Uzman Psikolog Dilan Üzgün Tuhta: Bağımlılık tedavisinde kadın

8 Mart ile “kadın”a dair pek çok konu gündeme alınarak en azından dikkatlerin topladığı bugünde farkındalık yaratılmaya çalışılıyor. Günün anlamlı kelimesi olan “kadın” ve YEDAM da çalışma alanımız “bağımlılık” yan yana geldiğinde yaşanan zorluklar geniş bir alanı kapsar.


  • Oluşturulma Tarihi : 07.03.2024 10:11
  • Güncelleme Tarihi : 07.03.2024 07:11
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Uzman Psikolog Dilan Üzgün Tuhta: Bağımlılık tedavisinde kadın

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerinde erkeklerde alkol/madde kullanım bozukluğu oranı kadınlara oranla daha fazla çıkmaktadır. Bu bilginin eksik yanlarından biri kadınların tedaviye katılımının az olmasının getirdiği bir sonuç olduğudur.

Bağımlılık konusuna bilimsel çalışmaların ortaya koyduğu geçerli ve genel bilgilerle yaklaşsak da aslında bağımlılıkta bireysel deneyimler değişkenlik göstermektedir. Özellikle kadınlarda bağımlılığın yaşayış biçimleri kendine özgü durumlara sahiptir.

Kadın danışanlarımızda da gözlemlediğimiz durum şu ki kadınlar tedaviye gelmeden önce karşılaştıkları yargılanma ve suçlanma; düzelmek için gelişim gösterseler de çoğunlukla karşılaştıkları tepkiler olabiliyor. Bağımlılığın hakim olduğu geçmiş yaşantılar hatırlatılıyor, gösterdiği gelişim küçümseniyor. Bu durumun tedaviye ve kişiye hiçbir faydası olmadığı gibi aksine bağımlılığa etki ediyor.

Eleştirel yaklaşımın içselleştirilmesi kadınların tedavisini, sosyal desteklerine yönelik algılarını etkilemektedir. Bu eleştirel yaklaşımın içselleştirilmesi kadınlarda karşımıza çıkmaktadır.

Cinsiyete özel tedavi programlarının geliştirilmesi kadınlara daha destekleyici ve anlayışlı bir ortam sağlayabilir ve tedavinin kadınların benzersiz ihtiyaçlarına göre uyarlanması genel sonuçları iyileştirebilir.

Tedavi programlarının geliştirilmesinin yanı sıra toplum olarak yapabileceklerimize de değinmek isterim. Çünkü bu sorunlar sadece kadınlarda, bağımlılıkta olan sorunlar değillerdir. Eleştirme, yargılama, suçlama hepimizde var olan ve hepimizin karşılaştığı davranışlardır. Bu davranışları önce kendimizde değiştirmekle başlayabiliriz.

Herkesin hata yaptığını, zorluklarla karşılaştığını, mükemmel olmadığını kabul ederek kendimize iyilikle, nezaketle yaklaşmakla başlayabiliriz. Bir diğer kabullenmemiz gereken şey ise acı çekmenin evrenselliği. Başkalarının da zorluklar yaşadığını görmek yalnızlık ve izole olmakla başa çıkmaya yardımcı olabilir. Son olarak farkındalık- mindfulness; duygularımızı ve düşüncelerimizi gözlemleyebilmek, kapılmadan seyretmektir.

Burada tanıtmaya çalıştığım kavram aslında öz-şefkat. Kendimizle sağlıklı ve destekleyici ilişki kurmak, kendimize nezaketle, şefkatle yaklaşmamızla başlar. Öz-şefkatle zihinsel sağlamlık, duyguları düzenleyebilme ve dengede hissetmek sağlanabilir. Öz-şefkat, önce kendimizde destekleyici ilişki kurmakla başlar, sonrasında çevremizdeki diğer kişilerle destekleyici ilişki kurmamıza yardımcı olur. Eric Fromm’un Sevme Sanatı kitabında da değindiği gibi kendini seven başkalarını da sever, sadece başkalarını sevmek sevgiyi hissettirmez. Öz-şefkati bağımlılıkta düzelme sürecine dahil etmek de eleştiri ve utanç döngüsünü kırmayı sağlar.

Geçmişle kıyaslandığında büyük ilerlemeler olsa da halen daha kadınların toplumda, sosyal çevrelerinde ya da iş hayatlarında kendilerini kanıtlama çabaları devam etmektedir. Bir biçimde belirlenen standartlara uyum sağlamaya çalışmak ama uyamadığında da acısını kendinden çıkarmak gelişmeye engeldir.

Bugün burada sizlere sadece bağımlılıklardan uzak kalma, kadın olarak karşılaşılan güçlüklerle başa çıkma benzeri konularda değil genel yaşam düzeninde iyilik halinin artmasına katkı sağlayacak bir öneri vermek istedim. Kusurlar eksiklik değildir, bunların yetersizlik hissine dönüşmesini engellemek için farkına varıp kusurlarınıza şefkatle yaklaşın.

Ünlü müzisyen Leonard Cohen in sözleri il bitirmek isterim; “Mükemmelliği unutun. Her şeyde bir çatlak vardır ve ışık öyle girer içeri.”

HABER MERKEZİ

Yazarımız Kim ?

HABER MERKEZİ