Z Kafe’de keyif üstüne keyif

Kitap, soba, kestane ve çay keyfinin yanı sıra kuzinede pişirilmiş tarçınlı ayva tatlısı ve satranç oynama imkanı sunan Z Kitap Kafe işletmecisi Zeki Narin, kitap kafe açmadaki tek amacının kitap okumayı sevdirmek olduğunu söyledi


  • Oluşturulma Tarihi : 29.11.2017 06:56
  • Güncelleme Tarihi : 29.11.2017 06:56
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Z Kafe’de keyif üstüne keyif

NİLGÜN TAZE / ÖZEL HABER

Hiçbir bilgiye sahip olmadan boş bir CD gibi doğan insanlar bilinçlerinin açılması ile birlikte yaşamları boyunca birçok bilgi öğrenir. Okulda olduğu kadar hayatta da başarının en önde gelen şartlarından birinin okumak olduğu ise malum. Uzun bir yol, okuyarak öğrenme yolu. Beşikten başlayarak mezara kadar devam eder ve bu yol büyük bir kararlılık ister. İşte bu kararlılığı soba, kestane, ayva tatlısı ve çay ile keyifli bir hale dönüştüren Z Kitap Kafe işletmecisi Zeki Narin, aynı zamanda dostların birbirleri ile derin sohbetler edebileceği sıcak bir ortam sunuyor.

Z Kitap Kafe işletmecisi Zeki Narin Konak’ta bulunan eski kitapevini kapattıktan sonra kafeteryalarda kitap okumaya başladığını ancak kafe ortamlarının aşırı gürültülü olmasından dolayı rahat bir okuma ortamı bulamadığını belirterek, “Rahat bir okuma alanı bulamadığım için bir kitap kafe açmak istedim. Kitap okuyan insanların her şeyden önce sıcak bir ortamda olması gerekiyor çünkü insan kendini en iyi sıcak bir atmosferde daha rahat hisseder. Gittiğim kafelerin bazılarında tuvalet dahi yoktu. Kitap okurken aradığım konforu bulamadığım için ben de içinde bir insanın ihtiyaç duyabileceği her şey bulunan bir kitap kafe açmaya karar verdim. Kış aylarında kurduğum kuzine soba kafemin sıcacık olmasını sağlarken üstünde pişirdiğim kestanelerin kokusu ise insanları cezbediyor” dedi.

KUZİNEDE AYVA TATLISI

Ayrıca geleneksel eski tatlardan olan ayva tatlısını kuzinenin fırınında pişirerek tarçınlı bir şekilde servis yaptığını açıklayan Narin, “Z Kitap Kafe’de kuzine soba, kestane, ayva tatlısı gibi nostaljiye dair bir hava bulabileceğiniz gibi keyifle kitabınızı okurken çayınızı yudumlayabilirsiniz. Başlangıçta Z Kitap Kafe’nin küçük bir yer olmasını istiyordum ancak zaman içerisinde büyük bir yer haline geldi. Alanım geniş olduğu için 3 yıl içinde istediğim hale getirebildim. Yanımda kimse çalıştırmıyorum çünkü işler bir elemanın ücretini ödeyebilecek kadar iyi değil. Yakınlarımdaki kitapevlerinin kafelerinde bir çay 3.5-4 liraya satılırken ben çayları 1.5 liraya satıyorum” açıklamasını yaptı.

VER VE MUTLU OL

Kütüphanesinde şiir, roman, sanat ve dünya edebiyatına dair eserlerin yer aldığını açıklayan Narin şunları söyledi: “Yine sinema ile ilgili eserlerin yanı sıra eski ve yeni dergileri de kitaplıkta bulmak mümkün. Beni en çok mutlu eden şey ise kitaplığımda bulunan birçok kitabı okumuş olmam. Gelen müşterilerime okuduğum kitaplar hakkında bilgi verip, o kitabın içeriği hakkında sohbet edebildiğimde yaşadığım mutluluk tarif edilemez. Bence insanlar kendilerinde olanları bir başkasına aktarabildiklerinde bu dünyada her şeyden çok arzuladıkları gerçek tatmin duygunu hissedebiliyorlar. Okuduğum kitapların türleri değişiyor. Zaman zaman sadece sinema üzerine yayımlanmış kitapları okurken zaman zaman da sadece denemeleri okuyorum.”

ŞİMDİ AYVAYI YEDİN

Öykü ve roman okumanın vazgeçilmezleri arasında yer aldığını ifade eden Narin, kitaplığında ikinci el kitaplarında bulunduğunu ve alacak parası olmayanlara bu kitapları çoğu zaman hediye ettiğini açıklayarak, “Kafeme gelen insanlar kış aylarında kuzine sobamda pişirdiğim ayvaları çok seviyorlar. Halk arasında zor durumda kalan veya kendini köşeye sıkışmış hisseden insanlar için ‘Şimdi Ayvayı Yedin’ gibi bir tabir kullanılır. Bu tabirin gerçek çıkış noktasını, neden zor durumda kalmış insanlar için böyle bir tarif kullanıldığını hiç kimse bilmez. Ayvayı, eğer ekmek ayvası değilse tek başına yiyemezsiniz çünkü kısa bir süre sonra yemek borunuzda takılır. Yediğiniz ayvanın midenize inmesini sağlamak için su ya da sıvı bir şeyler içmek zorundasınızdır. Neden muzu ya da karpuzu şimdi yedin yerine ‘Şimdi ayvayı yedin’ denmesinin nedeni budur” ifadelerini kullandı.

KİTAP-SOBA-ÇAY

Narin, kuzinede pişirdiği ayvaları yüzde 25 pişirdikten sonra üzerine tarçın serperek servis yaptığını açıklayarak, “Özellikle şeker hastalarına iyi gelen tarçınlı ayvanın daha birçok hastalığa iyi geldiği biliniyor. Kitap, soba, kestane, ayva, satranç, sohbet ve piyasaya göre daha ucuz çay-kahvenin tadını çıkarmak isteyenler için kitap kafemin oldukça iyi bir seçenek olduğunu düşünüyorum. İnsanların ülkemizde yeteri kadar kitap okumadığı kesin çünkü ünlü bir edebiyatçının ‘Bir ülkede eğer sürekli siyaset konuşuluyorsa o ülkenin edebiyatı ölmüştür’ dediği gibi sanattan, edebiyattan çok siyaset konuşuluyorsa o ülkenin geleceği şüphelidir. İnsanlar sadece siyasete odaklanmış durumdalar ve bu tek yönlü odaklanmanın sağlıklı bir seçim olmadığı açık” şeklinde konuştu.

DEMOKRASİ VE KİTAP

İnsanların demokrasinin var olduğu yerlerde kitap okumayı sevdiklerini ve kendilerini geliştirebilme fırsatı bulduklarını açıklayan Narin şu açıklamaları yaptı: “Demokrasinin olduğu ülkelere baktığımızda yeşil alanlarının daha fazla olduğunu ve daha fazla kitap okuduklarını görüyoruz. Bir iş adamı bir ülkenin gelişmiş olup olmadığının insanlara düşen yeşil alan, kitap sayısı ve kadınlara verdiği değer ile anlaşılabileceğini söylemişti. Eğer ki bir ülkede kadınlara değer ve özgürlük verilmiyorsa yetiştirdiği insanın cinsiyeti ne olursa olsun o insanın kalitesi ve hayatı bakış açısı da o şekilde olacaktır. Erdem sahibi olmanın erkek ya da kadın olmakla ilgisi yok bence, sadece insanı insan yapan ilkelere sadakat söz konusu. Kadınları satan, onları bir eşya gibi gören zihniyet bence kendi benliğine de ihanet etmiş demektir. Bugün bırakın erkekleri bazı terör örgütlerine dahil olan kadınların tıpkı erkekler gibi insanları katlettiklerini, başını kestikleri insanlarla poz verdiklerini medyadan takip ediyoruz.”

OKUMAYA TEŞVİK

Türkiye’de insanları okumaya teşvik etmenin ve küçük yaşlarda okuma alışkanlığı kazandırmanın yolunun iyi bir eğitim sisteminden geçtiğini ifade eden Narin, mevcut eğitim sisteminde öğrencilerin öğrenme gibi bir niyetinin olmadığı amaçlarının sadece sınavı geçmek olduğunu belirtti. Çocuklara ezberci bir eğitim sisteminin dayatıldığını söyleyen Narin, “Öğrenmeye değil de ezbere dayalı bir eğitim sisteminden çok fazla bir şey beklenemeyeceği yıllardır deneyimlerle sabitleşti. Ancak ne var ki değişen hiçbir şey yok. Bugün Finlandiya eğitimde bir numara olan bir ülke. Bunun nedenleri araştırıldığında ülkemizden taban tabana zıt bir eğitim sisteminin olduğunu görüyoruz. Mesela Finlandiya’da özel okul yok, öğrenciler günde 4 saat ders yapıyor, küçük çocuklar oynayarak öğreniyor, sınav yapılmıyor, ileri sınıflarda yapılırsa da sonuçları öğrenciye söylenmiyor. Şimdi bu sistem ile ülkemizdeki sistemin arasındaki uçurumu bir düşünün. Özellikle son 10- 15 yılda eğitimde yüzde 80 gerilediğimiz açık” dedi.

RAHAT VE SICAK BİR ORTAM

Edebiyat, kültür ve sanatın Türkiye’de çok fazla ticarileştirildiğini ve bu nedenle insanların ulaşmakta zorluk çektiğini açıklayan Narin, “Ben okuyan insanları bir arada görmek ve onların derin bir gönül bağı ile birlikte olduklarını görmek istiyorum. Türk toplumunun mevcut durumuna açık bir gözle baktığımızda okumaya ve gelişmeye çok ihtiyaçlarının olduğunu görüyoruz. Ben Z Kitap Kafe’yi bu nedenle açtım. Kitap okumak, hele ki bir soba kenarında sıcak çayınızı yudumluyorken okuyorsanız tarif edilmez bir haz verir. Kemeraltı Kızlarağası Hanı’ında uzun yıllar sahaf olarak çalıştıktan sonra Z Kitap Kafe’yi kurmamdaki asıl amaç, ekonominizi de gözeterek uzun saatlerinizi, rahat ve sıcak bir ortamda kitaba harcamanızı sağlamak” açıklamasını yaptı.

KEYİF ÜSTÜNE KEYİF

Kitap okumak isteyen ancak satın alacak parası olmadığı için okuma fırsatı bulamayan birçok insan bulunduğunu açıklayan Narin, “Kafemde kitaplarımın hepsini bedava okuyabilirsiniz. Ayrıca sadece kitap okumakla da sınırlı değilsiniz. İsterseniz dostlarınızla derin sohbetler edebilir, satranç ya da tavla oynayabilirsiniz. Tüm bu aktiviteleri yaparken çıtırdayan sobanın üstünde pişirilen kestanelerinizi ya da kuzinenin fırınında pişen ayva tatlısının keyfini de çıkarabilirsiniz. Mekanımın ayrıca yeni kitabını çıkarmış yazarların imza günleri düzenlediği bir yer haline gelmesinden de mutluluk duyuyorum. Yapmaya çalıştığım şeylerden bir tanesi de insanların aynı kitabı okuyarak o kitap hakkında birbirleri ile tartışmasını sağlamak çünkü aynı kitabı okuyan 10 kişi kendi algısına göre kitabı yorumlayacağı için on farklı bakış açısı ortaya çıkacaktır” ifadelerini kullandı.

İLK KIRAATHENELERİN DOĞUŞU

Tarihi veriler Türklerin 16. yüzyılda kahve ile tanıştıklarını ve bu tanışmanın ardından kahvenin yanı sıra okuma kültürünü de geliştiren kıraathanelere geçiş yaptıklarını gösteriyor. İlk kıraathaneler hakkında bilgi veren kaynaklardan birinde kıraathane kültürü şöyle anlatılır; 1554 yılında, Halepli Hakem ve Suriyeli Şems adında iki şahıs, Tahtakale’de birer kebir dükkan açıp kahve-furuşluğa başladılar. Keyfe müptela bazı yaran-ı safa, hususiyle okuryazar makulesinden nice zürefa toplanır ve yirmişer, otuzar yerde meclis durur oldu. Kimi kitap okur, kimi tavla ve satrançla meşgul olur, kimi nevgüfte gazeller getirip marifetten bahsolunurdu. Osmanlı’da ilk kahvehanenin Tahtakale’de açılmasından sonra kahve kültürü ile yayılan kıraathaneler halk arasında o kadar büyük ilgi gördü ki, kısa zamanda yerden biter gibi, şehrin çeşitli semtlerinde sayısız kahvehane açıldı. Bu kıraathaneler cemiyet ve toplum için gerçekten faydalıydı. Peçevi’nin dediği gibi, halk buraya sadece kahve içmek için gelir ve kahvesini içerken de kitap okumak gibi faydalı meşguliyetlerle oyalanırdı. Kısacası Osmanlı kahvehane kültüründe buraları kahve içilirken aynı zamanda günlük, siyasal ve edebi sohbetlerin yapıldığı, mahallelinin birbiriyle buluştuğu sosyal mekanlardı. İlk kahvelerde sedirlerde oturulur, kahvelerin ortasındaki fıskiyeli mermer havuz, bilhassa yaz aylarında tiryakiler için eşi bulunmaz bir serinlik kaynağı olurdu. Bunun çevresinde yer alan sedirler yahut kerevetler üzerinde diz çökerek, bağdaş kurularak kahve içilirken, meddahların anlattığı hikayeler dinlenir ve yine kitaplar okunurdu.

Haber Merkezi