Dezavantajlı kadınlara üretim fırsatı

İzmirli iş kadını Banu Işıl Koç, hayata geçirdiği “Your Bag” markasıyla ekonomik ve sosyal açıdan dezavantajlı kadınlara istihdam sağlıyor. İmece usulü üretilen çantalarla kadınlar hayata katılıyor


  • Oluşturulma Tarihi : 21.03.2017 09:24
  • Güncelleme Tarihi : 21.03.2017 09:24
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Dezavantajlı kadınlara üretim fırsatı  haberinin görseli
Dezavantajlı kadınlara üretim fırsatı haberinin görseli

EMİRCAN IŞILDAK – ÖZEL HABER

İzmirli iş kadını Banu Işıl Koç, çocukluğundan beri en sevdiği aksesuar olan çantayı meslek haline getirdi.

Kurduğu “Your Bag” markasıyla el örmesi örgü çantaları yurtiçi ve yurtdışındaki pazarla buluşturan Koç, işin üretim kısmını ise hem ekonomik hem de sosyo-kültürel açıdan dezavantajlı durumda olan kadınlara emanet etti.

Devlet korumasından çıkan, eşinden ayrı veya ekonomik anlamda sıkıntı yaşayan kadınlar adeta bir kadın imecesiyle örmüş oldukları çantalarla ev ekonomisine katkıda bulunuyor, geçimlerini sağlıyor. Biz de İzmir’e ve tüm Türkiye’ye örnek olan bu üretim ve sosyal sorumluluk modelini, aynı zamanda çantaların tasarımcısı olan Koç’tan dinledik.

YOUR BAG’İN ÖYKÜSÜ

Banu Işıl Koç, çanta üretimi fikrinin çıkış öyküsünü anlattı.

Daha önce farklı işlerde çalıştığını ancak çanta merakının her zaman olduğunu söyleyen Koç, “İki çocuk annesiyim. Daha önce çanta tasarımıyla hiç alakası olmayan işlerde çalıştım. Restoran işletmeciliği yapıyordum. Sonra İzmir’de bir kuruluşun sosyal sorumluluk projesine dahil oldum. Proje kadınlara el emeği ve yetenekleriyle bir şeyler ürettirmek ve istihdam sağlamaya yönelik bir çalışmaydı. Daha öncesinde de her zaman kendim için bir şeyler tasarlıyordum, çantaya da merakım vardı. Anneme de bunu teklif ettim ve ilk olarak o şekilde başladık. El örmesiyle çanta yapmaya gayret ettik. Daha sonra bir arkadaşım bizim çantaları alıp Amerika’ya gitti. Amerika’da da o çantalardan 50 tane sipariş aldı. Normalde böyle bir üretimimiz yoktu, böyle bir fikrimiz de yoktu. Bu gelişme de bize bir anlamda ilham verdi, teşvik etti” dedi.

“KADINLARIMIZLA İLERLEDİK”

Evlerinde çanta örerek üretimi gerçekleştiren kadınlarla birlikte markayı ilerlettiklerini vurgulayan Koç, “Bizim çantalarımızı ürettiğimiz kadınlar, devletin korumasından çıkmış olan kadınlar. Evde oturdukları yerden üretim yapıyorlar. Bu işin belki de en iyi tarafı evde çocuklarına bakarak işleri yapmaları, üretime geçmeleri. Bizler de ürettikleri çantaları kendilerinden teslim alıyoruz. Amerika’dan aldığımız 50 siparişi de yapabilir miyiz diye düşünürken hepimizi sevinç ve telaş sardı. Kadınlarımız 5 kişi oldu. 50 tane çantayı da ördük ve Amerika’ya gönderdik. Bu bizim startımız oldu diyebilirim. İşimizde 3 seneyi de doldurduk. Daha sonra profesyonel çalışmaya döndük. Kadınlarımız da çalıştıkça onları kaybetmek istemedik, çevremizi geliştirmek istedik. Bu doğrultuda mağazalara girmeye başladık. Günümüzde internet kullanımı artık çok yaygın. İnternetten alışveriş yapmak da çok kolay. Bu nedenle internete dahil olduk. Böyle böyle el birliğiyle ilerledik, şansımız da yaver gitti” ifadelerini kullandı.

ÖRGÜ FURYAYA DÖNÜŞTÜ

Örgü çantanın insanlar tarafından çok sevildiğini de sözlerine ekleyen Koç, “İlk zamanlarımızda ne üretirsek satılıyordu. Ancak son dönemde biraz daha siparişe göre üretimi şekillendirmeye başladık. 3 sene önce de örgü çanta gerçekten bir furyaya dönüşmüştü. Çok hızlı bir şekilde popüler ve aranan bir ürün haline geldi. Çok fazla kişi de örgü çanta yapmaya başlayınca biz biraz ürünlerimizi çeşitlendirmeye başladık. Çantalarımıza aksesuarlar eklemeye başladık. Sırt çantaları yaptık, modelleri şekillendirdik. Her çantamızda da kadınlarımızın elinden bir dokunuş ekledik. Saracından, çantanın içindeki astara kadar mutlaka kadınlarımıza bir iş çıkıyor. Onları üretimsiz bırakmıyoruz” yorumunu yaptı.

AVRUPA EL EMEĞİNİ ÇOK SEVİYOR

Katıldıkları fuarlarda Avrupalı tüketicilerin markaya ve ürünlere gösterdikleri ilgiye de değinen Koç, “Bu yıl içerisinde Milano’da çok büyük bir çanta fuarına katıldık. Orada el emeği ve işçiliği ile çantalar yapan tek firma bizdik. Şansımız büyük oldu. Ancak bir handikabımız vardı, o da çok fazla sayıda siparişlerin olmasıydı. Bizim kapasitemiz gereği o riski göze alamadık. Daha çok yapabileceğimiz siparişlere önem verdik. Oradaki fuarda da gördük ki Avrupalılar bu tarz işleri çok seviyor. El örgüsüne bayılıyorlar. Örneğin burada el emeği dahi olsa ürününüzü belli bir fiyata satabiliyorsunuz. Ama orada hiç sormuyorlar. El emeği ve sosyal sorumluluk da içerince onların çok ilgisini çekiyor. Çünkü kadınlarımızın çoğu kendi evini geçindiren, çocuklarına bakan, olumsuz bir takım şeyler yaşamış eşlerinden ayrılmış devletin korumasından çıkmış kadınlar. Bu kadınlarımızın hayat hikayeleri ve verdikleri emekler oradaki insanların da takdirini kazanıyor. Bu bakımdan ürünlere daha fazla değer veriyorlar” değerlendirmesini yaptı.

50 KADIN VE BİR ERKEK ÇALIŞIYOR

Atölyedeki ustanın dışında tüm çalışanların kadın olduğuna dikkat çeken Koç, “Bizim yaptığımız iş tam olarak bir kadın imecesi. Tek bir erkek çalışanımız var o da ustamız. Dikim atölyesindeki ustamızın haricinde tüm çalışanlarımız kadın. Çanta üretmeyi ve örmeyi de o kadınlarla birlikte öğrendik. Bazen yanlış yaptık, bozduk. Ama boza boza yapmayı da öğrendik. Örneğin ilk başlarda yaptığımız çantalarla şimdikiler arasında büyük farklar var. Artık çok daha güzel tasarlanmış, işlenmiş ve emek verilmiş çantalar üretiyoruz” dedi.

EV EKONOMİSİNE KATKI

Kadınlar arasında kulaktan kulağa yayılarak genişlediklerini de belirten Koç, üretim sayesinde kadınların ev ekonomilerine katkı sağladığını belirtti. Koç, “Aslında kadınlarımızın emeğine dayanan bu üretim modelimizi biraz daha kapsamlı bir sorumluluk projesine çevirmek istemiştim. Ancak o kadınlarımızı bu şekilde bir araya getirmek çok fazla prosedür isteyen bir iş. Zor işlemler getiriyor. Bizde kulaktan kulağa yayılmaya başladık. Yani bir kadınımız gidiyor 10 kadına anlatıyor. Bu şekilde çoğalıyoruz. Mesela şuan 50 tane kadınımız bizimle birlikte üretim yapıyor. Keşke bu sayı 150 olsa diye uğraşıyoruz. Tabi mallarımızı pazarlayıp satabilmek de çok önemli. Yani alınan her bir çanta kadınlarımızın evine ekmek olarak dönüyor. Kadınlarımız ne kadar çanta örerse o kadar da para kazanıyor. Ev ekonomisine de ciddi katkı sağlıyor” diye konuştu.

“KADIN DEMEK EMEK DEMEK”

Üretim yapan kadınların hayata katıldıklarını vurgulayan Koç, “Kadınlarımızın kimisi üniversitede çocuğunu okutuyor, kimisi küçük çocuğuna bakıyor. Mesela bir arkadaşımızın felç geçirdiği için engeli var. Dışarı çıkıp çalışma imkanı yok fakat evde oturduğu yerden çalışıp üretim yapıyor. Hatta en güzel performansı sağlayan arkadaşlarımızdan da biri. Yani bu bizim için de büyük bir sevinç kaynağı. Arkadaşımız işgücüne ve hayata katılmış oluyor. Bunların yanı sıra her çantamızda bir de not bulunuyor. Bunlar çantayı hangi arkadaşımızın ördüğünü belirten notlar. İnsanların da çok hoşuna gidiyor. Bize çok güzel geri dönüşleri oluyor. Çantayı ören kadın arkadaşımıza bizimle temas kurup teşekkür ediyorlar. Bu da bizleri ve arkadaşlarımızı çok mutlu ediyor. Teşvik ediyor. Ayrıca kadınlarımız ördükleri çantaları televizyon dizilerinde de görüp mutlu oluyorlar. Hemen telefonla haberleşiyoruz, ‘Acaba hangimizin ördüğü çanta bu?’ diyerek konuşuyoruz. Kadın demek emek ve güzellik demek. Bunlara çok önem veriyoruz” dedi.

İLK MODEL ANNEDEN

Aynı zamanda çantaların tasarımlarını da gerçekleştiren Koç, ilk modellerini annesinin çıkardığını da belirterek, “Çantaların tasarımını ben yapıyorum. Modayı çok yakından takip ediyorum. Gelişmeleri ve yenilikleri takip etmeye özen gösteriyorum. Çünkü moda size yön veriyor. Katıldığımız fuarlar bize bu anlamda büyük katkı sağlıyor. Neleri doğru yapıp, ne konularda yanlış yaptığımızı görüyorum. Onun dışında tasarıma zaten uzak değilim. Eskiden beri bir yeteneğim vardı. Evlendikten sonra bir süre evde olunca kendime bir meşgale aradım. Çünkü hayatım boyunca hep çalışan bir insan oldum. Evet çocuğunuzu siz yetiştirmek istiyorsunuz fakat evde zaman geçmiyor. Böyle olunca şapka tasarımına başladım. Arkadaşlarımla birlikte şapkalar tasarladık. Çanta da çocukluğumdan beri en büyük tutkumdur. O yüzden işim benim için biçilmiş bir kaftan oldu. Örgü çantalar bize çeşit anlamında çok fazla imkan veriyor. Bir kazak bile bizim için ilham kaynağı olabiliyor. Annelerimizin eskiden ördüğü yelekler de evlerde eskide kalmış unutulmuş parçalar da çanta formuna dönebiliyor. Tabi ki kaliteli ve düzgün olmasına çok dikkat ediyoruz. Her zaman ilk modeli de annem çıkarıyor. Kadınlarımıza da ilk öğreten annem oluyor” dedi.

“HAYALİM CEZAEVİNDEKİ KADINLAR”

En büyük hayalinin cezaevindeki kadınlara da ulaşmak olduğunu belirten Koç, sözlerini şu şekilde tamamladı: “Ben bu iş projemi daha da geliştirmek istiyorum. Cezaevlerinde kalan kadınlara ulaşmak gibi bir hayalim var. Çünkü orada bir şey yapamıyorsunuz. Dışarıda olan kadınların en azından imkanı var, alternatifi var. Oradaki kadınlarımızın da üretkenliğe ve hayata katılmaya daha çok ihtiyacı var gibi geliyor. Bu planımı gidip görüşmek istiyorum. Tabi bir hayal de olabilir, izin verirler mi bilemiyorum. Prosedürleri çok yoğun. Ancak olursa çok keyifli bir girişim olacak diye düşünüyorum.”