Merhaba sevgili anneler. Bugün konumuz çocuklarda inatlaşma ve huysuzlaşma. Ben bu durumla Hamza 2 yaşına girdiğinde dönem dönem karşılaşıyorum. Şu an 3 buçuk yaşlarına ve hala arada inatlaşmalar devam ediyor.
Çocuğum kıpır kıpır neşeliyken birden bire huysuz, asi ve sinirli bir çocuk haline dönüşebiliyor. Böyle bir durumda durup düşünmek gerek. Acaba neden? Bir yerlerde yanlış mı yapıyoruz yoksa doğal ve o yaş grubu çocuklarda sık görülen bir durum mu?
Biz anneler bu durumu içinden çıkılamayacak bir sorun gibi görüp, çocukla dışarıya çıkmanın birer eziyet olduğu kanısına varabiliyoruz zaman zaman. Böyle hissediyorsanız yalnız değilsiniz. Bazen çocuk yapmak pişmanlıktır diyen arkadaşlarınız bile olabilir. Çünkü çocuklar kendi kişiliklerini fark edip birer birey olduklarını dış dünyaya kanıtlama çabasındayken biz ebeveynler çaresiz hissedebiliyoruz. Kim bu çaresizliğe hiç ummadığı bir zamanda ve mekanda düşmek ister ki. Herkes kendince yöntem buluyor.
Ancak bu durumların geçici olduğu tesellisi ile süreci doğru yönetmek yapabileceğimiz tek şey. Çocuğumuzun gösterdiği onca inatlaşma onca uğraşı minnoş bir varoluş mücadelesi gibi düşünüp anlayışla karşılamak bizi de rahatlatacaktır. En sevdiği şeyleri bile sunsanız reddedebilecek bir dönemde olabiliyor , ne kadar sabırlı davransanız da vurma, bağırma, ağlama nöbetlerine girme eğilimlerinde bulunabiliyorlar. Bugün benim sabah yaşadığım gibi L
Uzmanlar, ağlama nöbetlerinde çocukları kendi kendilerine sakinleşmeleri için kendi haline bırakmayı öneriyorlar. Ben bu tarz dönemler yasadığımda elimden geldiğince sabırlı olmaya çalışarak sakinleştirme yöntemlerimi devreye sokuyorum.
Uyku saati geçtiği için huysuzluk yapıyorsa tüm fiziksel aktiviteleri yavaşlatıp sakinlik kazanabileceğimiz sessiz bir odaya geçiyoruz. Evdeysek zaten direkt onun odasına. Uyku rutini için pijama giymek, sevdiği bir kitabı okumak ya da masal anlatmak oğlumda işe yarıyor.
Kreşte arkadaşları ile yaşadığı olumsuz bir durum mu oldu? Oyuncak kavgası gibi minik kavgalar bu yaş grubu çocuklarda olabiliyor. Ya da dün oğlumun hırkasını yanlışlıkla arkadaşı giymiş. İstemeden birbirlerinin yüreklerini kırabiliyorlar ama şanslı ki çocuklar çabuk affediyor. Eğer yaşadığı gergin günü size şiddet eğilimi ile yansıtıyorsa siz de onu dinleyip anladığınızı hissettirebilirsiniz. Ben yansıtma tekniğini kullanıyorum, bana zarar vermek istediği için değil yaşadığı şeyin onu nasıl incittiğini göstermek için o davranışı sergilediğini anlıyorum. Anlaşıldığını hisseden çocuğum da sakinleşiyor ve bakış açısını değiştiriyor.
Özellikle de hasta ise çocuklar huysuzlaşabiliyor. İşte bu dönem bizim için de zor olabiliyor. Hele bir de hastayken kreşe göndermek zorundaysak. Bu dönemde yemek yemeyi reddedebiliyor. Ben yedirmeye kalksam, kaşığı ittiriyor. Ona yemek yedirmeden iyileşemeyeceğini düşünen ben ve benim gibi anneler için zor olan bu süreçte bulduğum tek çözüm; öğün aralarında abur cubur vermeden acıkmasını beklemek ve o süreçte yemek yemesini sağlamak oluyor. Bir de vitamini proteini bol bir kaç lokma boğazına girdiyse yetinmeyi öğrendim.
Gergin bir tartışmaya şahit olan çocuklar da tepkisel davranabiliyor. Özellikle de ebeveynler arasında zaman zaman oluşan tartışmalara çocuklar şahit olabiliyor. Tartışmanın sonunda bir uzlaşma yaratmak ve kucaklaşıp olayı tatlıya bağlamak da güzel bir sonuç almamıza yarayabilir. Birbirini seven insanların da zaman zaman anlaşmazlığa düşebileceğini ama sonra konuşarak anlaşıp sorunu çözebileceğine bundan daha güzel örnek olamaz.
Sonuç olarak minik yavrularımıza kızmayalım; onları anlamamız için daha çok sabra, taktiğe ihtiyaç bunu biliyoruz; kendimize motivasyon kaynakları yaratalım. Ancak mutlu bir anne mutlu bir ailenin temelini oluşturabilir. Şimdilik bu kadar. Sevgiyle kalın.