Merhaba sevgili anneler. Bugün erdemli bir çocuk yetiştirmek için dikkat etmemiz gereken hususları ele alacağım. Erdemli bir insan olmak, ahlaklı çocuklar yetiştirmek her toplum için her aile için önemlidir.
Ahlak gelişimi çocuğun fiziksel, zihinsel ve psikolojik gelişimiyle birlikte ilerler. Doğruyu yanlıştan ayırmak, doğru olanı egoya yenik düşmeden uygulamak çocuk gelişim sürecinde zaman alan, emek isteyen bir durumdur. Çocuğun sayısız deneme ve yanılmaları yanında aile ahlakından aktarılanlar ahlak gelişiminde temel rolü oynayacaktır. Toplumun temeli olan ailenin ahlaki tutumu, çocuğun çevresi ile uyumlu yaşamasını, yanlış davranış ve alışkanlıklardan uzak kalmasını, erdem ve sorumluluk sahibi olmasını sağladığı gibi tam tersi de mümkündür.
Çocuklarımızın 2 yaşa kadar bencil, kural, sınır ve yasak tanımayan bir çocuk olması normaldir. 2 yaşındaki çocuğumuz komşu bebeğin elindeki topu benim diyerek alabilir, vermemek için kıyameti koparabilir. Çocuklarımız 2-6 yaş arasında kuralların farkına varmaya başlar. Ancak amacı ve gereğinin bilincinde değildirler. 3 yaşındaki çocuğunuz büyük olasılıkla arkadaşının oyuncağını elinden kapmayacak, anneye koşarak ondan isteyecek, 4-5 yaşındaki çocuğunuz elindeki oyuncağı arkadaşınınkiyle takas etme yolunu seçecektir.
Bu süreçte anne babanın denetimi, yol göstermeleri, sınır koymaları rol oynamış, çocuk doğru ya da yanlış bir özyönetim gücü kazanmaya başlamıştır. Bu yaşlarda elbette her durumda aynı olgunluk, hoşgörü, işbirlikçi ve uyumlu tutum çocuktan beklenmemelidir.
Çocuğumuzun kurallar ve sınırlar kapsamında kendini yönetmesinde, yanlışlardan kaçmaya çalışmasında en önemli faktör anne babaya olan sevgisi, onların sevgisini kaybetmeme isteğidir. Çocuk bunu anne babaya benzemek, anne babanın beğendiği davranışları yapmak suretiyle gerçekleştirir. Korku ve ceza, sevginin yanında her zaman son sıraları alır.
Zaman içinde anne baba, öğretmenler ve sevilen kişilerin buyrukları ve koydukları kurallar çocuk tarafından sentezlenecek, ufak tefek bazı değişikliklere uğrayıp pekiştirilecek, benliğin ayrılmaz bir parçası haline gelecektir.
Çocukta ahlak gelişiminde, dış baskılardan doğan ahlak anlayışından zamanla sindirilerek özümsenen bir ahlak anlayışına gidişten bahsedilir. Yani başlangıçta sadece biçimsel olarak uyulan kurallar, zaman içinde özü kavranarak uygulanır. Ceza korkusu ile kurallara uymak yerine, kuralların herkesin yararına olduğu, düzeni sağladığı anlaşılır. Kendime yapılmasını istemediğimi başkalarına yapmamalıyım düşüncesi gerçekçi ve olgun ahlak anlayışının oluştuğunu gösterir.
Bazı ailelerde ise Allah korkusu, din baskısı çocukta baskı aracı olarak kullanılarak disiplinize edilmeye çalışılır. Uslu durmazsan cehennemde yanarsın, Allah her yaptığını görüyor tarzında yaklaşımlarla çocuk sindirilip, doğru ve erdemli biri haline gelse bile gerçek sorumluluk duygusu kazanılmamaktadır. Esnek ve gerçekçi olmayan birey, hoşgörü gösterememekte, bir yönlendirici olmadığında bocalayıp, boşluğa düşmektedir. Allah sevgisi korkutucu bir şekilde değil, çocuğun hoşuna gidecek üslupla anlatılmalıdır. Öğüdün, dayak ve cezanın bol olduğu yerde sağlıklı bir ahlak gelişiminden bahsedilemez. Baskıyla aşılanan ahlak da sağlıklı değildir.
Olumlu özellikler ve erdemler ilk yaşlarda anne baba ile kazanılmaya başlayacak, ilk temeller atılacak, daha sonra öğretmenler ve yakın çevrede beğenilen büyüklerle ilerleyecektir. Büyüklerin öğütleriyle davranışları arasında çelişki olmaması burada en kritik noktadır. Arkadaşını döven çocuğunuza kavga etmenin kötülüğünü anlatırken şiddet kullanmanız buna bir örnek olarak verilebilir. Çocuk buradaki çelişkiyi görecek öğütleriniz hiçbir işe yaramayacak, o da eline geçen ilk fırsatta kendinden zayıf olana şiddet uygulayacaktır. Sonuç olarak siz erdemli ve ahlaklı değilseniz çocuklarınızdan da bunu bekleyemezsiniz. İyi pazarlar. Mutlu Kalın