- Siyaset
- 01.05.2025 11:59
CHP Hatay milletvekili Dr. Mehmet Ali Ediboğlu Türkiye'nin yeni bir göç sorunu ile karşı karşıya olduğunu söyledi. Ediboğlu Ortadoğunun yeni kamplaşmasında izlenen dış politika bizi içinden çıkılmaz sorunlarla karşı karşıya bıraktı. Eğer akıllı bir değişiklik yapılmazsa önümüzdeki süreçte çok ciddi göç sorunu ile karşı karşıya kalacağız diye konuştu
SAMİ GÖKÇE/ANKARA
Mehmet Ali Ediboğlu, Türkiye'nin özellikle Suriye ve Kuzey Irak'tan kaçması muhtemel ciddi bir göç sorunu ile karşı karşıya olduğunu söyledi. Kuzey Irakta Barzani yönetimine yakınlığı ile tanınan Rudaw televizyonunda yayınlanan ve Mesut Barzaninin Diyarbakır ziyareti sürerken ekrana gelen meteoroloji haritasında, Hakkari, Diyarbakır, Mardin, Şırnak, Van gibi illerin yanı sıra Hatay ve Mersin'in de Kürdistan sınırları içinde gösterilmeye başlandığını anımsatan Ediboğlu, Aynı dönemde de NATO merkezlerinde hazırlanan haritalarda Hatay ve Mersin Kürdistan sınırları içinde gösterilmeye başlanmıştı. Bu Türkiye'yi yönetenlerin önümüzdeki süreçte olabilecekleri dikkate alması gereken önemli gelişmedir dedi
Edibdoğlu'nun değerlendirmesi şöyle:
Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Milli Koalisyonu (SMDK)nin Basın Sözcüsü Halid el Salihin 3 Eylül 2013 tarihinde İstanbulda bir basın toplantısı düzenlemişti. Suriyeli muhalifler o gün Gayrettepe Hoşsohbet Sokakta kullandıkları binada düzenledikleri basın toplantısına Türk Devlet yetkililerinin yanı sıra uluslararası misyon temsilcileri de katılmıştı. Basın toplantısında kullanılan haritada Hatayın Suriye topraklarında yer aldığı görüldü.
23 Mayıs 2013 tarihinde Habertürk Ankara Bürosunda Fatih Altaylıya sabah kahvaltısında konuk olan BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaşın sözleri büyük tepki almıştı. Demirtaş, Suriyede de Iraktaki gibi bir Kürt Özerk Bölgesi olacağı artık kesin. Tabii, bu Suriyedeki Kürt oluşumu, Lazkiyeyi de içine alırsa Kürtlerin büyük bir sorunu ortadan kalkar derken Kürtlerin sıcak denizlere açılma sorununun böylelikle çözüleceğini ifade ediyordu.
ORTADOĞU SINIRLARI YENİDEN ÇIZILIYOR
The Kurdish Spring (Kürt Baharı Ortadoğunun Yeni Haritası) isimli kitabın yazarı Columbia Üniversitesi Barış ve İnsan Hakları Çalışmaları Direktörü David Phillipsin CNBCye yazdığı makalesinde Türkiyeye bakış açılarının değiştiğini ve Kürdistanın Rojava üzerinden denize açılması gerektiğini belirtmiş ve bu makale ile ilgili Rudawa konuşan Phillips, son zamanlarda Ortadoğuda yaşananları, Kürtleri ve IŞİDi değerlendirirken Ortadoğunun yeni haritası, dünyada bundan sonraki ilk bağımsız devlet olacak olan Kürdistanın sınırlarına bağlı olarak değişecek. şeklinde açıklama ve yorumda bulunmuştur.
Bugün Suriyenin Afrin kenti; Kobani ve diğer Kürt nüfusun yoğun olduğu yerlerden Savaş dolayısıyla kaçarak gelenlerle birlikte 1.000.000dan fazla Kürt nüfusu barındırıyor. Afrin'e Radikal İslamcılarca yapılacak bir saldırı ile sınırın yakın olduğu Hatay iline büyük bir göç dalgasının olacağı belirtiliyor.
500 BİN KİŞİ GELİR
Afrin Kantonu ile El-Nusranın karargahı durumundaki Atme kasabası birbirine çok yakın ve komşu bölgelerdir. El-Nusra örgütünün Afrin Kantonuna tıpkı Kobaniye IŞİDin yaptığı gibi bir saldırısı her an beklenmelidir. Böyle bir durumda en az 500.000 Kürt vatandaşının Hataya kaçması ve yerleştirilmesi demografik yapıda değişikliğe yol açacaktır. Tıpkı Musul, Kerkük, Süleymaniye ve Erbilde olduğu gibi.
BOP, 3 Kantonlu Rojavanın tek parça haline getirilmesinin gerekliliğine vurgu yapıyor. Kürt politikacılar sık sık bu bölgenin Akdenize açılmasının şart olduğunu da söylüyor. ( Kuzey Irak petrollerinin Akdenize güvenli bir şekilde ulaştırılması, Avrupa pazarlarına enerji arzı sağlanarak, ABnin Rusyaya enerji bağlamında bağımlılığını kırılmak istenmektedir.)
Bütün bu planların hayata geçirilebilmesi için de; Hatayda uzun sürecek bir Alevi-Sünni çatışmasının gerekliliği üzerinde duruluyor. Şöyle ki; Hatayda ölümlere, yaralanmalara kan ve gözyaşına neden olacak bir Alevi-Sünni çatışması ile Alevilerin ve Sünnilerin daha güvenli başka illere kaçarak göç etmeleri sağlanacak, Afrine radikal İslamcı teröristlerin saldırısı planlanacak ve Afrinden en az 500.000 Kürt vatandaşı Hataya kaçacak. Cilvegözü ve Reyhanlı katliamları ardından resmi ağızlardan yapılan provokatif açıklamalara (52 Sünni vatandaşımız şehit oldu, bu katliamı Aleviler yaptı v.s), Haziran-Gezi protestolarının Antakyadaki eylemlerinde provokatörlerin Alevi-Sünni çatışmasına yol açacak çeşitli senaryoları hayata geçirme çabalarına, bilinçli Hatay halkı itibar etmemiş ve bu planları bozmuştur.
TÜRKİYE PAKİSTANLAŞIYOR
Türkiye; izlediği taşeron dış politika nedeniyle, Pakistanlaşmaya, Hatay ise, Peşaverleşmeye adım adım sürükleniyor. Bilindiği gibi; Sınırlarımızın yolgeçen hanına döndüğü, güvenliğin ortadan kalktığı, 2,5 milyon Suriyeli ve Iraklı sığınmacının olduğu, Güney sınırlarımıza yerleşen terör örgütlerinin ve çeşitli ülkelerin ajanlarının varlığı Türkiyeyi Pakistanlaştırmaya, Hatayı ise Peşaverleştirmeye adım adım yaklaştırıyor.
Türkiyede uygulanan yanlış dış politika nedeniyle, tıpkı Pakistan gibi koca bir ülke nasıl terör üssü olmanın bedelini çok ağır ödedi ise Türkiyede yıllar içinde bu bedeli çok ağır ödeyecek, Hatayın payına da ağır bir fatura çıkabilecektir.
AKP Hükümetinin dışarıdan dayatmayla aldığı Eğit-Donat projesi kapsamında Türkiyeye gelecek yabancılar ile örgütlerin eğitilip donatılması geri dönüşü olmayan, her türlü riskleri içinde barındıran çıkmaz bir yoldur. Çünkü Türkiyede eğitilenlerin; eğitim dönemlerinin sonunda kendi ülkelerine ya da başka ülkelere gittiklerinde oralarda katılabilecekleri terör ya da başka yasadışı eylemlerden dolayı Türkiye Cumhuriyetinin sorumluluğu olacaktır.
Sınırların açık bir hale getirilmesi ile oluşan Suriyeli 2,5 milyon sığınmacı problemi daha uzun yıllar Türkiyenin başını ağrıtacaktır. Artık Türkiye bu sığınmacıların sorunlarıyla baş edememekte ve uluslararası yardım dilenmektedir.
Hatayda bulunan Yayladağı ve Cilvegözü sınır kapıları dışında, son dört yılda açılmış gayri resmi birçok kapı ( Bükülmez, Karbeyaz, Güveççi v.s.) varlığını ve faaliyetlerini sürdürmektedir. Yasadışı bu gümrük kapılarının güvenliğinin ve denetlenmesinin yapılmaması, araç ve insan giriş-çıkışlarının kayıt altına alınmaması Türkiye ve Hatay açısından sorun yaratarak her türlü riski almamıza neden olacaktır.
İSTİHBARAT ÖRGÜTLERİ CİRİT ATIYOR
Suriye ve Irak sınırlarımızdaki istikrarsız ve kontrolsüz ortam, ülkemizi yabancı istihbarat örgütlerinin cirit attığı bir bölge haline getirmiştir. NATO ile bağlantılı gruplar topraklarımızda bürolar açtılar. Bu urum ülkemiz üzerinde karanlık emelleri bulunan yabancı istihbarat ajanları için bulunmaz bir fırsat oluşturmuştur. Endişemiz odur ki, Reyhanlı-Cilvegözü-Gaziantep ve Akçakale gibi saldırılar önümüzdeki süreçte artabilir.
Bilinmelidir ki; Bölgedeki tüm halklar Türk-Kürt-Arap-Laz-Çerkez-Ermeni-Süryani- Hristiyan-Müslüman-Yahudi v.s. ile ister Sünni, ister Alevi, ister Kürt olsun her türlü şovenizm, ırkçılık ve mezhep fitnesi sadece ve sadece açıklamaya çalıştığımız bu projeye, kan, gözyaşı ve kaosa yani BOPa ve Hatayın kirli emellere kurban edilmesine alet olur ve hizmet eder. Bizlerin en öncelikli görevi ise; İnadına barış diyerek, Alevi-Sünni-Kürt-Türk-Arap-Hristiyan-Ermeni-Yahudi kardeşliğini savunarak, her türlü şovenizmden ve mezhep fitnesinden uzak durmak, bölge ve Hatay üzerinde oynanmak istenen oyunları bozmak ve boşa çıkarmak olmalıdır.