Sayfa Yükleniyor...
Üniversite mezunu 38 yaşındaki Koral Kaplan, bir gün bir karar aldı ve uzun yıllar boyunca çalıştığı işini bırakıp motorla dünyayı gezdi. Kaplan, insan ömrünün ortalama 70 sene olduğu düşünülünce kendisine çıktığı bu geziyle 70 yıldan bir yıl hediye etmiş olduğunu söyledi
ÖZKAN PEKÇALIŞKAN-ÖZEL HABER
Otomotiv sektöründe denetim ve finansman müdürü olarak çalışan Koral Kaplan'ın hayatı işten ayrılmasıyla değişti. Evindeki tüm eşyaları satıp kendine bir motor alan Kaplan, 81 bin lirayı bulan yolculuğunda 410 gün ve 52 bin kilometre motorun üzerinden inmedi.
Kaplan, yolculuğu boyunca İran, Pakistan, Hindistan, Nepal, Bangladeş, Myanmar, Tayland, Kamboçya, Malezya, Singapur ve Avustralya'da birbirinden ilginç maceralar yaşadığını söyledi. Geziye çıkmadan önce motor kullanmaya yeni başladığını ve çok fazla deneyimi olmadığını söyleyen Kaplan, Seyahate çıkmadan 11 ay önce motora merak sarmıştım. Yurtdışı seyahatlerimin birinde araç yerine motor kiralamak istedim fakat motor ehliyetim olmadığı için vermediler. Türkiye'ye döndükten sonra ben de inat ettim ve motor ehliyeti aldım. Ardından vitesli motorlara merak sardım ve onun da ehliyetini aldım. En sonunda da motor alıp motorun üstünden inmez oldum. Yola çıkarken aslında tecrübem de yok. Ben finans adamayım mekanikten anlamam. İşten ayrılacağım Mart'ta belli oldu ve Nisan'da da ayrıldım. Bu süreçte sürekli araştırma yapıyor ve bu tür seyahat yapanlara ulaşıp onlardan tavsiyeler aldım. Ardından kendi garajı olan bir arkadaşımla motoru uzun yolculuğa hazırladık. Bu arkadaşım motorun yolda bozulması halinde neler yapmam gerektiğini bana öğretti. Lastik, filtre değiştirme gibi temel bakımları öğrendim. Hindistan'da motorumun lastiği patladı fakat onu tamir etmem bana 1 güne patladı. Tüm bunlar zamanla bana pratiklik kazandırdı. Yol boyunca ciddi bir motor arızası yaşamadım. Yaşadıklarımı da kendi başıma çözdüm. Motora sabitlenen yan çantalar ve bagaja motor yedek parçaları, alet takımı, çadır, mat, uyku tulumu, güneş enerjisiyle çalışan telefon şarj cihazımı, kuru ve konserve gıdalar ile kıyafetlerimi aldım diye konuştu.
NE BİR ADRES NE BİR EV EŞYAM VAR
Kaplan, 410 gün süren yolculuğunda; Endonezya'ya kadar aylık 3 bin 500 ila 4 bin lira arasında bir maliyetle gittiğini belirterek, Bu da yaklaşık 45 bin TL gibi bir rakama ulaştı. Tüm yolculuk boyunca 56 bin 700 kilometre gittim ve 81 bin TL harcadım. Seyahatim aslında ne lüks ne de konforsuzdu. Örneğin Nepal'de 3 dolara 8-10 kişi ile pansiyon gibi bir yerde aynı odada kalırsın. 3 dolar da yeme-içmeye verdiğinizde günlük 6 dolara Nepal'de gezebilirsiniz. Ama ben 3 dolarlık yerde kalmak yerine 10 dolar verip otelde kalmayı tercih ettim. Bu 5 yıldızlı bir otel değil ama en azından düzgün yer oluyor. Filipinler'de 3 hafta kaldıktan sonra Avustralya'ya geçtim burada ise hep çadırda kaldım. En sıradan basit bir restoranda bile yemekle içecek 20 dolar. O yüzen kendi yemeğimi de kendim pişirdim. Çadırda kalmama kendi yemeğimi yapmama rağmen harcamam fazlaydı. Eğer Avustralya'ya gitmeseydim 60 bin TL'ye seyahati tamamlardım. Seyahatin finansmanını ise işten ayrıldığımda aldığım tazminat ve oturduğum evdeki tüm eşyalarımı satarak sağladım. Şu an bende ne bir adres ne de bir ev eşyası var dedi.
AİLEMDEN TEPKİ GÖRMEDİM
Anne ve babasının motora her zaman karşı olduğunu ve motoru aldığını 3 ay söyleyemediğine değinen Kaplan, Motor aldığımı ısındıra ısındıra anlattım. İşten ayrıldıktan sonra Hindistan'a gideceğimi söyledim. Ben biraz tepki bekliyordum ama sağ olsun demediler. Yani annem bana 'Eğer gidersen sana sütümü helal etmem' dese ben yine gideceğim ama aklımda hep o cümle kalacaktı. Fakat bana Hayat, senin hayatın; yapmak istiyorsan yap dediler. Yolculuğum boyunca ben de wi-fi sinyali buldukça, Whatsapp gibi sosyal medya programları aracılığıyla ailemle görüştüm. Zaten belli bir süre sonra onlar da kabullendiler ifadelerini kullandı.
DÜNYAYA BAKIŞIM DEĞİŞTİ
Kaplan, yola çıkmadan önce nasıl olacak, bir şey olur mu gibisinden kafasında envayi çeşit soru olduğuna değinerek, Şu anda bunların hiç biri yok. Şimdi ise kendime 'Öyle bir macera yaşadım ki iyi yapmışım' diyorum. Ortalama 70 yıllık ömrünüz olduğunu düşünün ben sadece 1 senesini kendime hediye ettim ve bu her şeye değerdi. Dünyaya bakışım değişti. Her türlü kültürü, yemeği, dini, felsefeyi yakından gördüm şeklinde konuştu.
POLİSİN EVİNDE MİSAFİR OLDUM
İranın televizyonlarda gördüğümüz gibi bir ülke olmadığını oraya gidince fark ettiğinin altını çizen Kaplan, İran, gerçekten modern insanların olduğu bir yer. İnsanlar son derece misafirperverdi. Hiç de öyle mollaların, çarşaflıların olduğu bir yer değildi. Hatta gayet şık giyimli 2 bayan elimden tutup beni kentte gezdirdi. Ben İran'da çok zorluk çekeceğimi tahmin ederken aksine hiç zorlanmadım. Hatta Tahran'da motor üzerinde haritamdan kalacağım otellere bakarken bir polis memuru Persçe konuşarak kızgın şekilde yanıma geldi. İngilizce konuşmaya çalıştım ama anlamadı. Plakama baktı ve 'Türk müsün' diye Türkçe sordu. Çok şaşırmıştım. Adı Mehdi'ymiş. İran'ın kuzey bölgesinde Azeri Türkçesi bilenlerin çok olduğunu söyledi ve beni evinde konuk etti. Yani ceza yazmaya gelmişken birden evinde misafiri oldum dedi.
ALLAHIM BANA YARDIM ET BEN BURAYI GEÇEYİM DEDİĞİM OLDU
Hindistan'da Himalayalar'ı geçerken hayatının en zor motor deneyimini ve macerasını yaşadığının altını çizerek, Öyle bir yer düşünün ki Himayalar'da ıssız bir yerdesiniz ve yollar çamur deryası, telefon çekmiyor ve tek başınasınız. Durup 'Allahım bana yardım et ben burayı geçeyim' dediğim oldu. Himalayar'da 5600 metreye kadar motorla çıktım. İnanılmaz bir tecrübeyi ve 3 haftamı o bölgede geçirdim. Yine Himalayar'da çadır kurduğum bir gün yanıma yaşlı bir teyze geldi ve bana devamlı bir şeyler söylüyor ama anlamıyorum. Ertesi gün bu teyzenin çocukları geldi. Onlar İngilizce biliyor. Meğer anneleri bana 'Biz burada senin gibilere tanrı misafiri gözüyle bakarız. Bir ihtiyacın var mı; yemek getireyim mi?' diye soruyormuş. Bana da çocuklarıyla yemek göndermişti. Ayrılırken ben de anlara sarılıp elini öptüm diye konuştu.
NEPALDE, GÜNDE 13 SAAT MEDİTASYON
Kaplan, Nepal'de ise 10 günlük meditasyon kursuna katıldığına değinerek, Ama aklınıza Türkiyedeki gibi sosyete meditasyon kursları gelmesin. Orada meditasyon eğitimi herkese açık ve ücretsiz. 10 gün boyunca konuşmak başta olmak üzere, kitap okumak, radyo, TV, internet, gazete hiç biri yok. Öğlenleri etsiz ve tek öğün verilen yemekle günü tamamlıyorsunuz. Saban ve akşamları ise sadece pirinç patlağı ve süt veriliyor. Yarı aç bir şekilde tek kelime konuşmadan günde 13 saat meditasyonla geçti. Meditasyon esnasında farklı hisler oluşuyor ve şaşırıyorsunuz. Bir gün motor kullanırken meditasyondaki hisleri tekrar yaşadım. Gözümü kapatıp meditasyon yaptım ve hala meditasyonu sürdürüyorum şeklinde konuştu.
TALİBANA KARŞI ESKORT KORUMASI
Pakistan'da Afgan sınırına yakın olan bölgede geçerken Taliban'a karşı korumalar ve eskort eşliğinde yol aldığını belirten Kaplan, Toplam 3 gün süren bu yolculukta ciplerdeki eskortların her birinde kalaşnikoflar ve ağır makineli silahlar bulunuyordu. Toplam 1000 kilometreyi birlikte gittik. Hatta akşam otelde bile benimle kaldılar ve otelden çıkmama izin vermediler. Onlara 'İstemiyorum, tek başıma gideceğim' deme şansın yok. Tabi devamlı adrenalinle yaşıyorsunuz şeklinde konuştu.
AVUSTRALYADA 3 AY
Kaplan, Singapur'a geldiğinde 'Tamam mı; devam mı' diye kendine sorduğunu ve devam etme kararı aldığına değinerek, Ardından motorumu kargoya verip uçakla Avustralya'ya geçtim. Avustralya'nın çöllerinden ormanlarına kadar hemen hemen her köşesinde 3 ay geçirdim. Pantolonum delindi, kaskım dağılmak üzereydi, eldivenlerim parçalandı. O durumda yine kendime devam mı tamam mı diye sordum. Bu kez cevabım 'Tamam' oldu ve döndüm. Eğer Avustralya'da devam kararı alsaydım Güney Amerika'ya geçecektim.
KAHVALTIYI ÖZLEDİM
Kaplan, özellikle Hindistan, Pakistan gibi Asya ülkelerinde durduğunda kendisine sanki astronot görmüş gibi baktıklarını belirterek, Oralarda durduğumda hemen etrafımı sarıp, 'Nereden geliyorsun, nereye gidiyorsun' gibi sorular soruyorlardı. Gittiğim yollar normal düz yol olmadığı için adamlar belki de ilk kez hayatlarında turist görüyorlardı. İlk başlarda insanların etrafımda toplanmasından rahatsızlık duyarken bir süre sonra alıştım hatta bundan keyif almaya başladım. İran'dan sonra gittiğim diğer ülkelerin kültürlerinde peynir, zeytin ve ekmek diye bir şey yok. Asya'da pirinç ağırlıklı besleniyorlar. Ben kahvaltı zeytin ve peyniri çok sever fakat uzun bir süre kahvaltıda pirinç yiyen biri olarak normal kahvaltıyı özledim. Bir de devamlı yalnız seyahat ediyorsunuz. Günlerce etrafta kimse olmadığı için konuşmadan yol aldığım çok oldu. Ama yalnız kalmaktan bile keyif alır hale geldim şeklinde konuştu.
ENDİŞE VE KAYGILARIM BU SEYAHATLE YOK OLDU
Seyahatten önce ileriye dönük hesaplar, planlar yaptığını bunun neticesinde de kafasında sürekli kaygılar oluştuğunu belirten Kaplan, Ortada fol yok yumurta yokken ben canımı sıkıyordum. Şimdi bunu bıraktım. Artık daha rölanti, adım adım anı yaşayarak hareket ediyorum. Seyahat öncesi; kariyerim ne olacak, ne iş yapayım diye endişelerim vardı şu an ise hiç bir iş endişem ve bu tür düşüncelerim yok. O endişeleri yaşanması gerektiği zamanlara bırakıyorum. Seyahat öncesi dolaplarım gömlekler, ayakkabılar ve takım elbiselerle doluydu. Şimdi ise ne kadar gereksiz eşyam olduğumu ne kadar gereksiz harcamalar yaptığımı gördüm. Bir gömleği, ihtiyacım olmadığı halde satın almak için belki 3 saat fazla mesai yapmışım. Hayatımdan 3 saat gitmiş gözüyle bakıyorum artık. Toplam 13 ayı 4 tişört, 2 şort pantolon, 7 iç çamaşırı, 7 çorap ve 1 ayakkabıyla geçirdim diye konuştu.
GEZİMİ KİTABA DÖKMEK İSTİYORUM
Kaplan son olarak da hasret kaldığı kahvaltı, peynir, zeytin gibi şeyleri yemeyi; ailesi ve arkadaşlarıyla uzun uzun konuşmak istediğini dile getirerek, Ardından bu geziyi anlatacağım bir kitap yazmak istiyorum ama bunun tam kararını vermedim. İnternet sayfamı da bu tür gezileri planlayanlar için rehber niteliğinde, fotoğraflarla birlikte hazırlayacağım. Çünkü insanlar da neler yaptığımı merak ediyor dedi.
Haber Merkezi