FETÖ hayallerini çaldı

Subaylık hayalleri, FETÖ üyesi komutanları tarafından yapılan baskı ve yıldırma politikaları nedeniyle elinden alınan Erkam Köklü, gazetemize açıklamalarda bulundu


  • Oluşturulma Tarihi : 13.08.2016 08:49
  • Güncelleme Tarihi : 13.08.2016 08:49
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
FETÖ hayallerini çaldı

EMİRCAN IŞILDAK – ÖZEL HABER

Erkam Köklü, Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mağduru bir Kara Harp Okulu öğrencisiydi. Çocukluk yıllarından itibaren hayalini kurduğu askerlik mesleğinden, subaylık ideallerinden, örgütün yaptığı baskılar ve yıldırma politikaları nedeniyle uzaklaşmak zorunda kaldı. Harp Okulu’nda kendisinin ve arkadaşlarının yaşadıkları sıkıntıları ve baskıları anlatan Köklü, haksız yere verilen disiplin cezalarından, içi doldurulmayacak olumsuz sağlık raporlarına, sınavlarda yapılan adaletsizliklerden, adam kayırmalara kadar birçok konuda bilinmeyenleri dile getirdi. Köklü ayrıca aynı sıkıntıdan mağduriyet yaşayan arkadaşlarıyla birlikte seslerini duyurmaya çalıştıkları Türk Silahlı Kuvvetleri’nden Ayrılan ve Atılan Öğrenciler Platformu’nun amaçlarıyla ilgili de bilgi verdi.

“HASTALIK BAHANESİYLE ELEDİLER”

Askeri okullara giriş süreciyle ilgili bilgi vererek konuşmasına başlayan Köklü, pilot olma hayallerinin elinden alındığını dile getirdi. Haksız sağlık bahaneleriyle havacılıktan elendiğini ifade eden Köklü, “2004 yılında İzmir Maltepe Askeri Lisesi’nde askeri eğitimime başladım. 2008 yılında da mezun oldum. Aynı yıl Ankara’da bulunan Kara Harp Okulu’na geçiş yaptım. Her zaman isteğim pilot olmaktı. O yüzden liseyi havacı olarak okudum. Lise sonunda bir sağlık muayenesine tabi tutuldum. O muayenede kalp rahatsızlığı bahanesiyle elendim. İşin ilginç yanı aynı sebepten ötürü birçok arkadaşım da benimle birlikte elendi. Bu bizim için çok büyük bir soru işaretidir. ‘Mitral yetmezlik’ adı verilen bir rahatsızlıktan dolayı bizi elediler. Fakat ben bu rahatsızlığı araştırdım, hekimlere danıştım. Aldığım bilgi erkeklerin yüzde 70’inde görülen bir rahatsızlık olduğu yönündeydi. Bu hastalığın mesleği yapmanıza hiçbir engel olmayacağı söyleniyordu. Durum böyle olunca havadan elendim. Kara Harp Okulu’na devam ettim” dedi.

KOMUTANLARDAN KEYFİ CEZALAR

Komutanların keyfi cezalarıyla karşılaştıklarını söyleyen Köklü, “Okuldaki ilk yılımda pek bir şey görmedim. Ancak ikinci yılımda baskılar artmaya başladı. Takım komutanlarımız tarafından sürekli hafta sonu cezalarına maruz bırakıldık. 3-4 ay hiç izne çıkamadığımı bile hatırlıyorum. Normalden farklı şekilde işlerin yürüdüğünü görebiliyordum. Aynı şartlara sahip olduğum arkadaşlarım, aynı düzende ilerlediğim arkadaşlarım ceza almazlarken, ben sürekli ceza alıyordum. Bunların dışında en basit şeylerden bile keyfi cezalar verilebiliyordu. ‘Esas duruşun neden bozuk?’ , ‘Karşımda nasıl duruyorsun?’ gibi akla mantığa sığmayan gerekçelerle cezalar alıyordum. ‘Üstüne neden sinirli bakıyorsun?’ gibi komik gerekçeler bile vardı. Tabi bu olaylar özel bir gruba yapıldığı zaman dikkat çekiyor. Bu tip olaylar olacaksa ya herkese olsun ya da kimseye olmasın diye düşünüyorduk. Doğrusunu söylemek gerekirse birçok eğitimde, sporda arkadaşlarımdan da öndeydim. Başarılı bir öğrenciydim” ifadelerini kullandı.

“AYRILMAK ZORUNDA BIRAKILDIM”

Disiplin cezalarıyla puanlarının düşürüldüğünü belirten Köklü, “Harp Okulu’nda iki seneden sonra sistem şu şekilde ilerliyordu; Çeşitli mühendislik dallarına göre öğrenciler taburlar şeklinde ayrılıyordu. Bana işletme mühendisliği geldi. Yerim ve bölüğüm değişti. Zaten ne olduysa benim açımdan o dönemden sonra başladı. Ben ve arkadaşlarım yıldırma politikalarıyla bir şekilde okuldan ayrılmaya zorlanmaya başladık. Tabiri caizse üzerimize oynanmaya başlandı. Okulda bir disiplin puanımız vardı. 120 puanla okula başlanır, 0 olduğu zaman okuldan atılırdınız. Okuldan ayrıldığımda 39 puanım vardı. Yüksek ihtimalle beni atacaklardı. Okuldan disiplin nedeniyle atıldığınız zaman da ileride sıkıntı yaşıyorsunuz, devlet kadrolarına atanamıyorsunuz. Böyle bir duruma da mahal vermek istemedim. Sonuçta ayrıldıktan sonra da benim bir hayatım olacaktı. Bu yüzden birçok arkadaşım gibi ben de ayrılmak zorunda kaldım. Bunların yanı sıra okulda geçerli olan sağlık kodları vardı. Örneğin ‘A’ kodu sorunsuz grup, ‘B’ kodlu grup muvazzaflık yapamaz gibi karşılıkları oluyordu. Bazı arkadaşlarımıza ‘D’ kodu vererek okuldan attılar” dedi.

PSİKOLOJİK BASKI UYGULADILAR

Köklü, okulda yapılan baskılardan psikolojik olarak etkilendiklerini vurgulayarak, “Okuldan ayrıldıktan sonra da çok sıkıntılı bir süreç yaşadım. Okuldan çıktıktan sonra bir süre kendime tam anlamıyla gelemedim. Çevreme karşı, insanlara karşı farklı bir gözle baktım. Her şey ve herkes bana değişik gelmeye başlamıştı. Psikolojik anlamda fazlasıyla bir baskı hissediyorduk. Atılmayıp okulda kalan bir arkadaşımızın koridorlarda kendi kendine konuştuğunu bile biliyoruz. Biz de kendi sonumuzu o şekilde gördüğümüz için ayrılmaya karar verdik. Okuldan ayrılırken de 2011 yılında 52 bin lira tazminat ödedim” ifadelerini kullandı.

SORU SİLME SKANDALI

Sınav dönemlerinde cevap kağıtlarından silme yöntemleriyle düşük puanlar aldıklarını söyleyen Köklü, “Okuldayken benim son zamanlarıma yakın bir tarihte, sınavlarda soru silme olayları başlamıştı. Bizim sınavlarımızda vizeler 80 puan üzerinden olur, bunun 40 puanı test ve 40 puanı da klasik sınav şeklinde yapılırdı. 20 puan da hoca kanaati olurdu. Finallerde de 50’şer puan olarak klasik ve test sınavları yapılırdı. Bunların kapsamları da aynı olurdu. Aynı konu kapsamını içeren sınavlarda, klasikte 40 üzerinden 35 ve üstü puan alırken, testlerim 3 ve 7 gibi rakamlar oluyordu. Bu yalnızca bana karşı yapılmıyor, birçok arkadaşıma da yapılıyordu. Bu olay bir belge niteliğindedir. Klasikte full yapıp test sınavında 0’a yakın almak mantık dışıdır. Bu tarz şeyleri okuldayken de tahmin edebiliyorduk. Ancak 15 Temmuz’dan sonra birçok soru işareti de karşılığını bulmaya başladı. Aklımıza takılan, cevabını bulamadığımız sorunlara ‘Demek ki bu yüzdenmiş’ şeklinde yaklaşıyoruz. Soruların verildiğini sokaktaki herhangi bir vatandaş da biliyordu fakat örgütün bu noktaya gelebileceğini ve olayların bu noktaya varabileceğini kimse tahmin etmiyordu” dedi.

“ÇOK İYİ GİZLENMİŞLER”

Köklü, kendisinin okulda olduğu dönemden komutanlarının da soruşturma kapsamında açığa alındıklarının altını çizerek, “FETÖ soruşturması kapsamında ordudan ihraç edilen isimler arasında benim de takım komutanlığımı yapmış bir isim var. İhraç listesinde kendisinin adını görünce içime bir nebze de olsa su serpildi. Yine de kaybolan yılları geri getirmiyor. Benzer şekilde arkadaşlarımızın da komutanları ihraç edilenler listesinde yer alıyor. Örneğin, okuldayken sınıf arkadaşım olan bir isim 15 Temmuz gecesi sivillere ateş açanlar arasında yer aldı. Buradan da görebiliyoruz ki, örgütü o kadar gizlilikle yürütüyorlarmış. Kendilerini gizliyorlarmış. Biz bunları her zaman göremiyorduk. Bazen hareketlerinden sezinlediğimiz insanlar da oluyordu. Örneğin okulda cep telefonu kullanılması yasaktı. Okuldan atılmaya varan cezası vardı. Ankesörlü telefonlarla iletişim kuruyorduk. Bazı arkadaşların alenen telefon kullandıklarını biliyorduk. Normalde bizim ispiyonlamak veya devre arkadaşını satmak gibi bir düşüncemiz asla yoktu. Ama bir arkadaşımız ısrarla o şekilde davrandığı için arkadaşlarımız takım komutanına durumu bildirmişler. Takım komutanı telefonu görmesine rağmen hiçbir şey söylemeden dönüp gitmiş. Bu gibi örneklerle sezinlediğimiz insanlar vardı” diye konuştu.

“SORULAR VERİLİYORDU”

Sınav sorularının bazı okul arkadaşlarına verildiğini bildiklerini söyleyen Köklü, “Sınav dönemlerinde harfi harfine, kelimesi kelimesine soruların verildiği arkadaşlarımız vardı. Bu soruları biz onların ceplerinde de yakaladık. Ben dahil birçok arkadaşım buna canlı şahit olmuştur. Bu sınavlarda da soruların verildiği insanlar tam puan alıp çıkıyorlardı. Kısacası bir yanda soru kağıtlarında cevapları silinen insanlar bir yanda da soruların verildiği insanlar var. Dolayısıyla bu örgütün yıllar içerisinde nasıl yapılandığı da ortaya çıkıyor. Kilit noktalara kendi insanlarını getirerek istediklerini yaptılar” değerlendirmesinde bulundu.

EĞİTİMDE DE YILDIRMA POLİTİKALARI

Eğitim alanlarında da onlarca zorluklara maruz bırakıldıklarını söyleyen Köklü, “Okulda yaptığımız eğitimlerde de bizlere zorluk yaşatıyorlardı. Eğitim yerlerine hiçbir zaman diğer arkadaşlarımız gibi normal yollardan gitmedik. Yürümek yerine sürekli süründürerek götürüyorlardı. Hiçbir zaman birlikle beraber hareket edemedik. Keşke herkes bu eğitimlerde insanlara neler yaptıklarını, nasıl yıldırmaya ve bezdirmeye çalıştıklarını görse ve anlasa. Bu bir ya da iki kez olan bir şey değildi. Defalarca aynı baskılara maruz kaldık” dedi.

“AİLEM DESTEK OLDU”

Köklü, bu dönemde ailesinden büyük destek gördüğünü ve bu sayede psikolojik sorunları atlattığını vurgulayan Köklü, “Baskılar ve yıldırma politikaları başladıktan sonra bir süre aileme bir şey söyleyemedim. Ankesörlü telefondan ailemle konuşurken çok zorlandım. Sesim titriyordu. Onlara yansıtmamak için elimden geleni yapıyordum. Çünkü kimse ailesinin bir yükün altına girmesini istemez. Bunun yanı sıra ailelerin de sizden beklentileri oluşuyor. Asker olduğunuz için gurur duyuyorlar. Bir ortamda konuşulduğu zaman göğüsleri kabarıyor. Biz askeriyeye vatanına milletine hayırlı insanlar olabilmek için gittik. Kazanılacak paraları düşünmedik. Zaten oradan alacağınız maaşı dışarıda da kazanabilirsiniz. Ayrıca orduda çok yüksek para kazanılmıyor. Bizim hedefimiz o üniformaydı. Sağolsun ailem bana çok destek oldu. Bana ‘Neden ayrılıyorsun?’ demediler. Ancak benim kadar şanslı olmayan arkadaşlarım da vardı. Onların aileleri benim ailem kadar anlayışlı olmadı. Hatta evlatlıktan reddedilme noktasına gelen kişileri bile tanıyorum” ifadelerini kullandı.

“PLATFORM OLARAK TAKİPÇİSİYİZ”

Son olarak kurmuş oldukları Türk Silahlı Kuvvetleri’nden Ayrılan ve Atılan Öğrenciler Platformu hakkında da bilgi veren Köklü, “Biz platform olarak da bize acı çektiren insanların davalarına müdahil olmak ve kendi itibarımızın geri kazanılmasını sağlamanın peşindeyiz. Bizim gibi aynı dertten mustarip olan arkadaşlarımız için devlet kademelerinde mesleklerine göre atama yapılmasını bekliyoruz. Bunun yanı sıra ödediğimiz tazminatların iadesini talep ediyoruz. Askerlikten de muafiyet bekliyoruz. Sonuçta biz kendi isteğimizle fevri olarak ayrılmadık. Yılda ortalama 20 ila 40 arasında kişi askeri okullardan ayrılırken, 2008 ile 2012 yılları arasında bin 700 kişi ayrıldı. Bu sorgulandı mı? Ya da sorgulanıp üstü kapatıldı mı? Onu da bilmiyoruz” şeklinde konuştu.

Haber Merkezi