Gezgin kahveciden en iyi kahvenin sırları

İyi kahvenin tüyolarını ve kahveye olan yolculuğunu paylaşan Ressam ve Gezgin Kahveci Önder Taşyürek, gerçek mesleği olan ressamlığı yapabilmek için Wolksvagen t2 minibüsü gezici kahve dükkanı haline getirerek Türkiye’yi geziyor. ‘’Nitelikli Kahve Yollarda’’ mottosu ile yollara düşen Taşyürek, iyi kahvenin künyesine, rengine ve tazeliğine bakılarak anlaşılabileceğini söylüyor


  • Oluşturulma Tarihi : 30.10.2016 08:37
  • Güncelleme Tarihi : 30.10.2016 08:37
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Gezgin kahveciden en iyi kahvenin sırları haberinin görseli
Gezgin kahveciden en iyi kahvenin sırları haberinin görseli

NİLGÜN TAZE ÖZEL HABER

Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünden mezun olan Ressam ve Gezgin Kahveci Önder Taşyürek, bugüne kadar Viyana'da bir kişisel, Türkiye'de ise birçok karma sergiye katılır. Resim yapabilmek ve yaşam standartlarını düzeltmek için para kazanması gerekir ve bu nedenle beş yıl bir müzede, 3 yıl ise bir belediyede sanat danışmanlığı yaparak düzenini oluşturmaya çalışır. Önder bu süreçte de iş yoğunluğu nedeni ile resim yapamaz.

Kendi işini yaparak kazandığı para ile resim yapabilmeyi ve kendine zaman ayırabilmeyi hedefleyen Gezgin Kahveci Önder Taşyürek, bir arkadaşının önerisi ile kahve işi yapmaya karar verdiğini belirterek kahve yolculuğuna nasıl başladığını anlattı. Taşyürek, “Üniversiteden önce yeme içme sektöründe on yıllık bir tecrübem vardı. Daha önce çalıştığım mekanlarda kahve makinaları nerdeyse atıl vaziyette durur, bilende bilmeyende o makinalarda yanlış kahveler yapardı. Kahve yapardım fakat pek içmez, çokta sevmezdim açıkçası. Arkadaşımın önerisi üzerine kahve işine girmeye karar verdim. Kahve hakkında yazılan tüm kaynakları topladım ve okumaya başladım. Diğer yandan da mekanlarda gezip kahveler denemeye başlayarak karşılaştırmalar yapıyordum. Artık kahve bende tutku olmaya başladı ve demleme ekipmanları edinip evde taze kahveler demlemeye başladım” dedi.

KAHVE İLE TANIŞMA

Kahvenin tarihini ve hikayesini öğrendikçe kendisini başka dünyalara götürdüğünü ve kahvenin kendisinde bir tutkuya dönüştüğünü ifade eden Taşyürek, “Altı ay süren bu araştırma sürecinden sonra 2012 Aralık ayında İstanbul Tophane civarında Ozo Coffee House adında küçük bir kahve dükkanı açtım. Yaptığım iş ile sanatı buluşturmayı severim. O nedenle bu mekanda her ay resim, fotoğraf ve video sergileri düzenliyordum. Bir buçuk yıl sonra bu mekanı devrettim ve Kadıköy Yeldeğirmeni'nde vintage objeler ve kahve üzerine ikinci mekanımı açtım.  Bu süreçlerde de hiç zaman bulup resim yapamıyordum. Sabit mekanlar beni çok bağlıyor ve yoruyordu. Önceden buyana hep bir karavan alarak seyahat etmek ve yeni yerler görmek hayalimdi ve bunu gerçekleştirmenin zamanı geldi diye düşünerek Ozo Cooffe House ismini ‘’OZO COFFEE ON THE ROAD’’ olarak değiştirdim ve mekanı dört duvardan dört tekerlek üzerine taşıyıp gezici kahve dükkanı ile yollara koyuldum. Hem paramı kazanıp seyahat edebileceğim, hem resim yapabileceğim güzel bir iş ve yaşam tarzı bu benim için. Gittiğim yerlerde çocuklara yönelik resim atölyeleri ve yetişkinlere yönelik kahve atölyesi düzenliyor, sokak sanatçılarını da davet ederek kahveyi sanatla buluşturmaya çalışıyorum. Pişirilen kahvelerin posasını ise toprağa karıştırıp gübre olarak kullanıyor, gittiğimiz yerlere fidan dikiyoruz ” açıklamasını yaptı. 

SENECA BİLGELİĞİ

Hem gezip, hem para kazanıp hem de resim yapabileceği bir iş ve yaşam tarzı oluşturabilmek isteyen Taşyürek, 2013’de düşündüğü gezici kahve projesini 2015 yılında Haydarpaşa Garı'nda ikincisi düzenlenen "Kahveye Yolculuk" temalı İstanbul Kahve Festivali'ne katılarak hayata geçirdiğini belirterek şunları söyledi: “Bu festivalden sonra yollara düştüm. Gezerek bir kere şehir stresinden ve yoğunluktan kurtuldum. Sevdiğim işi yapıyorum ve her gittiğim yer bana ayrı değerler katıyor. Düşününki güzel bir ova veya deniz manzaralı doğadasınız… Aracınızı kenara çekiyor, makinaları açıp demlediğiniz taze kahvenizle vosvosun önünde küçücük bir masanızda oturuyor kitabınız elinizde kahvenizi içip müzik dinliyorsunuz, sonra yoldan geçenler duruyor ve güzel sohbetlere başlıyorsunuz. Yeni yerler yeni insanlar ve hikayelerle karşılaşıyorsunuz. Bunlar insanı besleyen ve kendi dinamiğini oluşturan değerlerdir. "Gezmek ve yer değiştirmek akla yeni bir dinçlik getirir" diyor Seneca. Bu sözü yaşıyorum diyebilirim. 

YENİ YOLLAR, YENİ ARKADAŞLIKLAR

Seyahatleri sırasında karşılaştığı en büyük problemin şehirlerde izin ve zabıta mevzusu olduğunu ve bu işle ilgili bir kanun olmadığı için bazı belediyelerin bu işe işportacı veya köfteci muamelesi yaptığını söyleyen Taşyürek, “Gittiğim yerlerde resim projelerimi yapıyorum. Diğer zamanlarımda ise arkadaşlarımla görüşüp planlar yapıyoruz. Şehir veya kasabalarda yürüyerek gezip notlar alır güzel yerleri keşfetmeye çalışırım. İlerde bu seyahatte yaşadıklarımla ilgili bir gezi kitabı çıkarmayı düşünüyorum ve karşılaştığım ilginç hikayeleri yazmaya başladım. Ayrıca bu hikayeleri Ozo Coffee Onthe Road youtube kanalından ve aynı adda bloğumdan paylaşıyorum.” diyor.

EN İYİ KAHVENİN TÜYOSU

Kaliteli kahvenin en iyi anlaşılabilme yolunun rengisi olduğu bilgisini veren gezgin kahveci Taşyürek, “Kahvenin rengi koyu olmamalı açık kahverengi tonda olmalı ve çekirdekler homojen olmalı. Biri açık biri koyu, yarısı kavrulmuş yarısı yanmış gibi olmamalı. Hava almayan vakumlu kutuda saklanmalı ve asla açık olmamalı. Üzerinde kavurma tarihi ve kahvenin hangi özelliklerde olduğunu belirten künyesinin de bulunması gerekiyor. Her bölgenin kahveleri farklı aroma ve kalitelere sahiptir. Kaliteli çekirdeklerden oluşan ve koyu olmayan stillide doğru kavrulmuş çekirdeğin anında öğütülerek doğru bir şekilde demlenen kahve iyi kahvedir. Aroma çeşitlilikleri tercihe ve damak tadına göre değiştiği için A kişisinin beğenmediği tadı B kişisi çok beğenebilir. Bu tamamen özneldir. Ben tercih ettiğim bir bölgenin kahvesini dökme yöntemiyle demlenen kahveleri severim” Kahve'nin ana vatanı Etiyopya’da kahveyi ilk önce peksimet olarak tüketmesi ilginç gelmişti bana. Yemen, Mısır ve Anadolu toprakları üzerinden batıya yayılmasına rağmen kahve kültürümüz Türk Kahvesi'nden öteye gidememiş. Türk kahvesini de doğru çekirdekle yapmadığımız gibi nitelikli kahve konusunda bilgilendirilmemişiz bile. Kahve, şarap ve zeytin kültürüne çok benziyor. Adeta toplumun sosyolojik yapısını değiştirdiğini düşünüyorum. Kahvenin en çok tüketilen ikinci içecek olması ve ticari olarak da petrolden sonra gelmesi ilginçtir.” şeklinde konuştu. 

YOL HİKAYELERİ

Seyahatleriniz sırasında karşılaştığı ve üzerinde etki bırakan deneyimlerini paylaşan Taşyürek, başının en çok en çok zabıta ve trafikle belaya girdiğini ifade ederek şunları söyledi: “Ankara'da İf Performance önünde iyi müzik iyi kahve diyerek iki günlüğüne kahve satıyorken gece 23:00 sıralarında zabıtanın gelip projeden detaylı bahsetmeme ve bizi ilk görmelerine rağmen köfteci muamelesi yaparak aracı alıp götürüp on gün kapatması ve ceza yazması bir can sıkıntısı iken araçta beni görür görmez memleketimi sorması ilginçti. Mesela yol ve trafiğin olumsuz şartları ve 1970 model minibüsümüzün arada hasta olması bizi bazen üzüyor ama gülü seven dikenine katlanıyor işte :) Bir gün kardeşim ile İstanbul'dan Ankara'ya gidiyoruz. Bayramdan bir gün önce ve deli gibi trafik vardı. Aracıda yeni bakımdan çıkarmıştık. Yolda giderken araçtan dumanlar çıkmaya başladı. Hemen inip motor kapağını açtım ve dumandan hiçbir şey görünmüyordu. Kayış kopması nedeni ile ciddi bir arıza olmuştu. Zor güç bulduğumuz kurtarıcıyla aracı Ankara'ya tamirciye götürürken varmamıza 500 mt. kala kurtarıcıyla ciddi bir kaza atlattık."

Ozo Coffee On The Road’a her an her yerde karşılaşabilirsiniz. Bir yerde sevimli turuncu bir minibüs görürseniz bilin ki OZO’dur. Nerede olduklarını sosyal medya hesaplarından duyuruyorlar.

İnstahram ve Facebook’dan @ozocoffeeontheroad  #ozocoffeeontheroad olarak takip edebilirsiniz.