İYA’dan İklim Kanuna tepki
İklim değişikliğiyle mücadeleyi amaçlayan 7552 sayılı İklim Kanununu sert sözlerle eleştiren İzmir Yaşam Alanları (İYA), “kamusal çıkarı değil sermayenin çıkarlarını gözeterek merkezi otoriteye devretmeyi hedefleyen tasarınızı kabul etmiyoruz” dedi.
İzmir Yaşam Alanları (İYA), ilerleyen günlerde meclisin gündemine yatırılacak olan ve birçok kesimin eleştirisine maruz kalan 7552 sayılı İklim Kanununa tepki göstermek adına bir basın açıklaması yayımladı. Açıklamada kanunun düşünülenin aksine yeşil alan dostu olmadığını vurgulayan İYA, “Bu tasarı ile kültürümüzün bir parçası olan zeytinlikler kamulaştırılarak köylünün elinden alınacak. Birçok canlı türünün yaşam alanlarını barındıran zeytin ağaçları sökülürken bu türler yok edilecek ve ekosistem dengesi bozulacak” ifadelerini kullandı.
EKOSİSTEM DENGESİ BOZULACAK
İYA, ülkemiz ve doğa açısından çıkarılan bu kanunun tehlike arz ettiğini dile getirdiği açıklamasında: “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi tanımı ile Meclise; bir torba içinde sunulan Maden Yasası, Zeytincilik Yasası, Mera Yasası, Orman ve Çevre Yasalarını, Elektrik ve Enerji Piyasası düzenlemelerini hükümsüz kılacak, planlama yetkilerini belediyelerden alıp, kamusal çıkarı değil sermayenin çıkarlarını gözeterek merkezi otoriteye devretmeyi hedefleyen tasarınızı kabul etmiyoruz. Enerji ve maden projeleri stratejik yatırım statüsüne taşıyacak, bu yatırımlara ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) muafiyeti sağlayarak, sermaye için kamulaştırmalar yaparak, idari yargı denetimi dışında bırakılarak koruma altına almanızı kabul etmiyoruz. Ormanları, tarım arazilerini, su havzaları ve meraları, "yatırım" adı altında şirketlere peşkeş çekmek için hazırladığınız yasanızı kabul etmiyoruz. Halkın katılımının devre dışı bırakılacağı, yargı denetiminin kısıtlanacağı, yürütmeyi durdurma mekanizmasının devre dışı bırakılacağı, ormanları, su havzaları, tarım arazileri ve zeytinlikleri sermayeye feda edecek yasanızı kabul etmiyoruz. Tasarı ile ormanların sermayeye devrin kolaylaşacak, maden alanlarındaki ormanlar, tarım araziler, su havzaları ve meralar "yatırım" adı altında şirketlere peşkeş çekilecek. Tasarı ile maden alanlarındaki ormanlar Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’ne (MAPEG) bedelsiz devredilebilecek. Tasarı ile milli parklar, tabiatı ve biyoçeşitliliği koruma alanları, sit alanları, sulak alanlar, yaban hayatı koruma alanları enerji ve maden sermayesinin kullanımına açılacak. Tasarı ile meralar enerji şirketlerine tahsis edilecek. Tasarı ile acele kamulaştırma kararları desteklenmekte, böylece köylünün tapularına yasal olarak el konulacak. Tasarı ile kültürümüzün bir parçası olan zeytinlikler kamulaştırılarak köylünün elinden alınacak. Birçok canlı türünün yaşam alanlarını barındıran zeytin ağaçları sökülürken bu türler yok edilecek ve ekosistem dengesi bozulacak. Özellikle, nadir ve koruma altında olan türler büyük bir tehlike ile karşı karşıya kalacak, erozyon artacak, tarımsal verimlilik düşecek. Tasarı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı imar planı yapacak, inşaat ruhsatı verecek. Tasarı ile Anayasa’nın 56. Maddesinde ifade edilen sağlıklı çevre hakkı ve 169. Maddesinde yer alan ormanların korunması maddeleri açıkça ihlal edilecektir” diye konuştu.
MÜCADELEMİZİ SÜRDÜRECEĞİZ
“Tasarı ile yerel halk ve uzmanların görüşlerini tamamen yok sayacaktır” şeklinde sözlerine devam eden İYA, “Tasarı ile enerji ve maden projelerine karşı açılan davalarda idari yargının yetkisi kısıtlanacak, böylece yargı denetimi askıya alınmış olacaktır. Sermayenin işlerini kolaylaştıracak şekilde, yürütmeyi durdurma kararları, Yargı bağımsızlığı fiilen devre dışı bırakılacaktır. Tasarı ile “stratejik yatırım” adı altında “kamu yararı” tanımı yok edilecek, şirket çıkarları öncelenecektir. Tasarı ile toplumsal muhalefeti bastırmaya, köylüleri, yerel halkı ve ekoloji örgütlerinin haklı mücadelelerinin yok edilmesi hedefleniyor. Sermayenin çıkarları, yaşam hakkının önüne geçecektir. Ekolojik dengeyi korumak, yaşanabilir bir gelecek için hepimizin sorumluluğudur. Tüm bu nedenlerle, bu yasaların hemen geri çekilmesini istiyoruz. Tarım alanları yerine maden açılmasına karşı durarak, geleceğimizi korumalıyız. Bilinmeli ki, ne pahasına olursa, olsun bizler doğa talanına, hukuksuzluğa ve sermayenin tahakkümüne karşı sonuna kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Tarafız, muhatabız” dedi.