Doğru beslenme ile bağırsaklarımızı koruyabiliriz

Fonksiyonel Tıp Sağlık Koçu Nilgün Özcan, fonksiyonel tıp uygulamalarının yeme alışkanlıklarımız üzerindeki etkisinden bahsederek nasıl sürdürülebilir ve doğru beslenebileceğimizi anlattı


  • Oluşturulma Tarihi : 27.05.2020 07:41
  • Güncelleme Tarihi : 27.05.2020 07:41
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Doğru beslenme ile bağırsaklarımızı koruyabiliriz

BURCU YANAR/RÖPORTAJ
İnsan kaynakları alanında 20 yıllık kariyer hayatının çoğunu hem kişisel hem de profesyonel olarak başkalarının hayatında fark yaratmak, onlara yol göstermek ve hayatlarına anlam katma çabasıyla geçirdiğini belirten ve edinmiş olduğu bilgileri başkalarıyla paylaşmaya devam eden Fonksiyonel Tıp Sağlık Koçu Nilgün Özcan, fonksiyonel tıbbın ne olduğunu, bütünsel beslenmenin önemini ve eleminasyon diyetini anlatarak sağlıklı bir yeme alışkanlığının nasıl kazanılabileceğini sorularımıza yanıt vererek aktardı.
-Nilgün hanım öncelikle sizi yakından tanıyabilir miyiz?
Hayatım boyunca kendimi adamış olduğum sağlıklı yaşam, egzersiz ve beslenme üzerine çalışmalarıma da koçluk perspektifi ile sürdürülebilir, kaliteli bir yaşamı yaygınlaştırmak için çalışmalarıma devam ediyorum. Ağırlıklı olarak danışanlarımla sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam, yüksek stres düzeyi, özel ilişkilerin yönetimi, kilo verme, hastalıklardan korunma, egzersiz planı, iletişim becerilerini artırma, kişisel temsil yeteneği, kariyer hayatı, odaklanma, hedef belirleme ve sonuca ulaşma, özgüven ve sosyal beceriler üzerine çalışmalar yapıyorum.
Yapmış olduğum çalışmalar çerçevesinde kişilerin hedeflerine ulaşma ve seçtikleri alanlarda başarılı ve mutlu olma, hayat amaçlarına ulaşma konusunda güven kazanmalarına odaklanıyorum. Bir insan kaynakları profesyoneli ve koç olarak en büyük motivasyonum, insanların içlerindeki potansiyelini keşfederek yaşamlarının her alanında daha mutlu olabilecekleri ortamları yaratabilmeleri ve bakış açılarını farklılaştırabilmeleri için yolculuklarında rehberlik edebilmektir.
-Fonksiyonel tıp nedir, modern tıptan veya alternatif tıptan farkı nedir?
Fonksiyonel tıp aslına bakarsanız tıbbın kendisidir. Yeni ve farklı bir alan değildir. Geleneksel tıptan farklı olarak hastalığın semptomlarının yanı sıra altında yatan nedenleri ile araştırılarak kontrol altına alınmasına ve tedavi edilmesine odaklanır. Her kişinin benzersiz ve öznel olduğuna inanır ve buna göre kişisel olarak kişiye özgü yaklaşım sergiler ve çözüm üretir. Hastalıkları genelleştirmez. Fonksiyonel tıp doktorları, diyetisyenleri ve uzmanları kişinin sağlığını yaşam tarzının, çevre ve aile geçmişinin nasıl etkilediğini araştırarak, hastaları büyük ölçekte anlamak için zaman harcarlar. Alternatif tıp, akupunktur, masaj terapisi, zihin-beden tekniği (meditasyon, yoga), kayropraktik, homeopati, reiki veya aromaterapi gibi çok çeşitli yaklaşımları içerir. Her iki yöntem de birbirini destekleyicidir. Birinin iyi diğerinin kötü olduğu gibi bir kanıya sahip olmak oldukça ayrıştırıcı olacaktır. Herkes ve her beden farklıdır. Bir şifa şekli bir kişi için iyi olabilir, ancak aynı yöntem başka bir birey için iyi çalışmayabilir ve bu sorun değildir! Hepimiz farklıyız (buna biyo-bireysellik denir.) Bu yüzden seçim yapabileceğiniz çeşitli şifa şekilleri vardır. Nihayetinde araştırma yaparak kendi eşsiz iyileştirme yolculuğunuzda ona yardımcı olabilecek yetkin ve lisanslı bir uzman bulmak kişiye kalmıştır, kişi kendi yaşamında en iyi sağlık ve refah düzeyine ulaşmak için kararını vermekte serbesttir.
ALIŞKANLIKLARI DEĞİŞTİRMEK!
-Bütünsel beslenme ve sürdürülebilir sağlık nasıl mümkün olabilir?
Sağlık dediğimizde ilk aklımıza hastalıklar, beslenme dediğimizde ise tabağımızdaki yiyecekler gelir. Ancak bütünsel beslenmede hayatımızdaki tüm faktörlere bakılmalıdır. Kariyerimiz, ilişkilerimiz, maneviyatımız, sevgi bağlarımız gibi olgular sağlığımızı derinden etkileyen faktörler olup bunları yok saymak mümkün değildir. Beslenme alışkanlıklarımızla da direkt ilişkilidir. Tüm bu alanlarda iyi ve dengeli olabilirsek o zaman tam ve bütüncül bir sağlıktan bahsedilebilir.
-Bunu nasıl bir yaşam biçimi haline getirebiliriz?
Bütünsel beslenmede öncelikle mevcut durum analizi yapılıp kişinin normal koşullar altındaki yaşam tarzı incelenmelidir. Stres düzeyi, uyku kalitesi, beslenme planı ve egzersiz alışkanlıkları dikkate alınmalıdır. Kısa vadeli hedeflerden ve diyet akımlarından kaçınmalı ve sürdürülebilir olabilmesi için kişiye özel küçük adımlarla başlanmalıdır. Alışkanlıkları değiştirmek bugünden yarına hemen mümkün olmayıp öz disiplin ve öz farkındalık gerektirmektedir. İyileştirilmek istenen ve öncelikli olan konu belirlenerek adım adım ve yavaş yavaş ilerlenmelidir.
-Herkes tarafından uygulanabilir mi, nelere dikkat etmeliyiz?
Bütünsel beslenmeyi uygulanmak üzere var olan bir kavram olarak değerlendirdiğimi söyleyemem. Bu hepimizin bütününde olan bir konudur. Yüksek düzeyde farkındalık içerir. Bedenimiz, zihnimiz, duygularımız, ruhumuz bizimle gün içerisinde defalarca konuşup sinyal göndermektedir. Bunları algılayıp doğru okuyabilirsek o zaman hayatımızda değişiklik yapmaya hazır hale gelir ve sahip olduğumuz farkındalık ile iç yolculuğumuza başlayabiliriz.
ELEMİNASYON DİYETİ
-İçeriklerinizde ‘eleminasyon’ diyetinden bahsediyorsunuz. Bu tam olarak nasıl ve kimler tarafından uygulanmalıdır, bir örnek ile açıklayabilir misiniz?
Nasıl bir ağacın kökleri var ise bağırsaklarımız da bizim köklerimizdir. Yediğimiz her şeyin emilimi bağırsaklarımızda gerçekleşir. Bağırsak sağlığımız bozulduğunda vücudumuzda da oluşan yangı (inflamasyon) kaynaklı rahatsızlıklar baş göstermeye başlar. Eleminasyon diyetinin amacı bağırsaklara zararı olduğu bilinen potansiyel risk grubundaki gıdaların (süt ve süt ürünleri, yumurta, glüten içeren gıdalar, şeker ve türevleri) tümünün 21 gün boyunca beslenme planından çıkarılarak bir mola verilmesini sağlamaktır. Akabinde teker teker çıkarılan besinler geri ekleme yöntemi ile beslenme planına alınmaya başlanır. Bu süreçte kişinin vücudunun hangi besinlere reaksiyon gösterdiği izlenerek hangi besine duyarlı olduğu anlaşılır. Bu süreç sonunda akut olmamak kaydı ile hastalıklarda ve rahatsızlıklarda ciddi anlamda iyileşme yaşandığını görme şansınız olur. Eleminasyon diyeti çocuklarda, gençlerde ve hamilelerde sadece doktor kontrolü ile uygulanabilir. Farklı rahatsızlıklar için farklı şekillerde uygulanabilecek olup buna ancak doktor ya da diyetisyen karar verebilir.
-Peki sağlıklı bir mutfak ve yeme alışkanlığı nasıl kazanılır, bizler nerede hata yapıyoruz beslenirken?
Bizler öncelikle gerçekten fiziksel olarak acıktığımız için beslenmiyoruz. Yeme alışkanlıklarımızı ve zamanlamasını çoğunlukla duygularımız yönetiyor. Çok mutlu olduğumuzda bunu kutlamak için yiyoruz ya da çok üzgün, kızgın ya da farklı bir olumsuz duygu yaşadığımızda da bunu telafi edebilmek için yiyoruz. Tek bir grup beslenmeden uzak durmalıyız. Sadece protein ya da karbonhidrat ya da yağ ağırlıklı beslenme planı uzun vadede iç dengemizin yararına olmuyor. Öğünlerimizi ve mutfak alışverişimizi her besin açısından zengin ve rengarenk tutmalıyız. Geleneksel beslenmeden uzaklaşıyoruz ve hızlı olabilmesi için dışarıdan yemeğimizi sipariş verme eğilimi gösteriyoruz. Mevsimsel ve kültürümüze uygun beslenmiyoruz. Sirkadisyen ritmimize (biyolojik saat) ters düşecek şekilde hava karardıktan sonra da yemek yemeğe devam ediyoruz. Alışverişe çıktığımızda büyük süpermarketlerin kampanyalarına, ürünlerin albenisine kanıp yüksek miktarda rafine şeker içeren paketlenmiş ürünler tüketiyoruz. Su yerine kahve, çay ile sıvı ihtiyacımızı gidermeye çalışıyoruz. Bunlar ve benzerleri üzerinde durulabilecek çok fazla konu olmakla birlikte yine farkındalığa ve bilinçli olmaya değinmek istiyorum. Etiketleri okumamız, ne yediğimizi bilmemiz, geleneklerimizden uzaklaşmamamız ve modern dünyanın hızına kapılmamamız yine iyi bir başlangıç olabilir.
-Bir de özellikle spor yapanlara kas kütlesinin artması için yulaf ve benzeri ürünler tüketmeleri önerilir fakat sizin önerdiğiniz eliminasyon diyetinde glüten içeren bu yiyecekler yer almıyor. Bunların yerine alternatif olarak neler kullanabiliriz?
Glüten bir proteindir. Bazılarımızın bu proteine karşı alerjisi, hassasiyeti ya da intoleransı olabilir. Glüten yulafta bulunmamaktadır. Dolayısı ile tüketilebilir, burada önemli olan nokta yulafın glüten içeren diğer tahıllar ile aynı hatta işlenip işlenmediğidir. Çünkü glüten bulaşıcı olabilmektedir. Paketlerin üzerini ciddiyetle kontrol etmek gerekir. Glüten denilince ilk akla arpa, çavdar, buğday gelebilir dolayısı ile bunlardan uzak durmak iyi bir başlangıç olabilir. Biz ekmek tüketimi yoğun olan bir ülkedeyiz. Buğday ve çavdar ekmeği yerine karabuğday ya da siyez tercih edilebilir.

Haber Merkezi