Merhaba sevgili anneler. Bugün ağır bir konudan bahsedeceğim. Fıtrat: “Fıtrat, uygun atmosferi bulduğunda, kendine göre oluşturulan iklimle karşılaştığında yeşerir, gelişir, ortaya çıkar, yaradılışı üzere olan meyvesini verir.”
Yaşadığımız dönem, gelişmiş teknoloji ve yaşamsal kolaylıkların ortaya çıkmasına neden olmakla birlikte aynı pozitif gelişimin insanın mutluluğu ve huzuruna neden olduğunu kolayca söyleyemeyiz. İntiharlar ve sosyal çalkantıların yanında, depresyon, panik atak, şizofreni, paranoya ve benzeri hastalıklar giderek artış göstermekte, ahlaki dejenerasyon, bencillik, hakka riayet etmeme gibi manevi hastalıklar da giderek artmaktadır. Eğitim ise toplumun bu tür problemlerini çözümlemek için önemli bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle her millet, eğitim boyutunda yeni arayışlar ve farklı çözümlemelere gitmektedir.
Sosyal medyada sıkça duymaya başladığımız, eğitim kitaplarında sıkça okuduğumuz fıtrat eğitimi. Bu kelime ve uygulamalar ile ilgili önemli gördüğüm birkaç hususu paylaşacağım. Fıtrat: Yaratılış, yapı, karakter, tabiat, mizaç, olarak tanımlanır. Yani Allah’ın yarattığı mutlak bir yapıyı tanımlar. İnsanın fıtratı sabittir ve değişiklik kabul etmez. Rum Suresi’nin 30. Ayeti Fıtrat Ayeti’dir. Fıtrat, bir eğitim metodu değildir. Fıtrat kavramı; bilinmesi, tanınması, anlaşılması gereken bir kavramdır. Fıtrat okullarda, uygulamalarda, kitaplarda sıkça kullanılarak yıpratılmaması, pazarlanmaması gereken bir kavramdır. Fıtrat, her insanda var olan Allah’ın insana yerleştirdiği iç dünya, din, yeteneklerdir, özelliklerdir.
Fıtrat, eğitim uygulamalarıyla ilişkilendirilmek isteniyorsa, öncelikle yapılması gereken şey, çocuğun özünü bilmek, çocuğu anlamak ve onu tanımaktır. Allahtan geldiğine inandığımız, eşrefi mahlukat olan, seleme, iyilik üzere doğan çocuğun davranışlarını değiştirmek yerine onun akışına, açılmasına, gelişimine fırsat verecek ortamlar oluşturulmalı ve onun yapısına uygun yaklaşımlar geliştirilmelidir. Çocuğun genelde yaş özellikleri, özelde de yapısı, yetenekleri ve ilgi alanları dikkate alınarak imkanlar sağlanmalı, okul ve ev ortamları da buna göre şekillendirilmelidir.
Her ne sebeple olursa olsun ister Kur’an öğretimi için, ister güzel davranış kazandırmak için olsun, koşullanan çocuk, onun iç takviminin oluşumuna engel olunduğu anlamını taşır. İnsan, tekamül eden, kendi kendini geliştiren bir yapıda yaratılmıştır. Çocukluk refleksleri ise, bu sürecin çok önemli bir dönemini kapsar. İyi niyetli de olsa çocuğa verilen her ödül ve ceza onun kendi olmasını, iç kontrolünün gelişimini engeller, başkaları için, başkalarına göre yaşamasına, dış kontrollü olmasına neden olur. Bu da çocuğun mutsuz ve hırçın büyümesi sonucunu doğurur. Fıtrat, uygun atmosferi bulduğunda, kendine göre oluşturulan iklimle karşılaştığında yeşerir, gelişir, ortaya çıkar, yaradılışı üzere olan meyvesini verir. Kendini bulan çocuk huzurlu ve dingin olur. Çocuğun açılması, fıtratının ortaya çıkarılması için yetişkine düşen görev, ona uygun iklimi hazırlamaktır. Özetle; en temelde yapılması gereken şey; huzurlu ve güven verici bir ev ortamı sağlayarak, yetenek ve özelliklerinin ortaya çıkmasına yardımcı olmak, tavır, davranış ve tutumlarımızla da çocuğa örnek olabilmektir.
Yazar Hatice Kübra Kongar: “… Satırdan ve sadırdan okuyarak başlayacağınız ebeveynlik yolunun her bir durağında Rabbimizin yardımını dilemenin, Kur’an ayetlerinin yorumlarını ve asrısaadete doğru açılan kapıdan günümüze süzülen menkıbelerle hadisi şerifleri okumanın tam zamanıdır! Nasr ‘yardım’ demektir… Allah’ın kuluna ettiği yardım… Zira Müslüman’ın görevi bilmek ve ifa etmektir ama hem bilmek hem ifa edebilecek iradeyi gösterebilmek ancak yüceler yücesi Allah’ın yardımıyla mümkün olabilir.” Sevgiyle kalın.