Kolay para peşindeki gençler zanaatkarları yalnız bırakıyor

Gençlerin kolay yoldan para kazanma isteği ve iş öğrenmeye heves göstermemesi nedeniyle çırak bulmakta zorluk yaşandığını dile getiren Serdar Kolikoğlu, bu durumun zanaatkârlığın yok olmasına yol açacağını belirtti


  • Oluşturulma Tarihi : 25.07.2024 10:40
  • Güncelleme Tarihi : 25.07.2024 07:40
  • Kaynak : MERVE AĞRIÇ
Kolay para peşindeki gençler zanaatkarları yalnız bırakıyor haberinin görseli

Muhabir- Merve Ağrıç/ Son yıllarda gençlerin kolay yoldan para kazanma isteği ve iş öğrenme konusundaki hevessizliği, birçok sektörde ciddi bir çırak sıkıntısına yol açıyor. Özellikle küçük işletmeler, bu durumdan olumsuz etkileniyor ve geleneksel zanaatların sürdürülebilirliği tehlikeye giriyor. Sadekar Serdar Kolikoğlu, bu sorunun kökenine inerek gençlerin meslek sahibi olma konusunda teşvik edilmesi gerektiğini vurguladı. Kendi deneyimlerinden yola çıkarak çırak bulmanın zorluklarını, gençlerin iş beğenmeme eğilimlerini ve teknolojinin sektöre etkilerini paylaşan Kolikoğlu, bu durumun gelecekte daha büyük sorunlara yol açabileceğini belirtti. Çırak bulma konusundaki sıkıntılarını dile getiren Kolikoğlu, “Herkes kolay yoldan para kazanıp meslek sahibi olmak istiyor. Altını yontup şekil verebiliyoruz ancak bir çırağı alıp meslek sahibi yapamıyoruz” dedi. Bu durumun, zanaatkârların işlerini sürdürebilme ve bilgi birikimlerini gelecek nesillere aktarma konusundaki çabalarını da zorlaştırdığını ifade etti.

HERKES KOLAY YOLDAN PARA KAZANIP MESLEK SAHİBİ OLMAK İSTİYOR

Yaklaşık 38 yıldır Kemeraltı’nda pırlanta ve elmas ustası olduğunu dile getiren Kolikoğlu, 12 yaşında mesleğe girdiğini ve yıllardır Kemeraltı’nda sadekar ustalığı yaptığı söyledi. Gençlerinde bu mesleğe teşvik edilmesi gerektiğini dile getiren Kolikoğlu, “Ben çok küçük yaştan beri bu mesleği yapıyorum. Şu an 50 yaşındayım hala devam da ediyorum. Bu meslekte son nesil bizleriz. Gençler ciddi anlamda teşvik edilmeli. Sadece kuyumcular ve tamirciler değil her sektörde şu an çırak sıkıntısı yaşanıyor. Bunun temeli aileden geliyor. Artık aileler çocuklarının çıraklık yapmasını istemiyor. Biz küçükken dedemiz ve babamız kolumuzdan tutar esnafa verirdi. Eti sizin kemiği bizim derdi. O iş yerinde dayak yesek bile ustamızın elinden öper işimize devam ederdik. Dedem kardeşimi kasabın yanına beni de altın gümüş tamiri ve tasarımı yapan bir ustanın yanına vermişti. Kardeşim de ben de şu an kendi mesleğimizi elimize aldık. Ancak şu an kimse çocuğu iş öğrensin derdinde değil. Gelir gelmez ne kadar ücret alacağını, kaç saat çalışacağını ve ne iş yapacağını soruyor. Artık maddiyat ön plana geçti. Herkes kolay yoldan para kazanıp meslek sahibi olmak istiyor. Altını yontup şekil verebiliyoruz ancak bir çırağı alıp meslek sahibi yapamıyoruz” dedi.

ÇIRAKLAR ALDIĞI ÜCRETİ BEĞENMİYOR

Z kuşağının artık çalışmak istemediğini ve iş beğenmediğini dile getiren Kolikoğlu, “Tamamen maddiyattan ve işin ağırlığından dolayı iş beğenmiyorlar. Aslında bizim işimiz çok ağır değil yük kaldırmıyoruz, tamir ve tasarım yapıyoruz. Ona rağmen gençler istemiyor. Daha önce gelen çıraklarım oldu. Birkaç saat durup gittiler. Çıraklar ama hemen asgari ücret istiyorlar. Ancak çırağa asgari ücret hemen verilmez. Belli bir öğrenme süreci gerekiyor. Gelenlere yine yemeğini yolunu harçlığını veriyoruz. Amacımız işi öğretmek bu mesleği devam ettirebilmek. Ancak gençler hiç hevesli değil ve maddiyattan dolayı işi beğenmiyorlar. Artık kimse de sabır kalmadı. Bu tarz yerler artık çok sıkıcı geliyor insanlara. Sadece gençlerde değil ailede de bu durum böyle. Çocukları ezilsin istemiyorlar. Ancak emek isteyen hiçbir iş kolay yollardan öğrenilmiyor. Belli mücadeleler verilmeli” diye aktardı.

ATÖLYELERDE TASARIM YAPAN ZANAATKÂRLAR KALMAYACAK

Geçmişten bugüne birçok çırağı istihdam ettiğini belirten Kolikoğlu, “Zamanında büyüklerimiz iyi ki bizi ustaların yanına vermiş ve bir meslek sahibi olabilmişiz. Yaklaşık 10 yıldır çırak bulamıyorum. Eskiden yanımda çalıştırdığım çıraklar şu an kendi iş yerlerini açtı. Çok iyi yerlere gelenlerde var yükselebilenler. Benim gibi dükkân açan ve bu mesleği devam ettiren de. Ancak bu nesilden sonra bu meslek bitecek. İlerde bizim gibi atölyelerde tasarım yapan zanaatkâr kalmayacak. Gençler özendirilmeli gerekirse devlet bu konuya el atıp teşvik yapmalı. Çırak sorunu çok basite alınıyor ancak ilerleyen zamanlarda çok olumsuzluklar yaratacak. Eskiden herkes meslek sahibi olmak için çırpınıyordu. Para verilmese bile yeter ki iş öğreneyim deniliyordu. Bugün ne yaparsak yapalım kolay yerden, oturdukları yerden yüksek rakamları veremeyeceğimiz için iş beğenmeyecekler” sözlerine yer verdi.

TEKNOLOJİ ÜRETİR AMA TAMİRİ BİZE KALIR

Gelişen teknolojinin de sektördeki iş imkanını kısıtladığını vurgulayan Kolikoğlu, “Eskiden bir yüzüğü yapmak neredeyse günlerimizi alıyordu şu anda 45 dakikada hemen yapılıyor. Teknoloji çıktığı andan beridir bizim gibi el işi yapan ustalar bitiyor. Bitmeyen tek şey tamir olacak. İnsanlar aldıkları ürünleri tamir ettirmek zorunda kalacak yine. Şu an internetten veya başka bir yerden aldıkları ürünleri mecburen bana getiriyorlar çünkü çoğu yer tamirini yapmıyor. Teknoloji üretir ama tamiri bize kalır. Uzun yıllardır Kemeraltı’nda olmam da benim için büyük bir avantaj. Buradaki çoğu kuyumcu beni tanıyor. Herhangi bir tamir işi olduğunda direkt bana gönderiyorlar. Sabır ve azimle bu zamanlara gelebildim. Zamanında eğer işimi bırakıp gitseydim bende şu an bu noktada olamazdım. Artık mesleğin sürdürülebilirliğinden bir beklentimiz kalmadı. Gençlerden de bir beklentimiz kalmadı” dedi.

GENÇLER KOLAY YOLDAN PARA KAZANMANIN YOLUNU BULDU

Gençlerin yeni nesil meslekleri tercih ettiğini dile getiren Kolikoğlu, “Geçen gün genç bir müşteri geldi sohbet ettik. Ne iş yapıyorsun dedim.  YouTuber’ım dedi. Ne kadar kazandığını sorduğumda ise 35 bin TL kazandığını söyledi. Şimdi o çocuğu zaten bugün çırak olarak çalıştıramazsın. Kolay bir şekilde para kazanmanın yolunu bulmuş. Geçen gün karton toplayan bir çocuğa da gel sana iş öğreteyim dedim. Bana sorduğu ilk sorduğu soru 40 bin TL maaş verebilecek misin? Bugün anne babanın yanından ayrılmayan aman evladım ezilmesin diye düşünülen bir nesil oldukça esnaflıkta bu sektör de bitecek. Ben kendi oğluma dahi bu mesleği aktaramadım. 2 oğlum var biri oyun geliştirip oyun satıyor parasını öyle kazanıyor. Diğeri ise bilgisayar programcısı oldu evden çalışıyor. Ben bu gençleri alıp dükkâna getirsem dururlar mı arada geliyorlar hemen sıkılıp kaçıyorlar” ifadelerini kullandı.

TURİSTLER TÜRKİYE’YE GELDİM BİR DAHA GELMEM ARTIK DİYOR

Bu yıl turistlerin hiç gelmediğini vurgulayan Kolikoğlu, “Bu yıl neredeyse hiç turist gelmedi. Önümüzdeki sene hiç gelmeyecek. Turistler artık korkarak içeri giriyor. Geçen gün 2 tane turist geldi. Kazıklamayacaksanız alacağım dedi. Şaşırdım kaldım nedenini sordum. Bir yerde 7 bin TL’ye aldığı zinciri başka bir yerde çok daha uyguna bulmuş. Bu durumun turistler artık farkında. Kral zincir istedi benden 200 küsür bir rakam söyledim 4 tane aldı gitti. Eğer ürünü değeri kadar verirsek zaten talepler artacak piyasa canlanacak. Ancak çoğu esnaf dolandırmak ve daha fazla para almak derdinde. Gelen turistler Türkiye’ye geldim bir daha gelmem artık diyor. Biz artık insanlığımızı kaybetmeye başladık. Para bu kadar ön planda tutulduğu sürece ne meslekler devam edebilir ne de ülkenin ekonomisi düzelebilir. Ülkeye giren 2 kuruş dövizde hile hurda yüzünden yok oluyor” dedi.

İNTERNET SATIŞLARI HAKSIZ REKABETE YOL AÇIYOR

Sosyal medyada ve internette haksız rekabetin meydana geldiğini dile getiren Kolikoğlu, “Artık tasarımların ve üretimin kolay olduğu gibi internette düşük maliyetle satmakta kolay. Birçoğu dükkân açmıyor. Kira ve elektrik derdi de yok. İnternette bir ürün 500 TL ancak dükkanlarda 700 TL ya da bin TL. Şimdi müşteri kime yöneliyor tabii ki ucuz olana. Ancak çok fazla dolandırıcılık işleri de dönüyor. Gelenlere tamam benden alma ucuz olan yerden al diyorum. Daha önce yaşadığımız bir durum var. Ürünün üstüne kaplama yapıyorlar soyduğumuzda içi gerçek altın veya gümüş çıkmıyor. Bu nedenle ucuz ama ne kadar güvenilir orası tartışılır. Ucuz olması da haksız rekabete yol açıyor” diye vurguladı.

Yazarımız Kim ?

MERVE AĞRIÇ