Prenses şehir İzmir

Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkan Yardımcılığı'ndan geçtiğimiz günlerde istifa ederek AK Parti’den aday adaylığını açıklayan Talip Uzun tanıtım çalışmalarına gazetemiz Ege’de Bugün’ü ziyaret ederek devam etti


  • Oluşturulma Tarihi : 26.02.2015 07:35
  • Güncelleme Tarihi : 01.01.1970 00:00
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Prenses şehir İzmir

NİLGÜN TAZE

Aday adayı olmaya nasıl karar verdiğinizi anlatır mısınız?

Öncelikle kendimi tanıtarak sözlerime başlamak istiyorum. 1974 Kars/Sarıkamış doğumluyum. 1990 yılında ailem İzmir’e taşındı. 1991-92 öğretim yılı İzmir İmam Hatip Lisesi mezunuyum. Gazi Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nü bitirdim. Üniversiteyi bitirdiğimde ülkemiz 28 şubat şartlarını yaşıyordu. Kaymakamlık dahil bir çok kariyer meslek sınavını kazanmama rağmen İmam Hatipli olmaktan dolayı mülakatlarda elendim. Çalışma hayatına tekstil işçisi olarak başladım. Ardından Maliye Bakanlığı’nda memur oldum. Sonra müfettiş yardımcılığını kazandım. Müfettişlik, Başmüfettişlik dahil 10 yıl denetim elemanı olarak görev yaptım. Ankara kalkınma Ajansı’nda denetim faaliyetlerini koordine ettim. Son olarak Sağlık Balanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nda Başkan Yardımcısı iken AK Parti’den Milletvekilliği aday adaylığı için istifa ettim. Geriye dönüp baktığımızda 16 yıllık  devlet memurluğu serüvenim var.  Şimdiye kadar siyasi iradenin karar verdiği hususlarda bir bürokrat olarak çalışırken şimdi milleti temsil eden parlamentoda karar vericiler arasında olmak istiyorum. Devlette edindiğim tecrübeyi siyasi alana taşımak istiyorum. Parlamento dediğimiz milli iradeyi temsil ediyor. Bu ülkede yaşayan her bireyin milli iradenin temsilcisi olmak arzusu taşıması normaldir. Bu kutsal bir iş. Böyle olmazsa şu anda binlerce insan bu yarışın içinde yer almazdı. Aslında şu anda aday adayı olan  bir çok arkadaşımız mevcut işlerinde çok başarılılar. Önemli mevkilerde oturuyorlar. Ama milli iradenin tecelligahı olan TBMM’de olmak kutsal bir görev.  Bu husus aday adayı olmamda temel belirleyici sebep.

İkinci olarak Türkiye yeni bir sürece giriyor. Yeni Türkiye’den, yeni anayasadan, yeni bir siyaset anlayışından, yeni bir ekonomik sistemden bahsettiğimiz bu süreçte siyasette yeni simaların var olması yadırganacak bir şey değil.  AK Parti’nin 13 yıllık başarısının altında yeni ile tecrübenin harmanlanması yatıyor. Parti dinamizmini böyle tesis ediyor. Böyle bir hizmet kervanına dahil olmak isteğimiz söylediğim sebeplerden kaynaklanıyor. Hayırlısı olur diye umut ediyoruz.

Milletvekili olursanız özellikle İzmir için yapmayı planladığınız projeleriniz nelerdir?

İzmir yerel idare tercihleri ile Türkiye’nin son 13 yıllık değişimine ayak uyduramadı. Diğer illerimiz ekonomik kalkınma ve değişimi daha yoğun yaşarken İzmir bu gelişime tam ayak uyduramadı. Bunun da aslında bir şekilde İzmir’de örülmüş sanal duvarlarla sağlandığını görüyoruz. İzmirliler arasında temeli olmayan sanal duvarlar oluşturuluyor. İzmirlilerin ideolojik bir çerçeveye hapsedilmesi bazılarının işine geliyor. Bu seçimde İzmir’imizin bütün bu duvarları yıkarak kendi değişimine, kendi ilerlemesine yol açacak anahtarları Ankara’ya göndereceğini düşünüyorum. Bunun bir unsuru olabilirsem kendimi bahtiyar hissederim.

Şimdi biz bu prenses şehrin ismiyle müsemma bir şehir haline gelmesi için uğraşacağız. Kısır tartışmalar içerisine girip İzmir’in geleceğe dair ümitlerini karatmanın bir manası yok. Daha kucaklayıcı, her bireye kendimizi, derdimizi anlatarak İzmir’e dair muradımızı anlatarak bunu başaracağımıza inanıyorum. Devlet işleyişini bilmenin daha başlangıçta insana büyük bir avantaj sağladığını ifade etmem lazım.

İzmir’in önemli bir sağlık potansiyeli var. Türkiye’deki bütün illerle kıyasladığınızda sağlık göstergeleri açısından İzmir hep önemli avantajları olan bir şehir. Kişi başına düşen hekim sayısında öyle, kişi başına düşen yatak sayısı vb. bütün göstergeleri iyi. EXPO 2015 ve 2020 için temel tema sağlıktı İzmir’de. Bu nedenle daha başlangıçta EXPO kapsamında İzmir’e yapılması düşünülen bütün projelerin takipçisi olacağım. Sağlık Bakanlığı’ndan geliyor olmamın da bu konuda bir avantaj sağladığını düşünüyorum. Yine İzmir sağlık turizmi açısından önemli avantajlara sahip. Ülkemize 2014 yılında 500 bin civarında sağlık turisti geldi. İzmir’in bu sayıyı tek başına karşılayacak alt yapıya kavuşması için gayret sarfedeceğim. Genel idarenin ve yerel idarenin İzmir’de başlattığı yatırımlar var. Yol, baraj, liman, metro, vb. bunların nihayete erdirilmesi için uğraşacağım. Özetle İzmirlilerin daha müreffeh bir hayat sürmeleri temel amacım olacak. İşsizlik İzmir’de diğer illerden daha fazla. Bunun için yalnızca devlet yatırımlarını teşvik etmek yeterli değil. Özel sektörün de izmirde gıda, giyim, metal, motorlu taşıtlar, mobilya gibi İzmir’in potansiyeli yüksek sektörlerde yatırım yapması gerekiyor.

Sağlık turizmini ilerletmeyi düşünüyor musunuz?

Sağlık turizminin üç temel bileşeni var. Birincisi yaşlı bakım merkezleri, ikincisi normal tıbbi tedavi merkezleri, üçüncüsü ise termal turizm. İzmir’in bu üç konuda da ciddi bir potansiyeli var. Ülkemizin şu anda sahip olduğu toplam sağlık turizminin tek başına İzmir’de gerçekleşeceğini düşünüyorum. Buna inanıp çalışırsak bu bir hayal değil. Yeter ki bütün İzmirlilerle aynı amaca kilitlenelim. O zaman bütün hayallerin nasıl gerçeğe dönüştüğünü birlikte görebiliriz.

İzmir’de milletvekili sayısında AK Parti’nin sayısında bir artış olacak mı?

Şu anda bile seçim neticesinin böyle olacağını anlayabiliriz. Mavcut başvuru sayıları dikkate alındığında durumun böyle olacağı kesinlikle söz konusu. Şu anda aday adayı başvuru sayısını bir karine olarak ele alırsak AK Parti’nin İzmir’de bu kez birinci parti olacağını söyleyebiliriz. 10 gündür bütün ilçelere gidiyorum. Partimizin teşkilatlarının heyecanına ve motivasyonuna hayran olduğumu ifade etmek istiyorum. Bu motivasyon mutlak bir başarı ile neticelenecektir. Buna inancım tamdır.

İzmir’in yerel yönetimler yüzünden mi geri kaldığını düşünüyorsunuz?

Türkiye’nin hiçbir bölgesi artık geri değildir. Ama İzmir’in hakettiği noktaya gelemediğini açıkça görüyoruz. İzmir daha ileriye gidebilir. Birlikte uyum içerisinde çalışmak dururken kısır tartışmaların İzmir’e çok zaman kaybettireceğini düşünüyorum. Bu tartışmaları bir tarafa bırakıp yerel idarecisiyle genel yönetimiyle birlikte daha ileriye taşınmasına gayret sarf edebiliriz. Biz İzmir’de, İzmir için ortak bir hayal kurabilirsek sonucun çok farklı olacağını düşünüyorum.

Sayın Delican’ın yaptığı gibi muhalefette olsa birlikte iş görme çalışmalarına katılacaksınız o zaman..

Sayın Delican, Türkiye’nin geleceğine dair endişesi olan, kaygısı olan herkesle konuşabilecek ve çalışabilecek bir ortam olsun istiyor. Bu da İzmir için bir imkan. Bizlerinde aynı imkanın etrafında kenetlenmesi elzem.

Nasıl bir tanıtım programı seçtiniz kendinize?

Biz kendimizi ifade edebileceğimiz, bizi dinleyen her bir guruba gitmeye hazırız. Bunun için teşkilatla birebir diyalog kuruyorum. Samimi bir şekilde gidip kendimi anlatıyorum. Nerede bizi dinlemeye hazır bir grup varsa bu ister ev olsun, ister kahvehane, gidip kendimizi anlatıyoruz. Son 10 gündür neredeyse tüm ilçeleri gezdim.  Tanıtım programım tamamen yüz yüze ve interaktif bir şekilde devam ediyor. Böyle olmasının çok daha faydalı olduğunu düşünüyorum. Tüm yaşam alanımızın sanal bir dünyaya hapsolduğu bir dönemde sıcacık ve samimi sohbetler daha etkili oluyor.

Son olarak söyleyecekleriniz nelerdir?

Ülkemiz İlk 20 ekonomi arasına girmiş dünyanın en büyük ekonomilerinden birisi. Artık ülkemiz için yeni bir dönem başlıyor. Yeni Türkiye’nin en önemli paydaşlarından birisi İzmir olmalıdır. Herkes bu ülke için ne yapabilirizin cevabını vermelidir.

Türkiye şu an demografik göstergeleri açısından altın çağını yaşıyor. Bunu büyük bir fırsata dönüştürme zamanı. Ben bu durumu şöyle formüle ettim . Gençlerimizin kalbi imanla dolu, zihinleri adeta bir AR-GE merkezi gibi çalıştığı gün bu ülkeye dair hiçbir endişemiz kalmaz.

Hükümetimizin açıkladığı 25 adet ekonomik dönüşüm programı ülkemizin ekonomik yol haritasını belirliyor. Bin 300 tane faaliyet hazırlanmış. Bunu kendimize rehber edinip çalışacağız.

İzmir’in 100 büyük firmasında toplam Ar-Ge merkezi sayısı yüzde 15. Bunun artırılması için gayret sarf etmemiz gerekiyor. Organize sanayi bölgeleriyle, üniversite sanayi işbirliğiyle, nitelikli iş gücü ile orta gelir tuzağına düşmeden ilerlememiz gerekiyor.

Birçok kültürün bir arada yaşadığı 8 bin 5 yüz yıllık bir tarihten bahsediyoruz İzmir’de. Bu hoşgörüyü ve birlikte yaşama kültürünü Türkiye geneline yaydığımızda çözüm sürecinin de en önemli paydaşının İzmir olacağına inanıyorum.

Yollar, köprüler, barajlar muhakkak ki yapılacak. Bunun için takatimin sonuna kadar çalışacağım. Ama ben kalpler ve gönüller arasında kurulacak köprüler ve yollar kurmaya talibim.

Haber Merkezi