Çocuklara Ölümü Anlatmak- 2
Merhaba sevgili anne babalar. Bugün ölüm konusunda kaldığımız yerden devam edeceğiz. Ölüm hele de bir anne-baba ya da teyze hala gibi bir yakının kaybı ise çocuğun yaşayabileceği en zor durumlardan biri. Tedirginlik, kaygı, endişe, telaş, korku? Bir çocuk için de ebeveynini kaybetmek buna benzer. Hayattaki en önemli bağını yitirmek gibidir. Her türlü kayıp insanoğlu için zordur.
Ebeveyn kaybı yaşayan bir çocuğun neler olup bittiğini kavrayabilmesi ve yas sürecini nasıl yaşayacağı içinde bulunduğu gelişimsel döneme bağlıdır. 0-2 yaş arasında çocuk ölüm kavramını henüz anlayamaz. Bu dönemde ebeveyn kaybı yaşandığında, çocuk kaybın ve ayrı kalmanın kaygısını hisseder. 2-4 yaş arasında ölüm geri döndürülebilir ve geçici bir durum olarak görüldüğünden cevap alsalar da sık sık Ne zaman gelecek? Ne zaman gideceğiz? diye sorabilirler. 4-7 yaş arasında ölümün ne olduğuna dair merak daha da arttığından sorular daha da artabilir. Öfke patlamaları, içe kapanma, uykusuzluk ve iştahsızlık görülebilir. Ebeveynin ölümünden kendilerini suçlayabilirler. Bu dönemde bir ebeveyn kaybı oldukça zordur, çünkü hem zorlayıcı bir durum olduğunu hissederler hem de içinde bulundukları gelişimsel dönem nedeniyle anlamlandırmakta zorluk yaşarlar. Kaybın ilk dönemi, o kişinin artık olmadığını, kaybın gerçekliğini kabullenmektir.
Bir kayıptan sonra tekrar hayata tutunmadan önceki evre yas dönemidir. Yetişkinlerden farklılıkları olsa da çocuklar da ebeveyn kaybının ardından yas tutarlar. Çocuklardaki yas sürecinin ilk aşaması kaybın gerçekliğini kabullenmektir. Annesini kaybeden bir çocuk için yaşadıklarını anlamlandırma süresi çevresindeki yetişkinlerden daha uzun bir zaman alabilir. Yas sürecinin ikinci aşaması, kaybın acısını ve getirdiği duyguları deneyimler, deyim yerindeyse o acıyı iliklerine kadar hisseder. Üçüncü aşamada kaybedilen ebeveyn olmadan çevreye uyum sağlarlar. Dördüncü aşama çocuğun kaybettiği ebeveynini başka bir şekliyle hayatına yeniden yerleştirdiği bir süreçtir. Bu evreleri yaşayabildiklerinde sağlıklı bir şekilde yaslarını tutmuş olurlar. Böylece hayata yeniden tutunmaları sağlanır. Ancak yakınını kaybeden çocuğa bir yere gitti gelecek, üzülme böyle söyleme ağlama ölene kızılmaz gibi cümleler kurmak çocuğun yas sürecini daha da erteler ya da hiç yaşayamamasına sebep olur. Ertelenmiş bir yas, kayıpla vedalaşamamaya, bazen de acıların kitlenip kalmasına sebep olur ve sonraki yıllarda çocuğun hayatında bir şekilde karşısına çıkar.
İşin özü çocuğa ebeveynin ölümü ona en yakın kişi tarafından dürüstçe açıklanmalı, beyaz yalanlar söylenmemeli. Çocuk ebeveynin ölümünün ardından konuşmak istemezse zorlanmamalı, ancak öfke, suçluluk, üzüntü gibi duygularını ifade edebileceğini de bilmeli. Çocuğa ölümün kimsenin suçu olmadığı mesajı iletilerek onun kontrolünde olan ve olmayan durumların ayrımı yapılmalıdır. İfade etmese de Babam ben yaramazlık yaptığım için öldü gibi sebeplerle yaşadığını anlamlandırmaya çalışabilir.
Ebeveynini kaybeden bir çocuk etkilenmesin diye başka bir yere gönderilirse, aslında yas tutması engellenmiş olur bu da çocukta daha çok kaygı yaratır. Çocuk da istiyorsa 6 yaşından sonra cenaze törenlerine ya da mevlitlerine katılabilir. Hayatta kalan ebeveyn veya diğer kişiler çocuğun yanında ağlamaktan, üzülmekten kaçınmasın ki çocuk da bunları yaşamak için kendisine izin verebilsin. Anne veya babasını kaybeden bir çocuk için en önemli koruyucu faktör diğer ebeveynin desteğidir. Bunun için de ebeveynin bu durumla baş edebiliyor olması, sosyal çevresinden destek görmesi çok önemlidir. Yani bu acıyı yaşayan bir çocuğun geride kalan ebeveynine destek çok çok çok önemlidir. Bu acıları yaşamamız ya da en hafif şekilde atlatmanız dileğiyle. Şimdilik bu kadar. Mutlu Kalın