- Yaşam
- 07.05.2025 12:23
Suriyeden buraya savaş nedeniyle göçmek zorunda kalmış Türkmen bir ailenin çocuğu olan Ali, Türk bir esnaf olan Ali Bostan ile karşılaşıyor. Bostan tarafından himaye altına alınan Alinin hikayesi ise yürek burkan cinsten. Sizin için 13 yaşındaki bu çocuğun hikayesini dinledik
TANER UYANIKER
Türkiyede yaşanan Suriyeli göçmenler sorunu gündemdeki yerini hep koruyor. Savaş nedeniyle Türkiyeye sürüklenen bu ailelerin her birinin başka bir hayat hikayesi var. Savaşların en acımasız yüzünü ise çocuklar oluşturuyor. İşte o çocuklardan birisi olan Ali, 2 yıl önce ailesiyle beraber İzmire göç etmiş. Burada okumayı isteyen ve pasaportu olmadığı için okuyamayan Alinin karşısına yardımsever olan ve aynı ismi taşıdığı Ali Bostan çıkıyor. Alinin durumuna üzülen ve aynı zamanda onu seven Bostan, Aliye yardım elini uzatıyor. Bostan, okula gitmesini başaramasa da haftanın üç günü evinde ağırladığı Aliye okuma yazmayı ve genel dersleri öğretmeye çalışarak eğitimden geri kalmaması için de mücadele gösteriyor.
ALİYLE İŞ YERİMİN YANINDA KARŞILAŞTIM
Günümüzde insanların birbirlerini ötelediği ve ön yargıların vicdanların önüne geçtiği şu günlerde örnek bir davranış gösteren Ali Bostan, Ali ile tanışmalarını şöyle anlattı: Aliyi bundan iki yıl önce tanıdım. Ben o zamanlar Bornova MTK sitesinde çalışıyordum. Alide bizim işyerinin yan tarafında oturuyordu. Aliyi bir gün kapının önünde otururken gördüm ve sohbet etmek istedim. Bu sohbet anında Ali'ye kanım ısımdı. Bana orada sevimli geldi. O zaman Ali 11 yaşındaydı. Çok eskiden beri ailemin bana yaptıklarından daha fazlasını bir çocuğa yapmayı istiyordum böyle bir sözüm vardı kendime Aliyi görünce bunu gerçekleştirme vaktimin geldiğini anladım. Aliyi o günden itibaren koruma altına aldım. Haftanın üç günü evimde kalıyor. Bu süreç içinde ailesinden tamamen de koparmak istemiyorum. Ailesiyle konuştuk ve beni anlayışla karşıladılar. Ali okuyamayacak bari onu hayat okulunda okutalım dedim. Ailede bana güvendikleri ve inandıkları için çocuklarını emanet ettiler.
PASAPORTU OLMADIĞI İÇİN OKULA GİDEMİYOR
Alinin okul durumunu sorduğumuz Bostan, Alinin çok okumak istediğini zekide bir çocuk olduğunu söyledi. Alinin pasaportu olmadığı için okula gidemediğini belirten Bostan, Milli Eğitim Müdürlüğüyle konuştuk ama pasaportu olmadığı için alamayacaklarını belirttiler. Pasaport içinde babasının Suriyeye gitmesi gerekiyor ama bu savaş sırasında gitmesi mümkün olmadığı için pasaportunu getiremiyor. Alide iki yıldır okula gidemiyor. Okuldan kopmuş bir durumda. Biz de ailemle birlikte ona evimizde ders vermeye çalışıyoruz. Bu sırada da Alinin isteği üzerine onu iş yerime getiriyorum. Burada en azından büyüyünce elinde bir mesleği olsun diye bir şeyler öğretmeye çalışıyorum diye konuştu.
ÇOCUKLARI KESİK BAŞI GÖRÜNCE
Alinin ailesi hakkında bilgi vermesini istediğimiz Bostan, şunları söyledi: Alinin yedi tane kardeşi var toplamda sekiz kardeşler. Ali ailenin üçüncü büyüyü. 2013 yılında Halepten buraya göç ediyorlar. Babası tekstille uğraşıyor. Türkmen oldukları için Türkçeleri iyi durumda. Babasının orada atölyesi ve üç tane evi varmış onların hepsini bırakıp buraya gelmişler. Babasıyla bu durumu konuştuğumuzda 9 yaşındaki oğlu Muhammetin bir gün patlayan bomba sonucunda kesik baş görmesiyle çok etkilendiğini ve bunun üzerine Türkiyeye gelme kararı aldıklarını söyledi. Abisi de babasıyla beraber tekstilde çalışıyor. Tekstilci oldukları için İzmiri tercih etmişler. Şu an için burada ailesiyle iyi durumda olduklarını gözlemliyorum ama savaş bittiğinde Suriyeye dönmek istediklerini söylediler.
Hikayemizin asıl kahramanı Ali bize Türkiyeye gelme süreçlerini şöyle anlattı: 11 yaşımda Türkiyeye geldim. İlk başta gelmek istemiyordu babam. Daha sonra bir gün annemle konuştular ve Türkiyeye gelme kararı aldılar. İlk önce babam geldi. 1 ay boyunca Türkiyede kaldı iş ve ev ayarladı daha sonra bizi almak için Suriyeye geldi.
BOMBA BİZİM İÇİN EĞLENCELİYDİ
Suriyede şahit olduğu olayları anlatan ve olayların bayram üstü başladığını söyleyen Ali, O zaman tüp ve ekmek bulmakta zorlanıyorduk. Bir gün sabaha kadar ekmek sırası bekledik. Bir gün dışarıda arkadaşlarımla oyun oynarken gözümün önünde bir eve bomba düştü ama düşen bomba patlamamıştı. O bomba patlasaydı bizim evde paramparça olacaktı dedi.O sırada korkup korkmadığını sorduğum Ali, şunları söyledi: Hiç korkum yoktu bizim için eğlenceli bir durumdu. Bomba düştükten sonra arkadaşlarımla o alana koştum ve bombaya baktım. Bombanın üstüne bastım. Çok büyük bir bombaydı diye konuştu.
Bu olaydan sonra ailesinin ona tepkisini ise dışarıya çıkmayı yasakladığını söyleyen Ali, Dışarıya çıkamıyorduk. Babam her an tepemize bomba düşebilir diye bize izin veremiyordu. Okulumuz yıkıldığı için artık okuluma da gidemiyordum. Oradaki eğitimimi orta bire kadar sürdürebildim dedi.
BURADA ARKADAŞIM OLMADIĞI İÇİN OYUN OYNAYAMIYORUM
Suriyede neleri geride bıraktığını sorduğumuz Ali, Şu an evim hangi halde bilmiyorum. En çok mahallemi ve arkadaşlarımı özlüyorum. Arkadaşlarımla beraber yakalanmaç, taş dizip onları devirme oyunlarımız en çok aklımda kalanlar. Burada arkadaşım olmadığı için bu oyunları oynayamıyorum diye konuştu.
TUVALETE GİDECEK PARAMIZ YOKTU
Babalarının onları almaya geldikleri günün akşamı saat 6da yola çıktıklarını söyleyen Ali, Sınıra doğru gittik orada birkaç kişi daha vardı bizi Türkiyeye geçireceklerdi. Biz sınırı geçerken askerler bizi sınırda yakaladı. Bir karakola götürdüler. Gece saat 12ye kadar orada bizi beklettiler. Gece 12de bizi sınırın Suriye tarafında bir yere bıraktılar. Bizimle beraber birkaç kişi daha vardı. Daha sonra babam birileriyle konuştu ve Gaziantepe kadar böylelikle gelebildik. Gaziantepte hiçbir paramız yoktu. Tuvalete gidecek kadar bile paramız kalmamıştı. Burada bir akrabamızın yanında 2 gün kaldık. 2 günün sonunda babam telefonunu satmaya karar verdi. 50 liraya bir alıcı buldu. 100 lirada birisinden alarak İzmire yol parası yaptık. İzmire geldikten sonrada komşumuzdan biraz para alarak ilk başlarda yaşamamızı sürdürdük. Türkiyeye ilk geldiğimizde evimizde hiçbir şey yoktu. Evimizde bir yatak bir de tüpümüz vardı. Bir süre sonra komşularımızın yardımlarıyla evimize biraz eşya aldık. dedi
Babasının tekstilde çalıştığını söyleyen Ali, Babam her gün çalışmaya gidiyor. Pazar günleri de mesaiye kalıyor. abimde babamın yanında tekstilde yaşıyor. Geçimizi böyle sağlıyoruz. Ev kirası olarak 360 lira veriyoruz diye konuştu.
OKUMAYI ÇOK İSTİYORUM
Okumayı çok istediğini belirten Ali şunları söyledi: Okumayı çok seviyorum. Türkiyeye gelmeden önce göz doktoru olmayı istiyordum. Buraya geldikten sonra okuyamadım. Pasaportum olmadığı için okuyamıyormuşum. Şimdi Ali abinin yanına 3 gün gelerek iş öğreniyorum ve ileride esnaf olmak istiyorum. Ali, savaşın kötü bir şey olduğunu ve hiç yaşanmamasını istediğini sözlerine ekledi.
Abisinin yanına gelen 6 yaşındaki Sedraya büyüyünce ne olmak istediğini sorduk. Şarkıcı olmak istediği söyleyen Sedra, Televizyonda şarkıcılarla birlikte şarkı söylüyorum. Sesim güzel ve büyünce onlar gibi olmak istiyorum dedi.