Engelliye psikolojik destek yetersiz kalıyor

Türkiye’de engellilere yönelik kamunun sorumluluğunda olan psikolojik yardımların yapılmadığını söyleyen Derdiyok, toplumsal ve kent hayatında ötekileştirilen engelli bireylerin yalnızlaştığına dikkat çekti


  • Oluşturulma Tarihi : 16.05.2025 08:50
  • Güncelleme Tarihi : 16.05.2025 08:50
  • Kaynak : BERKAY ERDEN
Engelliye psikolojik destek yetersiz kalıyor haberinin görseli

Dezavantajlı grupların başında gelen engelli bireyler toplumsal hayatın içinde yaşadıkları sorunlar karşısında fiziki olarak yıpranırken; psikolojileri de bu durumdan olumsuz etkilenebiliyor. Engelli bireylerin kentsel ve toplumsal hayatın içinde var olabilmeleri için psikolojik desteğin önemine dikkat çeken Psikolojik Danışman Can Derdiyok, Türkiye’de kamunun sorumluluğunda yapılması gereken psikolojik yardımların engelli bireylere yeteri kadar yapılmadığını belirtti. Kentsel ve toplumsal hayatta birçok sorun yüzünden ötekileştirilen ve yalnızlaşan engelli bireylerin psikolojilerini bozduğunu ifade eden Derdiyok, engelli bireyler kadar onların ailelerinin de desteğe ihtiyaç duyduğunu söyledi. Engelli bireylere engellerinin türüne ve ihtiyaçlarına göre psikolojik destek sağlanması gerektiğini ifade eden Derdiyok, bu yardımı verme sorumluluğunda olan kamunun da yeterli ruh sağlığı uzmanı istihdam etmesi gerektiğini söyledi.

GEREKLİ YARDIM UYGULANMIYOR

Türkiye’de engelli bireylere gerekli psikolojik desteğin sunulmadığını ifade eden Derdiyok, bu konuda kamusal sorumluluğun yerine getirilmediğini belirtti. Engelli bireylere yönelik engelin türüne ve bireysel ihtiyaçlarına yönelik psikolojik yardımların kamu tarafından yapılması gerektiğini söyleyen Derdiyok, “Belirtmek gerekiyor ki engelli bireyler için asıl engel, genellikle toplumsal yaşamın kendisi tarafından açığa çıkarılıyor. Uygun prosedürler izlendiğinde, yani koruma, rehabilitasyon, danışmanlık veya başkaca hizmetler sunulduğunda toplumsal yaşam tarafından açığa çıkan engeller büyük oranda ortadan kalkabiliyor. Ancak Türkiye’de engellilere yönelik yeterli bir psikolojik yardım uygulanmıyor. İşin aslı, Türkiye’deki herhangi bir toplumsal gruba yeterli bir psikolojik yardım uygulanmıyor. Psikolojik yardım çok boyutlu bir süreçtir. Psikososyal desteği, psikiyatrik muayeneyi, psikolojik danışma ve psikoterapi süreçlerini, grup aktivitelerini ve daha pek çok şeyi içerir. Sürecin çok boyutlu oluşu, kapsamlı olmasını da gerektirir. Ne yazık ki Türkiye’de psikolojik yardım süreçleri oldukça eksik ve yer yer hatalı işliyor. Engelli bireylerin engel türüne, bireysel ihtiyaçlarına ve çevresel faktörlere göre ihtiyaç duydukları psikolojik yardım süreçlerinin kamu eliyle planlanması gerekmektedir. Ancak kamusal sorumluluğun işlevini yerine getirmediğini üzülerek belirtmem gerekiyor” ifadelerini aktardı.

DAYANIŞMA İÇİN ALAN AÇILMALI

Engellilerin toplumla kaynaşması için dayanışma alanları açılması gerektiğini ifade eden Derdiyok, engelli bireylerin bu yolla taleplerini doğrudan dile getirebileceğini belirtti. Engelli bireylerin kendi arasında oluşturacağı dayanışma ağının da büyük önem taşıdığını dile getiren Derdiyok, “Gündelik yaşam içinde çeşitli zorluklarla baş başa kalan engelli bireyler için öncelikle dayanışmanın ön plana çıkması gerekiyor. Bu iki boyutta gerçekleşebilir. Birincisi, engelleri bireylerin kendi arasında öreceği dayanışmaya zemin hazırlamak gerekiyor. Böylece engelli bireylerin doğrudan taleplerini dile getirebileceği ve bu talepler çerçevesinde örgütlenebileceği alanlar açılabilir. İkincisi, engelli bireylerin toplumun tüm kesimleriyle dayanışma içinde olabileceği alanlar oluşturulmalı. Bu noktada kamu kurumlarına büyük sorumluluk düşüyor. Merkezi yönetimin üniversitelerle, yerel yönetimlerle ve sivil toplum kuruluşlarıyla ortak çalışması ve yatırımlar yapması gerekmektedir. Psikolojik yardım özelinde ise, öncelikle ruh sağlığı uzmanları bağlamında farklı meslek gruplarına yönelik kamusal istihdamın artırılması gerekiyor. Öte yandan, ihtiyaç tespiti de oldukça önemli. Hangi bölgede neye ne kadar ihtiyaç olduğunu bile kapsamlı olarak bilmiyoruz ne yazık ki” dedi.

DESTEĞE İHTİYACI VAR

Engelli bireyler kadar onların başta aileleri olmak üzere yakın çevrelerinin de psikolojik desteğe ihtiyacı olduğunu dile getiren Derdiyok, bu konuda okulların rolüne dikkat çekti. Okul ikliminin çocukların gelişiminde önemli olduğunu ancak okullardaki rehberlik servislerinin yetersiz olduğunu aktaran Derdiyok, “Engelli bireyler kadar engelli bireylerin ailesi başta olmak üzere yakın çevresinin de desteğe ihtiyacı olabiliyor. Çünkü Türkiye’de engelli bireylerin topluma uyumunu sağlayacak mekanizmalar oluşturulmuş değil. Dolayısıyla engelli bireyler ve yakınları yaşam dönemlerinin her aşamasında farklı sorunlarla karşı karşıya kalabiliyor. Öncelikle, okulların bu bağlamda önemli bir konuma sahip olduğunu belirtmek gerekiyor. Okul iklimi çocukların gelişimi ve toplumsal yaşama uyumu açısından oldukça önemlidir. Okulların rehberlik servislerinde yapılacak çalışmalarla çocuk, aile ve okul üçgeninde önemli kazanımlar elde edilebilir. Türkiye’de okulların rehberlik servislerindeki uzman yetersizliği dolayısıyla bu çalışmalar büyük oranda sekteye uğruyor” şeklinde konuştu.

DEPROSYANA YOL AÇABİLİR

Engellerin sadece doğuştan gelmediğini belirten Derdiyok, sağlıklı bir bireyin bir kaza sonucu engelli olmasının onun psikolojisini olumsuz etkilediğini belirtti. Böyle durumlarda bireyin depresyona girebileceğini açıklayan Derdiyok, “Psikolojik anlamda çok büyük farklılıklar olduğunu söylemek mümkün değil. Çünkü insan psikolojisini ele aldığımızda bütüncül ve aynı zamanda değişken bir şeyi ele aldığımızı anlamamız gerekiyor. Yine de sonradan engelli olan bireyler için bir trafik kazasında bir uzvunu kaybetmek gibi işlev kaybının ardından psikolojik anlamda olumsuz durumlar yaşanabiliyor. Stres yükü artabiliyor ya da depresyon gibi klinik olgular açığa çıkabiliyor. Bu noktada, hem uygun psikolojik yardım mekanizmalarını devreye alabilmek hem de sosyal desteğin iyileştirici gücüne başvurmak gerekiyor. Bana kalırsa, sosyal destek en az psikolojik yardım kadar önemli” diye konuştu.

ÇARPIK KENTLEŞME PSİKOLOJİLERİ BOZUYOR

Günlük hayatta engellilerin her gün sorunlarla karşılaştığını ifade eden Derdiyok, bu durumun engellilerde aidiyet hissinin azaltarak; ötekileştirilmiş hissine kapılmalarına neden olduğunu söyledi. Tüm bu süreç sonucunda engellilerin giderek yalnızlaştığını ifade eden Derdiyok, “Çarpık kentleşmenin ileri boyutlara ulaştığı, trafiğin yoğunlaştığı, insanların doğayla bağlarının koptuğu, kaosun ve keşmekeşin hâkim olduğu yani insani açıdan yetersiz olan kentlerde yaşıyoruz. Bu durum, her bireyin psikolojisinde olumsuz etkiler bırakıyor. Stres, kaygı ve depresyon ne yazık ki gündelik yaşamın bir parçası hâline gelmiş durumda. Dezavantajlı bireyler ve toplumsal gruplar için bu durum kendini daha da yakıcı biçimde hissettiriyor. Kent için ulaşım hakkından mahrum kaldığınızı düşünün. Nasıl hissedersiniz? Ya da kent yaşamının içine karışmakta her gün güçlük yaşadığınızı hayal edin. Neler düşünürsünüz? İşte, engelli bireyler bu sorunlarla neredeyse her gün baş başa kalıyor diyebiliriz. Dolayısıyla aidiyet hissi yerini ötekileştirilmiş hissetmeye bırakıyor. Bu durum yalnızlaşmayı da beraberinde getiriyor. Yalnızlık hissi, insanın psikolojisinde oldukça olumsuz durumlar yaratabiliyor” dedi.

ENGELLİLER ÖTEKİLEŞTİRİLİYOR

Türkiye’de engellilerin toplamsal yaşamdan dışlandığını ifade eden Derdiyok, bu konuda esas sorumluluğun kamuya düştüğünü belirttiği açıklamalarını şu sözler ile bitirdi: “İnsanın psikolojisi toplumsal yaşamın içinde anlamlı, üretken ve aktif katılımla hedefe yönelen ilişkiler kurabildiğinde gerçekten olumlu yönde ilerliyor. Ancak Türkiye’de engelli bireyler ötekileştiriliyor ve ne yazık ki toplumsal yaşamdan şu ya da bu şekilde dışlanıyor. Bu durum, psikolojik açıdan oldukça olumsuz etkiler bırakabilir. Fiziksel, sosyal ve psikolojik koşulların engelli bireyler için uygun forma büründürülmesi gerekiyor. Gerekli olduğunda sosyal ve psikolojik yardım mekanizmalarının aktif bir şekilde işleyeceği sistemsel bütünlük oluşturulmalı. Daha önce de söylediğim gibi burada asıl sorumluluk kamusal otoriteye düşüyor. Ancak ne yazık ki bu tarz çalışmaların yeterince yapılmadığını söylememiz gerekiyor.”

Yazarımız Kim ?

BERKAY ERDEN