Çocuğumuz Yalan Söylüyorsa Neler Yapmalıyız?
Merhaba sevgili anne babalar, bugün çocukların yalan söyleme davranışı ve yalanın çocuk üzerindeki etkilerine değineceğim. Çocuklarımızın yalan söylemesi biz ebeveynlerin çok sık karşılaştığı bir durumdur. Çocuklarımızın ilk 5 yılında yalan söylemesi konusunda endişe etmemize gerek yoktur. Gerçekleri algılamanın çocukta yaşla birlikte gelişen bir olgu olduğunu unutmayalım. Çocuklar 5 yaşından önce gerçeği ayırt edemeyebilir, uydurabilir, olmamış olayları olmuş gibi anlatabilir ya da olayları abartılı anlatabilir. Böyle bir durumda çocuğun söyledikleri yanlış değerlendirilmemeli ve hiçbir zaman yalan olarak algılanmamalıdır. Çünkü gerçeklere sadık kalma davranışı bu yaş döneminden sonra gelişmektedir.
İlkokul çağında bu durum sona erer, paniklemeden bunun gelişiminin bir parçası olarak düşünüp, değerlendirmek gerekir. Ancak yalan söylemeye devam ediyorsa, sorunların ya da stres unsurlarının neler olabileceği konusunda dikkatli olmalıyız. 5 yaşından sonra devam eden yalan bir davranış bozukluğudur. Buna alt ıslatma, kekeleme, tırnak yeme gibi davranışlar da eklenmişse durum oldukça ciddidir. Çocuklar bazen anne-babalarını ya da yakın çevresindeki insanları taklit ederek yalan söylemeyi kolaylıkla öğrenebilirler. Yalan söylememek konusunda iyi birer örnek olabilmek gerekir. Çocuklar bazen de ilgi çekmek için yalan söyleyebilir. Her çocuk takdir edilmek, beğenilmek ister ve ilk olarak bunu ailesinden bekler.
Çocuklarda görülen yalan söyleme davranışının faklı türleri vardır. Uzmanlar bunları sözde yalanlar, alışkanlık haline gelen yalanlar ve patolojik yalanlar olarak tanımlıyor. Özellikle 3-4 yaş çocuklarında gerçek dışı konuşmalar çok sık görüldüğünü aktaran Öge, bu durumda çocuğa hemen yalan söylediğini vurgulamanın doğru olmadığını dile getirdi. Çocuğun gerçeklik duygusunun zaman içinde oluşturacağının farkında olmak gerektiğini unutmayalım. Çünkü bu dönemde çocukların sık sık söyledikleri yalanlar aslında gerçekçi değildir ve sözde yalanlardır. Çocuğun sözde yalanlarına çevresindeki bireylerin verdiği aşırı tepkiler, gerçek yalana dönüşmesini kolaylaştırır. Örneğin, bardağı kıran bir çocuk, bunu kardeşinin yaptığını söyleyebilir. Çocuk bazen çevresindeki kişilere, olaylara ayrıntılar katarak süsleyebilir. Gerçeğe bağlı kalarak farklı bir olay da yaratabilir. Bu hikayeler 7 yaş öncesine kadar sık görülür. Zaman içinde çocuğun sözde yalanları bir hikayeye dönüşebilir. Çocuğun hayal gücünün en büyük özelliği genellikle ikinci bir kişinin yaratılmasıdır. Bu ikinci kişi genellikle çocukla aynı yaşta ve cinsiyette bir arkadaş ya da kardeştir. Çocuk yaşadığı duygu, deneyim ve sorumlulukların bir bölümünü bu arkadaşa aktarır. Tek çocuk ya da kardeşleri kendisinden çok büyük olan çocuklarda bu daha sık görülür. Sözde yalanlar çocuk düşüncesinin kendiliğinden ve doğal ürünleridir. Çocuklar psikolojik ihtiyaçları nedeniyle gerçek dışı fikir, bilgi, söz ya da hayallere sığınabilir ve bu hayalleri gerçek gibi kabul edebilir.
Alışkanlık haline gelen yalanlar, çocuk gelişimsel olarak gerçekliği kavramaya başladığı dönemde yalan söylemeye devam ediyorsa bunun altında çevreyle olan olumsuz ilişkiler vardır. Bu tür yalanlar, birtakım bencilce sonuçları elde etmek ve başkalarını aldatmak için söylenen yalanlardır. Bu tür yalancılığın kendini kontrol edememek ve aşırı bencillikle yakın bir ilişkisi vardır. Yalan söylemeyi alışkanlık haline getiren çocukların kişiliklerinde bu iki özellik bulunur. Bu durum çocuk eğitiminde sosyalleşme sürecinin gerektiği gibi başarılamadığını gösterir. Eğer bir çocuk, kendisiyle ve çevresiyle barışık bir şekilde yetişirse yani sevgi ve ilgi ihtiyacı karşılanıyorsa, o çocuk yalana başvurmaz. Yalan söylemek çocuğun hayatında alışkanlık haline dönüştüğünde, kendisini ceza tehlikesinden koruyabilmek için her türlü yalana da başvurabilecektir. Bu sebeple aileler çocuklarında bu durumu fark ettiklerinde uzman yardımı almalı. Patolojik yalanların temelini aşağılık duygusu ve güç isteği oluşturur. Patolojik yalan söyleyen bir çocuk, okulla, aile içindeki olaylarla ilgilenmez, gerçek arkadaşlığı aramaz, sosyal değişikliklerle yetinir, duygusal ve ahlaki olgunluğa ulaşamamıştır. Bir de duruma eşlik eden hırsızlık davranışlarının başlaması yardım alınması gerektiğini ifade eder.