CHP’li Yücel’den iktidara: Erdoğan’a rakip olan hapsi boyluyor

CHP İzmir İl Başkanlığı’nda partisinin MYK gündemine ilişkin basın toplantısı düzenleyen CHP Sözcüsü ve İzmir Milletvekili Deniz Yücel, “Tayyip Erdoğan’a rakip olan hapsi boyluyor. Dokunan yanıyor! Bu mudur demokrasi?” dedi.


  • Oluşturulma Tarihi : 18.05.2025 16:05
  • Güncelleme Tarihi : 18.05.2025 16:05
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
CHP’li Yücel’den iktidara: Erdoğan’a rakip olan hapsi boyluyor haberinin görseli

HAYRİYE GÜLPERİ TİBİN / CHP Sözcüsü ve İzmir Milletvekili Deniz Yücel, partisinin Merkez Yönetim Kurulu (MYK) gündemine ilişkin basın toplantısı düzenledi. CHP İzmir İl Başkanlığı’nda düzenlenen toplantıda konuşan Yücel, “Hepinizin bildiği gibi yarın İzmir mitingimiz var. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız, Cumhurbaşkanı adayımız Sn. Ekrem İmamoğlu ve çalışma arkadaşları haksız ve hukuksuz bir biçimde Silivri zindanına gönderildikten sonra parti olarak bir eylemlilik kararı aldık. Saraçhanede başlayan ve dalga dalga ülke geneline yayılan, milyonlarca vatandaşımızın hem yaşanan hukuksuzluğa itiraz ettiği hem de Ekrem başkan ve yol arkadaşlarına sahip çıktığı süreç, Samsun, Yozgat, Konya, Mersin ve Van mitinglerimizle devam etti. Yarın da İzmir Gündoğdu meydanındayız” dedi.

İSTANBUL’DA CUMHURİYET SAVCISI YOK MUYDU?

Yücel, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’na yönelik eleştirilerde bulunduğu konuşmasına şöyle devam etti: “Millet iradesi 60 gündür tutsak. Asılsız suçlamalar, soyut iddialar, ‘Duydum, ….olduğunu düşünüyorum, … -miş, …-mış’ diye biten gizli tanık beyanları… Geçtiğimiz sene Ekim ayında İstanbul’a bir Başsavcı atandı, her ne hikmetse bir anda CHP’li belediyelerden suç fışkırmaya başladı. Esenyurt’la başlayan süreç, Kartal, Ataşehir, Üsküdar, Sancaktepe, Fatih, Tuzla ve Beyoğlu meclis üyelerimize uzandı. Ardından Beykoz’a, sonrasında Sarıyer eski Belediye başkanımıza ve bürokratlarına, sonrasında Beşiktaş’a, En son da İstanbul Büyükşehir Belediye’sine bağlı İSKİ’nin bürokratlarına, Ekrem başkanın avukatına, Ekrem başkanın avukatının avukatına, Ekrem başkanın eşi Dilek İmamoğlu’nun ağabeyine ve nicelerine soruşturmalar, gözaltılar ve tutuklamalar yapıldı… İnsanın aklına ister istemez şu soru geliyor. Akın Gürlek ve ekibi İstanbul Adliyesine atanmadan önce, koskoca İstanbul’da Cumhuriyet Savcısı yok muydu? Hâkimler yok muydu? O Başsavcı İstanbul’a atanmadan önce İstanbul’daki hâkimler ve savcılar görevlerini yapmıyorlar mıydı? Hani bir şarkı vardı ya Mazhar Fuat Özkan’ın, insanın ister istemez aklına o geliyor.  ‘Sen neymişsin be abi’ Senden önce koskoca İstanbul’da hâkim, savcı yok muydu? Onların yıllardır yapamadığını sen yaptın… Sen geldin bütün suçları ortaya çıkardın… Maşallah yani… Değerli basın mensupları bu yaşanan süreç milletimizin vicdanında meşru değildir. Ekrem İmamoğlu ve çalışma arkadaşlarının hukuki bir sebeple değil, tamamen siyasi sebeplerle, Cumhurbaşkanlığı yarışından bertaraf edilmek için tutuklandıklarını sokaktaki çocuk bile bilmektedir.”

ERDOĞAN’A RAKİP OLAN HAPSİ BOYLUYOR

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a cumhurbaşkanlığında rakip olabilecek İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ve Selahattin Demirtaş’ın hapiste olduğunu vurgulayan Yücel, şunları kaydetti: “Diploma iptaliyle başlayan süreç, gözaltılar, tutuklamalar ve bugüne kadar yaşananlar Sn. İmamoğlu’yla adil ve demokratik bir yarışa girmeye cesaret edemeyen bir aklın ürünüdür. Bugüne kadar Cumhurbaşkanı adaylığıyla ilgili Tayyip Erdoğan’a rakip olan Ekrem İmamoğlu, Ümit Özdağ ve Selahattin Demirtaş her üçü de hapiste. Bu ne büyük bir tesadüf? Tayyip Erdoğan’a rakip olan hapsi boyluyor. Dokunan yanıyor! Bu mudur demokrasi? Bu mudur hukuk devleti? Bu mudur ağzınızdan düşürmediğiniz millet iradesi? Buradan Sayın Erdoğan’a AKP’li yetkililere sesleniyorum. Gelin demokrasi üzerindeki bu karanlığı kaldıralım… Her kim olursa olsun, hakkında bir iddia varsa tutuksuz yargılansın, suçu varsa cezasını çeksin… Ancak insanlar hakkındaki yargılama bitmeden, savunma hakkını yok sayarak, uyduruk delillerle yargısız infaz yapmayın.”

GENÇLER DESTAN YAZDI

Yücel, yaşananlar karşısında gençlerin direnişine de değindiği açıklamasına şöyle devam etti: “Her gün çoğalarak direnen, geleceklerine sahip çıkan, dertlerini, yaratıcı protesto yöntemleri ile etkili ve istikrarlı bir şekilde anlatan, barikatlarla engellenemeyen özgürlük direnişinin sahibi tüm gençler; bu hukuksuzluk sürecinde destan yazdılar, yazmaya da devam ediyorlar. Gençler için güzel bir gelecek hazırlama derdi olmayan iktidar, düşünmeyen, sorgulamayan, biat eden bir gençlik olması için uğraştı. AKP İktidarları boyunca üniversitelerde baskı, yasak ve engellemeler arttı. 18 Mart’ta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu’nun da içinde bulunduğu 28 kişini diplomasının iptal edilmesi gençler açısından bardağı taşıran son damla oldu. Demokrasinin olmadığı, en basit özgürlük taleplerinin şımarıklık sayıldığı, değil konuşmak düşünmenin bile suç olduğu bu ülkede gençler, 19 Mart’ta yıktıkları bariyerle aslında aydınlık bir geleceğin kapısını araladılar. Çünkü bu ülkede herkes, belki de ilk defa “hukuk güvenliğinin” ne demek olduğunu bu olayla anladı. Aslında AKP, Sayın İmamoğlu’nun diplomasını iptal ederek, iktidarını sallayanları “risk” olarak gördüğünü, bu riski bertaraf etmek için hukuktan saparak bir resmi evrakı bile iptal edebileceğini herkese ilan etti. Sizin iftiralarınıza, kumpaslarınıza, montajlarınıza bu milletin karnı tok! Hiç kimse Sayın İmamoğlu’nun memleket sevgisini, millete hizmet etme azmini ve çabasını sorgulama ve engelleme hakkına sahip değildir. AKP kabul etse de etmese de, Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’mıza göre bir hukuk devletidir.”

SAYIN ERDOĞAN FARKINDA MISIN?

Terörsüz Türkiye başlığında yürütülen sürece ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Yücel, şu ifadeleri kullandı: “2023 Ekiminden bu yana bir süreç yürütülmeye çalışılıyor. Terörsüz Türkiye bu ülkede yaşayan, vatanını, milletini, bayrağını, bu toprakları, bu coğrafyayı seven her bir yurttaşımızın ortak temennisidir. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu süreci destekleyeceğimiz ancak 3 kırmızı çizgimiz olduğunu daha önce ifade etmiştik. Sürecin kapalı kapılar ardında değil şeffaf bir şekilde yürütülmesi; Bu meselenin çözüm yerinin Türkiye Büyük Millet Meclisi olması, Şehit aileleri ve Gazilerimizi incitecek bir iş yapılmaması… Genel Başkanımız Sn. Özgür Özel’in defaatle ifade ettiği bu sözlerimizin arkasındayız. Ancak daha bir sene önce DEM Partiyi şeytanlaştıran, hedef gösteren ve terörize eden iktidarın bu kadar kısa sürede bir manevra yaparak makas değiştirmesi bu sürecin samimi olmadığı konusunda derin bir kuşku uyandırmaktadır. İktidar 2024 Yerel seçimlerinde ağır bir yenilgi almıştır, oyları hızla erimektedir, yaklaşan Cumhurbaşkanlığı ve Genel seçim öncesinde toparlanması için bir dopinge ihtiyaç vardır. İktidarın anti demokratik uygulamaları devam ederken, başta DEM Partili Belediye Başkanları olmak üzere, İstanbul’un ve Türkiye’nin en büyük İlçesi Esenyurt dahil olmak üzere kayyum uygulamaları devam ederken, İstanbul’un 3 kez seçilmiş Büyükşehir Belediye Başkanı, İlçe Belediye Bakanları hukuksuz bir şekilde, siyasi saiklerle hapiste tutulurken bir “Terörsüz Türkiye” adı altında sunulan süreç, bir seçim yatırımından başka bir şeyi akla getirmemektedir. Bir yandan Bahçeli’nin Öcalan’a teşekkür ettiği, Terör örgütü PKK’nın muhatap alındığı bir süreç yürütülürken; Bir yandan da Sayın Ekrem İmamoğlu Silivri’de ve terörist muamelesi görüyor. Ümit Özdağ Silivri’de ve terörist muamelesi görüyor. Şişli Belediye Başkanımız Resul Emrah Şahan ve Esenyurt Belediye Başkanımız Ahmet Özer “silahlı terör örgütüne yardım” suçundan Silivri’de onlar da terörle yaftalanıyor. Bakın hukuk olmadan, adalet olmadan, siyasetin yargıya müdahalesi engellenmeden ne demokrasi olur, ne de toplumsal barış olur.”

KAYYUM TEPKİSİ

Yücel, kayyum uygulamalarına da tepki gösterdiği açıklamasına şöyle devam etti: “Samimiyetten uzak yürütülen sürecin bir başka itirafı da grup toplantısında konuşan Erdoğan’dan geldi. Beyefendi dedi ki; “Belediyelerdeki kayyım uygulamasının yeniden istisna haline geleceğini düşünüyormuş.” Sayın Erdoğan farkında mısın? Kayyım uygulamalarının “rutin” bir uygulamaya dönüştüğünü itiraf ediyorsun! Bir anlamda; Belediyelere keyfi bir şekilde, siyasi kararlarla kayyım atandığını, itiraf ediyorsun. Değerli arkadaşlar, “Belediyelerdeki kayyım uygulamasını yeniden istisna haline getirmek” demek; müesses nizamda kayyım uygulamasının artık kurumsallaştığının, iktidarın muhalefeti dizayn etmek için kullandığı, bir siyasi tercih, rutin bir yöntem olduğunun itirafı değil midir? Kayyum birilerinin isteği üzerine rutin bir uygulamaya dönüşüp, yine birilerinin istediğiyle istisna olabilecek bir uygulama değildir. Demokratik bir ülkede, bir hukuk devletinde kayyum uygulaması kabul edilemez. Artık her kelimeleri bir hukuk katli, milli iradenin gaspı ve anayasa ihlalidir.”

19 MAYIS ÇAĞRISI

Son olarak yarın İzmir Gündoğdu Meydanı’nda gerçekleştirilecek mitinge ilişkin çağrıda bulunan Yücel, “19 Mayıs günü, akşamüstü saat 18.00'de İzmir'de hep birlikte birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi haykıracağız. Bütün Türkiye'yi, Cumhuriyetle, demokrasiyle, özgürlükle, hoşgörü ve barışla özdeşleşen, Mustafa Kemal Atatürk’le ve vatan sevgisiyle özdeşleşen İzmir’i ve Ege’yi 19 Mayıs günü saat 18.00'de Gündoğdu Meydanı'na sadece miting yapmaya değil, özgürlük ve demokrasi için eylem yapmaya, haykırmaya davet ediyoruz” diye konuştu. 

Yazarımız Kim ?

HABER MERKEZİ