- Siyaset
- 18.04.2025 20:01
CHP İzmir Kadın Kolları Başkanı Özgün Utku ile röportaj için bir araya geldik. Güler yüzlü ve içten olan Özgün Utku için gecesini gündüzüne katarak çalıştığını söyleyebilirim. Yaklaşık üç yıldır bu görevi sürdüren Utku ile kadının siyasetteki rolünü, önümüzdeki seçimleri ve kadın cinayetleri hakkında güzel bir sohbet gerçekleştirdik
TANER UYANIKER
Sizce kadının toplumdaki yeri nedir?
Atamız buna en güzel yanıtı 1925 yılında Bir millet, erkek ve kadın denilen iki cins insandan oluşur. Mümkün müdür ki, bir toplumun yarısı topraklara, zincirlere bağlı kaldıkça diğer kısmı göklere yükselebilsin? sözleri ile vermiştir. Bende kadının toplumdaki yerinin erkeklerle eşit ve yan yana olduğuna inanıyorum.
KADINI ERKEKLE EŞİT YAPMAK GEREKİR
Son dönemdeki kadın cinayetleri artışını neye bağlıyorsunuz?
Biraz uzunca bir yanıt vereceğim, izninizle. Cumhuriyetin ilk yıllarında ilkokul kitaplarında bir sayfa var. Ördekler suda yüzüyor, kız çocukla erkek çocuk suyun kenarında bunu birlikte seyrediyor. 50lerde yine aynı kitaplarda aynı sayfa var, bu defa iki erkek çocuk seyrediyor. 70den sonra aynı sayfa, iki erkek çocuk yine suyun başında. Çocuklardan biri soruyor, anne ördek nerede diye. Diğeri yanıtlıyor, anne ördek en arkada.
Kadını erkekle eşit tanımlarsanız, onu çocuğun ilköğretime başladığı günlerden itibaren yapmanız gerekir. Bir kız çocuk, erkek çocukla her yerde eşit ve yan yana durabilmelidir. Ama sizin algınızda kadın bir birey değilse, ancak anne olarak statü elde edebiliyorsa, o da en arkadaysa, siz toplumu oraya doğru dönüştürecek eğitimi verirsiniz. Kadın ve Aileden Sorumlu Bakanlığın adını Aile ve Sosyal Politikalardan Sorumlu Bakanlık olarak değiştirirsiniz. Mahalleli kadının namusunu korusun dersiniz.
Kadınlar bireydir. Erkek bireyler gibi kendi namuslarını koruyabilirler algısıyla ülke yönetildiğinde kadın cinayeti diye bir şey olmayacağını düşünüyorum. Bunun için de eğitim sistemini böyle planlayan; kadını erkekle eşit tarif eden partinin, partimizin iktidara gelmesi gerekir.
Kadına siyasette yeterli derecede yer veriliyor mu?
Maalesef bu sorunuzu hayır diye yanıtlayacağım. Nüfus sayımlarına bakın, kadınlar nüfusun yarısı. Şu an TBMMdeki kadın vekil oranı yüzde 14. Yerel yönetimlerde kadınlar sembolik şekilde yer alıyor. Belediye meclislerinde tek bir kadın üye bulunmayan iller var. Sizce kadına siyasette yeterli derecede yer veriliyor mu?
KADINLAR 1150 ODALI SARAYI DÜŞÜNSÜN
Kadının siyasetteki rolünü nasıl görüyorsunuz?
Tüm kadınların her gün siyaset yaptığını düşünüyorum. Örneğin kadın kendisi işsizse, ya da sigortasız, güvencesiz işlere mahkumsa; bundan memnun olup olmadığı bir siyasi tercihtir. Çocuğuna haftada bir et yediremiyorsa, bu konuda ne hissettiği bir siyasi tercihtir. Kendisi her ay düzenli olarak elektrik faturasını öderken, özel sektörün tahsil edemediği kayıp-kaçak bedelinin kendinden alınması konusunda ne düşündüğü bir siyasi tercihtir. Kendi emekli maaşına ayda 24TL zam yapılırken, çocuğu işsizken; devletin kaynaklarıyla 1150 odalı saray inşa edilmesinin hoşuna gidip gitmemesi bir siyasi tercihtir.
Bu nedenle kadınların genel seçimlerde sandığa giderken her gün yaşadıklarını göz önüne almasını istiyorum. Demin bahsettiklerimden hoşnutsa iktidarda olan partiye oy versin. Eğer bunlar onun da içini acıtıyorsa; Türkiyeyi yeniden kurması, kaynakları hakça dağıtması için Cumhuriyet Halk Partimize oy versin.
Seçim öncesi yaptığınız çalışmalar ve projeler nedir?
Biz 2012 Haziranında seçildikten sonra İl Kadın Kolları Yönetim Kurulu olarak önce kendimiz 8 haftalık, psikodrama eğitimi aldık. Olaylara karşımızdakinin gözünden bakmayı, bir olayı birden çok açıdan görebilmeyi öğrendik. Sonra yine önce kendimizden başlayarak Çat kapı ve Vücut dili-motivasyon eğitimleri aldık. Bu eğitimleri ilçe kadın kolu başkanlarımıza ve talep eden ilçelerde kadın üyelerimize verdik. Yaklaşan genel seçimlerde aynı eğitimlerin ikinci turlarını ilçelerde veriyoruz.
30 ilçede, kayıtlı tüm kadın üyelerimizi davet ederek, Danışma Kurulları yaptık. Üyelerimize sorduk: Kadın kolumuz bu ilçede seçimi nasıl planlasın-yürütsün? Siz kadın kolumuza bu süreçte katkı koyabilir misiniz? Nasıl? diye. Şimdi ilçelerde kadın mahalle temsilcilerimizle toplantılar yapıyoruz ve vatandaşla temasta kullanacağımız söylemi arkadaşlarımızla değerlendiriyoruz.
İki ay kadar önce, İl Kadın Kolu Başkanlığımız bünyesinde, genel seçim sürecinde görev yapacak seçim komisyonumuzu kurduk. Öncelikli olarak belediyesi bizde olmayan 8 ilçede görev yapacak arkadaşlarımızı atadık. 2 aya yakındır arkadaşlarımız, aktif olarak, bu 8 ilçede alanda, kadın örgütümüzle omuz omuza çalışmalarını sürdürüyorlar. Bu çalışmaların sonucu olarak, 8 ilçemizde oy patlaması bekliyoruz.
Alanda gece, gündüz, yağmurda, güneşte partimizi iktidara taşımak için, emek veren kadın örgütümüze bu vesileyle teşekkür etmek isterim. Cumhuriyet Halk Partimizi iktidara biz kadınlar taşıyacağız.
ALKIŞLAYAN DEĞİL, ALKIŞLANAN OLACAĞIZ
Sizi diğer parti kadın kollarından ayıran en önemli etken nedir?
Bu sorunuza göreve seçildiğimiz günden beri hayata geçirdiğimiz birkaç önemli projeden bahsederek yanıt vermek isterim, izninizle.
Dikkatinizi çekeceği gibi bunlar sadece kadına dokunan projeler değil, kentlimizi, yurttaşımızı ilgilendiren konular. CHP İzmir İl Kadın Kolları Başkanlığına aday olurken değerli kadın üyelerimize Alkışlayan değil, alkışlanan olacağız demiştim. Biz, CHP İzmir İl Kadın Kolları olarak, Türkiye gündeminde olan her konu bizi de ilgilendirir diyoruz. Bazen bizim için öncelikli konuları Türkiyenin gündemine taşıyoruz. Biz İzmirli kadınlarımızın lider kadınlar olduklarını biliyoruz. Lider kadınları temsil etmenin haklı gururunu her gün yaşıyoruz. CHP İzmir İl Kadın Kolları diğer kadın kollarından farklı olarak emek harcamayı bildiği gibi sonuç almayı da bilir.
BU PADİŞAHLIK ARZUSU
CHP içindeki milletvekili istifaları için ne düşünüyorsunuz?
İstifa tek taraflı bir mekanizmadır. Kendi kararları, saygı duyarım. Siyaset çok uzun soluklu bir yol. Seçmen o uzun yolda yaptıklarımız için de bizi zaman zaman sorgular, yapmadıklarımız için de. Ülke bu durumdayken, iktidarda CHP yokken siz iktidarı değil muhalefeti sürekli eleştiriyorsanız; emin olun birileri de sizin bu durumunuzu eleştiriyordur.
Başkanlık sistemi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Dünyada başkanlık sistemini uygulayan ülkeler var. Başkanlık sisteminin tek başarıyla uygulandığı ülke ABD. Başarısının nedeni kuvvetler ayrılığına verdikleri önem. Bir düşünelim, şu an başkanlık talebini dillendirenlerin yargının bağımsızlığı konusundaki söylemi nedir? Rektörlük atamalarında kendi üniversitesinden bir oy alanlar neden rektör olarak atanır? Merkez Bankası başkanı kötü giden ekonominin neden günah keçisi ilan edilir? Bu uygulamalarda olanların Başkanlık sistemi hayata geçerse kuvvetler ayrılığı ilkesini uygular mı? Demokrasinin amasız, fakatsız uygulandığı bir ülkede Başkanlık sistemine gerek yoktur. Bunun tersi durum söz konusu ise bu başkanlık sistemini değil padişahlık arzusunu tarif eder.
YÜZLERCE YIL GERİSİNE SAVRULUYORUZ
Size göre ülkenin içinde bulunduğu en büyük tehlike nedir?
Günümüzde ülkeler topla, tüfekle ele geçirilmiyor. Dünyada her alanda buluşlar oluyor. Bir tarafta uzayın derinliklerine ulaşmak istiyor insanoğlu, diğer yanda bilişim, sağlık alanında akıl almaz gelişmeler yaşanıyor. Dünyada tüm bunlar olup biterken ülkemiz itibarlı yalnızlık, Osmanlıca söylemleriyle; günümüzün yüzlerce yıl gerisine koşar adım savruluyor. Bu nedenle bence ülkenin içinde bulunduğu en büyük tehlike; 3. bile değil 4. dünya ülkesi olmaktır.
Bunu önlemek için biz aydınlara çok büyük sorumluluk düşüyor. Yaklaşan genel seçimler başta olmak üzere tercihlerimizi yaparken neyi kesinlikle hayatımızda istemediğimize karar vermeliyiz. Geleceğimizin, çocuklarımızın, torunlarımızın hayatlarının nasıl olmasını istiyorsak seçimlerimizi buna göre yapmalıyız. İstemediğimizi, gitsin dediğimizi eleştirmeliyiz. 8 Haziran sabahından başlamak üzere demokrasinin, özgürlüklerin ve sevginin egemen olduğu bir Türkiye kurmalıyız.