İzmir’e çifte kıskaç: Üvey evlat muamelesi devam ediyor

Başkan Cemil Tugay’ın ilk senesini değerlendiren İYİ Parti İzmir İl Başkanı Doğan, iktidarı da eleştirerek “İzmir yerinde sayıyor.İktidarın ‘İzmir’i kazanmadığım sürece cezayı kesmeye devam edeceğim’ diye düşündüğünü yine Cumhurbaşkanlığı bütçesinde gördük” dedi 

  • Oluşturulma Tarihi : 28.05.2025 08:40
  • Güncelleme Tarihi : 28.05.2025 08:40
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
İzmir’e çifte kıskaç: Üvey evlat muamelesi devam ediyor haberinin görseli

HAYRİYE GÜLPERİ TİBİN/ ÖZEL HABER  / Son yerel seçimlerin üzerinden 1 sene geçti. Oy çoğunluğunu sağlayan başkanlar, görev koltuğunda tam 1 yıllarını doldurdu. İYİ Parti İzmir İl Başkanı Ülkü Doğan, CHP’li İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın, başkanlık görevindeki ilk 1 yılına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Tugay’ın, İzmir’in sorunlarını çözme konusunda samimi bir yaklaşımı olduğunu ancak yine de sorunların çözülemediğini belirten Doğan, İzmir’e karşı yaklaşımından dolayı iktidarı da eleştirdi. Ayrıca İzmir Büyükşehir Belediyesi de dahil olmak üzere İzmir’deki belediyelerin vaatleri ve çalışmaları üzerinden 1 senelik bir karne hazırladıklarını ifade eden Doğan, iktidar tarafından muhalif belediyelere karşı sergilenen baskıcı tavır sebebiyle bunu açıklamayı doğru bulmadıklarını kaydetti. Doğan, “Biz aslına bakarsanız seçildiğinden beri Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyeleri için vaatlerini yaptıkları ve yapamadıkları şeklinde bir karne hazırlığındaydık. Hatta bunu 1’inci yıl dolduğunda açıklayacaktık ama şu an belediyelerle ilgili ülkede daha doğrusu CHP’li muhalif belediyelere karşı yürütülen baskıcı bir ortam var. Bu ortamda da bunun yeri olmadığını, vakti olmadığını düşünerek böyle bir açıklamada bulunmadık. Ama tabii bu sorunların çözüldüğü anlamına gelmiyor. Karneyi açıklamasak da vatandaş karnenin zayıf olduğunu biliyor” diye konuştu. 

İZMİR HALA SORUNLAR KENTİ 

Doğan, İzmir’de başkan değişse de zihniyetin değişmediğini belirttiği konuşmasında iktidarın İzmir için ayırdığı bütçeyi de eleştirdi. Tugay’ın bir şeyler yapma arzusunda gördüğünü ifade eden Doğan, değerlendirmesinde şu ifadeleri kullandı: “Bütün adaylar seçilirken trafik probleminin çözüleceğini söylemişti. Trafik problemi ağırlaşarak devam ediyor. Körfez, geçen sene kokuyordu bu sene de kokacak anlaşılan. 2025 Yılı Cumhurbaşkanlığı Bütçesi açıklandığında İzmir’de Altındağ Metro hattı için 3 bin lira ayrıldı. Bu İzmir’in genel bütçedeki yeri aslına bakarsanız. İzmir Körfezi için de ayrılan, sorunu çözebilecek bir bütçe yok. Yine üvey evlat muamelesi devam ediyor. İzmir’de 2024 yerel seçimlerinin bir gün öncesi, bir gün sonrası ya da gelinen nokta arasında hiçbir fark yok. Başkanlar değişiyor, zihniyet değişmiyor ne yazık ki. İzmir hala sorunlar kenti. Sadece trafik değil İzmir’de yollarla ilgili problemimiz. Aynı zamanda yolların çukurlarla dolu olması gibi bir problemimiz de var. İzmir’de düzgün yol bulmak imkansız. Belediyenin sorumluluğu altındaki yollarda gerçekten hendeksiz, çukursuz, kazılmamış yol bulamıyorsunuz. Bütün vatandaşlar arabalarının bunlardan dolayı gördüğü zarardan şikayetçi. Sayın Cemil Tugay’ı iyi niyetli ve bir şeyler yapma arzusundaki bir başkan olarak görüyorum. Geçirdiği bir yıl içerisindeki tutum ve davranışları da böyleydi. Ama bu belki kendi partisi içerisindeki belki genel iktidarla olan ilişkisi, bilemiyorum. Bunu yapmakta muktedir olamadığını düşünüyorum sorunları çözme konusunda. İzmir yerinde sayıyor. 20-25 yıldır olduğu gibi. İktidarın ‘İzmir’i kazanmadığım sürece cezayı kesmeye devam edeceğim’ diye düşündüğünü yine Cumhurbaşkanlığı bütçesinde gördük.”

AÇIKLANAN PLANA GÜVENEMİYORUZ

Geçtiğimiz günlerce Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, kamuoyunda çeşitli tartışmalara sebep olan İnciraltı planlarını onaylamış, bu durum da yeni tartışmaları beraberinde getirmişti. Doğan, bakanlık tarafından onaylanan planlara ilişkin şu ifadeleri kullandı: “Ben bir dönem başka bir partide Balçova ilçe başkanlığı yaptım ve aynı zamanda da Balçovalıyım. Dolayısıyla da hem oradaki derneklerle hem vatandaşla hem oranın yerlisiyle hem de konuya ilişkin itirazlarını dile getiren odalarla da bu süreci değerlendirdim. Orası kanayan bir yara. Çok ciddi bir sorun var ve senelerdir de çözülmüyor. Ne yazık ki çok ciddi bir rant alanına ve o rantı paylaşma telaşına dönüşmüş durumda. Orada esas hak sahipleri, arsa sahipleri yok parasına ellerindeki malları satmak zorunda kaldı ve rant peşinde koşanlar da bunları aldı ne yazık ki. Bir defa bunun olmasına karşıyım. İnciraltı, İzmir’in bir değeridir. Özellikle de yeşil alan, bir doğal güzellik olması sit alanı olması gibi özelliklerini de bir yana koyuyorum dolayısıyla bütün İzmir’in orasıyla ilgili söz hakkı olmalı. Ama bölge halkının öncelikleri ya da toprak sahibinin haklarını görmezden gelerek de yapamayız bunu. Buradaki dernek temsilcileri de hep bunu anlattı. Buradaki temel sorun, ülkede güvensizlik ortamı olması. İktidarın 25 yıllık icraatı boyunca, vatandaşa gösterdiği en büyük sonuç şu; yapılan şeyin altında hep bir başka rant telaşında olması ya da peşkeş çekilme telaşı olması. Dolayısıyla oradaki vatandaş ya da İzmirli de buna güvenmiyor. Çevre dernekleri de itirazlarında haklılar çünkü orada çok önemli bir çevre problemi yaşanabilir. İzmirliyi şuna ikna edebilselerdi; bütün bileşenler ortak bir masaya oturarak dayatmayla değil uzlaşıyla bu süreci yönetebilselerdi, herkesin itirazlarını ya da endişelerini cevaplayacak kaygılarını giderecek bir çözüm bulunabilseydi, ki bulunabilirdi de o zaman kimse bundan endişe etmeyecekti. İzmir kazandı diyebilecektik. Açıklanan plana da güvenemiyoruz. Çünkü mesela yeşil alan korunacak deniyor, aradan 2 yıl geçiyor bir bakıyorsunuz yeşil kalmamış ortada. Ben yeşil alan, doğal yaşam, SİT alanı korunduğu sürece İzmir’i kalkındıracak, İzmirliye faydalı olacak, bölge halkının da taleplerini ve ihtiyaçlarını karşılayacak çözümü desteklerim. Ama buradaki temel kaygımız ki bu kaygı bunda önceki tüm uygulamalardan gördüğümüz sürece, o planların asla o şekilde öyle uygulanmayacağı, yine birilerinin buradan çıkar sağlayacağı, peşkeş çekileceği, çevre kaygısının en sonda kalacağı, doğayı koruması gereken ÇED raporlarının ne yazık ki birilerinin talimatıyla işine geldiği şekilde düzenleneceğini biliyorum. O nedenle ben de çekinceleri olan taraftayım. Takipçisi olacağız.”

İZMİR KÖRFEZİ’NİN TEMİZLİĞİ

Doğan, İzmir Körfezi’nin temizliğine yönelik çalışmalara ve Çiğli Atık Artıma Tesisinin 4’üncü fazının açılmasına ilişkin de konuştu. Söz konusu bölgede ekosistemin bozulmasının İzmir’e çok büyük bedeller ödetebilecek bir durum olduğunu ifade eden Doğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Körfezin bozulması, o ekosistemin bozulması İzmir’e çok büyük bedeller ödetebilecek bir durum çünkü bizim simgemiz hatta hayatımız. İzmir için çok hayati bir bölge. Uzmanlar, Çiğli’deki 4’üncü fazın açılmasının çok önemli olacağını söylemişti. Çünkü kirliliğin bizatihi nedeni fazın çalışmıyor olması. Yani 5 koldan atık su geliyor, 3 koldan temizlenmeye çalışılıyor. Yeterince arıtılmadan Körfez’e karışan o atık bu kirliliğe neden oluyor. Bu fazın açılması, daha fazla kirliliğin oluşmasını engellemesi açısından önemli. Tamam, gelen atık su kadar temizlenecek ve arıtıldıktan sonra Körfez’e bırakılacak. Tamam burası çok önemli bir adım, keşke 4’üncü fazın açılışı çok daha erken olsaydı. Yapılmış olmasını da başarılı buluyorum. Ama mevcut kirliliği ne yapacağız? Şu anda da deniz tabanı artık alarm veriyor, ölmek üzere. Bu yaz da yaşayacağımız bir şey. Çünkü uzmanlar yine çok sıcak bir yaz öngörüyor.”

BAKANLIĞIN DEVREYE GİRMESİ LAZIM 

Körfez temizliği için İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bütçesinin yeterli olmayacağını belirten Doğan, “Büyükşehir Belediyesi’nin bu konudaki bütçesi çok yetersiz. Zaten yükselen borçları, enflasyona bağlı olarak tabii ki yükselen çalışan giderleri maliyetleri dolayısıyla tek başına karşılayabileceği bir yük değil. Burada kesinlikle Bakanlığın devreye girmesi lazım. Bakanlık girmiyor devreye. İzmit Körfezi’nin temizlemiş olmakla övünüyorlar, çünkü orası ülkenin körfezi ve bakanlık müdahale ediyor. Burası sadece İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin körfezi, buraya müdahale etmeye gerek duymuyorlar. Yani İzmir’in o üvey evlat, kaderine terk edilmiş hali devam ediyor. Belediyeyi yalnızca 4’üncü fazı geç açmış olmaları nedeniyle eleştiriyorum. Ama mevcut kirliliğin temizlenmesi ancak bakanlığın devreye girmesiyle yapılabilecek bir hamle olur” dedi.

İKTİDAR SERT YÜZÜNÜ GÖSTERİYOR

Son olarak İzmir’de ilçe belediyelerinde gerçekleştirilen işçi eylemleri hakkında da konuşan Doğan, “Ülkede ciddi bir enflasyon var. Belediyelerin de kaynaklarında İller Bankası’ndan aldıkları kaynaklarında da bir daralma var. Özellikle SGK borçlarını tahsis etme konusunda iktidar kendi belediyelerine göstermediği o sert yüzünü muhalif belediyelere gösterme konusunda çok azimli. Dolayısıyla belediyelerin zaten kısıtlı olan gelir kaynakları hem SGK borçları hem çalışan giderleriyle birlikte iyice şişmiş durumda ve karşılayamıyorlar. Burada gereğinden fazla işçi alımı, gereğinden fazla personel istihdamı olduğu da çok aşikar. Buradaki yanlışlar belki, şu andaki belediye başkanları kendilerinden önceki dönemden olduğunu söyleyebilirler ama aynı parti olduğu için ben arada bir fark görmüyorum. Sendikalar da haklı. Çünkü onlar da bu ülke gerçekleri karşısında insanca yaşayabilmek istiyorlar” açıklamasında bulundu.