“İzmir’de öncü olmak istiyoruz”

Marone Mobilya kurucusu Mehmet Gökçen ile mobilya sektörüne ve sorunlarına dair keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik


  • Oluşturulma Tarihi : 30.08.2016 07:46
  • Güncelleme Tarihi : 30.08.2016 07:46
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
“İzmir’de öncü olmak istiyoruz” haberinin görseli

EMİRCAN IŞILDAK – ÖZEL HABER

Kurmuş olduğu “Marone” markasıyla mobilya sektöründe kendisini kanıtlayan Mehmet Gökçen ile sektör hakkında keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Gökçen söyleşide Marone’nin kuruluş öyküsünden, bugün geldiği noktaya kadar önemli bilgiler verdi. Sektörün sorunlarına da değinen başarılı iş adamı, İzmir’de mobilyanın merkezi Karabağlar’ın işlevini kaybetmeye yakın olduğunu belirtti. Gökçen Karabağlar’ın eski günlerine dönmesi için ise bir an önce radikal adımlar atılması gerektiğini dile getirdi.

İTALYAN ESİNTİLERİ DİKKAT ÇEKİYOR

Gökçen konuşmasının başında sektöre nasıl giriş yaptığını dile getirdi. İstanbul’da elde ettiği bilgi ve deneyimle Marone’yi İzmir’e kazandırdıklarını belirten Gökçen, “15 yıldır mobilya sektörünün içindeyim. Sektöre ilk adım attığımda ülkenin önemli holdinglerinde çalışmaya başladım. Sektörün lideri olan firmalarda güzel işler yapmaya başladım. Uzun bir süre de çalıştıktan sonra edindiğimiz bilgi birikimi ve tecrübe ile kendi markamızı oluşturmaya karar verdim. Çalışmalarımızın sonucunda “Marone” markası ortaya çıktı. Marone, İtalyancaya özgü bir kelime. İtalyancada kahverengi anlamına geliyor. Aynı zamanda Milano’nun kuzeyinde, göl kenarında yer alıyor. Bu bakımdan İtalya’nın en şirin kasabalarından biri diyebilirim. İtalyan kültüründen esinlenmemizin nedeni ise ülkenin tasarımın başkenti konumunda yer almasıdır. Biz de ismimize yakışır tasarımlarla birbirinden güzel projelere imza atmak için çalışıyoruz” dedi.

İHRACAT MÜJDESİ

Ürünlerin satışını yakın zamanda yurtdışındaki ülkelere de gerçekleştireceklerini söyleyen Gökçen, “Hem İzmir’e hem de farklı şehirlere hitap ediyoruz. Onun dışında yurtdışına da yatırımlarımız sürüyor. Son olarak yurtdışı satışlarımız için ihracat departmanımızı oluşturduk. Eylül ayı itibariyle bu departmanımızı da devreye sokacağız. Yoğunluklu olarak Rusya, Avrupa, Afrika ve Arap ülkelerine satışlarımız olacak. Bu ülkelerin yanı sıra Türki cumhuriyetlere de ürünlerimizi göndereceğiz. Mobilya ihracatı olarak Malezya, Vietnam gibi ülkelerden gerideyiz. İhracatımızı artırmamız gerekiyor” diyerek ihracata başlayacaklarının sinyalini verdi.

YENİLİKLERİ TAKİP EDİYORUZ

Daha önce İzmir’de yaptığı çalışmalardan da bahseden Gökçen, “İzmir’de 400 ila 450’ye yakın daire, konutta çalışmalarımızı tamamladık. Yine Çeşme’de Ilıca’da, Mamur Baba’da, Yıldız Burnu’nda birbirinden güzel butik projeler gerçekleştirdik. Bodrum Türkbükü’nde de benzer şekilde projelerimizi teslim ettik. Bodrum’da da çalışmalarımız halen devam ediyor. Mobilyaların yanı sıra kapı konusunda da oldukça iddialı konuma gelmek istiyoruz. Farklı modeller, farklı Ar-Ge çalışmalarıyla İzmir’de öncü olmayı arzuluyoruz. Sektörle ilgili tüm yenilikleri yakından takip ediyoruz. Yeni çıkan malzemeler, yeni çıkan ürünleri kentte ilk uygulayan, üreten markalardan biriyiz. Bu anlamda hem yurtiçi hem de yurtdışı fuarlarını oldukça önemsiyoruz” ifadelerini kullandı.

ÇÖZÜM ORTAKLIĞI SUNUYORUZ

Marone’nin çalışma yöntemi hakkında da bilgi veren Gökçen, inşaat yatırımlarında proje bazlı çalıştıklarını ifade etti. Konut satın alacak müşterilerine adeta yaşam alanı sunduklarının altını çizen Gökçen, “Ağırlıklı olarak proje ağırlıklı çalışmalar sürdürüyoruz. İnşaatlar henüz başlamadan, müşteri portföyümüzde yer alan yatırımcılarımızla görüşüyoruz. Yatırımcılarımız henüz kaba inşaata başlamadan, biz projelerimizi yapıp sunuyoruz. Yatırımcı ve müteahhitlerimizi yönlendiriyoruz. Projelerin elektrik ve su tesisatlarını içeren projeler sunuyoruz. Kısacası yalnızca mobilya satıcısı değil, yatırımcılarımızın aynı zamanda çözüm ortağı da oluyoruz. Biz işimize dört elle sarılıyoruz. Yani ‘Ürünümüzü sattık, mobilyamızı, kapımızı teslim ettik, işimiz bitti’ demiyoruz. Uzun vadeli bir iş yapıyoruz. Hem yatırımcı için destek oluyoruz, hem de kullanıcılar için yaşam alanları yaratıyoruz. Daire sahipleri için ürünlerimize 2 yıl garanti veriyoruz. Ücretsiz teknik servis desteği de sağlıyoruz” dedi.

“GÖRSELLİK HER ZAMAN BİR ADIM ÖNDE”

Mobilyaların bir evin makyajı olduğuna dikkat çeken Gökçen, “Mutfak, banyo ve kapılar bir dairenin makyajıdır. Daire alacak olan bir müşteri daireye girdiği zaman ilk baktığı yerler mutfak ve banyo oluyor. Siz inşaat aşamasında ne kadar iyi beton kullanırsanız, ne kadar ve hangi ölçüde demir kullanırsanız kullanın, görsellik her zaman bir adım daha öndedir. O yüzden hem daire alıcısını etkileyebilecek, hem de yatırımcımızın bütçesine zarar vermeyecek şekilde estetik ve fonksiyonel çözümler üretiyoruz” diye konuştu.

“KARABAĞLAR MARKA ÖZELLİĞİNİ YİTİRDİ”

Mobilya sektörünün sorunlarından da söz eden Gökçen, İzmir’in mobilya merkezi Karabağlar’ın geldiği son noktayı da değerlendirdi. Karabağlar’ın eski günlerinden uzak olduğunu ifade eden Gökçen, “Eskiden mobilya denildiğinde Türkiye’de bir Ankara Siteler bir de İzmir Karabağlar akıllara gelirdi. Maalesef geldiğimiz noktada Karabağlar marka olma özelliğini yitirdi. Karabağlar’da belli bir sanayi alanı kalmadı. Düşük metrekarelere sahip dükkanlarla, çalışma ruhsatları ve vergi levhaları olmayan işletmelerle üretim yapılmaya çalışılıyor. Bu alanların tamamı da mesken imarlı yerler. Hiçbiri sanayi imarlı değil. Bunlar merdiven altı olarak tabir edilen üretim yerlerinden de kötü durumda. Sokaklarda, toprak yolların üzerlerinde mobilya üretiyorlar. Bu tarz bir üretim de hem ürünün kalitesini, hem de ürünün katma değerini düşürüyor. Alıcı gözünde de ürünün fiyat-eder dengesini etkiliyor. Üretici de emeğinin karşılığını alamıyor. Bunun yanı sıra 2009 yılında 9 tane yabancı mutfak markası ülkemizdeyken, bu sayı 2016 yılında 35 oldu. İthal ürünler artıyor” değerlendirmesinde bulundu.

 

ÜRETİM TESİSİ VURGUSU

Gökçen kentte geniş çaplı ve fonksiyonel bir mobilya üretim tesisi kurulması gerektiğini belirterek, “İzmir’de kent içerisinde mobilya üretimi için bir sanayi bölgesi kurulması gerekiyor. İzmir’i de Ankara gibi İnegöl gibi yapabiliriz. Üretimin bir yerde olduğu, satışların da bir yerde olduğu düzenli bir üretim kapasitesine sahip alan sektörü kalkındıracaktır. Eğer bu alan Karabağlar’da oluşturulacaksa da, o bölgenin tamamen bir kentsel dönüşüme tabi tutulması lazım. Karabağlar kentsel dönüşüm içerisinde fakat geçen uzun bir süreye rağmen sonuç alınamıyor. Bu konuda yakın ilçelerde bir üretim tesisi kurulup, Karabağlar tamamen yıkılıp yeniden düzenlenebilir. O bölüm teşhir alanlarıyla dolu olabilir. Karabağlar’ın bir mobilya çarşısı haline gelmesi, yalnızca İzmir’e değil tüm Türkiye’ye hitap eder. Orada tüm ülkeye satış yapılabilecek bir kapasite kurulabilir” ifadelerini kullandı.

Karabağlar’daki kayıt dışı üretime de vurgu yapan Gökçen, “Karabağlar’da birçok yerde kayıt dışı üretim var. Bunun önüne geçmek gerekiyor. Kayıt dışı üretimi engelleyemediğimiz için haksız rekabet oluşuyor. Tamamen resmi ve güvenceli bir iş ortamının oluşturulması gerekiyor. Bu tarz yerlere iş veren yatırımcı da bir süre sonra karşısında muhatap bulamayabiliyor. Biz de bu yüzden Karabağlar’dan kaçtık. Bizim çalışmalarımız proje bazında olduğu için ürün sevkiyatlarımızı tırlarla, kamyonlarla yapabiliyoruz. Bu araçları da Karabağlar’a, dar sokaklara sokabilmemiz neredeyse imkansız. Hatta kamyonlar ve büyük araçlar bir yana kendi özel aracınızla bile o sokaklara girip imalat yerlerini gezemiyorsunuz. Karabağlar bu anlamda Türkiye’nin en karışık noktalarından biri. Biz de Marone Mobilya olarak üretimimizi Çamdibi mahallesine taşımak zorunda kaldık. Üretim çalışmalarımıza orada devam ediyoruz” dedi.

“ELİMİZİ TAŞIN ALTINA KOYARIZ”

Gökçen sektörü canlandırabilecek bir uygulama için ellerinden geleni yapabileceklerini söyleyerek, “İzmir’de mobilya sektörünü tekrar harekete geçirebilmek için devlet büyüklerimizden yardım bekliyoruz. Bu anlamda ne yapılması gerekiyorsa biz elimizi taşın altına koymaya hazırız. Bizimle birlikte birçok sektör temsilcisi var. Onlar da her türlü fedakarlığı yapmaya hazırlar. Karabağlar’ı Türkiye’de hep birlikte el ele bir marka haline getirebiliriz. “Karabağlar Mobilya Günleri” etkinlikleri düzenleniyor. Mağazalar geç saatlere kadar açık tutuluyor. Çeşitli organizasyonlar yapılıyor fakat bunlar sektörü canlandırmak adına çok etkili çalışmalar değil. Ancak günü kurtarabiliyor. Sektör temsilcilerinden alınacak fikirlerle kesin ve kalıcı çözümler üretilmeli” dedi.

“YEREL ÜRETİCİLER DESTEKLENMELİ”

Gökçen İzmir’e katkı için yerel mobilya üreticilerinin ve markaların desteklenmesi gerektiğine de dikkat çekerek, “Yerel üreticilerin sektördeki pastadan yeterince pay alabilmeleri için biraz kendilerini geliştirmeleri gerekiyor. Ülkemizde inşaat sektörü büyüyerek devam ediyor. Mobilya da bu gelişmeden ve büyümeden yeterince faydalanıyor. Ancak ülke genelinde hizmet üreten firmalar maalesef küçük üreticilerin ve yerel markaların da çoğu zaman önüne geçiyor. Yatırımcılarımızın da mutlaka İzmirli yerel üreticilere ve markalara yönelmesi gerektiğini düşünüyorum” yorumunu yaptı.

MOBİLYA DA GELİŞMEDEN PAY ALACAK

Gökçen kentteki gelişmelere de vurgu yaparak, “Dünya her zaman batıya doğru gelişiyor. Aynı şekilde Türkiye’de batıya doğru gelişme gösterdiği için İzmir bu konuda çok kritik bir yer teşkil ediyor. Türkiye’nin en batı noktalarında yer alıyoruz. Ülkemizde ilk gelişecek ve gelişimlerden en büyük payı alabilecek şehirlerin başında geliyoruz. Kente dışarıdan çok fazla sayıda yatırımcı geliyor. İstanbul-İzmir Otoyolu’nun büyük bir kısmı tamamlandı. İki şehir arasındaki mesafe 3 buçuk saate düşecek. Zaten İstanbullu bir vatandaş bu kadar saati kendi şehrinde trafikte geçiriyor. Dolayısıyla İzmir’e daha fazla talep olacağını tahmin ediyorum. Kentimiz gün geçtikçe gelişecek, yatırımlar da buna bağlı olarak artacak. Hiç şüphesiz mobilya sektörü de bundan payını alacaktır” şeklinde konuştu.