 46 yıl sonra 1’inci parti oldu, yerel seçim de olsa. Demek ki değişim olduğu zaman başarı da geliyor” dedi. Gülsunar, değerlendirmesine şöyle devam etti: “Şimdi bunu Erdoğan görmüyor mu görüyor. Bu yerel seçimin önümüzdeki genel seçimin fragmanı olduğunu da biliyor. CHP’nin bu yönetiminin sandıkta çok başarılı olduğunu düşündüğü ve kendisini yenebileceğini öngördüğü için durumu tersine çevirmeye çalışıyor. Kontrollü muhalefet haline getirmeye çalışıyorlar. Muhalefet ediyor etmiyor ama hiçbir başarı elde etmiyor. Demokrasi varmış gibi bir hava oluşuyor ama her zaman o yönetiyor. Zaten şu anda iktiadrın yapmak istediği de o. Hem demokrasi gibi olsun ama o yönetsin istiyor. Bunu yapabilmek için de muhalefeti dizayn etmeye arka kapıdan veya ön kapıdan istiyor. Bu Kemal Kılıçdaroğlu yönetiminin CHP’nin başına geçirilmesi de zaten rejimin muhalefeti dizayn etme girişimi.” 

YAŞANANLAR ERKEN SEÇİM SİNYALİ Mİ?

Gülsunar, dava soncunda Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin başına yeniden gelmesinin erken seçim yapılması durumuna etki edip etmeyeceğini de yorumladı. Erdoğan’ın 2027’ye kadar bir erken seçim düşünmediğini vurgulayan Gülsunar, “CHP’de bir değişim olsa da olmasa da Erdoğan’ın kafasında en az 2027’ye kadar hatta 2027’nin ikinci yarısına kadar bir erken seçim yok. Yani Kemal Kılıçdaroğlu yönetimi gelse de zaten bir erken seçim yapması için bir sebep yok” ifadelerini kullandı.