- Yaşam
- 15.04.2025 09:03
Rejim muhalifi tutumu nedeniyle yıllarca ülkesinde baskı gören Suriyeli şair Hael Helmi Srour, yazdığı şiirleri ve yazıları saklamak zorunda kaldı. Hael, 36 yıldır hayalini kurduğu şiir kitabını Türkiyede çıkardı
E. ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER
Suriyeli şair Hael Helmi Srour, İzmire gelmeden önce Suriyenin Lazkiye kentinde, uluslararası bir taşımacılık şirketinde çalışıyordu. Üniversitede iktisat okuyan ve her zaman edebiyatla içli dışlı olan şairin, şiirlerinin yanı sıra çeşitli konulardaki makaleleri uluslararası gazetelerde yayınlandı. Ülkesinde rejim muhalifi tutumu nedeniyle pek çok engellemeyle karşılaşan Hael, iç savaş ve siyasi nedenlerden dolayı ülkesini terk ederek 6 yıl önce ailesiyle birlikte İzmire geldi. İzmire geldiğinde ilk 1,5 sene işsiz kalan Hael, ara sıra yevmiyeli işler yaparak ailesinin geçimini sağladı. 2016 yılının Mart ayından itibaren mülteci çocukların eğitim görmesi için UNICEF tarafından açılan bir okulda çalışmaya başladı.
Ülkesindeki baskılar nedeniyle yazdığı şiirleri ve yazıları yıllarca saklamak zorunda kalan Hael, İzmire geldikten sonra edebiyat çalışmalarına kaldığı yerden devam etti. Suriyeli Edebiyatçılar ve Yazarlar Derneğinin kurulmasında aktif rol aldı. 1982 yılında şiir yazmaya başlayan Suriyeli şair Hael, şu sıralar 36 yıldır hayalini kurduğu Savaş Zamanında Aşk adlı şiir kitabını ailesi ve dostlarının yardımıyla yayınlamanın sevincini yaşıyor. Mültecilerin mücadelesi ve aşkın anlatıldığı Arapça-Türkçe kitapla ilgili konuşan Hael, 1982 yılından bu yana şiir yazıyorum. İnsanlığı ilgilendiren her şey hakkında yazıyorum. Keşke ülkemde savaş ve baskı yerine özgür bir düşünce ortamı olsaydı da kitabı Suriyede çıkarabilseydim. Savaşın enkazı altında kalan kalemimi Türkiyede yeniden elime aldım. Kitabımı elime aldığım gün ise yeniden doğmuş gibi hissettim dedi.
ÖZGÜRCE YAZAMIYORDUM
Hael, Suriyede ailesiyle birlikte normal bir yaşam sürerken savaşın başlamasıyla alt üst olan hayatını şöyle anlattı: Suriyede savaş başlamadan önce normal bir hayatımız vardı. Ama şiirlerimi ve yazılarımı özgürce yazamıyordum. Siyasetle alakalı yazdıklarımı saklamak zorunda kalıyordum. Liseden bu yana hep şiir yazarım. İnsan, eşitlik ve özgürlük üzerine Savaş başladığında Lazkiyedeydik. Bizim bölgemiz sıcak çatışmaların yaşandığı bir bölgeydi. Evimizin önünde insanlar katlediliyordu. Sürekli kurşun sesleri duyuyorduk. Eşimle birlikte çocuklarımızın eğitimine çok önem veriyoruz. Onlar eğitim hayatlarına devam edebilsin diye 2012 senesinde Suriyeyi terk ederek İzmire geldik. İnsan normalde vatanına aidiyet hisseder ama ben kendimi Suriyeye yabancı hissediyordum. Çünkü hükümet insanların fikirlerine saygı duymuyordu. Oy verme özgürlüğümüz bile yoktu. İstediğimiz kişiyi seçemiyorduk. Suriyeye tam anlamıyla demokrasi gelmeden geri dönmeyi düşünmüyorum. Savaşın kısa zamanda biteceğine inanmıyorum. Çünkü Suriye artık bölündü. Bütün ülkeler orada.
KÖTÜLÜĞÜN ARTMASINDAN KORKUYORUM
2012 yılında savaştan kaçarak İzmire geldiklerinde maddi ve manevi açıdan büyük zorluklar yaşadıklarını kaydeden Hael, Oğlum Uşakta Kimya Mühendisliği okuyordu. Onun eğitim masraflarını karşılayabilmek için ne iş bulduysam çalıştım. Şu anda ise UNICEFin mülteci çocuklar için açtığı okulda öğretmenlik yapıyorum. Birçok mülteci gibi ben de bir zamanlar Avrupaya gitmeyi düşündüm. Ama maddi koşullar zor olduğu için gidemedik. Çok sayıda mülteci, insan tacirleri yüzünden denizlerde hayatını kaybetti. Bana göre bu son zamanların en büyük trajedisidir. Bütün dünya bu duruma sessiz kalıyor. En büyük hayalim çocuklarımın sosyal ve kültürel açıdan iyi bir eğitim alarak büyümesi. Çünkü bu gençler toplumu yeniden tesis edecek. En büyük korkum ise dünyadaki kötülüğün giderek artması dedi.
MÜLTECİ BİR KADININ HİKAYESİ
Rejim muhalifi tutumu nedeniyle ülkesinde pek çok engellemeyle karşılaştığını, İzmire geldikten sonra ise yeniden yazmaya ve üretmeye başladığını kaydeden Hael, İzmire geldiğimde edebi çevrelerle iletişim kurdum ve onların çalışmalarına katıldım. Suriyeli Edebiyatçılar ve Yazarlar Derneğinin kurucu üyesiyim. Ailemin ve dostlarımın yardımlarıyla 36 yıldır hayalini kurduğum şiir kitabımı çıkardım. Şimdi bir roman üzerinde çalışıyorum. Savaştan kaçan ve kocasından şiddet gören 24 yaşında Suriyeli bir kadının hikayesini anlatacağım. O romanın da Türkçe çevirisi yapılacak. Savaş Zamanında Aşk adlı şiir kitabının çıkmasında İzmirli şair, yazar Ümit Yaşar Işıkhanın çok yardımı oldu. Kitapta yer alan Arapça şiirlerin çevirisini gönüllü olarak yaptı. Benim kitabı bastırmaya bastırmaya gücüm yoktu. Etki Yayınevinin sahipleri Adem Kargı ve Hasan Kargı ise kitabın basımını üstlendi ifadelerini kullandı.
KALBİNİN YARISI İNSANLIĞA AİTTİ
Şiirin toplumsal ve kültürel bir deneyim olduğunu ifade eden Hael, O yüzden de kendim istedim diye değil, şiirin içinde yaşadığım için şairim. 1982 yılından bu yana şiir yazıyorum. İnsanlığı ilgilendiren her şey hakkında yazıyorum. Arjantinde, Afrikada dünyanın neresinde olursa mazlum insanlar hakkında onların acıları hakkında yazıyorum. Kalbimdeki acıyı yazıyorum. Mülteci olmak şair yönümü çok etkiledi. Çünkü şair acılarından beslenir. Şiir yazdıkça acılarım hafifliyor. Hayallerimi yaşıyorum yazarken. İnsanın özgürlük ve barış içinde yaşaması dünyanın en güzel şeyi. Türkiyede demokrasi ve özgürlük var. En çok da insanlık. Nazım Hikmetin kalbinin yarısı insanlığa aitti. Bu yüzden onu çok seviyorum. O da zamanında mülteci olmak zorunda kaldı. Üniversitedeyken hep onun şiirlerini okurdum. Aziz Nesini de çok seviyorum şeklinde konuştu.
BEN MÜLTECİYİM
Bütün dünyaya haykırmak istiyorum
Benim ülkem yanmış
Benim ülkem bir çılgın şarkı
Verin bize çocukluğumuzu verin
Verin bize barışı verin
Alın denizlerinizi, nehirlerinizi ve papatya çiçeğini
Daha ne olsun
Ölülerimiz, özgürlüğe açılan yolda ruhlarımız yüzüyor
Hayatımın yarısını orada bıraktınız
Dalgaların sırtında kıyıya vuran bir çocuk kadar ürkek bir yabancıyım
Açıl kapı açıl diyorum biz gaziyiz
Satmayan ve satılmayanlar arasında
İnsanlık dalgalarında hala vuruluyoruz sırılsıklam
Ulaşmalıyız bülbülün son şarkısına
Ben mülteciyim, ben yabancıyım
Damgalanmış vücudumda
Dalgalar taşıyor acılarımı, kıyıdan kıyıya kaybolan insanlığa
Utanç içinde sessizlik, utanç içinde kimlikler, pasaport ve çit
Ben yabancıyım, ben mülteciyim
Ama olsun bir gün uyanacağım bu rüyanın kenarından
Ve bir gün toprağımda hayat ve bütün çiçekler
Atlar ve ölüler, umutlar, çocuklar, yaşlı gemiler
Bizi ölümsüzleştiren tuz
Kimliksiz, pasaportsuz ve çitsiz
Vatanında yeniden doğacak mülteciler
Kendi toprağının esmer güneşinde