- Yaşam
- 15.04.2025 09:03
Aylin ve Özen zorlu bir tedavi sürecinin ardından kanseri yenmeyi başardı. Gözde ise kansere karşı ikinci savaşını da kazanmak üzere. Bu üç kadının hikayesi, çağımızın hastalığı kansere karşı umutlu olmayı sağlıyor
E. ÇAĞLA GENİŞ / ÖZEL HABER
İzmirde yaşayan üç kadın savaşçı... Aylin, Özen ve Gözde. Aylin ve Özen, zorlu bir tedavi sürecinin ardından kanseri yenmeyi başardı. Hastalığı yenen savaşçı kadınlar, şimdi kendileri gibi bu hastalıkla savaşan kadınların yanında yer alarak onlara destek oluyor, çevrelerindeki kadınlara erken teşhisin önemini anlatıyor. Gözde ise kanserle ikinci savaşını veriyor; güçlü ve inançlı. Kanseri yeniden yeneceğinden emin. Kötü bir şey duyma korkusuyla doktora gitmekten çekiniyorsanız acıları, deneyimleri ve mücadeleleri aynı olan bu üç kadının hikayesine kulak verin.
ANNESİNİ KANSERDEN KAYBETTİ
İzmirde memur olarak görev yapan 31 yaşındaki Özen Keskinol, annesini rektum kanseri sebebiyle kaybetti. Geçen yıl kendi kendine yaptığı rutin kontrollerde eline bir kitle geldiğini fark edince hemen doktora gitti. Meme kanseri teşhisi konulduğunda annesini kaybedeli henüz daha 6 ay olmuştu. Annemden sonra sıra bana gelmişti diyen Özen, yaşadıklarını şöyle anlattı: Doktorum, Tedavi göreceksin ve bunu birlikte atlatacağız dedi. O an gözümden yaşlar süzülmüştü. 1 yıl önce annemin oturduğu kemoterapi koltuğunda artık ben vardım. İlk zamanlar aldığım ilaçlar çok ağır gelmişti. Her seferinde biraz daha kötü oluyordum ama 1 hafta sonra eski halime dönüyordum. Sonra 12 hafta boyunca her hafta gittim ilaç almaya. Toplamda 6 ay kemoterapi aldım.
HER KEMOTERAPİYE FORMASIYLA GİTTİ
Koyu bir Beşiktaş taraftarı olan Özen, her kemoterapiye formasını giyerek gitti. Ailesinden sonra en büyük moral, tuttuğu takım oldu. Hatta Beşiktaşın bir maçını Fikret Ormanın ablası ile beraber statta izledi. O da kanser mücadelesi veren savaşçı kadınlardan biriydi. Tedavi süreci boyunca en çok ihtiyaç duyduğu şeyin anlayış olduğunu belirten Özen, şunları söyledi: Maalesef yaşamayan bunun ne demek olduğunu bilmiyor. O süreçte sevilmek çok daha önemli ve kıymetli oluyor. Nefes aldığım her an, en kıymetli anım. Gülmek en sevdiğim eylem. Bu hastalığa yakalanan herkesin aklına ilk olarak ölüm geliyor. Kesinlikle o şekilde düşünmesinler. Herkesin bünyesi farklı. En önemlisi de ne olursa olsun hiçbir hasta ile kendilerini kıyaslamasınlar. Benim de galiba başaramayacağım dediğim anlar oldu. Ama eşimle daha yaşayacağım çok güzel günler ve göreceğimiz çok şampiyonluklar vardı.
SAĞLIKLI BİR HAYAT İSTİYORUM
Kansere yakalandıktan sonra hayatın bambaşka bir yüzünü gören Özen, insanların her şeyi planlı yaşayarak hayatı ıskaladıklarını dile getirerek yaşamın önemine dair duygularını şöyle aktardı: Kanseri yendikten sonra ufak şeyleri dert edinmemeyi ve hayır demeyi öğrendim. Herkes bana olmaz diye düşünüyor. Yakınlarının başına geldiği halde kontrolüne gitmeyen insanlar tanıyorum. Bazıları da hayatlarını çok erteliyor. Hayat ertelemeye gelmiyor maalesef. Bugünün telafisi yok. Tedavi sürecim nisan ayında bitti. Genetik geçişli olduğu için son 1 ameliyatım kaldı. 3 aylık kontrollerim de devam ediyor. Son ameliyatımla kansere golümü atmaya hazırlanıyorum. Bundan sonrası için sadece sağlıklı, huzurlu ve sakin geçirebileceğim bir hayat istiyorum. Dünyadaki en büyük zenginliğim sağlığım. O benimle olduğu sürece daha başka bir şey istemiyorum yaşamdan.
O AN SUSUP KALDIM
İzmirde yaşayan 31 yaşındaki Aylin Uçar ise, iki sene önce göğsünde bir kitle fark etti. Hemen hastaneye başvurarak muayene oldu. Önce ultrason çekimi yapıldı ve iyi huydu tümör dendi. Doktoru 9 ay sonra yeniden muayeneye gelmesini söyledi. Fakat kitlesi giderek büyüyordu ve 6 ay sonra yeniden kontrole gitti. Doktorun, Kitleyi alalım ki sonrasında kansere çevirmesin demesi üzerine ameliyatı kabul etti. Ameliyata giren başka bir doktor kitleye dokunur dokunmaz, Bu kanserli dedi. Kendisinin de sonuçlara bakıp hemen geleceğini söyledi. Doktorun odasından geldiğinde yüzündeki o şaşkın ifadeyi unutamadığını söyleyen Aylin, o anları şöyle anlattı: Ben ve ablam susup kalmıştık. Ameliyat esnasında kitle patolojiye gönderilmiş ve sonuç kanser olduğunu göstermiş. Sonuç kanser olunca lenflerde de olup olmadığına da bakılmış ve 22 lenfim alınmış, 22 lenf temizmiş. Kanserli kitlenin çevresi temizlenmiş. Ameliyattan 1 ay sonraki kesin sonuçta meme kanseri olduğum ve metastaz olmadığı saptanmış.
SAÇLARIM İÇİN AĞLADIM
Ameliyattan sonra kemoterapi süreci başladı. 6 kürlük kemoterapinin ilk kürünü almak için hastane odasına girdiğindeki manzarayı unutamadığını söyleyen Aylin, Kemoterapi alan, kemoterapi sonrası kan nakli gerek duyulan hastalarla karşılaşınca güçsüz olduğumu hissedip ağlamıştım. Kemoterapinin yan etkilerini ilk olarak ağrılarla hissettim. Vücudumdaki tüm kemikler kırılmıştı sanki. En büyük yıkımımı saçlarımın dökülmesiyle yaşamıştım. Saçlarım kazınırken ağlamaktan içim parçalanıyordu. Yansımamı görmemek için aynalara bakmıyordum. 2 ay sonra aynaya ağlayarak baktım. Ben güçlü ve güzelim dedim kendime sonrasında bu dönemi normal bir süreçmiş gibi geçirmeye çalıştım. Ben benim gibi aynı kaderi yaşayan birçok kişiye örnek olacak onlara destek olacak hayatı doya doya yaşayacağım dedim diye konuştu.
ARTIK HAYAT BENİ YORMASIN
Keşkeleri düşünmek için hayatın çok kısa olduğunu ve imkanlar dahilinde hayatın dolu dolu yaşanması gerektiğini söyleyen Aylin, Pişmanlıklara artık yer yok hayatımda. Önemli olan benim. Kanser önce kişiyi sonra da sevenlerini etkiliyor. Bu nedenle öncelik olarak psikolojik desteğe ihtiyaçları olduğunu unutmasınlar. Güçlerinin farkında olsunlar. Hayatın karmaşasında kayboluyorlar. Önemli olan tek şey maddiyat oluyor. Kendinizi sevin, spor yapın, doğayı keşfedin, sevdiklerinizi düşünün ve onlarla vakit geçirin. Sizi yoran insanlardan hemen uzaklaşın. Kemoterapi süresince de hep iyiydi kan sonuçlarım ve tetkiklerim. Çok şükür şimdi de güzel. Artık hayat beni yormasın; güzellikler sarsın dünyayı ifadelerini kullandı.
AKLIMA İLK GELEN OĞLUMDU
İzmirde yaşayan 29 yaşındaki Gözde Kayaüstü, evli ve bir çocuk annesi. 3 yıl önce göğsünün alt kısmında şekil bozukluğu fark edince hemen doktora gitti. 6 farklı doktora göründü ve bir şeyi olmadığını söylediler. Yine de içi rahat etmedi, tekrar doktora gitti. Biyopsi yapılmasına karar verildi. 26 Şubat 2015 tarihinde ise teşhis konuldu. O an aklına ilk olarak 6 yaşındaki oğlu geldi, henüz çok küçüktü. Gözde, yaşadıklarını şöyle anlattı: Teşhisten sonra ameliyat dendi ve her iki meme de boşaltılarak yerine protez koyuldu. Ameliyatta lenf bezlerim temiz görülmüştü fakat patoloji sonucunda lenflerde de kanser hücresi olduğu ortaya çıktı. 8 kür kemoterapi ve 25 gün ışın tedavisi aldım.
ÖLÜMDEN DÖNDÜ
Gözde, tedavinin ardından 1 yıl boyunca bir sorun yaşamadı fakat bir süre sonra nefes darlığı şikayetiyle yeniden doktora başvurdu. Kanser, sağ akciğer zarına metastaz yapmış ve su toplamıştı. Tekrar tedavi başladı; 6 kür kemoterapi aldı. Tedaviye 3 ay hapla devam etmeye karar verildi. O sırada sol akciğerinin de su topladığını öğrendi; üstelik enfeksiyon kapmıştı. Gözde, ölümden döndüğü o anları şu şekilde aktardı: İkinci kez kanser olduğumu öğrendiğimde çok kötü hissettim; ilk üç gün sakinleştiricilerle uyudum. Yine zor günler beni bekliyordu Birden nefesim gitti şansım o an hastanede olmamdı. Oksijen makinesine bağlandım tabi hareket bile edemiyordum. Tekrar tedavi başladı. Hastaneden çıktığımda yaşıyor olduğuma inanamıyordum. O kadar kötüydü ki Maalesef bu hastalık ismi insanlara ölümü çağrıştırıyor. Ben de ilk başlarda öyle sanıyordum. Şu an hala onunla savaşıyorum. Güçlü olduğumu düşünüyorum ve iyileşeceğime inanıyorum. Bundan sonrası için sağlıklı, mutlu, huzurlu, iğnesiz ve kansersiz bir hayat istiyorum.