Merhaba sevgili anneler. Bugün anne baba olarak en zorlandığımız konulardan biri olan mahremiyet eğitimini ele alacağım. Pek çoğumuz çocuğumuza hangi yaşta nasıl bir eğitim versek duygu dünyası zarara uğramaz diye bir mücadele içine gireriz. Mahremiyet eğitimi, geri dönüşü kolay olmayan, hata kabul etmeyen bir eğitimdir. Çünkü mahremiyet eğitimi duygusal yapılanma sağlayan bir eğitimdir ve kişilik gelişiminin temelini oluşturur.
Çocuğumuz mahremiyet eğitimi ile duygularını anlamlandırır ve onları yönetmeyi öğrenir. Yani mahremiyet eğitimi duyguların yönetimidir bir anlamda. Mahremiyet eğitimi aynı zamanda davranışların bir düzen içinde olması eğitimidir. Zira davranışların kökeni duygulardır, duygularını yönetebilen kişi davranışlarını da yönetebilir. Çocuklarda mahremiyet eğitimi, kendi cinsel kimliklerinden memnun, sahip oldukları cinsel kimliğe uygun, ahlaki değerlerin farkında ve bilincinde sağlıklı kişilik yapıları geliştirebilmelerine yardımcı olmak amaçlı verilir. Bu eğitim, her çocuğun kendisinin ve başkalarının mahrem alanlarını tanımalarını, bu alana ilişkin değer yargılarını da doğru geliştirmeyi amaçlar.
Özellikle son yıllarda sıklıkla duyduğumuz çocuklara yönelik cinsel istismar, cinsel eğitimlerin okul öncesi dönemde mutlaka verilmesi gerektiği gerçeğini yeniden gündemimize taşımıştır. Yapılan araştırmalar ailelerin bu eğitimi çocukların erken yaşta almaları yönünde fikir bildirdiklerini ortaya koyarken, aynı ailelerin çocuklarına cinsel eğitim vermekten kaçındıkları gözlemlenmiştir. Çoğu ebeveyn, çocuğuyla bu konuda ne konuşması gerektiğini bilmediğinden ya da erken yaşta çocuğun kafasını karıştırmaktan korktuğundan çocukla cinsellikle ilgili konuşmalar yapmaktan kaçındığını ifade etmiştir. Cinsellik yetişkinlerin zihinlerine ait bir tabudur. Oysa çocuklar genellikle bizim onlarla konuşmaktan kaçındığımız yaşlarda çoktan cinsel obje ve görüntülerle karşılaşmaya başlamıştır.
Çocuklar 3 yaş civarı kendi cinsel organları ile karşı cinsin cinsel organı arasındaki farkları sorgulamaya başlarlar. Kendi oğlumdan da gözlemlediğim kadarıyla bu sorgulama bazen 3 yaşına gelmeden de başlayabiliyor. Bu süreç annenin ya da bir yakının hamileliği ve yeni bir bebeğin dünyaya gelmesine de sıklıkla rastladığından, nasıl dünyaya geldiğine ilişkin sorular da bu duruma eşlik edebilir. 3 yaşından itibaren her çocuğa kız ve erkek üreme organları arasındaki farklar basitçe işlevleriyle birlikte anlatılabilir. Soru kime sorulmuşsa bu sorunun muhatabı da o ebeveyndir. Çocuğun soru soracak yakınlığı bulduğu ebeveyninin, bunu bir güven geliştirme fırsatına dönüştürmesi, ileride çocuğun karşılaşabileceği olumsuzluklarda aynı ebeveynle konuşma cesaretini göstermesini kolaylaştırır.
Çocuğa vücut bölümleri genel olarak anlatılırken cinsel bölgelerinin aynı zamanda onlara özel olduğu ve kendi anne babası dışında özel bölgelerine kimsenin dokunmasına izin vermemeleri gerektiği de olağan bir dille anlatılmalıdır. Anne baba dışında çocuğun bakımıyla ilgilenen kişilerin de bu konuda bilgilendirilmesi gerekir. Çocuklar bazı yetişkinlerden rahatsız olabilirler. Onlara karşı yakınlık göstermek istemeyebilirler. Böyle durumlarda çocuk mahcup hissettirilmeden durum karşı tarafa kibarca anlatılmalıdır. Siz eğer çocuğunuzu başkalarıyla yakınlık kurmaları için zorlarsanız, ileride istemedikleri kişilerin zorla yakın olma çabalarına karşı koyamazlar. Çocuğunuz da tıpkı sizin gibi ilişki kuracağı kişileri kendi seçebilme özgürlüğüne, sizin belirlediğiniz alanlar dahilinde, sahip olmalıdır.
Anne babalar, cinsel eğitim sürecinde ne kadar doğal ve yalın olursa çocuk için de durum o kadar normal bir algıya dönüşecektir. Çocuklukta verilen abartılı cinsel mahremiyet eğitimi yetişkinlikte bir takım cinsel işlev sorunlarına yol açmaktadır. Karşılaşılan sosyal olayların etkisiyle ebeveynlerin panik halde çocuğa bu konuda abartılı yüklemeler yapmaktan sakınmaları ve sakin olmaları önemlidir. Çocuğumuza mahremiyet eğitimi verirken dikkat etmemiz gereken konulara bundan sonraki yazımda da devam edeceğim. Şimdilik bu kadar. Mutlu kalın.